interaktif sözlük camiasının gördüğü en orijinal yazarlardan biri aramıza katılmıştır. dileriz diyarda kalıcı olur, diyara yeni bir hava, yeni bir soluk getirir. çok kral adam be..
want to go for a ride... bu "want to" ingilizce'de "wanna" diye yuvarlanır bazen böyle. demek ki neymiş? vampirimizin adı "şöyle bir dolaşmak istiyorum"muş.
git bakalım. fazla geç kalma ama, akşam yemeğe sarma yapacağım. haaa... gelirken yoğurt da aaaal. duydun mu beniiiiiiiiiiii?
Sonuna bir de göz kırma eşliğinde "baby?" eklerse tam olacak sanki: Mahallenin serseri ama sevimli çocuğu motosikletinin üzerinde gelip: "naber bebek, biraz dolaşmak ister misin?" diye soruyormuş gibi! (sözüm meclisten dışarı, haha, ama aklıma ilk gelen çağrışım bu oldu). No offence! *
asalet unvanlarına feci takmış gibi geldi bana. ne o öyle "dekont olmak istiyorum"lar falanlar filanlar.
yalnız, bu vampiri torpille şövalye yapalım bence. ben bunu yuvarlak masa'da görmek istiyorum. eminim bazı şövalyelerden (kim acaba? hihoyt) daha fazla işe yarar. (evet, emrivaki yapmaya çalışıyorum, niye sordunuz?)
müzik söz konusu olduğunda bir adet "80'ler" tutkunuyla karşı karşışayız galiba. mr mister'ları, men at work'leri başlık olarak diyar'a kazandırdığına göre... üç seçenek var: ya annesi-babası bizlerle yaşıt (öeh!), ya böyle abilerinden ablalarından filan dinleyip sevdi o yılların müziklerini ya da bizim 60'ları sevmemiz gibi kendi başına keşfetti. hoş, '80'lerin müziğinin dengi de yoktur ama... tanım, hani tanım? müzik zevkimizin uyuştuğu vampirdir bu wannagoforaride...
Çalışkan vampir. Kısa sürede yeni gelin'likten sıcak mertebesine yükseldi. (Ki bu sıcak'ın ecnebicesini söyleyince pek bir afili duruyor, anladın sen *). Durmak yok, yola devam! **
hayatta ben en çok babamı sevdim der şair...
babam hayatta,seviyorum ama çok mu az mu bilemem.seviyorum işte.belki buna bile gerek yoktur. üniversiteye başladığım 94 yılından beri de zaten çok öyle enseye tokat olmayan iletişimsel ilişkimiz iyice resmi bir hal aldı. sonrasında ise tatillerdeki kısa görüşmeler... bu kısa görüşmelerde de , babamın 'evladım üniversiteye gidiyor' gururuyla -sanki çok anlar mışım gibi- güncel siyasi-politik ya da kendince akademik-kültürel konularda benimle sohbet etme merakıyla geçerdi.
babam hayatta çok şükür. kardeşim de artık onlarla yaşamıyor. babam ,çocukluğumuzda olduğu gibi çifti bilmem kaça satılan palamuttan alıp eve getiriyor mu? getirsede annem hala eskisi gibi fırında palamutu o eşsiz lezzetinde yapabiliyor mu? -bilemem.
can yücel gibi, hayatta en çok babamı sevdim diyemem. yani işte sevdim.ne bileyim. ama hayatta en çok o değil sanki.hayatta en çok seni seviyorum dediklerimden kimse yanımda olmamasına karşın,onlara inat babam ,aynı evde oturmasak da ,yanımda.
babası daha önce vefat etmiş arkadaşlarımdan duydum: babanın değerini oöldükten sonra anlarsın diye trabzonda çalıştığım yıllarda bir şekilde tartışmalı olduğumuz babamla iki gün konuşmamıştık .ama2.günün sabahında depremle uyandığımızda babamın merdivenlerden inmediğini görünce ,babam neden gelmiyor diye bağıra bağıra 4 kat yukarı koştuğumu da.
bilirim. bugün bile ne zaman babamla tartışsak,mademöyle trabzonda ne diye bağra bağıra 4.kata beni kurtarmaya koşmuştun diye söylenir.
birebir sözlükte ben en çoklarından wannayı sevdim. sevgilimiz,dostumuz belki,belki babamız. ya bunların hepsi ya da hiç biri.pazartesi sendromu yaşadığımda en çok ona saydırdım,başım belada ne yapmam diye ona sordum. feşmekanca bir şey alıcam hangi markayı ya da ne önerirsin diye ona sordum.
birebir sözlükte en çok wannanın yazdıklarına güldüm. metallicanın konserini nasıl beleşe izlediğini,roman kahramanının omuzlarını nasıl umarsızca siltiğini wannadan okudum.
bir pazar günü götümden ter damlaya damlaya çalıştığım ,ulan bir ekmek parası için çektiğim eziyete bak dediğim anda,istanbuldaki formula 1 yarışına vip bileti olan sevgili wannanın inat yapar gibi beni telefon marifetiyle arayıp o milyon dolarlık yarış arabalarının pistte çıkarttığı sesleri dinletmesiyle dinlendim. teşekkürler wanna dedim sonrasında ,teşekkürler...
birebir sözlükte gidenlerden en çok wannayı özledim ben. hiç bir şey yazmasa da kim var penceresinde onu görmeyi özledim. akp hepimizin belasını ziticek diye özelden mesaj yollamayı özledim.
bir gün,wannanın daha şuncacık,cancağız,yeniyetme bir yazarın doğumgününü anlı şanlı entryle kutladığını görüp de,laaayyyyyn 5 yıldır buralar hep benim,bir gün olsun doğum günümü kutladın mı,bir gün olsun evde çoluk çocuk aç,ne yerler ne içerler,üstleri başları var mıdır diye düşündün mü körolasıca diye çemkirmeyi özledim.
1 temmuzlarda arayıp,kabotaj bayramını kutlar,ellerinden öperim demeyi özledim.
birebir sözlükte,gidenlerden en çok wannanın geri dönmemesine üzüldüm ben.
Nick'i Dreiser'ın He got a ride öyküsünü çağrıştıran vampir. Ya da dün edebiyat vizesi verdiğim için bana öyle gelmiş olabilir. Bu tanımı yazmakta biraz geç kalmış olmakla beraber, Vampircik'e hoş gelmiş, sefalar getirmiş.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.