yayınlamak

    çoğunlukla yayımlamak ile bir tuttuğumuz bir kelimedir. ancak bazen, "yayınlamak tv ve radyo şeklinde olur, kitap ve dergiler yayımlanır..." şeklinde yapılan doğru kalıbı kıran ve bize "yayınlamak/yayımlamak" şeklinde bir kapı yaratmaktan başka çare bırakmayan hallerde vardır.

    bazı makalelerde, kitaplarda, kısacası yazılı kaynaklarda karşınıza çıkması muhtemel bir ifadedir "yayınlamak/yayımlamak" ifadesi
    (29.07.2006 13:02)

boy kesmek

    halk arasında ocak adı verilen kimseler tarafından yapılan garip bir işlemdir. çok çeşitli yollarla yapılsa da gerçekten de işe yaramaktadır.

    kendimden biliyorum ki, sevgili anneciğim 14'lü yaşlarında 1 metre 72 cm boya sahip olduklarında anneannesi* annemin boyunun çok uzun olması durumunda evde kalacağını düşünerek anneme "gel kızım boyunu keselim" diyerek bahsi geçen efsunu yapmış, o günden sonra annemin boyu sadece 3 santim uzamıştır.
    eğer o zamanki yaşa dikkat edecek olursanız, bir insan yavrusunun 14 yaşında 1.75 boyunda olup, sonrasında sadece 3 santim daha uzaması oldukça gariptir.

    ancak uzmanlık alanım olmadığı için kesin birşey söyleyemeyeceğim.
    (02.07.2006 03:33)

üstümden atla geç

tospik

    ovedron adlı ultima online role play shard'ında tanıştığım garip paladin dorian diğer isimleri arasındadır.

    bu diyara getirdiğim vampir***'dir kendileri.

    dün gece radyoda "lestat sen popüler bir adamsın işte! kimse benim ismime birşey yazmıyor" diye yakınan, geceleri bilgisayara karşı yaptığımız starcraft rp'li muharebelerde müttefiğim sevgili dostumdur.

    conan'ın sıkı bir hayranıdır arıca. antalyayı karış karış gezmiş, conan serisini tamamlamaya azmetmiştir.

    kendisi hakkında dikkat edilmesi gereken hususlar ise, çok fazla duygu sömürüsüne gidebileceği, hatta profesyonel dansözlere taş çıkartabilecek bir laf cambazı olmasıdır. olsun varsın. bu onu epey komik yapan etmenlerdir.

    ayrıca bir rp* ve fk* konusunda adeta neferdir kendileri.

    Ayrıca eklemeliyim ki atlet değiştirir gibi msn rumuzu değiştirir kendileri. örneğin şu anki msn rumuzu : "Tospik the Komünist Başbuğ"
    Kişisel iletisi : "Türk Milletine ihanet edenlerin başına Gökkubbeyi geçireceğim. çünkü ben temel reis'im! düüt... düüüt..."

    Böyle biridir işte kısaca kendisi.***
    (02.07.2006 03:19)

nothing else matters

    metallica kuşkusuz ki profesyonel kişilerdir. ancak bu fazla profesyonellikleri kendilerine dahi zarar verdiği için midir bilemeyeceğim, apocalyptica yorumu olan nothing else matters*, müzikal anlamda* çok daha doyurucudur. hatta mükemmeldir! öyle ki metallica'nın sözlerle anlatmak istediğini, sadece melodiyle anlatmayi başarabilmektedir.

    dinlemeyenler için muhakkak dinlenmesi gereken bir parça olur çıkar nothing else matters, apocalyptica yorumuyla.

    (01.07.2006 20:56)

türkçe

    maalesef ki genellikle yazıldığı gibi okunmayan bir dildir.

    dikkatle dinlerseniz "yapıyor", "ediyor", "yiyeceğim"* gibi kelimeleri çoğumuz daha farklı söyler.
    "yapıyo", "ediyo", "yiycem" gibi...

    bunun dışında dünyanın en eski dillerinden* biridir. daha sonradan fransızcadan rusçaya kadar bir çok dil içerisine girmiş, toplumun özenmesi sebebiyle, türkçenin tamamen unutulması gerçekleşmiştir.***

    türkçemiz şu anda yaklaşık olarak her kelimenin kırk tane karşılığı olduğu devasa, karma bir dil haline ne çok kolay, ne de çok zor gelmiştir.

