son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
"Bir piknik yeraltı gençliğine gözlerin" Mütevazılıktan ödün vermeyendir, şatafattan uzak durandır. Sezai Karakoç, kitap imzalatmak, fotoğraf çektirmek, röportaj yapmak gibi nefse hitap eden şeylerden çoktandır elini ayağını çekendir. "Ben yaşarken kirli Ne kirli adamlar vardı Yıkadılar sonra anladım Ölü olduğumu" diyecek kadar dağ aşandır. Batının değiştiremediği mübarek zattır: "... Batılılar ! Bilmeden Altı oğlunu yuttuğunuz Bir babanın yedinci oğluyum ben Gömülmek istiyorum buraya hiç değişmeden Babam öldü acılarından kardeşlerimin Ruhunu üzmek istemem babamın Gömün beni değiştirmeden Doğulu olarak ölmek istiyorum ben Sizin bir tek ama büyük bir gücünüz var : Karşınızdakini değistirmek Beni öldürseniz de çıkmam buradan Kemiklerim değişecek toz ve toprak olacak belki Fakat değişmeyecek ruhum Onu kandırmak için boşuna dil döktüler Açlıktan dolayı çıkar diye günlerce beklediler O gün gün eridi ama çıkmadı dayandı Bu acıdan yer yarıldı gök yarıldı O nurdan bir sütuna döndü göğe uzandı Batı bu sütunu ortadan kaldırmaktan aciz kaldı Hâlâ onu ziyaret ederler şifa bulurlar En onulmaz yarası olanlar Ta kalblerinden vurulmuş olanlar Yüreğinde insanlıktan bir iz tasıyanlar "
Bir tanışma sırasında ona -ikisi arasındaki isim benzerliğinden yola çıkarak- toplumcu gerçekçilikle sosyal gerçekçilik arasındaki farkı sordum; dedi: "Ben Allah'a inanıyorum." Sanıyorum ki bir eksikliği bu: Bazen kelimelerle oynuyor. Ahenk oluşturmak için yaptığı bazı kafiyeler şiirine zarar veriyor, şiirini yapaylaştırıyor. İstihzanın gücünü artırmak için alaycı ve cinsel içerikli imgeleri rahatlıkla kullanıyor . Ondan vazgeçebileceğimi sanmıyorum.
Kalite. Kaliteli olduğu için tanınmıyor. Orjinal ve iç titreten bir yorumcu.
Öyküleri horhorludur.
Kaliteli bir hocamızdır aynı zaman da...
Gerçek adı Bâki Asiltürk. Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öğretim görevlisi. "Mandolinli Kız" başlıklı ilk şiiri 1985'te lise son sınıfta iken Milliyet Sanat dergisinde ve daha sonra Genç Şairler Antolojisi'nde (1985) yayımlandı. Aynı yıl ilk şiir kitabını çıkardı. Şiirlerini ve modern Türk şiiri üzerine yazılarını Gösteri, Varlık, Sombahar, Ludingirra, Kitap-lık, Adam Sanat, Yasakmeyve, Başka, Yom Sanat, Budala... gibi dergilerde yayımladı, yayımlıyor. 2001'de Arkadaş Z. Özger Şiir İnceleme Ödülü'nü aldı. Mayıs 2003'te 24. sayısı çıkan şiir ağırlıklı edebiyat dergisi Budala'nın editörü. Şiir kitapları Sevdalar Tünemiş Şu Yüreğime (1985) Hileli Anılar Terazisi (2001) Uzak Zamana Övgü (2003) Fırtınaya Hazırlık (2006)
2005 TYB Şiir Ödülünü almıştır "Parmak İle Boyanmış" adlı şiir kitabıyla. Hızla yaklaşıyor... Aşağıdadır feda olunası bir şiiri: PARMAK İLE BOYANMIŞ BİR NAAT Dilinin ucundan denize atlayan o adamı getirdim efendim Kayalara çakıldı mı bilmem efendim ben sadece getirdim efendim Siz istediniz diye değil siz istersiniz diyedir her eylediğim efendim Efendim baş aşağı sallandım mağaralar içre yarasalarla efendim Ayak ucuma düşse de getirirdim zor olsa da yaşarken sevmek efendim Karşılamaya çıkardım deseydiniz kucaklarınıza düşerdi belki bu ölü efendim Can havliyle koşturdum atım çatladı ben belki o olup da geldim efendim Bir ölü nasıldır bu hali nasıl bilebilirim affınıza sığınırım efendim Efendim dalından kozalakları düşünce çamların böyle düşer dibine Ben belki dibiyim denizin belki yüzeyi efendim bu yağmur mu efendim Ben diyeyim ki düştü başkası diyecek nasılsa atladı aşağı duruşu eğreti Ne varsa şu yeryüzünde insandan gayrı eğreti değil mi efendim Üzerine sakız yapışmamış saçları etinden ayrık kalbi çatal efendim Düştü kayboldu bir dişi serçe dokunmuştu belli ki ballı bir duta efendim Üzerim ıslak koşan daha bir üşüyor yaşamın yalımından efendim Dökülen dilimdendir uzun susmuşum çok mu konuşuyorum efendim Biraz dinlensem dilim açılır konuşan ben kulun olmam korkarım Düşerken sevdim bu adamı bir ümit işte yetiştireyim dedim efendim Dili mi düştü ağzının mahzeninden mahzeni mi damladı dilinden Ben seçemedim efendim boynu öpülesi uzundu serçelere efendim Nasıl oldu da huzurdayım sevineyim mi bu kırık boynun omuzlarına Efendim nasıl da severim efendim deyip durmayı efendim de efendim
"ah şu yalnızlık... kemik gibi... ne yana dönsen batar " cahit zarifoğlu'na göre.
"hep soğuk mudur tanrı'm Şairlerin döşeği..."
Şehrin kirinden kendini korumaya çalışırken, fena kirlenmiş şair. ve cinselliğin kötü kokuları...
petrol lambasında yüzü parıldar" gibi güncel ayıları kılıçtan geçiren dizelerin sahibi şair.
kuş renkli Çocukluğum dinle gambito söyleyeceklerim var kalmadı artık dağlara yaslandığımız akşamlar babamızın dönmesini beklerken İşaretlendiğimiz zamanlar kalmadı kalmadı pencereden bizi gözleyen ağaçlar Şimdi saklanmıştır bütün kapılar gambito Üşüyoruz kimseler aldırmıyor ellerimiz sevgili ellerimiz onlar bile yabancı hey gambito biz kimiz seni alıp giden beni alıp giden kim böyle her akşam [mevlana İdris zengin]
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |