tutunamayanlar

 <<

  1. her selim'in bir turgut'u var mıdır esat ağabey?
    (iruneach 24.07.2009 18:31)
  2. kitabı istanbul - samsun yolu üzerinde bitiren ben, yol boyunca turgut özben'in trene binmek üzere anadolu'nun bir mahallesinin köşesine bıraktığı arabasını aradı.

    bulamadı.
    (iruneach 05.08.2009 01:28)
  3. http://iruneach.blogspot.com/2009/08/tutunamayanlar.html
    (iruneach 09.08.2009 22:44)
  4. "Ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada? Hangi kusurunu düzeltmene izin verdiler? Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana? Birdenbire: &#8220; Buraya kadar!&#8221; dediler. Oysa, bilseydin nasıl dikkatle bakardın istasyonlara; pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın. Bütün sularda gölgeni seyrederdin. Üstelik, daha önce haber vermiştik derler onlar. Her şeyin bir sonu olduğunu genel olarak belirtmiştik.
    Kendimi bırakmalıyım diye söylendi. Direnmekten vazgeçmeliyim. Yaşamalıyım ve görmeliyim. Bilmediğim bu ülkeye yolculuktan korkmamalıyım. Kimsenin ilgilenmediği bu silik insanların dünyasına girmeliyim. Selim&#8217;in yolculuğu yarıda kaldı, aklı da. benim ne işim var onların arasında? Olur mu Selim? Ben onları ne yapayım? Onlar beni ne yapsınlar? Öyle deme Turgut. Seni görünce nasıl sevinirler bilemezsin. Benden de selam söylersin. Kusura bakmayın işi çıktı gelemedi dersin. Onlar anlarlar. Rüya gibidir Turgut: aklınla karşı koyamazsan birdenbire bir kapının önünde bulursun kendini. Hepsi kapının önünde birikmişler seni bekliyorlar. Onlar seni istiyorlar selim: tutunamayanlar prensini istiyorlar.
    Öyle anlatmadık mı kerhanede? Sen anlattın Turgut. Kapının önünde fazla durma. Hemen içeri gir Turgutçuğum Özben. Onların kahramanı sensin. Bir kahraman bekliyorlardı yüzyıllardır. Kendileri gibi olmayan gene de onları anlayan bir masal kahramanı. Gir içeri, bekletme zavallıları canım kardeşim. Onlar kendi mantıklarıyla senin gelişinin nedenlerini anlattılar sana. Dinledikçe hak vereceksin onlara. O kapının önüne sürüklenmenin nasıl kaçınılmaz bir kader olduğunu anlayacaksın. İlk şaşkınlığından utanacaksın. Rüyada da öyle değil midir? Bırak kendini: rüyada yaşamaktan güzel ne var ki? Dilediğin insanları da yanına alırsın.: dairedeki mühendis olmak isteyen memur gibi. maceranı yaşa kardeşim. Bütün acılarını, senin gibi kahraman bir savaşçıya anlatmak istiyorlar. Birbirlerine anlatacak sözleri kalmamıştı. Seni milletvekili seçtiler oybirliğiyle. Onları temsil etme yetkisini aldın artık. Düşün önüne ne fırsat çıkıyor: istediğin kadar oynayabilirsin artık. Çekinmeden istediğini söyleyebilirsin. Her şey, nasıl isterseniz öyle olur. Zaman kavramını silersiniz: istediğiniz çağdaki insanlarla birlikte yaşarsınız. Kimse kapıdan çevirmez sizleri. Bütün olumsuzlukları kaldırırsınız ortadan. Bütün maceraların sonunu istediğiniz gibi bitirirsiniz. Kimse engel olmaz size. İsterseniz dünya nimetlerini tadarsınız sonuna kadar, isterseniz manastıra çekilirsiniz hep birlikte, kadınlı erkekli. İsterseniz ikisini de birlikte yaşarsınız. Bir yandan en güzel şarapları yaparsınız dağlarda keşişler gibi; bir yandan şehirlere götürüp içersiniz, o şarapları en karanlık meyhanelerde, Dostoyevski&#8217;yle birlikte. Çocuklarınız doğar kadınlarınız yorulmadan; karınlarında taşımadan doğururlar onları. Kanunlar çıkarırsınız benim açıklamalarımda olduğu gibi; herkesi her şey yaparsınız: kimseye danışmadan ve anayasaya uygunluğuna bakmadan: zorlamadan uyulacak kanunlar yaparsınız. Dairedeki memuru mühendis yaparsınız. İçinizde hiçbir acılık birikmez. Ne bırakılmış olmanın ne anlaşılamamanın, ne yaşamamanın, ne de baştan yaşayamamanın acısı bozmaz düzeninizi. Düşünmeden kapılırsınız olaylara. Sonu ne olacak diye korkmazsınız. Sonu yoktur ki... Sonu gelmez şövalye romanları gibidir bu yaşantı: en zor anlarda daima açık bir kapı bulunur girip saklanacak. Ne gördün bütün kapıların birer birer kapandığı bu dünyada? Hangi kusurunu düzeltmene izin verdiler ? Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana ? Birdenbire: &#8220; Buraya kadar!&#8221; dediler. Oysa, bilseydin nasıl dikkatle bakardın istasyonlara; pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın. Bütün sularda gölgeni seyrederdin. Üstelik, daha önce haber vermiştik derler onlar. Her şeyin bir sonu olduğunu genel olarak belirtmiştik. Yaşarken eskidiğini ve eskittiğini söylemiştik. Sevginin ölümünü her Pazar çanlar çalarak ilan etmiştik. İşte onların kanunları böyle. Bizimkilere benzeyebilir mi hiç ? Şehrin duvarlarına sırayla üç kere ilan asıyorlar: sevginize dikkat ! Dördüncüde ilan ve sevgiyi kaldırıveriyorlar. Onlarla başa çıkılmaz Turgut. Ben çıkabildim mi? bilincin uyarmasın seni. Dikkat et Turgutçuğum, bu güzel hayalleri, şekilleri kaybetmesin bilincin. Kurtar kendini onun baskısından. Rüyadan gerçeğe geçmenin acılarını yaşama. Ne olur Turgut. Uyanma sakın.Ne olur uyanma; ne olur... ne olur.. silme..."
    (iknowthepiecesfit 17.04.2010 01:51 ~ 17.04.2010 01:55)
  5. "Bana kitap kurdu, boş hayaller kumkuması, hayatın cılız gövdesi gibi sıfatlar yakıştırılabilir. Şövalye romanları okuya okuya kendini şövalye sanan Don Kişot&#8217;a benzetebilirsiniz beni. Yalnız onunla bir fark var aramda: Ben kendimi Don Kişot sanıyorum.