    bir kaçörnek vermek gerekirse
    şapka : rusça
    evlâd : arapça
    veled : arapça
    burada küçük bir ek daha yapayim. evlâd arapçada, veled'in çoğulu, yani veletler manasına gelse de türkçeye veled ile eş anlamlı olarak giriş yapmıştır.

    ayrıca insan anatomisine en yatkın olan dil türkçedir. türkçenin en zor dil olduğu yalandır. sadece her kelimenin çok fazla karşılığı olduğu için ezberde biraz sorun çıksa da, konuşulması ve anlaşılması en kolay dillerden birisidir.

    aynı zamanda gerektiğinde, fransızcadan daha romantik, gerektiğinde ingilizceden daha ciddi, gerektiğinde ise almancadan daha basit olabilir. bu da türkçenin ayrı bir güzelliğidir.

    mesela "teşekkür ederim" sözünü yumuşak bir şekilde ve biraz da yavaş olarak söyleyiniz ve ezgisini algılıyıncaya kadar* söylemeye devam ediniz.*
    (30.06.2006 10:18)

iyi saatte olsunlar

    bir zamanlar show tv de geçsaatte yayımlanan bir diziydi. Maalesef ki kısa bir süre sonra ülkemizin "beni korkutmaz olm böle şeler" tipli amcalarımızın, dayılarımızın, ağabeylerimizin sayesinde bitmişti.*

    gayet güzel bir kurguya sahip olan dizinin devam etmesi belki de ülkemizde bir çok şeyi değiştirebilirdi, ancak olmadı.

    hayal adındaki gençkızımızın kaldığı evin* çatı katının garip sesler gelmektedir, psikoloğa gidilir. sonra garip bir adamımız vardır, bu nedir kimdir bilinmez. esrarengiz cinayetler, esrarengiz sesler...
    kısacası mükemmel bir kurgu dayılığımız sayesinde heba edildi. dolayısıyla daha iyileride.
    (29.06.2006 17:00)

ultima online

    sanal alemde yaşamak mümkün müdür ? sorusuna hitaben uğraşılmış ve başarılmış bir oyundur. gerçek hayatta yapabileceğiniz her şeyi bu oyunda yapabilirsiniz. yani ultima online ilk yaşam smilasyonudur.

    orgin firması tarafından yapılan oyunun güzel bir de fantastik kurgusu vardır. sosoria dünyasındaki bir çok olayın anlatıldığı, fantasik roman havasında kitapları da vardır.

    daha sonradan resmi serverların yanı sıra bir çok gayri resmi server'ı çeşitli kişilerce açılmıştır. Ve oyun bütün bu yaşına rağmen, kolay değiştirilebilen sistemleriyle hatırı sayılır oyuncu kitlelerine sahiptir.
    fakat ne yazık ki, ülkemizde ve bir çok ecnebi memlekette bu oyunun mükemmel sistemlerine, role play yapılabilme potansiyeline rağmen kılıçlı, chat'li kantır* gibi oynanmaktadır.

    bu farklı server olaylarını ise şirket, Sosoria Kristali'nin tuzla buz olup, hepsinin ayrı bir dünyaya dönüşmesi ve her birisinin yansımasının farklı olması gibi gayet orjinal bir fikirle kurguya dahil eder. *

    orgin'in sahibi olan kişi ise* ilk ultima online zamanından beri* ana serverda lord british'i oynamaktadır...
    kendi krallığına bir kere de sanal alemde sahip olmuştur
    kutluyorum.
    (29.06.2006 00:52)

raistlin majere

    solace'de doğan ikiz bebekler caramon ve raistlin.
    raistlin o kadar cılız ve zayıftı ki ağlıyamıyordu dahi. ebe "bırakın ölsün, böylesi hepimiz için daha iyi" demişti. belki de haklıydı ?

    raistlin ve caramon'un yarı ablası* kitiara bu söze karşı çıkmıştı.
    bu onun da söylediği gibi, kitiara'nın ilk savaşıydı. buluğ çağında olan bu gençkız için iyi bir uğraş olmuştu küçük kardeşi raistlin'i kurtarmak.

    raistlin ve caramon sanki tek bir beden gibiydiler. birbirlerinden farklı ve bir o kadar da aynı.
    raistlin ikizinin sahip olmadığı büyük bir beyine*** sahipti.
    caramon ise kardeşinin sahip olmadığı bir şeye, güçlü ve iri bir bedene sahipti.

