son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
Ayrıca Lut kavminden...
Düş melekesinin uçarı, cesur ve isyankar pürüzleri. Vücudun yorulup kapsayıcı bir örtüye duyduğu sahte ihtiyaç. Abartılmış bir sıkıntının ve derdin bulanık kucağı. Zayıflık. Ve Sezai Karakoç'un dediği: "İntihar denen patronu da sınadık Ağzını aradık iş yok onda Kullanışsız ve antik bir şapka..."
Halbuki tasavvuf yüzyıllarca eğitim kurumunu elinde bulundurarak islam dininin en büyük alimlerini yetiştirmiş, islam'ı yüzyıllarca yüceltmiş, tazelemiş, üzerinde biriken tozlarını almış, insanların gönüllerinde ve kalplerinde derin ameliyatlar yapmış manevi bir kurumdur; yeni neslin artistik bir ilgi alanı değil.
Yani aklın kendisinden müthiş derecede zevk alıp kibre kapıldığı geniş kavram. Felsefe, kendisinden önceki felsefeleri eleştirip parçalayarak hamle alanını hem yıkar hem büyütür.
Lirik köpükler saçan dizelerin şairi: "yağmurlardan geliyorsun canıma giriyorsun uçsuz bucaksız kokuyorsun..." Ve akmayan'dır, şehrin akışına ters davranır çünkü: "her şey en ağır ilgisizliğiyle akıyor akmayanı bir yere koyun bayım..."
"valizimi hazırlamama yardım et kollarından çekiyorlar saatin kollarımdan çekiyorlar bekçi elini düdüğüne götürüyor yardım et şimdi ... kollarını mavi gömleğimin boynuna ayrı ayrı koy güneşli günlerle karlı günleri karıştırma ... en üste koy şiirlerimi..." ali ural
"Kadınların göğüslerindeki benler Sanki bizim bozkırımız için tasarlanmış" "Ah, lanet olsun bir kadının ipince bileklerine!" "Daha kaç gece manşet kalacaksın hicranda?" "İtekleyin giysimden ağır geliyor bana."
"Orta yolcu" olan büyük şair. Çünkü ne Osmanlı'nın muhteşem geçmişini inkar etmiştir ne de Cumhuriyet rejiminin ikramlarından uzak durmuştur. Hep Osmanlı'nın şanlı zaferlerini içinde hissetmiş, coşkun fetih duygularını kabartan şiirler yazmış "Yeni bir ülkede yem vermek istemiştir atlarına", Osmanlı mimarisinin güzelliklerini en güzel şekilde anlatmıştır fakat Atatürk'le de hiçbir sorunu olmamıştır. 3 defa milletvekilliği yapmıştır. Büyükelçilik görevlerinde bulunmuştur. Milletvekili olduğu sıralarda milletvekillerine ayrılan evleri beğenmeyip hayatı otellerde tüketen şairdir. O -cananla birlikte- Allah'tan içecek sıhhati istemiştir. Dindar değildir ama olmak istemiştir:"Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neşesiz"
"allah'ım kaderimde anarşi ve protesto antidepresanlar ve içi boş bir gardırop ne de çok yer kaplıyor mesela al pacino yardımın gerekiyor kadıköy'deyim stop."
Hayal istidadını kullanmakta onun kadar ileriye giden başka bir şair var mıdır acaba? Mısraların arasındaki çatlakları hafif bir kanat çırpıntısı inceliğinde bir müzik ile dolduran, yoğun ve hüzünlü dolduran, sesi ve ahengi hemen her şiirde ruha paralel kullanan başka bir şair var mıdır? "Artık o ne kadar da yabacı bize: Sana yalnız bir ince taze kadın Bana yalnızca eski bir budala Diyen bugünkü beşer, Bu sefil iştiha, bu kirli nazar, Bulamaz sende, bende bir ma'na" Ve o mai belde hayalden daha da uzaklaştı: "Kadınlar orda güzel, ince, saf, leylidir, Hepsinin gözlerinde hüznün var Hepsi hemşiredir veyahud yar; Dilde tenvim-i ıstırabı bilir Dudaklarındaki giryende buseler, yahud, O gözlerindeki nili sükut-ı istifham Onların ruhu, şam-ı muğberden Mütekasif menekşelerdir ki"
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |