ehm diyardaşlarıma üzgün olduğumu belirterek* fox tv'de de peydah olduğunu bildirmek istiyorum.
show tv'nin kıbrıslı olan yeni yarışmacıları çok şeker o da ayrı bir şey. her ne kadar "bu ne lan" desenizde gözünüzü ayıramadığınız bir program. izliyom valla ne diyem mahmut mu diyem.*
türkiyenin ne halde olduğunu bir oturup düşünmek lazım geldiğini anlatıyor bence. yok yok kızmıyorum sadece sorgulamak için kendimizi iyi fırsatlar bunlar diyorum.
yarışmacılarıyla, fondaki " öğü öğü" efektiyle konuşan adamıyla gönüllerde taht kuran yarışma.
yemekler yapılıyor, sofralar hazırlanıyor binbir zahmetle.
sonra 3 gerizekalı geliyor, "ağyy bu yemeğin içine sadece 5 tane maydanoz yaprağı koymuşsuğn, ben 4 taneden fazla olan yemeği yemeeğm." zıkkım ye!
bir de yemeklere "iğrenç, berbat, tiksindim, ay kusaydın daha iyiydi (tamam bu kadar da değil) " şeklinde yorum yapmıyorlar mı?
kafanızda çekiçle demir dövmek istiyorum!
bir de dedikodu yapma kısımları var..
"ya bence çorbası çok sulu olmuş,çatalla zor içtim yaneğ; akif bey sizce nasıl? Siz de beğenmediniz dimi? evet evet siz de sevmediniz ben biliyorum. "
" yani inanabiliyor musunuz arkadaşlar, domatesleri sadece suyla yıkamış, ay sıkendal ayol"
ve en bomba kısmı:
puanlama...
sofrada yemekleri beğendiğini itiraf eden ( resmen itiraf ediyorlar -lanet olsun bu yemeği beğendim, itiraf ediyorum ühühü- ) yarışmacının; kamera karşısında yalnız kalınca "sulu köftesini beğenmedim, sulu yapmış; masada da söyledim kendisine zağteğn. puanım 0.23"
" ııı valla ben resmen aç kaldım **, yemek yemek yerine kıskançlıktan kendimi yedim bitirdim; ama akif bey kazansın istemiyorum. o yüzden super oldu'ya puanım 10)
bütün bunlara rağmen,ne zaman televizyon izlemek istesem kendimi bu yarışmayı izlerken buluyorum.
yahu ne zaman açtım da izlemeye başladım?
kapatamıyorum da. izletiyo kendini yine.
aklımı kaybedicem.
"kim çok höykürürse o kazanır" mantığı güden yarışmacıların genellikle aynı yemekleri yaptığı, dahası yeni yarışmacıların bile aynı sözleri sarf etmeye başladığı yarışma. tüketim toplumu olarak bunu da tükettik hayırlı olsun. *
TV kanalı maliyetin en asgarisi ile bir program hazırlayıp günün/gecenin/geceyarısının/sabaha karşının neredeyse tamamında sırtını bu programa yaslıyor hafta içinde.
Kıyma hayatta hiç yemedim, o yüzde nefret ediyorum kıymadan, sadece köfte yerim o bir kıyma sayılmaz, köfte bambaşka bir şey.
TV kanalının hali içler acısı demek ki yerinde bir tatlı su kurnazlığı yaparak dizilere para kaptırmaktansa reklamlardan para basmayı seçme yönünde gayet hızlı bir hamle yaparak ticari anlamda rotayı doğrultmuş, reklamlara yelken açmış. İlk izlediğimde yemekten kıl çıkarma yarışması sanmıştım kılı bulan kazanıyor izlenimi yarattı bende kıl bulmuş yarışmacının yüzünde yer alan zafer kazanmış ifadede en ufak iğrenme izi bile yoktu.
- Ay kıl çıktı!!!
- Kıllara kıl çıkar.
İlk başladığında bir avuç egzantrik insanın bir araya toplandığı marifet sergileme yarışması gibi görünmüştü, ancak üzerinden zaman geçtikçe bu tsepitin hayli yüzeysel olduğunu görüyorum. Programa yarışmacı olarak seçilen insanlar arıza tipler sıfat tamlaması altında kategorize edilecek vatandaşlar değiller. Gayet doğal normal tipler. Tipik türk vatandaşları onlar. Hepsi içimizden çıkmış hepsi normal. Fırsatı bulunca kuşaktan kuşağa ulaşmış ananeleri bir kenara bırakıp, misafirliğe gittikleri evde terbiye sınırlarını zorlayan kelamlar etmekten kaçınmayan, eleştirirken vicdan, mantık, gözün gördüğü, dilin tattığını bir kenara bırakan tiplere dönüşüyor hepsi. Eleştir demişler bunlara, eleştiriyorlar, daha önce hiçbir konuda düşünmek zorunda bırakılmadıkları için, "eleştir" denildiğinde öğretilmiş terbiye kodlarını, toplum içinde insanca paylaşma kodlarını bir yana bırakıveriyorlar. Yasaklarla yoğrulmuş çocuklar gibi, yasak perdesi kenara bırakılınca mantık da, vicdan da kenara kalkıyor vuruyorlar bel altından.