    Kitaplardan, yaşantılarım için yararlanmadığımı ve kendimi bir biçime sokamadığımı da yüzüme vurabilirsiniz. Ne yapabilirim? Kitap okumakla, manavın beni aldatmasına engel olamıyorum bir türlü. Manava inanmadığım halde beni aldatıyor namussuz. Ya inandığım dostlarımın beni aldatmasını önlemek: Büsbütün imkansız bu. Dostlarım alay ediyor benimle. Bu çocuğun sonu ne olacak, diyorlar. Hiç olmazsa kitaplardan kitaplar çıkarmalıymışım. Bunu da yapamıyorum, yazamıyorum. Kitapları işimde kullanılacak bir mal gibi göremiyorum; kapılıyorum onlara. Belki kitaplar da onlara karşı gösterdiğim aşırı ciddiyetimle alay ediyordur. Biliyorum, kitaplar da beni adamdan saymıyorlar. Fahişelerin, onlara barlarda para yediren tüccarları küçümsemesi gibi hor görüyorlar beni..."
    (iknowthepiecesfit 17.04.2010 02:00 ~ 17.04.2010 02:00)
  6. iştahla kitaplara sarılıp 5 - 10 sayfasını okuduktan sonra boşluğa düşüp hiç birini bitiremeyenlerin hikayesi.
    (iknowthepiecesfit 30.04.2010 02:53)
  7. tam bu yaşta bütün yapıtı henüz tam kavrayamadığını itiraf etmenin bir olgunluk belirtisi olduğunu düşünürken; bahsi geçen kitabı saçma sapan tiki liseli kızların elinde görüp onların otobüste "ay bat dünya bat yeaaa hihihi" dediklerini işitip tiksindikten sonra acı içinde "ben okurken başkaları da beni garipsemiş midir zamanında" diye kuşak farklarını sorgulamak ve bir an için tutunacak bir yer bulamamaktır.
    (queen tinorfithiel 15.05.2011 01:16 ~ 15.05.2011 01:17)
  8. Bitirmekte çok zorlandığım kitaplardan birisi. Söylenenleri anlamaya çalıştığınız zaman 20-30 sf sonra yoruluyorsunuz. Devam etmek için çaba sarfetmeniz gerekiyor. Roman olarak kategorize edilmişse de, kurgusal bir bütünlüğü yok. Yani elli sayfa atladığınızda bir şey kaçırmış hissi oluşmuyor ancak ara ara zirveleşiyor hayata bakış açınıza göre. Oralarda kitabı daha bir seviyorsunuz. Hayatın anlamını bulmadım, ancak benim yaşadığım gel-gitleri başkalarının da yaşadığını bilmek farklı bir duygu. Hele mühendislik ile ilgili tespitlerinde ve iç hesaplaşmalarında fazlasıyla etkileyici oldu benim için. Oğuz atay'ın da genç yaşta ve zor bir şekilde ölümü, onu tutunamayanlar listesinin bir üyesi yapıyor.
    (agacsakal 09.07.2012 16:03)
  9. efsanedir. basit şekilde bir kitap adıdır demek için fazla dolu bir "kavram"dır.

