abdurrahim karakoç

    doktor bey, hakim bey ve isyanlı sükut şiirleri mutlaka okunmalıdır. *.
    unutursun mihriban'ım adlı şiiri de bestelenmiş, * tarafından da okunmuştur. selda bağcan'ı izinsiz olarak okuduğu için 1 tl * tazminata mahkum ettirmiştir.
    (28.06.2007 23:37)

cennet bahçesi

    alman konsolosluğu'ndan aşağı, *'ya doğru inerken arada bir yerde bir çay bahçesi idi. kapalı ve açık mekanı vardı. *'ya tepeden bakardı. * ve boğaz manzarası vardı. yazın en sıcak günlerinde, boğaz rüzgarının "bir gümüş mangal gibi kaynattığı serinlikte", asırlık ağaçların gölgesinde boğazı seyretmenin tadına doyulmazdı.
    bir ara kapandı, sonra bir baktık ki bir bankanın sosyal tesisi olmuş.
    (27.06.2007 14:44)

veliaht köşkü

    dolmabahçe sarayı kompleksi içinde yer alan bir köşk. akaretler'de güzel sanatlar akademisi'nin hemen yanında. eskiden halka açık bir bahçesi * , bahçede bir havuzu, havuzda bir kaç ördeği vardı. yine bahçe içinde, camla kapatılmış bir mekan vardı ki kafe olarak hizmet verirdi. ister bahçede manolya ağacının altında otur iç çayını, ister kafenin içinde otur, içerdeki küçük suni göldeki nilüferler'e bakarak iç. beşiktaş'ın o gürültüsünden, kalabalığından bir anda kurtaran kuytu bir cennet bahçesi idi. bileni az olduğu için her daim tenha, her daim elit bir yerdi. maalesef artık halka kapalı.
    (27.06.2007 14:38)

geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer

    geri gelmeyecek günleri hasretle yad etme nidası. bir of çeker ki insan, karşıki dağlar yıkılmasa da içindeki demirden dağlar erir.*
    (27.06.2007 14:29)

cyrano de bergerac

    bir zamalar* icq'da kullandığım nick *
    (27.06.2007 14:26)

bir

onuncu yıl marşı

    söyleyenlerin söylerken utanmları gerekirken, sebebini bir türllü anlayamadığım bir gururla söyledikleri marş. on yılda yapılanın onda birini hala yapamamış oldukları hiç mi akıllarına gelmiyor acaba?
    (26.06.2007 00:47)

çankaya yolları şeriata kapalı

    insana keşke kraliyet olsaydık dedirten slogandır. sözümona demokrasimizde bürokratların istediği kadar demokratız, kraliyet olsa idik, "kral hazretleri böyle istedi" der boynumuzu bükerdik.
    (25.06.2007 09:30)

faruk nafiz çamlıbel

    şair han duvarları şiirini, kayseri lisesi'ne edebiyat hocası olarak atandığında, mersin kayseri arasında seyahat ederken yazmıştır.**
    (23.06.2007 04:59)

kadın teşhirinin rekabetini reddediyoruz

    "....gerçek anlamda düzeyli bir gazete interneti oluşturabilmek için yaptık...
    şimdi o düzeyli gazetecilik için bir şey daha yapıyoruz... "
    sözleri daha önceden bu işi seviyesiz yaptıklarının itirafıdır. doğan medya grubu miliyet'i bizden habersiz satmadı ise iki yüzlülüktür.
    sitelerinin bu bölümü zaten bütün içerik filtreleme programlarında kara listeye alındığından hitleri zaten düşmektedir böyle bir iki yüzlülükle "delikanlılık yaptık bakın" diyerek zeytinyağı gibi su yüzüne çıkma çabasıdır.
    bu işin bir de televizyon boyutu var tabii ama hiç girmeyelim. doğan medya grubu reytingin, tirajın, hitin arttığını gördükçe aynı yola yeniden başvuracaktır.
    (21.06.2007 17:30)

abbas güçlü

    taraf tutması ile, kendi tarafındaki konuklarına çanak soru sorması ile tipik türkiye gazetecisi.
    (21.06.2007 08:29)

sana bana vatanıma ülkemin insanlarına dair

    erdem beyazit'ın şiiri erdem beyazit deyince akla ilk gelen şiirlerinden biri.

