ergun poyraz

  1. son gunlerde, emin colasan`in da gundeme getirdigi "musa’nin gÜl’Ü" adli kitabin yazaridir.bir de her ne hikmetse googleda , bu adam kimmis, neymis diye arastirdigimda hicbir bilgiye ulasamadigim kisi!
    (conqueror 19.05.2007 00:55 ~ 19.05.2007 01:01)
  2. "terör örgütüne üye olmak ve devletin gizli belgelerini ele geçirmek" iddiası ile tutuklanıp cezaevine gönderilen yazar.

    malum şahısın faaliyet alanı için ; http://www.kitapyurdu.com/arama/default.asp?exactly=on&satis=2&type=list&kaynak=2&anahtar=erg%fcn%20poyraz&session=71680111085101391829&logid=

    ayrıca herif musa'ya takmış durumdadır.

    konu ile alakasız bir bkz. her dogu insani pkkli degildir

    (mancene 31.07.2007 00:16 ~ 31.07.2007 00:22)
  3. tayyip erdoğanın veya abdullah gül ün musanın çocukları olmadıkları kesin. ama ergun poyrazın ne çocuğu olduğu belli.
    (mftrize 31.07.2007 00:27)
  4. bu gün itibarıyla tam 300 gündür hakim yüzü görmeden cezaevinde tutuklu bulunan araştırmacı-gazeteci muhalif yazar. evimizde suç üstü yakaladığımız hırsız bile sabaha hakim karşısına çıkıp tutuksuz yargılanmak üzere salıverilirken, bu yazara henüz bir suç isnadı bile yapılmamıştır. bu adam neden içerdedir, kimse bilmemektedir.

    ergun poyraz ın fikirlerine katılıp katılmamak size bağlıdır, kitaplarında eleştirdiği kişiler de hakkında tazminat davaları da açmıştır, bu da kabul. ama tutuklanmasıyla kitaplarının arasında hukuki bir alaka yok bilindiği gibi, yazar yasadışı bir örgüte üyelikten tutuklu bulunuyor. dolayısıyla konumuz kitabında şunu ddi bunu dedi konusu değil. 300 günlük hakimsiz, iddianamesiz tutukluluk hali konumuz.

    madem konumuz hukuk, haydi bakalım iki test sorusu da benden;

    SORU 1)
    aşağıdaki hangi ülkede bir tutuklu bir hakim kararı yada savcının hazırladığı bir iddianame olmadan 300 gün tutuklu kalabilir;
    a) almanya,
    b)yunanistan,
    c) fransa,
    d) polonya
    e) hiç biri.

    SORU 2)
    aşağıdaki hangi ülkede bir tutuklu bir hakim kararı yada savcının hazırladığı bir iddianame olmadan 300 gün tutuklu kalabilir;

    a) myanmar,
    b) kuzeykore,
    c) türkiye,
    d) tibet,
    e) hepsi.

    (cevapları bütün bu ortada süren medya kumpanyasına rağmen göremeyenler için söyleyeyim; her iki sorunun da cevabı e şıkkı olacaktı. yok ama adam şöyleydi böyleydi diyenler için ise yuh şıkkı geçerlidir)
    (goodboyum 21.05.2008 02:38 ~ 21.05.2008 02:47)
  5. ergenekon adlı teror orgutu sorusturmasından tutuklu bulunan yazar. ipe sapa gelmez bir kac kitap yazmıslıgı da vardır. kendisi cok uzun bir sureden beri gozaltındadır fakat sunu unutmamak gerekir ki yurutulen sorusturma bu ulkenin belki de en onemli cetesini cokertmeyi amaçlamaktadır ve 3-5 ayda bitmesini beklemek iyimserlikten ote bir beklentidir.
    (casparow13 21.05.2008 04:27)
  6. bir polis devleti olan türkiye'de kodesi boylamış muhaliflerden biri. aaa ne var canım bunda?? daha hiçbir şey görmediniz.
    (elizabeth bathory 21.05.2008 05:24)
  7. temmuz 2007 de tutuklanıp hakim karşısına çıkamadan 11 ay geçmiş yazar. savcıyla teması da ancak 24 nisan 2008 de olabilmiş. hüseyin buzoğlu adlı bir avukatı varmış (en azından avukat tutabilme hakkı varmış demekki!)onun açıklamaları şöyle....


    ''savcı 15 kadar soru sordu, fakat sorulan sorulardan hiçbiri ‘siz şu örgütte, şu örgütte, şu hiyerarşi içinde, şununla bağlantılı, şu eylemi gerçekleştirdiniz’ yönünde değildi. ‘şu emekli generali tanıyor musunuz, şu sivil toplum örgütünün yöneticisini tanıyor musnuz, şununla görüştünüz mü, kitabınızda bunlar var mı’ gibi sorulardı.”

    buzoğlu’na “yani çete suçlaması ile 9 aydır tutuklu bulunan ergün poyraz’a çete ile ilgili bir soru sorulmadı mı?” diye üsteleyecek olduk, “yok, sorulmadı” dedi.

    peki 9 aydır tutuklu bulunan ergün poyraz için herhangi bir insan hakları kuruluşunun herhangi bir girişimi var mıydı? buzoğlu’na göre o da yoktu.