    okumaya başlamadan önce birisi söylemişti bana, "başka kitap okumak istemeyeceksin, boş gelecek sayfalar". böyle gazlarla hiç uğraşamam ama olayın gaz değil gerçek olduğunu hayratle görüyorum şimdi.

    bir "olay"ı anlatır tutunamayanlar. olay bir kişinin başına gelenden, toplumsal yansımalara, orta asya tarihinden, alelade bir futbol maçına, bir okul piyesinden bir devlet dairesinin bürokratik dikenlerine kadar gerçektir. bir kişinin başına gelir, o kişi herhangi biri olduğu kadar herkestir de aynı zamanda.

    kitabın dilinin espirili aydınlığına kapılmamamk mümkün değil sanki. oğuz atay gerçek bir türk aydını olmanın ne demek olduğunu, sakince, espirilerle ve deli bir sadelik ve zerafetle gösteriyor. kültürü ve yaratıcılığı öyle kimsenin gözüne sokmadan, yormadan kullanıyor. insan okurken karakterlerle bir oluyor sanki, aynı kanepede oturuyor, karşısında çay içiyor karşılıklı ve derin derin düşünüyor ne yapsam diye.

    insan olmakla ilgili, dostluk ve kültürle ilgili ciddi çözümlemeler; toplumumuzun aksayan yanlarıyla ilgili analizler; dilimizde kullanılan dışarıdan düşmüş ortalığı kırmış dökmüş kelimelerile ilgili esprili göndermeler; birey psikolojisiyle ilgili sorgulamalar öyle doğal ve sade bir dille anlatılmış ki 700'den fazla sayfa sayısına rağmen nasıl geçtiğini bilmeden okuyorsunuz.

    tutunamayanlar (disconnectus erectus) cinsiyle ilgili geniş bilgilerle dolu kitap. kimdir bunlar, ne yer ne içerler, hayatlarında ne olmuş ne oldurulamamıştır, isimleri nedir, genel özelikleri nedir, nerelerde yaşarlar, saat kaçta yatarlar?

    kesinlikle okunması gereken bir kitaptır bence. bir kitaptan fazlasıdır. diyecek fazla bir şey kalmıyor:

    bat dünya bat!!
    (olurooleseylerbazen 07.02.2013 10:39)

<<


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.