bir dönem ülkemizde ; anarşist,bölücü,terörist,ateist terimleriyle özdeş tutulmuş insan modelidir. halen komünist deyince şeytan görmüş gibi gözlerini pörtleten geri kafalı insan modeleri vardır.
komünizm bir ideolojidir. ve düşünsel olan şeylere insanların biraz olsun saygısı olmalıdır. demokrasinin ilk kuralı budur aslında.
tkp'lilerin her ne kadar kadıköy iskele meydanında canhıraş satmaya çalıştıklarını unutmak mümkün değilse de haftalık mı aylık mı çıkardıklarını hatırlayamadığım dergi.
niye hatırlamıyorum çünkü almıyorum, edinmiyorum, okumuyorum. ha niye okumuyosun diye iyice irdeleyecek olursan ben de sana bakunin'in "ekonomik özgürlük verilmeden verilen siyasi özgürlüğün ..." vecizesini hatırlatırım.
sen hem bütün haksızlıkların, namussuzlukların, ucuz işçiliklerin, köleleştirmelerin, özelleştirmelerin müsebbibi olarak halihazırda varolan devlet aygıtını göstereceksin hem de onu siyaseten düzeltmeye çalışacaksın. o iş olmaz arkadaşım. gülerler sonra adama.
baba mesleği yüzünden daha küçücük yaşta ilaç sektöründe dönen pislikleri görmüş; parası olmayanın nasıl ezik ve sefil bir şekilde eczaneye girdiğine şahit olmuş, kimilerinin gelir düzeyi yüzünden alamadığı ilaçların eksikliğinde karısının, çocuğunun ölümüne seyirci kalmak zorunda olmasına rağmen bazılarının da keyif için araba aldığını görmesiyle bu olanlara anlam verememiş; yıllar boyu süren araştırmalar, bilgi edinme isteği ve tecrübesiyle de dünya çapında ezilen ülkelerin neden ezildiğini idrak etmiş, kapitalizm kelimesini duyduğu yerde hop oturup hop kalkar olmuş; selpak satan çocuklara cebindeki tüm parayı verip onları okuluna göndermek istese de verdiği paranın nereye gideceğini bildiği için yardım etmekten vazgeçmiş, insanın para için onurunu, haysiyetini, şerefini ve namusunu sattığına tanıklık etmiş ve tiksinmiş, afrika tarihinde karşılaştığı olaylarla ingiltere, fransa gibi ülkelerin neden "ileri medeniyetler" olarak adlandırıldığına yıllar sonra öğrendiği "savaş ve ekonominin teknolojisi" terimiyle ancak mana katabilmiş, yaşadıklarını ve etrafında yaşananları derininden incelediğinde karşısına hep "maddiyat" kelimesinin çıkmasıyla "liberalizm" kelimesini öğrenmiş, siyasetin neden bu kadar önemli olduğunu oy vermeden çok daha önce anlamış, "bir damla petrol bir damla kandan daha değerlidir" lafını duyarak dumura uğramış, kurtuluş savaşının hangi ülkelere karşı verildiğini gördüğünde "emperyalizm" kelimesine başka başka anlamlar yüklemiş, kendi ülkesinin devrimini anlamayan insanlar tarafından ne hale getirildiğini hayretle izlemiş, doğudan gelen arkadaşlarının sefalet sebebini ancak yıllar sonra onların ağzından duyabilmiş, faşizmi görmüş ve midesi bulanmış, karl marx'ı okuyup hiç bir şey anlamamış ama daha sonraları "kavramış", komün kelimesinin anlamını tkp'de değil ama sokaklarda görmüş, nietzsche'nin neden haklı olduğunu komünist rusya'nın yıkılma nedenlerini okuduğunda anlamış, stalin'in neden cani olduğunu yaptığı katliamların sebebini okuyunca şaşırarak idrak etmiş, sartre'ın hayatını 1+1 bir evde geçirdiğini, kendi babası tarafından bile bu açıdan kabul edilmediğini ve hayatının son demlerinde bile sokaklarda eylem yaptığını öğrendiğinde bu yolun ne kadar zorlu ve asil bir yol olduğunu anlamış, animal farm'ı okuyup kübayla karşılaştırmış ve saçma bulmuş, che tişörtü giyen insanların aslında ondan