adı isviçre'nin davos şehrinden gelir. her yıl düzenlenir. dünyanın bir çok ülkesinden iş adamları, siyasetciler ve uzmanları biraraya getiren ekonomik forum toplantısıdır. "bölgeleri birleştirmek yeni fırsatlar yaratmak" konulu toplantı 23-24 kasım tarihinde istanbul'da yapılacak.
az önce ntvde izlediğim ve de başbakanın tavrını tebrik ettiğim zirvedir. bu adamı da anlamış değilim. boyun eğen midir yoksa bugünkü kükreyen hatip midir? umarım ben kendisini şu ana kadar yanlış değerlendirmişimdir ve de ilk seçenek değildir. aferin diyorum, alkışlıyorum!
Bi an bakıp da, "Biz de İzmir'de mi bir zirve yapsak?" diye düşündüm ama... Bu bambaşka bir şey tabi. Ben diyara biraz daha az takılayım en iyisi. Böyle yaşanmaz. :)
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün akşam Amr Musa ve Şimon Peres ile birlikte katıldığı panelde, panel yöneticisinin* haksız tavrıyla daha az bir süre konuşma süresi verilmesine ve Şimon Peres'in küstah ifadelerine tepki olarak zaten bir bitmek üzere olan toplantıyı terk etmiştir.
Ben, Başbakan'ın tavrını -her şeyden önce- muzdarip bir gönlün ve samimi bir kalbin yansıması olarak görüyorum. Erdoğan, sıkça ifade ettiği 'yumuşak başlıyım ama uysal koyun değilim!' sözünün hakkını bir daha vermiştir. Şimdi birileri çıkar ve 'yüzeysel insanlar, böyle şarklı davranışlarla mütelezziz oluyor yine.' derse, ben de derim ki, 'Evet dostum. Başbakan'ın, adamın* anladığı lisanla konuşması çok hoşuma gitti. Ben de kalb taşıyorum...'
Diplomasiymiş falan filan. Helal olsun Başbakan'a....*
ortadoğu sorunu toplantıda davos toplantılarında hiç yaşanmamış olaylar gerçekleşmiştir. foruma katılan şimon perez tayyip erdoğana karşı aşırı saldırgan ve yalan ifadeler içeren provokatif bir konuşma yapıyor.
katılımcılar ban ki moon ( bm genel sekreteri), şimon perez ( israil cuhurbaşkanı), recep tayyip erdoğan (türkiye başbakanı) ve amr musa (arap birliği genel sekreteri). ilk turda beşer dakikakonuşma yapılıyor. ikinci turda 12 şer dakika lık söz verilen turda israil cumhurbaşkanı özellikle başbakan tayyip erdoğana karşı agresif bir uslup kullanıyor ve 25 dakika konuşuyor. başbakan kızgın da sayılabilecek bir üslupla cevaplamak istiyor ancak moderator başbakanın cevap hakkını kısıtlamaya çalışıyor, elle omuzuna bir kaç kez temas ediyor, başbakan şimon perezi yerin dibine soktuktan sonra moderatore dönüp 'ulan senin de ...' mealinden bir tavırla davosa bir daha gelmeyeceğini söylüyor. başbakan sözünü söyleyip oturumu terkediyor, bm genel sekreterinin yardımcılarından biri şaşkın bir halde başbakanın önüne çıkıyor, fakat başbakanı yolundan çevirmenin mümkün olmadığını ban ki moon yardımcısına 'sen karışma diyor. bu arada israil yanlıları başbakanı yuhalarken, salonun geneli kendisini alkışlıyor. ajansların büyük kısmında haber şöyle;
türk başbakan şimon perez tepki göstererek toplantıyı terketti.
içeride danışmanlarla yapılan toplantıda ortamın bir nebze yumuşatılması gerektiği düşünülüyor, davos forum başkanı için de bu durum büyük bir prestij kaybı olacağı için başkan başbakana özür ziyareti yapıyor. form başkanı ve başbakan ortak basın toplantısı yapıyor, forum yöneticisi üzüntüsünü belirtiyor, başbakan foruma katılım kararını gözden geçiriyor.
washington post yazarı moderator un böylece rezil bir yönetim gösterdiği herkes anlıyor.
alakasız ayrıntı; moderator aynı zamanda gazeteci ve bir ay kadar önce istanbulda başbakanın dış politika danışmanıyla bir araya gelmiş.
alakalı olabilecek not; bizim tvlerde şimon perezin daha sonra başbakandan özür dilediği söyleniyor, israilliler ise bunu teyid etmiyorlar.
Başbakan Erdoğan'ın tavrı bazı kesimler tarafından diplomatik bulunmasa da unutulmaması gerekir ki, Başbakan bir diplomat değildir. Diplomat kimdir peki sorusunun cevabını ise vikipedia'dan alıntı yaparak açıklayabiliriz :"Diplomat, dış politikayla uğraşan ve ülkesini yurtdışında temsil etmekle görevlendirilen kimsedir. Vatandaşlarının haklarına ve çıkarlarına uygun olarak yabancı devletler ve uluslar arası kuruluşlarla ilişkileri yürütmek üzere Dışişleri Bakanlıklarına bağlı olarak atanan kişidir.". Dolayısıyla Başbakanın tavrı diplomasi çerçevesi içerisinde incelenmemelidir.
Gerek bir Başbakan olsun, gerek sıradan bir vatandaş olsun, her zaman birilerinin önünde ceket iliklemek ile poltika yapılmaz. Bu dış politikada da böyle, ülke içinde de böyle. Gerektiğinde tepkinizi en açık ve hatta en sert şekilde ifade edebilmelisiniz. İsrailini bu vurdum duymaz tavırlarına, bitmek tükenmek bilmeyen zulmüne karşı verilebilecek belki de en uygun tavrı sergilemiştir Sayın Başbakan.
Amaç barışa hizmet etmekse, amaç İsrail'in zulmüne karşı çıkmaksa; Sayın Başbakanın tavrını sonuna kadar destekliyorum. Ve hatta bu tavrın her arenada istikrarlı bir şekilde sürdürülmesini diliyorum. Dış politika da "aman efendim, şöyle olsa aslında daha iyi olurdu" triplerini aşma zamanı gelmiştir.
Dünya'da son 10 yılda yaşanan gelişmelere baktığımızda, özellikle de Orta Doğu'da gerçekleşen gelişmelere baktığımızda, Türkiye'nin daha etkin rol alması gerektiğinin önemi her geçen gün daha da aşikar bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Hal böyleyken Başbakan'ın tavrını birde bu açıdan incelemek lazım. T.C. yönetiminde ki kişilerin her açıklamalarında İsraile karşı olan tepkileri açık açık ifade edilmiştir. Fakat cibilliyetsiz* İsrail, bu tepkileri kulak arkası etmeye, ciddiye almamaya devam etmektedir. Her daim "ama şöyle,ama böyle,ama..." açıklamalarına devam etmektedirler. Nitekim gördük ki peres bugün ki açıklamasında da, "ama... , ama..." açıklamalarını sürdürmektedir. Adama sorarlar, "bırak amaları mamaları da, ne zaman aklını başına almayı düşünüyorsun?" diye. ya da "haaa, yok aklını başına almayacaksan, o tokat moderatörün koluna değilde, suratının tam ortasına mı gelmeli" gibi daha net bir ifade de sergilnebilir tabi.
isonuç; söz konusu israilin zulmüne ve şımarıklığına karşı çıkmak ise, verilebilecek ve verilen her tepkiye sonuna kadar destekçiyim! devir susma devri değildir.*. devir seyirci kalma zamanı da değildir.*. bugün susanlar, seyirci kalanlar, yarın tepelerine inen bombalar karşısında ne yaparlar bilemiyorum!
başbakan erdoğan'ın paneli terketmesiyle dünyayı derinden sarsan zirve oldu. iyi de oldu! mesele ne 25 dakikaya-12 dakikadır, ne israil'in katilliği, ne filistin'in mağduriyeti. mesele, zaten körlerin sağırların birbirini ağırladığı ve bizzat bu katil devletin yardakçıları tarafından düzenlenen böylesi bir zirvede belki de tarihinde ilk defa ses getiren bir şey olmasıdır. ingilizce'ye nasıl çevirdiler bilemem ama erdoğan'ın, peres'e "sen" diye hitap etmesi de ayrı bir güzellikti. böyle, nasıl desem, yüreğimin yağları eridi... tek üzüldüğüm erdoğan'ın bence biraz erken terk etmesiydi paneli. o hatipliği ile kimbilir nasıl döktürürdü kalsaydı.
kimse diplomasi dili, etik-bütük falan filan diye düşünmemeli bu konuda. iyi yaptı. ezber bozdu. siyaset bir yana, türkiye'nin başbakanı olarak omurgalı duruş sergilemek bir yana. şu an televizyon kanallarında harıl harıl "ortadoğu'daki, dünyadaki, abd nezdindeki ve ab açısından türkiye'nin konumu ile türkiye'ye bakışın değişip değişmeyeceği" temalı minik tartışmalar yaşanıyor. hay yiyeyim sizin karın ağrınızı! ne olmuştu ki olumlu bu güne kadar, bir de bozulma ihtimali olsun? yuh!
polemikle ilgili uluslarası medya ve kamuoyunun şaşkınlık içinde olduğu görülüyor. durumu biraz analiz edelim;
-şimon perez, başbakana karşı suçlayıcı bir tavır içinde, hamas mevzusunu bilmeden konuşuyorsun mealinden sözler ediyor. filistinlilere su vermelerini lütufmuş gibi sunuyor. tipik ortadoğulu tavırlar içeren bir söz ve tavır içinde.
-moderatorun başbakanın sözünü kesmeye çalışması, 70 milyonluk bir ülkenin başbakanın omuzuna elle bir kaç dokunma saygısızlığı inanılmaz bir kepazelik. sanki kahvedeki bir tartışmaya müdahale ediyor.
-başbakanın toplantıyı terketmesi neticesinde hatalı bir davranış gibi görünüyor. polemikler eninde sonunda unutuluyor ama böyle bir aksiyon yıllarca konuşulabilecek bir konu. medya zaten liderlere magazinel boyutta bakmayı tercih eder. başbakanın kalkışı, eşinin göz yaşlı kareleri uluslar arası medyada uzun süre magazin malzemesi olacak gibi görülüyor.
-israilli ve türk diplomatların da yetersizlikleri açıkça görülüyor. çünkü liderlerini böyle bir tablo çıkmaması için gerekli hazırlamaları yapmaları gerekirdi.
-israil ve türkiye arasında karşılıklı söylem bazında kalan bir gerilmeler olacaktır, ancak bir kopuş beklemek pek olası değil. israil iranla uğraşırken dost taraftan önemli bir aktörün düşman tarafa geçmesini istemez elbette. ancak bu tavırın karşılığı bazı belden aşağı vurmalar yapacağı olasıdır. örneğin bir imf yetkilisine bu polemik imf anlaşmasını etkiler mi diye sorulduğunda, adam etkilemez diyemeyiz diyor.
-arap kamuoyunun başbakana olan sevgisi tavan yapabilir, arap yönetimin zaafiyeti tayyip erdoğanın arap toplumlarında saygınlığını yükseltecektir. öte yandan arap yönetimleri türkiyeye daha da şüpheli bakacaklardır. mısırlıların geçen hafta türk yardım heyetini gazzeye sokmaması böyle bir şüphenin eseridir zaten.
kim kaybetti?
-türkiye; arabulucu pozisyonunu yitirdi. ayrıca israil karşıtı her hangi bir eyleme girmediği halde yahudi lobisinin sempatisini yitirdi.
-israil; olası bir iran savaşı öncesinde en büyük müttefiki ile arasına kara kedi girdi, iran için harcayacağı enerjisini boşu boşuna türkiyeyle yaşanan kendileri için anlamsız sayılacak bir polemik için harcayacak. ayrıca gazzede yaptığı katliam istemeyeceği düzeyde tartışılmasına yol açacak.
-abd; orta doğudaki iki yakın dostu bir birine düşüyor. irana karşı bir şeyler yapmadan önce böyle sorunları halletmesi lazım.
-arap diktatörler; halk tarafından daha da nefret edilir oldular.
-türk ve israilli diplomatlar; bu noktaya gelene kadar işi gevşetemediklerinden canları bayağı sıkılacak.
-dünya ekonomik forumu; uluslarası saygınlığı yara aldı.
-moderator; bir daha okeye dördüncü için bile bir yere çağırmazlar.
birkaç yıldır büyük ceo ların yapaçaklarını ve istediklerini devlet yöneticilerine anlattığı lakin yaşadığımız büyük kriz sonucu ceo ların davet edilmeyerek gelenlerin ise vasfının değişmesi sebebiyle özel sektörden devletlerin eline geçmiş dünya ekonomik forumdur.
forumda çok büyük açılımlar hatta israil filistin barışı beklenirken damgayı rte koymuş ve birilerinin ağzının payını vererek forumu terketmiştir.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
