tango

    pek çok şey gibi dans da yıllarca çalışsan bile kendini tatmin edecek seviyeye gelemediğin şeylerden biri olarak bilinir, şiddetle karşı çıkarım. pek çok dans türünde 3-5 hareket üzerinden* dans türetilir. tango ise ana dans türleri arasında sayılır. hani ana renkler gibi.
    pek esnek değildir, üzerinde oynanabilir ancak mantığıyla oynatmaz. hemen rezil ediverir insanı, diğer dans türlerindeki gibi kendinizi müziğin akışına bırakırsanız tangoyu mahveder, alkışları kaybedersiniz. duyguların dışa vurumu olarak nitelendirilen şeylerden biri olarak nitelendirilmiştir şu güne kadar, eğer onun istediği duygulara sahipseniz.

    tangoyla ispanyol bir arkadaşım sayesinde tanıştım ben. başta ciddiye almadım, kızdı. daha çok çalıştım, uğraştım, tam ben birşeyler biliyorum dediğim sırada beni bir gösteriye götürdü. hiç birşey bilmiyormuşum. iki partnerle aynı anda dans eden adamı görünce, hem hayran kaldım hem de çok büyük bir utanç duydum.

    son olarak* * * ruh halimin tangoyu değil, tangonun ruh halimi şekillendirdiğini anladım.

    daha çoook çalışmam lazım.
    (09.05.2009 18:42)

veggie tales

    abd' de yayınlanan bir dini içerikli animasyon dizisi. gerçekten yarıldım. özellikle dance of the cucumber bölümü beni yıkmıştır. olay bu dini mesajların çeşitli sebzeler tarafından veriliyor olması. tavsiye ederim.


    --! spoiler !--
    Bir bölümde larry the cucumber adlı salatalık ispanyolca şarkı söyler ve dans eder, bob the tomato adlı domates ise bunu ingilizceye tercüme etmektedir.

    -"look at that poor tomato, how sad he is. how he wishes to dance like the cucumber. but he can't." ok cut the music, what do you mean i can't dance? i can dance! what about uncle louie' s polckha party? didn't you see me dancing on uncle louie's polchka party?
    + no comprehendo..
    - no comprehendo?! i'll show you no comprehendo!
    --! spoiler !--
    (02.04.2009 20:38)

mehmet emin cankurtaran

    cankurtaran holding' in sahibi ve yönetim kurulu başkanı. eski fenerbahçe başkanı. adidas, slazenger, rowenta, vaillant vb daha birçok markanın türkiye temsilcisi. bulunduğu yere tırnaklarıyla kazıyarak en baştan gelmiş biri. aynı zamanda dün sabah vefat etmiştir.

    birşeyleri idrak edecek yaşa gelen kadar o benim için hep emin amcaydı. özel günlerde, sıradan zamanlarda bize hep çok güzel hediyeler gönderen; bizimle yakından ilgilenmiş emin amcaydı. biraz büyüyünce de emin bey olamadı. o hala onca işinin, onca karmaşanın arasında emin amca olmaya devam etti. ziyarete gittiğimde randevu aldırtmazdı bana, hiç bekletmedi beni. bilmiyorum belki o istemezdi bilinmesini ama dünya kadar iyilik yaptı, gerek maddi gerek manevi. manevi kişiliği de güçlü bir insandı, maddi kişiliğinin önünde. bütün azametine ve o bas,otoriter, güçlü ses tonuna ironik bir şekilde hep gülümserdi. hakkında daha fazla birşey söyleyebilir miyim, sanmıyorum. bilmediğimden değil, istemeyeceğinden...

    güzel, faydalı bir hayatı oldu. pek çok kişiye yardım etti, iyi bir insan olarak bilindi. ailesinin ve yakınlarının başı sağolsun.
    (21.02.2009 21:55)

otobüs durağında sigara yakmak

    otobüsün gelmesi için, kesinlikle yapılmak zorunda olunan eylem. yalnızca bilinçli olarak yaptığınızda işe yaramayabiliyor.
    (20.02.2009 21:22)

başlıkları alt alta okumak

    · 81 inci oscar odul toreni ...
    · bu kez anladim ...
    (20.02.2009 18:00)

welcome to the machine

    hoş bir pink floyd şarkısı. özellikle dersanem sürekli olarak bu şarkının introsunu çalıyor. dersten bunaldığım anlardan birinde; önce florasanlardan bir cızırtı geliyor, ardından pervanelerin sesi daha belirginleşiyor, sonra cızırtı tekrarlanıyor ve dışardan bir kapı kapanma sesi duyuluyor. tam gitarın girişi beklenirken, büyü bozuluyor. o gitar asla girmiyor. herneyse sözlerini de yazayım tam olsun.


    Welcome my son, welcome to the machine.
    Where have you been? It's alright we know where you've been.
    You've been in the pipeline, filling in time,
    provided with toys and Scouting for Boys.
    You bought a guitar to punish your ma,
    And you didn't like school, and you know you're nobody's fool,
    So welcome to the machine.
    Welcome my son, welcome to the machine.
    What did you dream? It's alright we told you what to dream.
    You dreamed of a big star, he played a mean guitar,
    He always ate in the Steak Bar. He loved to drive in his Jaguar.
    So welcome to the machine.
    (13.02.2009 20:22)

pis sakal

    bugün erken saatlerde kediyekafaatmayaazmettirenfare' den duyduğum, "hahaha pis sakal ne ya" tepkisini vermeme sebep olan, kirli sakal için kullanılan bir diğer kelime grubuymuş. aynı zamanda english literature' da "five o'clock shadow" da denir.
    (11.02.2009 21:22)

kirli sakal

rea

    14 haziran' a kadar öss nedeniyle kapalıyız. ben yokken çok birşey yapmayın ha.
    (11.02.2009 21:09)

mcleod

    en büyük asker bizim asker. * * *
    (01.02.2009 22:28)

davos zirvesi

    az önce rte' nin canlı yayında peres e ayar verdiği zirvedir.
    (bkz: o neydi lan?)
    (29.01.2009 21:24)

diş ağrısı

    (bkz: tantum)
    (22.01.2009 19:46)

vampircik günlük

    sevgili günlük, bugün bir arkadaşım kayboldu. henüz bulamadık ama umutluyuz. ayrıca eski bir arkadaşıma rastlayıp, cosmos a küfrettim. öyle bir haber vereyim dedim.
    (19.01.2009 19:35)

saçı üfleyerek uzaklaştırmak

    görüntü olarak pek de hoş durmayan, alışkanlık edindiğim, hararetli bir tartışmanın ortasında nihai zaferinizi açıklamak üzereyken başınıza gelirse ortamın bütün ciddiyetini bozan eylemdir. saçlarımı kestirme sebeplerimdendir.
    (13.01.2009 17:57)

başlıkları alt alta okumak

    · kiskandirmak isteyen erkek (3) ...
    · independent woman (2) ...
    (19.12.2008 20:45)

sayfa: 1-2-3-4...-14

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.