fransız şair ve yazar. kimi zaman sürrealist kimi zaman gerçekci olmuş. "kimse bilemez senin olmadığın bir pazar günü kalabalığın ne olduğunu" ve "mutlu aşk yoktur" der sıkça.
ölmek, sevmekten daha kolaydır diyen, fransız şair ve romancıdan önce elsa ya aşık olan adam.
bir büyük sır söyleyeceğim sana zaman sensin * kadındır zaman sevilmek özlemi duyar
aşıklar eteğinde otursun ister
bozulacak bir entaridir zaman
perçemdir sonsuz
taranmış
bir aynadır buğulanan buğuları dağılan
soluklarla
zaman sensin uyuyan uyandığım şafakta
sensin bıçak gibi geçen boynumu
geçmek bilmeyen zamanın işkencesi oy
mavi damarlardaki kan gibi durmuş zamanın
işkencesi oy
hep doyumsuz arzudan daha da beterdir bu
daha da beterdir bu
sen odada yürürken gözlerin susuzluğundan
korkarım hep bozulur diye büyü
daha da beterdir bu senle yabancılaşmaktan
başın
kaçak dışarda ve yüreğin başka bir çağda oluşu
sözcükler ne ağır tanrım anlatırken bunları
arzunun ötesinde erişilmez yerlerde bugün aşkım
sen şakağımda vuran duvar saatisin
sen solumazsan eğer ben boğulurum
duraksar ve tenime konar adımın
bir büyük sır söyleyeceğim sana dudağımdaki
her söz dilenen bir yoksulluktur
bir yoksulluktur ellerin için bakışında kararan
bir şeydir
bundandır sana sık sık seni seviyorum demem
boynuna takacağın bir tümcenin saydam
kristalinden yoksunum
Şu sıradan sözlerimi hor görme onlar
sade bir sudur ateşte o sevimsiz gürültüleri
yapan
bir büyük sır söyleceğim sana beceremem ben
sana benzer zamandan sözetmeyi
senden sözetmeyi beceremem ben
İnsanlar vardır hani istasyonlarda
el sallayan tren kalktıktan sonra
yani ağırlığıyla göz yaşlarının
kolları yana düşer onlara benzerim ben.
bir büyük sır söyleyeceğim sana korkuyorum
senden
korkuyorum ikindilerde seni pencerelere götüren
şeyden
korkuyorum davranışlarından söylenmedik
sözcüklerden
hızlı ve usul geçen zamandan korkuyorum
senden
bir büyük sır söyleyeceğim sana kapıları ört
Ölmek sevmekten daha kolaydır bundandır yaşamanın sancılarına yönelmem
sevgilim.
öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de
bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm
orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm
öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde
uçsuz bir denizdir bulanır kuş gölgelerinde
sonra birden güneş çıkar o bulanıklık geçer
yaz meleklerin eteklerinden bulutlar biçer
göklerin en mavisi buğdaylar üzerinde
karanlık bulutları boşuna dağıtır rüzgar
göklerden aydındır gözlerin bir yaş belirince
camın kırılan yerindeki maviliğini de
yağmur sonu semalarını da kıskandırırlar
ben bu radyumu bir pekbilent taşından çıkardım
benim de yandı parmaklarım memnu ateşinde
bulup bulup yeniden kaybettiğim cennet ülke
gözlerin peru'mdur benim golkond'um, hindistan'ım
kainat paramparça oldu bir akşam üzeri
her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın
gördüm denizin üzerinde parlarken elsa'nın
gözleri elsa'nın gözleri elsa'nın gözleri...
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.