tutunamayanlar

  >>

  1. tek cümleden oluşan 100 sayfalık kısmıyla insanı iki ay kadar depresyona sokabilen çok başarılı oğuz atay yapıtı. bu yapıt okunmadan önce kişi ruhsal durumuna dair iki kere düşünmelidir; zira kitabın iki günde bitebilirliği, hayat boyu olumsuzlamasının sürmediği anlamına gelmez.
    (nanothing 26.03.2006 23:53)
  2. okumayan birinin neler kaybettigini asla anlayamayacagı, turgut özben'i, selim ışık'ı, günseli'yi, süleyman kargı'yı, olric'i bilmeyen birinin zannımca şanssız bir insan kabul edilecegi, oğuz atay'ın deyimiyle "tutunanların anlamayacağı" bir başyapıt,şaheser.

    ---birinci şarkı'dan---

    "gene sapıttın selim.seni kim durduracak?"
    söylemiştim süleyman: ben başlamazsam ancak
    durdurulabilirim.ayrıca fakir dilim
    baglı hece vezniyle, taş kesildi sağ elim.
    hecenin çarmıhına çivilenmiş ellerim.
    kafiye tanrısına kurban oldum. efendim?
    "bir şarkının sonuna kadar sabredemedin."
    bundan kaybediyorum, böyle oldugum için.

    ne olur tutma beni artık hece vezniyle
    allahın, senin ve tüm sevenlerin izniyle
    çözülsün zincirlerim, tutulan kol çalışsın.
    bir espri ugruna harcatmayın, alışsın
    selim ışık insana.söylesin şarkısını
    kesintisiz, acemi. oblomov hırkasını
    çıkarsın bedeninden. ey ölü ruh kıyam et!
    begendin mi süleyman? "begenmedim, devam et."

