halbuki din, nasihatti.. (hadis-i şerif)
halbuki din; hayatımızı düzenleyen, bizi bu dünyada ve öteki dünyada mutlu eden bir şeydi.
halbuki din, bize durumlar karşısında nasıl davranmamız gerektiğini öğretti. kişisel gelişime gerek kalmadı.
halbuki din; insanı kısıtlamadı. insanı asıl özgürleştirdi . ona özgür bir alan, seçici bir bakış tanıdı.
halbuki din, seni farklı yaptı.
halbuki din, senin annen öldüğünde sana -peygamberinde yetimdi. dedi. -herşeyin sonu değil.
halbuki din, seni küstürmedi hayata. -metin ol. dedi sana..
halbuki din, insanlar sana kötülük yaptığında habil dedi kabil dedi. ebu cehil dedi. peygamberin her zaman herkese iyi davrandı dedi.
halbuki din; sen yürekten istersen eğer , allah sana verir dedi.
halbuki din; seni ; boşluktan, batsın bu dünyadan , korudu.
kişinin vicdanını rahatlatmasını sağlayan kurallar ve öğretiler temalı bütündür. kişinin vicdanını rahatlatana göre yorumlanma durumu vardır. kişinin sadece kendisini bağlayacağından en iyi yaşandığı durum laiklik çatısıdır. tanımı bu şekilde ele alındığı durumda herkes dini bütündür dedirte bilir.
Din, tüm zamanların ve tüm zamanlardaki toplumların ortak noktasıdır. Tarihte dinsiz bir toplum olmamıştır ve muhtemelen olmayacaktır da. Kaynağı nedir? Vahiy mi, batıl mı yoksa bir ihtiyaç mı başka meseledir bu ama bilinen şudur ki din tüm toplumlarda vardır ve varolmaya devam edecektir. Din toplumlarda var olmakla kalmamış toplumların herşeylerine sirayet etmiştir. Gerek kültürü, gerek dili, gerek etnisiteyi gerekse değerleri şekillendiren en önemli etkendir din. Dinin etkilemediği bırakın toplum herhangi bir bireyi dahi gösterilemez. Hal böyle iken dini önemsiz görmek toplumu anlamanın önünde önemli bir engeldir. Ve büyük bir hatadır. Çünkü toplumu algılamaya çalışırken en önemli toplumsal dinamiklerden birini görmezden germek toplumu eksik anlamaya sebebiyet verir. Toplum ise eksik anlamaları affetmeyecek kadar iradeli bir markoorganizmadır.
aslında büyük bir travmadır insanda.kendini koyun hissettirir.en basiti birini öldürmemen için biri sana öldürme der.öldürmemeyi kendin de oturup DÜŞÜNEREK bulabilirsin.
üstelik insanı psikopat eder.her yaptığını acaba bu günah mı sevap mı diye düşündürmek.
misal;her ramazan ortaya çıkan saçma sapan sorular.(seksle oruç açılır mı?,meni yutmak orucu bozar mı?,oral seks orucu bozar mı?,oral seksle oruç açılır mı?....)
nette gördüğüm güzel bir yazıyı buraya aktarıyorum, okuyanın yanına kâr kalsın. okumayanın canı sağolsun.
***
A: Masanın üzerinde küçük bir peri var.
B: Ama ben bir şey görmüyorum.
A: Elbette, çünkü bu görünmez bir peri.
B: Ama dokunamıyorum da.
A: Ebette, bu peri görünmez, dokunulmaz ve hakkında hiçbir somut veri edinilemez bir peri.
B: Peki o zaman var olduğunu nereden biliyorsun?
A: Çünkü bu perinin varlığının kanıtları var.
B: Nedir bu kanitlar?
A: Mesela yağmurun yağması bu perinin varlığının kanıtıdır. Bu peri yagmur perisi. Ne zaman yağmur yağsa bu perinin varolduğunu anlıyorum.
B: Peki yağmurun sebebinin bu peri olduğunu nereden biliyorsun?
A: Çünkü başka bir şey olamaz. Sen söyle o zaman yağmurun neden yağdığını?
B: Yağmurun neden yağdığını bilmiyorum. Ama yağmurun sebebinin elindeki peri olduğuna inanmam için başka deliller gerekli.
(Dikkat ediniz, artik bu noktada, B dahi perinin var olup olmadığını veya niteliklerini sorgulamaktan çıkıp, varlığının delillerini tartışmaya başlamıştır).
A: Bu perinin varlığını kanıtlamaya aslında gerek bile yok. Herkes beyninin derinliklerinde bu perinin varlığına inanır. Sadece kişinin gönül gözünü açması gerekir. Bu peri kendi kendinin kanıtıdır. Ayrıca kendi varlığına dair inancı hepimizin beynine koymuştur. Hem sonra, başka turlu yağmurun nasıl yağdığını açıklamanın yolu olmadığından, bu perinin varlığına inanmak zorundasın.
B: Peki bu perinin nitelikleri neler? Neye benzer? Nasıl bir şeydir?
(Dikkat edildiği gibi perinin nitelikleri, varlığının kanıtlarının tartışılmaya başlanmasından sonra gündeme gelmiştir).
A: Bu peri 15 cm boyunda, kanatlı, zayıf, ince bir varlıktır. Akillidir, konuşkandır ve neşelidir. Devamlı kanat çırpar. Ne zaman yağmurun yağmasını isterse bunu diler ve yağmur yağar.
B: Bilmiyorum, bana yine de inanması biraz zor geliyor.
A: Ama inanmazsan, bu peri kızar ve evini sel bastırır. İnanırsan ve dediklerini yaparsan ise bahçendeki bitkileri yeşertir, evine bolluk getirir.
(Dikkat ediniz, burada da insan motivasyonunun temel ilkeleri olan ödül ve ceza prensipleri kullanılmaktadır).
islamdaki din'in kökü arapça dyn'den geliyor*. dyn'in de şöyle anlamları varmış: bir otoritenin kabulü, borç, bağlılık, yol, yöntem, iyi veya kötü karşılık, hesaba çekmek, birinin hakimiyetinin kabulü, millet, alışkanlık, kanun vb. vb.
freud'a göre din ise; evrensel, takıntısal bir nevrozmuş.
Yerleşik toplumları kontrol etmek için kullanılan mekanizmadır.
Göçebe toplumlarda elbette "inanç" vardır. Lakin yazılı kuralları olan, daha doğrusu kuralları olan kurumsallaşmış bir yapı göremeyiz. Türkleri ele alırsak, din adamı gibi algılanan şaman/kam, aslında şifacı ve büyücüdür. Toplum insanı da değildir bu zatlar, oturup vaaz vermezler. Bununla birlikte konar/göçer toplulukların ibadet/ibadethane vb. şeylere ayıracak vakitleri de yoktur. Bu yüzdendir ki 723 yılında Bilge Kagan Budizm ve Taoizm'i resmen kabul edip şehri surlarla çevirmek istediğinde Tonyukuk şiddetle karşı çıkmış, Türk Milleti'ni asimilasyondan ve kuşatılma tehlikesinden korumuştur. *
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.