Domates ağzıma sürmem, italyan mutfağı nedir bilmem, meksika salatası bizi bozar.
Her şey bir tarafa
Damak zevkime uymaz!!!
Bu menü benim yemeklerimle yarışamaz. öğğğk
Ben Yemekteyiz isimli bu TV programını topluma tutulmuş bir ayna olarak görüyorum. Kesinlikle yemekteki o insanlar gibiyiz hepimiz. Herbirimiz öyleyiz, hızlı bir şekilde hepimiz o programa çıkanlara benzeyen kimselere dönüşmekteyiz. Hoşgörüsüz, sırf kendini beğenmiş, başkalarına burun kıvıran, emeğe saygı göstermeyen, tıkırtı duysa göbek atan, içten pazarlıklı, yüzüne iyi dediği konuyu arkasından konuştuğu vakit olumsuza çevirmekten kaçınmayan, kaba, hırçın, kıskanç ve kırıcı olma hallerinden bir kaç tanesini bünyesinde barındıran insanlar çıkıyor bu programa.
yapılacak şeyler önceden söyleniyorsa, şahıslar oyuncuysa -ki bu ki fikre şiddetle inanasım geliyor- bile tipleri kesinlikle çok oturtuyorlar, o masada hangisi karşıyakalıdır, hangisi güzelbahçelidir, hangisi balçovalıdır ancak bu kadar münasip tipler seçilebilirdi. o hiçbir şey yemeyen karşıyakalı kızı tutuyorum ben. yalnız reyting uğruna izmirlileri bile kavga ettirirlerse yazık derim gerçekten yazık olur.
akşam akşam canımı sigara böreği çektirten program. koşarak gittim ve buzluğu açtım, daha önceden hazırlanmış sigara böreklerini çıkarıp üzerine sosunu sürüp fırına verdim. olmalarını beklerken de yemekteyiz'e bir tanım gireyim dedim. * öyle işte...
zaman zaman bazı yarışmacıların hal ve davranışlarından alınan izlenimler sebebi ile kendisine piyasa yapmak isteyenlerin katıldığı program olduğu kanaati oluşuyor bende. birileri, bir ajans vs. farkeder de bi iş çıkar popüler olurum. malı işte o zaman götürürürüm belki! havaları var sanki. yanılıyor olabilirim. iddia etmiyorum. ama çözemedim henüz ne yapmak istediklerini...
çelişkili işler yapmayı seven yarışmacılara sahiptir bu güzide program. patlıcanın ortasında ufak bir siyahlık var diye tartsan en az yarım kilo gelecek olan patlıcanları çöpe atan ardından da ev hanımlarına israfı engellemek için kendince ufak tiyolar veren yarışmacı gördüm ben bu programda. canım ablacım, senin yaptığın israf değil mi? yazık değil mi o güzelim patlıcanlara? kilosu kaç para haberin var mı onun? bıçakla kesiversen madem öyle o siyahlığın olduğu yeri de atmasan onu çöpe daha iyi değil mi? yazıktır be abla.
puanlarken de ilginçleşiyorlar bu yarışmacılar. yemeklere ''berbattı, rezaletti, hiç yiyemedim'' diyenler 4 puan veriyor; ''beğendim'' diyen 6 puan veriyor. lisedeki notu kısık cimri öğretmenlerden beter buranın yarışmacıları.
son sözüm ise `faforim` hasan abi için; unutmadık, unutmayacağız seni hasan abi. her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan.
bu hafta yemekteyiz-şefler olarak yarışıyorlar. izlediğim kadarı ile lütfi usta diye birisi var 'bana kıl diyecekler, ben aslında böyle değilim' diye diye kıllıkta rekor kırıyor. 'ben burada jüri üyesiyim'e takılmış durumda. elinde kağıt kalem notlar alıyor, notlar veriyor. 'show tv'ye çıktıysamla başlıyor...' dik dik konuşmalar yapıyor. ayşe usta, artık kendisini olduğu gibi kabul etmeye çalışıyor ama olmuyor be usta olamıyor. her zaman böyle isen valla allah yardım etsin seninle olanlara. altı üstü yarışma. o kadar kendini bu jüri olayına kaptırmasan. rüzgar usta diye karadenizli biri var dediğine göre o eğlenmeye gelmiş. gerçi eğleniyorum diye o da arada saçmalıyor. orhan usta ile cansu usta sakin sakin açıklamalara katılıyor. diğerlerinin iş hayatıyla oynamaya, ego savaşına, karizmalarını çizmeye gerek yok.
haklı olduğu noktalar mutlaka var. ama söyleyiş tarzı yanlış. sesinin tonu olabildiğine irite edici. rüzgar usta da işin kolayına kaçmış doğruya doğru. yarış biter, gider. yüzyüze bakacak yüzünüz kalmalı di mi usta diyerek noktalıyorum.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