    sana, bana, vatanıma, Ülkemin İnsanlarına dair

    "telgrafın tellerini kurşunlamalı"
    Öyle değildi bu türkü bilirim
    bir de içime
    -her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
    bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
    bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
    haberler bilirim mektuplar bilirim.

    gamdan dağlar kurmalıyım
    kayaları kelimeler olan
    kırk ikindi saymalıyım
    kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
    saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
    baştan ayağa ıslanmalıyım
    gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.

    İçimde kaynayan bir mahşer var
    bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar
    Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
    ya da çamaşır sererken bahçelerinde
    birden alıverirler kara haberini
    okul dönüşü bir trafik kazasında
    can veren oğullarının.

    bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
    bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
    bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
    karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
    beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
    ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
    Örneğin hint okyanusu gibi derin
    İsyanın kapkara sularına dalan.

    nice akşamlar bilirim ki
    karanlığını
    bir millet hastanesinde
    dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
    başını kalorifer borularına gömmüş
    beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
    haber sormaya korkan
    genç kızların yüreğinden almıştır.

    bir de baharlar bilirim
    apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
    anadolu bozkırlarında
    İstanbul'dan çıkıp diyarbekir'e doğru
    tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
    cesur otobüs pencerelerinden
    bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
    evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
    Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
    bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
    diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.

    yazlar bilirim memleketime özgü
    yiğit köy delikanlılarının
    İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
    birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
    Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
    diğeri kan ter içinde yayla yollarında
    mavzerinin demirini alnına dayamış
    yüreği susuzluktan bunalan
    İçinden mahpushane çeşmeleri akan
    ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
    apansız silahına davranan
    nice delikanlıların figüranlık yaptığı
    yazlar bilirim memleketime özgü

    güzler bilirim ülkeme dair
    karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
    kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
    kalbim gibi
    kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
    titreyen kenar mahalle çocukları
    bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
    dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.

    kadınlar bilirim ülkeme ait
    yürekleri akdeniz gibi geniş, soluğu afrika gibi sıcak
    göğüsleri Çukurova gibi münbit
    dağ gibi otururlar evlerinde
    limanlar gemileri nasıl beklerse
    Öyle beklerler erkeklerini
    yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.

    İsyan şiirleri bilirim sonra
    kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
    harfler harp düzeni almıştır mısralarında
    kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
    kimi bir soygun sofrasında ışıklı salonlarda
    hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.

    müslüman yürekler bilirim daha
    kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
    eller bilirim haşin hoyrat mert
    alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
    her kırışığı sorulacak bir hesabı
    her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.

    bütün bunların üstüne
    hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
    vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
    sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
    adın kurtuluştur ama söylememeliyim
    can kuşum, umudum, canım sevgilim.
    (20.06.2007 23:04)

erdem bayazıt

    ölüm bize ne uzak, biz ne yakın ölüm
    ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm

    mısraları ile gönlümüze yer etmiş, "sana, bana, vatanıma, ülkemin insanlarına dair" adlı şiiri ileyse taht kurmuş şair, gönül adamı.
    şiir insana "bunun benzeri bir şiir asla yazılamayacak" gibi iddialı bir laf ettirecek kadar güzel, her bölümünde sosyal bir meseleyi irdeleyecek kadar toplumcu ama bir o kadar da sevda şiiridir, mutlaka okunması gerekir.

    "adın kurtuluştur ama söylememeliyim
    can kuşum, umudum, canım sevgilim"..
    (20.06.2007 23:00)

oyak bank

tuğrul türkeş

    tuğrul türkeş diyince aklıma gelen tek şey, televizyonda kendisi ile yapılan bir röportajda taze fasulye tarifi vermesidir.
    (20.06.2007 10:22)

sayfa: 1...-4-5-6-7-8...-11

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.