1990 yılında peter lindgren and mikael iÂ¥kerfeldt tarafından kurulan opeth, özgün 'ısveç death metali'ne progresif ve akustik tınılar ekleyerek kendi tarzını oluşturmuştur.29 mart 2006 da türkiye ye gelecek ve eminim yeni melek in tozunu attıracak grup. kimi parçaların dozunu iyi ayarlamak lazım sebepsiz bunalımlara neden olabilir.black rose immortal,blackwater park,closure,to bid you farewell önemli parçalarıdır.
eşlik edilmesi zor olan ve headbang'in pek uymadığı şarkılar yaptığından konserleri pek de iç açıcı gelmeyen grup.
evde sakin kafayla ve sözlerinin anlamlarını düşünerek dinleyince insanı kendinden geçirme kapasitesine sahip grup.
tanımlaması ve belli bir kategoriye sokması zor bir müzik yapan isveçli grup.progressive,doom,death... diye uzayıp gidebilir bu liste. asıl önemli olan kaliteli bir müzik yapıyor olmaları. morningrise albümü grubun başyapıtıdır. daha sonra gelen my arms your hearse bu albüme göre vasat kalmıştır. still life ve blackwater park oldukça iyi albümlerden sonra grup deliverence ve damnationda tarz değişikliğine gitti ve sert şarkıları bir albüme, slow şarkıları diğerine koydular. ortaya çıkan sonuç yine iyiydi ancak grup birşeyleri kaybetmiş gibiydi.2005 sonunda çıkan ghost reveries albümünde ise ilk defa klavye bu kadar ön plana çıktı. grubun frontmani mikael akerfeldt çok başarılı bir müzik adamıdır ve şarkıların çoğunun altında onun imzası vardır. geçen süre boyunca vokalini sürekli geliştirdi. 2006nın başında kuruluşundan beri grubun bateristi olan martin lopez gruptan ayrıldı.yerini martin axenrot aldı.
müzik sanatını icra eden gruptur.evet kesinlikle sanat yapıyorlar.canlı performanslarını çoğu zaman albüm kalitesine yaklaştırabilen güzel insanlar topluluğu.sağlık sorunları nedeniyle davulcusunu taze değiştirmişlerdir allah şifalar versin diyoruz martin lopez abimize son kadro ise şöyle:
mikael akerfeldt - gitar,vokal
peter lindgren - gitar
martin mendez - bass gitar
per wiberg - klavye
martin axenrot - davul
to bid you farewell, death whispered a lullaby gibi yoğun duygu yüküyle akustik harikaları yaratan şarkılarının yanı sıra demon of the fall gibi gelmiş geçmiş en gaz şarkıları da yazan, benim diyen adamı gömecek kadar yetenekli, aşmış ve tişörtünü kalkan gibi giydiğim grup. dinlemeye kesinlikle damnation albümü ile başlamayınız, zira o albüm bir istisnadır, yanılırsınız. opeth aslında sert bir gruptur yani, şaşırmayın sonra...
henüz canlı dinlememişken "oha lan bu vokal aynı kişiden olamaz" dediğim daha sonra canlı performansına şahit olup üstelik yeni grup üyelerine rağmen "yeah you are the gods!!" dediğim şahane grup. şarkıları uzundur ama bitse de gitsek dedirtmez. süper melodi geçişleri vardır. her ne kadar scream,brutal vocal olsa da hemen hepsinde bir parça duygusallık vardır. akustik parçaları da ayrı bir lezizdir..
Şarkılarına olduğum kadar özel hayatlarına da hayran olduğum isveçli gruptur kendileri. Hem metalcidirler hem de son derece düzgün bi aile yaşantısına sahiptirler..
Hmm Opeth... Şöyle diyebilirim ki metal müziğin ulaşabileceği son noktaya ulaşmış gruplardan biridir.Şarkıları o kadar çeşitli duygular barındırır ki her zaman dinleyebilirsiniz. Bir ''Still Life'' beni birkaç sene öncesine götürmek için yeter de artar bile.Müzikal tarzlarını jazz'ın ,death metal'in ,progressive rock'ın ve folk müziğin bir karışımı olduğu söylenebilir.Birçok müzisyene ilham vermiş olsalar bile , henüz Opeth gibi müzik yapabilen kimse yoktur.Kısaca şöyle söyleyeyim: Death metalin en sanatsal hali.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.