    solace de tika waylen adındaki kız, bütün gençkızlar gibi caramon'a aşık iken onu ve kardeşini amcasının çalıştığı sirke davet etmişti.
    amcası orada göz bağıyla uğraşıyordu.
    raistlin ve caramon sirke girdiklerinde ilk önce tika'nın amcasıyla karşılaştılar ve onu izlemeye başladılar.
    raistlin büyülenmişti adeta, ancak caramon bir kaçdakika sonra "sıkıldım" diyerek kılıçlarla şovlarını yapan adamların yanına gitti.
    işte bu ikizlerin mesleklerinin de farklılaşacağı zamandı.

    o günün akşamında raistlin, bu göz bağcısından gördüğü bütün numaraları yapabiliyordu. bu tabii olarak şaşırtıcı birşeydi.

    raistlin bu dönemden sonra büyü konusunda çalışmaya başladı, çocukluğunda zaten sevilmeyen raistlin şeytan oğlan lakabını da kazanmıştı.

    bu sıralarda solace'de herkesin pek bir hoşlandığı kızdan o da hoşlandı. raistlin için iri yapılı kardeşinden daha ilginçbir seçim olacağını düşündü kız. ve raistlin kızın kaba önerilerine boyun eğerek onunla birlikte oldu. bu onun tek deneyimiydi. ikisi içinde başarısız oldu.
    kızda caramon'un kollarına geri döndü.

    bu olayı raistlin bir hediye gibi gördü, onun asıl sevdiği şeyin büyü olduğunu anlamıştı.

    raistlin büyü kariyerinde ilerlemeye devam ederken, yüksek büyücülük kulesinin bir ajanı olan ak cübbeli büyücü antimedos ile tanıştı. antimedos gezgin hayatı sürüyordu ve raistlin ile aralarında şöyle bir konuşma geçti

    a : söyle bakalım gençadam, neden bir büyücü olmak istiyorsun ?
    raistlin biraz düşündü
    r : çünkü bir gün şişko hancılar önümde diz çökecek
    ve hafifçe gülümsedi, otik ise kahkahayı bastı.
    antimedos, gençadamın gözlerine baktı, şaka yapıyor olmasını dileyerek. anak gençadam şaka yapmıyordu...

    yol arkadaşları solace'den ayrılıp araştırma yapmak için dağıldıklarında raistlin ve caramon, yol arkadaşlarından gizli bir şekilde wayret yüksek büyücülük kulesine yollandılar.

    raistin burada sınava girdi. sınavda bir kara elf ile karşılaştı, kara elfi ne yapsa yenemiyordu. bu sırada caramon içeriye girdi ve kardeşine "dur raistlin, onu hemen öldürüvereyim" diyerek, kara elfe bir ateş topu attı.
    gerçek caramon ise aslında o anda sınavı izliyordu.

    raistlin yıllar yılı çalışmasına rağmen yapamadığı şeylerin kardeşi tarafından yapıldığını, kardeşinin ondan daha güçlü olduğunu görünce büyük bir kıskançlık krizine girdi ve o sırada fistandantilus onunla bağlantıya geçti.
    raistlin'e sahte ikizini yenecek güçverdi.

    raistlin, fistandantilus'un etkisiyle sınavdan çıktıktan sonra bedeni parçalanmıştı. teni ve gözleri artık altın rengiydi. saçları ise ağırmıştı. çok hasta olduğu zamanlarki gibi sürekli öksürüyordu. göz bebekleri ise kum saati şeklinde olmuştu.
    par-salian, yani yüksek büyücülük kulesinin efendisi, raistlin'i kırmızı cüppeye layık gördü, ve ona yeni hastalığı için tadı pek iğrençolan bir reçete verdi. ayrıca ona büyük büyücü magius'un asası'nı da verdi.

    ancak raistlin kimsenin yanına çırak olarak verilememişti. bu sırada antimedos devreye girdi. paralı asker ordusunda olan bir büyücü dostunun raistlin'i eğitebileceğini söyledi.
    böylece ikizler tekrar yollara düştüler.

    raistlin bu büyücüden yeni şeyler öğrenirken caramon' da paralı asker ordusunda çalışmaya ve antrenman yapmaya başladı.

    daha sonra solace'e dönen ikizler yol arkadaşları ile maceralarına devam ettiler. ejderha ordularını yenilgiye uğratarak mızrak kahramanı ünvanı aldılar.

    ancak savaşın sonunda raistlin'in şimdinin ve geçmiş zamanın efendisi olduğu ortaya çıktı, ejderha orduları yenilmeden önce raistlin, yarı ablası kitiara ile birlikte ejderha lordu arikas'ın emrinde çalıştı.
    daha sonra takhisis'e ve ariakas'a da ihanet eden raistlin, tanis yarıelf'e yardım ederek ariakas'ın ölümünü getirdi.

    eline savaşın ortalarında geçen ejderha küresini kullanarak, ejderha cyan kanfelaket'ini çağırdı. ve kendisine miras edilmiş olan, lanetli palanthas yüksek büyücülük kulesine doğru yanlız başına hareket etti. daha sonra da bu kulenin efendisi oldu.

    bir kaçyıl sonra kendisine meydan okuyan bir rahibe olan crysania'yı kendi tarafına çekerek zamanda yolculuk yaptı.
    çırağı dalamar'ın yaptığı casusluk sebebiyle onu takip eden wayret kulesi meclisi crysania ve büyücünün ikizini ve de yanlışlıkla kender'i geçmişe, raistlin'in yanına ölmeleri için yolladılar.

    raistlin, fistandantilus'u öldürerek, onun pandatifini kullandı ve bilgisini içine çekti. daha sonra da gelecekteki kendine yardım ederek yaz alevinde açıklandığı gibi eskiden raistlin olan fistandantilus olan raistlin artık fistandantilus olmaktan kurtuldu.

    fistandantilus'un attığı adımların aynısını atmak zorunda kaldı. zamanı değiştiremedi ancak cüce kapısı savaşları sırasında kender sayesinde geleceği değiştirmeyi başardı. sadece kendi gücüyle iki dünya arasındaki geçiti tutmayı başardı. cehenneme girerek takhisis'e meydan okudu.
    o sırada caramon daha sonradan yok edilecek olan geleceğe bir sıçrama yaptı. olanları gördükten sonra kardeşinin ve takhisis'in kapıdan çıkmasını önlemek için kendi zamanına, yok edilecek olan zamanın ise geçmişine gitti.

    raistlin'e gelecekte bir tanrı olacağını, ancak tanrılığının da krynn'e ve kendisine sonsuz karanlığı getireceğini gösterek caramon sayesinde raistlin büyük bir değişime girdi.
    ihanet ettiği crysania'ya, cehennemde ölüme terk ettiği o rahibeye olan aşkını anladı. caramon'a kızı götürmesini ve asasıyla kapıyı takhisis ile kendisinin üzerine kapamasını söyledi.
    caramon kardeşinin söylediğini başarabildi.
    bu sırada dışarıda dönen savaş neticinde kitiara ölmüştü. zira kitiara kardeşinin başaracağını sonradan görmüş ve onu karşılamak üzere kapıa gitmeye karar vermişti.

    cehennemde yirmi yıl kadar işkence gören raistlin, yiğeni yardımıyla dışarıya çıkmayı başardı.
    altın renkli bir tene ve kum saati şeklindeki göz bebeklerine sahip olan bir kız, o dönemlerde korunmak ve kollamak için raistlin majere'nin kızı olduğunu söyledi.
    raistin, usha adındaki bu kızla karşılaştığında göz göze geldiler ve sadece şunu söyledi
    "sen benim kızım değilsin."

    ayrıca crysania, raistlin'in dünyaya döndüğünü duyduktan sonra astinus'a gitmiş ve onunla konuşmuş, ancak bir netice elde edememişti.
    raistlin aşkı için şu sözleri söylemiştir
    "hangi büyü bir kez olsun sevildiğim bilgisini kalbimden söküp atabilir ki ? bu kadarını ölüm bile yapamaz!"
    ve bir de
    "ona uzun uykum sırasında, bazen onu düşlediğimi söylemek istiyordum." demiş ve sevgisini ispat etmişti.

    raistlin, tanrıların tanrısı kaos babanın dünyayı işkalini de önledikten sonra, krynn'in tanrılarıyla beraber dünyadan ayrılmıştı.

    ancak takhisis bu anlaşmaya sadık kalmamış ve diğer tanrılar dünyayı terk ederken çıkan büyük enerjiyi de kullanarak, çok az kişinin bildiği yollarda krynn'i başka bir yere taşımıştı.

    raistlin bu durumda tekrar devreye girerek, ruh haliyle çalınan dünyanın yerini bulmuş ve diğer tanrıların, takhisis'in tuzaklarına yakalanmadan krynn'e geri dönmelerini sağladı.
    ayrıca kırılan geçmiş zamanı, şimdiki zamanı ve gelecek zamanı tekrar birleştirdi.

    daha sonra yol arkadaşlarıyla birlikte ruhanı bir yolculuğa çıktı. umarız ki aşkını o dünyada bulup mutlu olabilecek kadar şanslıdır başı...


    bununla birlikte raistlin majere benim bir zamanlar bazı ultime online shardlarında ve bazı frp portallarında kullandığım bir rumuzdur.
    (28.06.2006 20:36)

overmind

    zerg ırkı birey olarak bir beyine sahip değildir.
    kendi başlarına hiçbir kararı veremezler. Zekaya ve akıla sahip değildirler.
    overmind ise zerglerin tek olan gelişmiş beyinidir.
    bütün zergleri radyo dalgaları benzeri bir yayınla tek başına kontrol eder.

    hatta terran ırkı psi emitter adında bir aletle overmind'in dalgalarını taklit ederek zergleri kontrol etmeyi becermiş, ancak bu alet epey bir entrikaya kurban gitmiştir.

    protoss tarafından yok edildikten sonra kerrigan bütün zergleri kendi çatısı altında toplamış ve onları kontrol etmeye başlamıştır.
    (28.06.2006 14:24)

filozof

    filozof, felsefe ile uğraşandan ziyade, kendi felsefesini yaratabilen, özgün bir felsefeye* sahip kişidir.
    kökeni ve hikayesi ise şöyledir...

    ilk çağın filozofları "bilge" olarak adlandırıldıkları zaman, gayet yerinde bir alçak gönüllülükle kendileri için "bilge değil, bilgi seveniz" tanımını yapmışlardır.
    yunanca "bilgi seven" manasına gelen sözcük ise günümüze filozof olarak gelmeyi başarmıştır.
    Hatta türkçede feylosof diye de geçer.
    (28.06.2006 14:06)

felsefe

    insanı düşünmeye sevk ederek imkansızlığı yahut imkanlılığı kanıtlamaya çalışan bir bilim dalıdır.

    bazı insanlar düşünmeyi bilmezler, düşünmeyi bilmek aslında bir armağandır. felsefe ise bu armağanı daha da parlatacak ya da bu armağanı bir derecede kişiye verebilecek bir bilim dalıdır.

    pozitif bilimlerle uğraşan insanlardan çok daha gereklidirler.
    örneğin yeni bir şeyi icad etmek felsefecinin görevi değilken onun varlığını sorgulamak bir felsefecinin görevidir.
    yeni bulunan şeyin nelere sebebiyet verebileceğini nasıl iyi nasıl kötü oldabileceği ve varlığının gerekli olup olmadığı ancak felsefe ile saptanabilir.

    algının ve zekanın geliştirilmesini sağlayan bir bilim dalı olduğu için insana en çok katkı sağlayan şeylerin başında gelir.

    felsefe düşünmeyi bilmektir. şimdi arkanıza yaslanın ve ne kadar düşünebildiğinizi düşünmeye çalışın bakalım...*
    bazılarınız çok kolay yapacak bazılarınız ise bunu asla başaramayacaktır.
    kısacası felsefe ilginçtir...

    ayrıca şu anda var olan bütün pozitif bilimlerin ortaya çıkışı felsefe sayesinde olmuştur.
    ilk çağ filozofları aynı zamanda günümüzün pozitif bilim adamlarıydılar.
    (28.06.2006 14:01)

şerif

    amerikada mahallelerin idari polis şefleridir.
    bu insanlar bürokrat olmalarına rağmen halk tarafından seçilirler. yani her amerikalı belli dönemlerde kendi şerifini seçmek üzere sandığa gider.

    bir bürokratın halkın seçimiyle belirlendiği tek yer amerikadır. bunuda şöyle bir hikayesi vardır.

