insan unutur.yaşadıkça unutur,unuttukça yaraları kabuk bağlar,unuttukça hevesleri körelir,unuttukça cesaret kazanır,unuttukça insandır...dünyaya gelirken elimizde ki bonus kıvamında nisyanımızla açıyoruz gözlerimizi,zira,ana rahminden çıkmaklığımızı unutamamamız, her hatırlayış da ne kadar kederlendirir,özlemlere sürüklerdi bizleri.her anı unutulmaya mahkumdur..anılar duyduğumuz acılar gibi gelip geçici...sıcak bir suyun tenimizle temasa geçtiği andan, tenimizin o yüksek sıcaklıktan vücut ısısına düşmesi arasındaki zaman dilimi kadar yakıyor benliğimizi...sonrası bir mutluluk,geçici bir sarholuk...bu kadar kolay ve anlaşılabilir mi acaba? keşke olabilseydi...ya iz bırakan yaralarımızı napıyoruz, tıpkı iz bırakan anılarımız gibi...iz kalacağını anladığımız an yaşadığımız kısa süreli bir panik,korku bir nebze ve sonra alışma duygusu...yara izlerimize,anı izlerimize kılıf bulma noktasındaki yeteneğimize hayranım...!
içimizde bir yerlerde unutmaya ayak sürüyen asi bir yanımız var hep...yıllar da yüzümüzdeki çizgiler, elimizdeki benekler, dizlerimizde ki titremeyle yataklık ediyor bu asi ye...kapatmaya çalıştığımız her ayıp;birer çizgi,birer titreme ve birer leke olarak hatırlatıyor bize kendini...
ne acı..!sahip olduğumuz nimet,kurtulmak için çırpındığımız birer külfete dönüşüyor zamanla...bazı şeyler hiç unutulmuyor da zaten...!
her nimetin bir bedeli var ise sevmenin bedeli de unutamamak olsa gerek...!
manasıyla kıyasıya çelişen fiil.
mesela insan unuttuğunu biliyorsa veya ifade ediyorsa;
bilme (söyleme) eylemi esnasında bilgi, bilinç düzlemindedir,
unutmak ise bilginin bilinç düzleminin tümüyle dışında kalmasını gerektirir.
dolayısıyla bir bilginin ifade edilmesi unutulmuş olmasını, unutulmuş olması ise ifade edilmesini imkansız kılar.
klişe mlişe, 'seni unuttum demen bile beni hatırlamandır' denmiştir, budur.
Eğer gerçekten unutabilirsek, kaçıyor olduğumuzu da hatırlamayız hem.* Eğer cidden unutabilirsek, çağrışımlara da tıkanır kulağımız üstelik.* Eğer tamamen unutabilirsek, unutturma şansımız olur belki.*
" ... Hayat sadece bahçeyi hatırlamakla, unutmak arasında bir tercih sunar.
Biri ya da öbürü;
Hatırlamak için güç ister, unutmak için başka türlü bir güç. İkisini birden yapmak içinse bir kahraman ister. Hatırlayan insanlar acıları boyunca çılgınlığın peşinden gider, masumiyetlerinin sürekli olarak yinelenen ölümünün acısıdır bu; unutan insanlar başka türlü bir çılgınlığın peşinden gider, acıyı inkar etmek ve masumiyete kin duymak çılgınlığı; ve dünya çoğunlukla hatırlayan çılgınlarla unutanlar arasında bölünmüştür. Kahramanlar azınlıkta. "
Unutmanın en kötüsü, insanın Allah'ı unutmasıdır. Bir ayet-i kerimede şöyle buyrulur:
"Sakın şunlar gibi olmayın ki onlar Allah’ı unuttukları için, Allah da kendi öz canlarını kendilerine unutturdu. (Fayda ve zararlarını dahi bilemiyorlar. İşte yoldan çıkanlar bunlardır." (Haşr, 19)
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.