    “avrupa insan hakları mahkemesi’nin en çok 4 ay içinde iddianamenin tanzim edilip şüphelilere yargıç güvencesi verilmesi konusunda çeşitli kararları var. savcı bey’e bu kararlar da sunuldu. 9 aydır iddianamenin hazırlanmasını bekliyoruz.”

    kaynak: cumhuriyet, 03.05.2008 (ankara kulisi, ışık kansu)''
    (goodboyum 22.06.2008 04:06)
  8. Gazete haberlerini okuyup sonrası gün o haberle ilgili kitabı piyasada olan adam. Bu tür kitaplar yayın evlerinin karını artırdığı için çok revaşta. Bu yazı satan adam da bu işi iyi beceriyor. Sadece kitapın kapağını hazırlaması yeterli bir kitabını çıkarması için...
    (albino 22.06.2008 11:12)
  9. Ayrıca Türkiye deki en yüksek yargı organı tarafından yapılan usulsüzlükleri
    görmeyip, Ergenekon örgütlenmesi içinde bulunan yazı satıcısına karşı yapılmış onlara göre hukuksuzluk olan durumu ne kadar güzel eleştiren arkadaşları da kutluyorum.
    (albino 22.06.2008 11:14)
  10. yapılan yorumlardan kötü bir yazar olmanın hiç bir suçlamaya bile muhatap olmadan 11 ay tutuklu kalmayı gerektirdiğini gösteren yazardır.demek ki neymiş kötü bir tanım bile yapmamak lazım ,allah muhafaza adamı ne yaparlar kim bilir!

    ayrıca yüksek yargı tarafından da ''usulsuzluk'' öğrenmiş olduk. bu usulsüzlük nticesinde ihalelerin filan yüksek yargı tarfından yapıldığını da bize göstermiş oldular. kavramların anlamını bile bilmeden yorum yapılacağına anayasa mahkemesinin türban kararıyla ilgili yazdığım tanımı önerebilirim. link vermeyi beceremediğimden tanımı copy-paste yapıyorum)


    .......................................................

    ''polemik olsun diye söylemiyorum ancak anayasa mahkemesinin anayasa değişikliklerini anayasada şekil yönünde incelemesi gerektiği halde esas hakkında da değerlendirme biçiminde yetkisini genişletmesinin hikayesi salt en son türban kararıyla ilgili değildir.

    bu yaklaşım 1971 den beri anayasa mahkemesi tarafından benimsenmiştir. 1971 de anayasada değişiklik yapılarak hakimler ve savcılar yüksek kurulu kurulmuştu. yapısı itibarıyla 1961 anayasasının ruhuna aykırı bir kurum olan bu kurul 12 mart döneminde bile çok tartışılmıştı. bilindiği gibi anayasa değişiklik teklifleri de birer kanun olup sadece özel oylama yöntemlerine sahiptir. bu anayasa değişiklik yasa teklifi de tıpkı türban değişikliği gibi şekil açısından gereken biçimde yasalaşıp anayasalaştı ancak, anayasa mahkemesi bu değişiklik yasasını da netice itibarıyla bir yasadır deyip esastan inceleyip bozdu.

    bu içtihattan sonra anayasa mahkemesi anayasa değişikliklerini de kanun olarak görüp bu güne kadar incelemeye devam etti. yanılmıyorsam milletvekili maaşlarıyla ilgili bir anayasa değişikliğini de 1990 larda iptal etmişti.

    ne 70 lerde nede 90 larda anayasa mahkemesi anayasa değişikliklerini esastan inceleyip bozduğunda kimse meclisin iradesine ipotek kondu filan da dememişti. üstelik o üyelerin hiç birini de ahmet necdet sezer de atamamıştı.

    kişisel olarak anayasa mahkemesinin anayasada lafzına (metnine) değil de ruhuna (yapılış amacına) bakarak yetkisini genişletmesini doğru bulmasam da bunun yeni bir durum olmadığı açıktır.

    anayasa yargısının anayasal koyucunun üstüne çıkıp içtihatlar geliştirmesi konusunda bütün bu kararlara rağmen bizim anayasa mahkemesi emsallerine göre gene de mülayim davrandığını söylersek yanlış olmaz. örneğin amerikan yüksek mahkemesi bu konuda tam bir felakettir. üstelik abd de güçler ayrılığı çok katı uygulandığından yüksek mahkeme yönetime ve kongreye saç baş yoldurur. örneğin yakın dönemdeki abd yüksek mahkemesinin kürtajla ilgili kararları, daha eski dönemlerde siyahlarla ilgili kararları garabetlerle doludur. ''



    ........................................................

    sonuç;

    1) ne kadar zorlasak da elma ve armut farklı meyvelerdir (allahın hikmetidir bu)
    2) bilgi sahibi olmadan fikir ve zikir sahibi olmamak lazım.
    3) pasa bugün, zaman, star,taraf filan okuyan zevat bir süre sonra bir kurguyu gerçek sanmaya başlıyor (enfeksiyon).
    4) ergün poyraz 20 sene hüküm giyer ya da beraat edip o gazetecilerin donuna kadar alır ancak bu konu maahkemenin konusudur ama bir suçlamaya maruz kalmadan , bir hakim göremeden 11 ay hapis kalmak bir insanlık , vicdan ve hukuk ayıbıdır. bu dünyanın neresinde görülse ayıplanır ve savunulacak tarafı filan da yoktur.
    5)yukarıdaki gazeteler bunun ayıp bir şey olduğunu yazmadığından okuyucuları da normal bir uygulama sanmaktadır.
    6) hala inanmayan varsa durumu bir yabancı arkadaşına anlatsın, böyle bir uygulamanın kendi ülkelerinde mümkün olup olmadığını sorsun.


    en sonuncu sonuç; o bir kısım medyayı da tebrik etmek lazım, adama 'kardeşim bak şu dağ ağrı dağı diyorum, adamcağız hala ama şöyle böyle, buna dağ diyemeyiz filan diyor. valla güzel işlemişler milleti.
    (goodboyum 22.06.2008 18:35 ~ 22.06.2008 18:37)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.