haberi bile olmadıklarına uzaktan kulak misafiri olmuş, içinde hissettiği adalet duygusu yüzünden insanların para için değil ama yine insanlar için ilaç, araba, ev, yiyecek, giyecek, yakacak vs. üretmesini istemiş, insanoğlunun savaş dürtüsünün sebebini sadece ama sadece açgözlülükte görmüş ve bunun yok olması için özel mülkiyeti kaldırmak ve aralarında uçurum olan gelir dağılımlarını eşitlemek istemiş, sabahtan akşama kadar eşek gibi çalışan insanların sittin sene ezilmesine gönlü el vermemiş ve olabildiği kadar devletçi ve kapalı ekonomi uygulamayı uygun görmüş, marie antoinette'in "ekmek yoksa pasta yesinler" lafını hazmedemediğinden olsa gerek, halkın sefaletini görmeyen yöneticilerin yetki ve sınırlarını daraltma gereği duymuş, hümanizmi sadece "kelebekler uçsun, böcekler coşsun" olarak görmeyen, "insan gibi yaşamanın gereği insana değer vermektir, insan için üretmektir" diyen insana komünist denir.*
üretimden herkesin eşit şekilde faydalanabileceği,sınıf we millet ayrımının olmadığı bir sosyal ütopya uğruna savaşan insanlar topluluğu.delice bu ideolojiyi savunanlar ailesinin hediye olarak converse almasındansa,o parayı kendilerine vermesini ister. o parayla daha ucuz bir ayakkabı alıp hem sömürülen asya işçilerine falan destek olmaya çalısırlar hem de gençlik modasından uzak dururlar.keşke sacı uzun kirli sakallı çoğu gence komunist damgası vururmasa çünkü frp ye sarmış metalci de olabilir onlar..
siyasal konularda pek bilgi sahibi olmadığımı söylemek isterim en başında.
lakin, sokaklarda ellerinde komunizme ait dergi, gazete vs. gibi kağıt parçalarıyla avazları çıktığı kadar bağırıp, istiklal caddesi gibi birçok caddede varolan gençler çok antipatiktir kanımca.
belki biri çıkıp imkanı oldukça adamakıllı komunizmi anlatsa benimsenebilecek bir ideoloji olabilecekken, bu insanlar yüzünden soğuma sebebidir. ki insan sarrafı olmamamla birlikte bu dergiyi satan insanların cebine 100ytl koysan akpye oy verdirebilirsin.
konu komünizm ve komünist olunca herkesin söyleyecek sözü olduğunu gösteren başlık... ne teorisi, ne sistemi ne imkanı, ne felsefesi hiç biri önemli değil... bu ülke komünizmi bilir gerisine gerek yoktur... bir ekmeğin ikiye bölünmesidir işte, bir de canhıraş gazete dağıtmaktır... ahlak elden gidiyordur bir de o gelince... tıpkı din gibi herkes konuşuyor... ideolojiye küfretmek moda olduğundan ideolojinin köreltici yanını bile es geçip direk felsefesine saldırıyorlar... kimse ezber bozmayacak mı bu ülkede? savunanı da saldıranı da bir atalar kültü üzerinden konuşuyor duruyor... konuşuyor duruyor... kim okuyor?
Bernard Shaw şöyle buyurmuş: "Yirmisinde komünist olmayanın kalbi, kırkında hâlâ komünist olanın aklı yoktur." Ne kadar "Batılı" bir bakış açısı, öyle değil mi? Yazık ki doğru... Yoksa eski tüfek solcuları şimdi holding patronları, ikinci cumhuriyetçiler, liberal aydınlar olarak görür müydük dersiniz?
Komünizm değil de, ulusal bir kültürden doğan sosyal bir devlet anlayışı... Bence asıl ütopya budur. Ama ülkedeki yönetici kadrolara, bir bisiklet sürmeyi becerdiği için koskoca tırı sürmeye talip olan adamların ülkeyi yönetmeye soyunmasına ve daha da fenası daha iyi alternatiflerinin çıkmamasına, bir Melih Gökçek'in bilmemkaçıncı kez aday olabilmesine bakılırsa daha da çoooook ütopya olarak kalacaktır...
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