    eskiden amerikaya ilk ulaşan kolonilerin orada yer etme çabalarının olduğu* zamanlarda ortaya çıkan bir durumdur.
    o zamanlarda amerikada düzen oldukça bozulmuş, hiçkimsenin canı güvenlikte değildi. herkes kendi silahıyla korku içinde kendilerini korumaya çalışıyor, uykusuz geceler hiçbitmiyordu.
    bu durum insanın zorunlu ahlak mekanizmasını harekete geçirmeye yetti.
    insanlar kasabalarda "ben kimseyi öldürmeyeceğim, bu yüzden beni de öldürmeyin" şeklindeki anlaşmalara gittiler.
    herkes bu sözleri verdi, ancak ortada küçük bir sorun kaldı.
    eğer birisi sözünü bozarsa onu kim yakalayıp getirecek ve cezasını verecekti.
    işte bu noktada şerifler seçildi. ve o günden beri hala şerifler halkın seçimiyle belirlenir.

    Aslında bu daha derin bakıldığında bir devletin varlığının insanlarca nasıl zorunlu hale getirildiğinin ve zorunlu ahlak denen şeyin nasıl işlediğinin bir kanıtı olabilir.
    Zorunlu ahlak insanın mutluluğu için daima bireylerin özgürlüğünü kısıtlıyarak toplumu yükseltmeye odaklanır.
    (28.06.2006 13:48)

bürokrasi

    bürokrasi : devletin işlerini yapmak için hiyerarşik bir biçimde görev yapan memurların oluşturduğu grup ve bunların etkinlikleridir.
    bürokrasi, bir toplumda zorunluluktur.

    şu ana dek keşfedilen en iyi idare sisteminin demokrasi olması bu zorunluluğu meydana getirir.
    bürokratlar devletin kendi sistemince atadığı, halkın müdahile edemediği kişilerdir.
    bürokrasi daima işleri yavaşlatıyor olsa da vazgeçilememesinin tek sebebi bir seçim yahut iktidarın yokluğu durumunda işleri yoluna koyacak kişilerin bürokratlar olmasından başka birşey değildir.
    kısacası aslında işleri kaymakam, vali, başbakan yapıyor gözükse de arka planda kahramanlar bürokratlardır.
    (28.06.2006 13:43)

zerg

    xel naga, protoss saldırısından korunmak için evrenin uzak bir köşesine kaçar.
    orada farklı, tek hücreli bir canlıyı bulur ve protoss'ta yaptığı hataları yapmadan mükemmel bir ırkı ortaya çıkarmak üzere çalışmaya başlar.

    sonunda ortaya başka canlılara yapışıp, yapıştığı canlıların doğrultusunda evrimleşen bir ırk ortaya çıkar.

    ancak zerg bir birey olarak beyine sahip değildir. xel naga bu aşamada overmind'i seçer.
    böylece zergler bir beyine kavuşur. overmind bütün zerglerin beyini olmuştur, ve onların hepsini yönetebilmektedir.
    başlarda xel naga da olan kontrol, overmind'in xel naga'dan yeni şeyler öğrenmesiyle iyiden iyiye overmind'e doğru kaymaya başlar.

    sonunda zerg, xel naga'ya çevrilmiş olur. dalga dalga, hiçazalmadan gelen zerg saldırısı bütün xel naga gemilerini yok eder. zerg, xel naga ile de birleşerek bu yaratıcı ırktan öğrenebileceği herşeyi öğrenmiş olur.

    ancak overmind'in aklında daima xel naga'dan duyduğu protoss kalır.
    zergler uzayda yaşayabilecek şekilde kalın kabuklar edinip seyehat imkanı sağlanabilecek kadar geliştiğinde yola çıkılır.

    protoss, zergin gelişini fark etmiş ve xel naga'dan kalan taşlarla yaratıkları belli bir ölçüde tehşis etmiş olsa da karşısındaki şeyi incelemeye ve gözlemlemeye devam eder.
    overmind'in asıl amacı ise ilk etapta xel naga tarafından bunca övülen protoss'un gücünü ölçmektir.
    ve terran gezegenlerinden birisine sporlarını dağıtırlar. bütün gezegeni sporları ile saran zerg gezegenin kontrolünü ele alır. ve protoss'un hamlesini beklemeye koyulur.

    protoss şaşkınlığı üzerinden attıktan sonra savaş gemilerini yollarak en büyük silahları ile gezegeni değimi yerindeyse yok eder.
    overmind hayranlıkla saldırıyı izlemektedir.
    işte bu da zerg ve protoss'un savaşının başlangıcıdır.
    (28.06.2006 02:33)

sayfa: 1-2-3-4-5

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.