    ---
    (chihiro 01.05.2006 01:07)
  3. (bkz: bat dunya bat)
    (klovis 20.05.2006 20:22)
  4. disconnectus erectus:
    beceriksiz ve korkak bir hayvandir.ınsan boyunda olanlari bile vardir.yalniz penceleri ve ozellikle tirnaklari cok zayiftir. dik arazide, yokus yukari hic tutunamaz. yokus asagi, kayarak iner.(bu arada sik sik duser.)tuyleri yok denecek kadar azdir.gozleri cok buyuk olmakla birlikte, gorme duygusu zayiftir.bu nedenle tehlikeyi uzaktan goremez. erkekleri, yalniz biralildigi zaman acikli sesler cikarirlar. disilerini de ayni sesle cagirirlar. genellikle baska hayvanlarin yuvalarinda(onlar dayabildikleri surece) barinirlar.ya da terkedilmis yuvalarda yasarlar. belirli bir aile duzenleri yoktur.dogumdan sonra ana, baba ve yavrulari ayri yerlere giderler.toplu olarak yasamayi da bilmezler ve dis tehlikelere karsi birlestikleri gorulmemistir. belirli beslenme duzenleri de yoktur.baska hayvanlarla birlikte yasarken onlarin getirdikleri yiyeceklerle gecinirler.kandi baslarina kaldiklari zaman genellikle yemek yemegi unuturlar. butun huylari taklit esasina dayandigi icin, baska hayvanlarin yemek yedigini gormezlerse, aciktiklarini anlamazlar.(bu sirada cok zayif dustukleri icin avlanmalari tavsiye edilmez.) ıcguduleri tam gelismemistir. kendilerini korumayi bilmezler.fakat - gene taklitcilikleri nedeniyle- baska hayvanlarin dovusmesine ozenerek kavgaya girdikleri olur.simdiye kadar hicbir tutunamayanin bir kavgada baska bir hayvani yendigi gorulmemistir.bunula birlikte hafizalari da zayif oldugu icin, sik sik kavga ettikleri, bazi tabiat bilginlerince gozlenmistir.(ayni bilginler, kavgaci tutunamayanlarin sayisinin gittikce azaldigini soylemektedirler.) din kitaplari, bu hayvanlari yemegi yasaklamissa da , gizli olarak avlanmakta ve etlerikacak olarak satilmaktadir. tutunamayanlari avlamak cok kolaydir. anlayisli bakislarla suzerseniz, hemen yaklasirlar size. ondan sonra tutup oldurmek isten bile degildir.ınsanlara zarali bazi mikroplar tasidiklari tespit edildiginden, belediye saglik mudurlugu de tutunamayan kesimini yasak etmistir. yemekten sonra insanlarda gorulen durgunluk, hafif sikinti, sebebi bilinmeyen vicdan azabi ve hic yoktan kendini suclama gibi duygulara sebep olduklari, hekimlerce ileri surulmektedir.fakat ayni hekimler, tutunamayanlarin bu mikroplari, kasaplik hayvalara da bulastirdiklarini ve bu sikintidan kurtulmanin ancak et yemekten vazgecmekle saglanabilecegini soylemektedirler. hayvan terbiyecileri de tutunamayanlarla uzun sure ugrasmis ve bunlari sirklerde calistirmak istemislerdir.fakat bu hayvanlarin, beceriksizlikleri nedeniyle hicbir huner ogrenemediklerini gorunce vazgecmislerdir. ayrica birkac sirkte halkin karsisina cikartilan tutunamayanlar, onlari guldurmek yerine mahzun etmislerdir.(halk giselere saldirarak parasini geri istemistir.) filden sonra, din duygusu en kuvvetli olan hayvan olarak bilinir.oldukten sonra cennete gidecegi bazi yazarlarca ileri surulmektedir.fakat toplu, ya da tek gittikleri her yerde hadise cikardiklari icin, bunun pek mumkun olmayacagi sanilmaktadir. baslari daima one egik gezindikleri icin, cesitli engellere takilirlar ve her taraflari yara bere icinde kalir. onlari bu durumda goren bazi yufka yurekli insanlar, tutunamayanlari ev hayvani olarak beslemeyi de denemislerdir.fakat insanlar arasinda barinmalari -ev duzenine uymamalari nedeniyle- cok zor olmaktadir. beklenmedik zamanlarda sahiplerine saldirmakta ve evden kovulunca da bir turlu gitmeyi bilmemektedirler. evin kapisinda gunlerce , acikli sesleriyle bagirarak ev sahibini canindan bezdirmektedirler. (bir keresinde, ev sahibi dayanamayip kacmissa da , tutunamayan, sahibini kovalayarak, gittigi yerde de ona rahat vermemistir.) sehirlere yakin yerlerde yasadiklari icin, onlari sehrin icinde , citle cevrili ve yalniz tutunamayanlara mahsus bir parkta oturarak, sayilarinin azalmasini onlemeyi dusunmenin zamani artik gelmistir."
    (ange 27.05.2006 14:54)
  5. "bütün hayatımızı yersiz çekinginliklerle mi geçireceğiz olric? cesareti yalnız kafamızda mı yaşayacağız?" diye alter egosu - olric - ile dertleşen, baş tutunamayan arkadaşının terk-i diyar eylemesiyle kendini sorgulamanın keşmekeşine bırakan, tutunamayan olmaya kendini aday göstermiş bir turgut özben i; kalbi yorulmasın da durmasın diye yavaş atmasını dileyen, tutunamamışlığın baş simgesi, kaotik bir duygu ve düşünce silsilesi sahibi, hayatında kesin ve bütün yegane şeyi yapmayı kafasına koymuş ve de tabancasını çekerek bunu gerçekleştirmiş bir baş tutunamayan selim ışık ı içeren, tutunmanın da tutunamamanın da ayrı ayrı acıları ve de hüznü olduğunun kanıtı olan belki de adına inat içimizde tutunmaya çalışan türk edebiyatı için çok önemli olan bir eser.

    selim ışık der ki beşinci şarkıda:

    "tutunamayanların destanıdır bu şarkı,
    dostum süleyman kargı.
    eller boşta kalıyor, tutunamıyorlar toprağa
    anlatamıyorlar anlatılamayanı.
    anlatmak gerek: düşman sarmış her yanı
    oysa, mesela selim ışık
    anlatmadan anlaşılmaya aşık.
    böyle adama
    (darılma ama)
    yaklaşmaz hiçbir güzellik,
    doğduğu günden beri kalbinde bir delik,
    almak için bütün sızıları içine.
    her zaman utanmış başkaları yerine.
    elim varmıyor yazmaya, inmeyelim derine.
    taş devri, sabri devri, nihat devri, tunçdevri
    aşık oldu -söyleyemez- utançdevri."
    (vaveyla 24.06.2006 12:08)
  6. danimarka-izlanda ortak yapımı olan voksne menesker adlı filmin türk sinemalarındaki ismi.
    (deus ex machina 31.08.2006 22:27)
  7. gelmiş geçmiş en iyi türk romanlarından birisidir. ilk sayfalarda okumak için insan kendini zorlasa da daha sonra roman insanı içine çeker ve bitene kadar elinizden bırakamazsınız. hoş roman bittiğinde yüzüncü sayfadan da başlasan 248. sayfadan başlasan aslında fazla bi şey değişmeyeceğini de görür insan. çünkü oğuz atay bu romanda entel olmaya çalışanları bir nevi dalgaya alır. satır aralarına yerleştirilmiş şeyler aramaya gerek bile yoktur. çünkü satır arası yoktur aslında romanda..
    (freepointed 06.11.2006 22:32)
  8. ilk 30 sayfasinda cok bayan, sonra deli gibi okunan son 30a gelindiginde ise "ya bitmesiiin " diye okunmaya kıyılamayan
    kitap. himmm yalniz degilmisim benden baska tutunamayanlar da varmis dedirten kitap.varsa oyle geceleri bile ic sesiyle kavga eden mutlaka okusun *.
    oguz atay 'a niye kadin karakterleri boyle zayif (selimin annesi, turgutun karisi, bide tabi günseli) diye sormak istedigim kitap
    selim'e asik oldugum, günseliye ona sahip cikmadi diye coook kizdigim kitap.
    tabi:
    (bkz: bat dunya bat)
    (rengidil 02.01.2007 13:49)
  9. hayatla derdi olanların başucu kitabı. silkeler, duvara toslatır, sızlatır bir yanınızı inceden inceye...
    ahmet hamdi tanpınar'ın o mükemmel eseri "saatleri ayarlama enstitüsü"nün bir devamı niteliğinde de okunabilecek muhteşem eser. bu eserlere yeni bir roman daha eklenebilir, "Şair Öldü" sibel k. türker (doğan kitap)
    (obvious 02.01.2007 17:07)
  10. bu kitabı okumaya çok korkuyordum ve sonunda okuyarak ne büyük bir hata yaptığımı da anladım. zira bu kitap benim gibi her haltı sorgulamaya meraklı olan bir kişilik için sadece bir roman değil. resmen kutsal kitap gibi bir şey...

    selim ışık karakterinin anlatıldığı her sayfada gözlerim doldu, oysa oğuz atay hiç de acıklı bir dil kullanmamış...sadece yüreğime dokundu işte. benim yaşadığım her şeyi yaşadığını gördüm birilerinin. hayatın soru sormamızı yasakladığı bazı yerlerde bile "soru sormamız neden yasaklandı?" diye soru sorduğumu anlatıyor bu kitap bana. geçmişimi, şimdiki zamanımı ve geleceğimi anlatıyor...işte bu yüzden okumak istemiyordum. her şeyi bana anlatmasını istemiyordum. bilmek istemiyordum ne kadar zavallı olduğumu. ama gittim aldım kitabı işte, tutamadım kendimi!

    sanırım bu kitabı okuduktan sonra hayatıma ve dünyaya asla eskisi gibi bakamadım. asla eskisi gibi olamadım.
    (iknowthepiecesfit 02.01.2007 20:33 ~ 19.09.2007 17:43)
  11. okuyanlarının illa ki kendilerini romandaki karakterlerden biriyle özdeşleştirdiğini gözlemlediğim, oğuz atay'ın en başarılı yapıtı. bu özdeşleştirmenin nedenininse oğuz atay'ın, tutunamayanlar'daki karakterlerinin dünyalarını alabildiğine detaylı çizerek, onları ete kemiğe büründürmesidir. kuşkusuz karakterlerin bu derece gerçekçi oluşlarında etkin neden bu karakterlerin belli bir toplumsal dönemin ürünü oluşu; kapitalizmin sosyal ilişkilerine entegre olamayışları sonucu toplumdışı bir konuma düşmeleri, gerçek dünyada benzerlerinin rahatlıkla gözlemlenebilişidir ki her birimizin hayatına bir selim ışık, turgut özben, hatta süleyman kargı girmiş olma (belki de bunlardan biri olmamız) ihtimali son derece yüksektir.
    (bachmaninov 26.04.2007 17:47)
  12. bir yerden sonra noktalama işaretlerini terk eden oğuz atay eseri.
    (kimsekim 01.06.2007 20:40)
  13. kendimden bir şeyler bulduğumdur.mesela;

    "en doğru cevapları hep eve döndüğümde buluyorum"
    (iknowthepiecesfit 03.06.2007 00:46 ~ 15.09.2007 20:28)
  14. aşağıda açılış yazıları bulanan bir fikir hareketidir. bir ruh durumu bir inanç sıçramasıdır...

    --- alıntı ---
    caddeye yakışıksızlığımızı farketmemiz çok geç olmadı. gitmeye yeltendiğimizde hiçbir gemi götürmedi bizi, hiçbir limanda bekleyenimiz olmadı. biliyoruz düşeceğiz, betona kafa üstü çakılacağız, zıplama yeteneğine sahip değiliz, bu düşüşten sağ kurtulursak bit pazarına düşeceğiz. madem düşüyoruz hep birlikte düşersek yer sarsıntısı oluştura biliriz fikriyle....

    yönetim şeklimiz monarşidir

    Çoğalma kaygımız yok

    hangi taraf olursa olsun taraf tutanların daha kıymetli olduğunu düşünüyoruz

    toplumsal rolün, statünün kişiyi tarifte yetersiz eksik olduğunu ve bilincin dışında yönlendirme ile kişiye ya daha az yada olduğundan daha fazla baha biçildiğini bildiğimizden; tutunamayanlarda !! kıymet; fikre, hayranlık; zekaya, saygı; iyiye gösterilir

    bilenle, bilmeyen tutunamayanlarda eşit değildir.

    marifetli olana iltifatta cömert davranılır.

    kapitalizme karşıyız

    sanatta popilizme karşıyız

    siyasetten, politikadan, ahlaktan bağımsız sanatın geviş getirmekten başka birşey olmadını düşünüyoruz.

    tutunamayanlar bir harekettir

    tutunamayanlara dahil olmak isteyenler kendilerine verilen ödevleri yapmalıdırlar.

    www.tutunamayanlar.net iyiyi bilmek için tesadüf etmeyi beklememeniz içindir.

    12 havariye ihtiyacımız var.
    ''bizim halimizi anlamayan bizi okumasın'' (ibni arâbi)
    --- alıntı ---

    İleriki zamanlarda tutunamayanlar dernek, tutunamayanlar dergi ve daha fazlası olarak caddeye çirkinliklerini sunmayı hedeflemektedirler.


    (xtra 14.09.2007 15:49 ~ 14.09.2007 15:50)
  15. mardin'in kızıltepe ilçesinde kerpiçten yapılmış, ipek yolu-eski e 5 şimdi e 90 kara yolu- kenearında bulunan bir meyhanenin ismi.
    (naci an alamo 18.09.2007 15:45)
  16. öyle ki; okuyunca bir çok şeyim değişmişti. hayata, insanlara, varlığa baktığım pencere kapanıyor bir anda, farkında olmadan başka bir pencereye moleküler transportasyon! değişik renkler, insanlar daha farklı, her şeyin daha fazla farkındayım. eksiklikler daha bir belirgin, daha bir aceleciyim, daha bir telaşlıyım artık. neden yaptın bana bunu oğuzcuğum atay? gözlerim kapalı yaşayıp gidiyordum. bu tuğlayı kafama indirmeye, gözlerimi açmaya hakkın var mıydı?

    bir yandan da korkuyorum "loser" tribine giren gençlerle özdeşleştirilmekten. hayır, loser da değilim, tutunamayan da değilim. turgut bile disconnectus erectus olamamışken, benim neyime? ben sadece bir kitapla hayata bakışı değişen zavallının tekiyim. selim'in acziyeti sıçradı sadece bana, başka bir şeyi değil.

    okumayın bu kitabı demiyorum, ama önermiyorum da. neme lazım, yarın öbür gün arkamdan küfürler savurmanızı istemem...
    (ne evet ne hayir 30.09.2007 03:43 ~ 30.09.2007 03:45)
  17. orjinal adı voksne mennesker iken her niyeyse ingilizce' ye dark horse, türkçe' ye ise tutunamayanlar olarak çevrilmiş siyah beyaz dagur kari filmi.oğuz atay' a saygımızdan ötürü burda daha fazla filmi açık etmiyor ve (bkz: voksne mennesker) diyoruz.
    (nedesembilmemki 03.10.2007 12:22)
  18. paragraflar verilerek, güzelliği anlatılacak son kitap, muhteşem kitap, "kutsal kitap"...

    (bkz: #159789) söylenebilecek herşeyi söylemiştir zaten...
    (gri 01.11.2007 22:18)
  19. "bir silgi gibi tükendim ben. başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. ben, kurşunkalem silgisiydim. azaldığımla kaldım..."
    (sciencecyster 14.11.2007 02:07)
  20. kitapyurdu.com adresindeki araştırmalarım esnasında fiyatının 24,00 ytl olduğunu fark ederek; oha falan olduğum kitaptır. daha okumadan hem de. ne lan bu; özel okul parası mı?

    neyse dursun; milli piyango'dan bir bilet alıp, hayatım değişirse; alır-okuruz. ya da birilerinden otlanacaz artık. *

    http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=33310&y=10021
    (mancene 25.12.2007 22:07 ~ 25.12.2007 22:13)
  21. bir şey olamayanlar değil tutunamayanlar, o şey ile tatmin olamayanlar. hangi derin tatminsizlikten besleniyor bilmiyorum, tasavvuftan sekse kadar ucu açık meselenin. yaratılan, üretilen ile memnun olmama hali diyip kolaya kaçalım.

    kapitalist düzen bir şey olmaya zorlarken hepimizi, olamayanları hiçliğe itiveriyor. öyle de hiç oluyorlar ki, tutunamama hallerinden bile bahsetme gereği duymuyoruz. bir şey olmak adına elinden bir şey gelmeyen bu kesim ancak, en iyi ihtimalle, açlık sefalet ajitasyonunun ucundan sosyalizm ile süslendiği bir hikayenin kahramanı olabiliyor. varoluş sorunu ise soyluların, fukara üzerinden geçinen, kodamanların da elini öpenin. günaydın dememe hakkını hizmetli söz konusu olduğunda kullanıp, patrona gelince en sevimli hallerle selam verenlerin.

    tutunamayanlar bizim romanımız, birçoğumuzun favorisi. germinal olacak değildi ya.
    (darkpink 27.06.2008 21:45)
  22. ''cennet insanların birbirlerini dinlemeleri demektir, birbirlerine aldırmaları, birbirlerinin farkında olmaları demektir''

    de der oğuz atay tutunamayanlar' da
    (nemesis 05.07.2008 04:49)
  23. bu kitabı okuyan insanlar iki grupta incelenir: birinci grup "ah canım selim!" duyarlılığındakiler, ikinci grup ise "bat dünya bat!" anlayışındakiler. tabi ki ikinci gruptanım.
    (sartre 05.07.2008 14:45)
  24. oğuz atay'ın 1970'te trt roman ödülünü kazanan romanıdır. dil üzerinde düşünen ve onun felsefesini yapan bir romandır. örneğin; romanın en etkileyici bölümlerinden olan genelev sahnesinde *, sanki kendi başına yaşayan akışkan bir varlıkmış gibi insanların arasında süzülerek gezintiye çıkan "sarhoşların şarkısı", oğuz atay'ın dili kullanmada ne kadar usta olduğuna doruk noktasında bir örnektir.


    --- alıntı ---
    sarhoşların şarkısı yavaş yavaş salona yayıldı. sıcakla birlikte merdivenlere tırmandı, günah odalarının içine, kapı altlarından sızdı, kapağı açık kömür sobalarına girdi, kurum dolu bacadan gecenin ortasına süzüldü. gecenin sıcağında buharlaştı, eridi; yoldan geçenlerin elbiselerine, ruhlarına sindi. otomobillerin açık pencerelerinden girdi, şöförlerin derilerinin altına işledi. şöförler ellerini radyolarının düğmelerine uzattılar, hafif müziği kapayıp arap istasyonlarını aramaya başladılar. (...) sarhoşların şarkısı, kelebek camından dışarı uçtu. içerlemişti: beni arap müziğiyle karıştırıyorlar diye söylendi. yayalar için yanan yeşil ışıktan yararlanarak karşıya geçti. yükseldi. "hastayım yalnızım" oldu ve kapanmakta olan bir meyhanede, istatistik umum müdürlüğü kaleminden emekli niyazi beyle, tombalacı akif'in faslındaki peltek güfteye karıştı. (...) sonra hızlandı apartmanlara girdi. demokrat ahmet beyin evinde bir senfoniyle bir popüler müzik arasında dinlendi. bazen high fidelity oldu, bazen mono: yetmişsekiz devirli parlak kollu bir gramofonda bile çalındı bir kere (...) kendini sokağa attı. peşine iki tane uzun saçlı, kırmızı ceketli genç takıldı. armonize edilmemek için var kuvvetiyle kaçtı. gece yarısı olduğundan kapalı duran demir kapının üstünden aştı. üç numara, oniki numara, yirmisekiz numara; kapıyı yumrukladı. aceleden, muşambanın üstünde kaydı, duvara çarptı, sarhoşların arasından güçlükle yer açtı kendine. (...) turgut oradaydı bir adım mesafede. göğsüne yaslandı, başını omzuna koydu. bir kedi gibi süründü, yaltaklandı. nefes nefese, ama emin ellerdeydi.
    --- alıntı ---

    bu romanın bir başka özelliği de mizahtır. intihar konusunun odakta olmasına karşın sürekli bir alaycılık hakimiyeti ağır basar. yaşamla başa çıkmakta zorlanan roman kişileri daha fazla incinmemek için işi mizaha, bazen de gülünçlüğe vurur. oğuz atay kendi kişiliğinde de bu özelliğinin olduğuna günlüğünde değinir:


    --- alıntı ---
    (...) sanıyorum ben kendimi dışarda bırakılmış hissediyorum ve humour * ile bu atılmışlığımı örtmeye ve onun acısını çıkarmaya çalışıyorum.
    --- alıntı ---

    öyle ya, acıyı acıyla dile getirmek mümkün olsaydı "sanat" olmazdı.

    (ricochet 05.07.2008 15:11 ~ 07.07.2008 22:16)
  25. İroni, bilinçakışı, pastij gibi Türk edebiyatında pek alışıldık olmayan teknikler kulanılarak yazılmış bir postmodern roman...Olay içinde olay...78 sayfalık bir cümle...Okurken beynimize çok şey düşüyor...Beynine güvenen kaçırmasın okusun... :)


    (everest 05.07.2008 18:10)

>>



Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.