charles bukowski

  1. şairin "the man with the beautiful eyes" -türkçe'de "harikulade gözlü adam" ; c. bukowski, kapalı bir kapıdır cehennem, parantez yayınları- isimli şiiri 1999 yılında jonathan hodgson'ın aynı ismi taşıyan kısa metraj animasyon filmine konu olmuştur. film 2000 yılında kısa metraj animasyon dalında oscar'a aday gösterilmiş, lakin oscar'ı michael dudok de wit'in father and daughter ı almıştır.
    (alper icewing 20.04.2006 00:23)
  2. john fanteyi tanrısı kabul etsede bence fante kadar olamadı hiçbir zaman.o kadar açık yazdıki hep zekamla dalga geçtiğini hissettim.insana düşünme fırsatını tanımayan sayılı yazarlardan.düzensiz yaşamı kitaplarındanda belli oluyor.yine de okuyanı çok.iyiyle kötüyü ayırt edebilmek için okunması gereken bir yazar.
    (elda 13.07.2006 03:22)
  3. edebiyat yapabildigi icin degil, samimi olmayi basarabildigi icin bu kadar buyuttugumuz yazan insan.
    (rakunz 21.09.2006 21:17)
  4. "... soyundum ve yattım" yazısını sürekli gördüğünüz halde bıktırmayan ilginç bir yaşam ve yazı stiline sahip kişi.
    (shroud of false 09.10.2006 22:36)
  5. gerçek hayatından sundugu kesitlerden anladığım kadarıyla o kadar çok şarhoş oluyordu ki ! bu kadar şeyi o kafayla nasıl hatırlıyor da yazıyordu hayretler içerisindeyim.
    (tokvampir 09.10.2006 22:43)
  6. bazı eserleri;
    (bkz: pis moruğun notları)
    (bkz: suda yan ateşte boğul)
    (bkz: ekmek arası)
    (kandan adam 31.10.2006 12:12)
  7. geçmişte çok az kişi tarafından tanınan, yakın geçmişte ise parantez yayınları tarafından avi pardo çevirileriyle tüm kitaplarının ortaya çıkarılmasıyla popüler olan ,alman asıllı amerikalı kült yazar.
    gerçek ismi ;henry chianski'dir.
    mutsuz bir çocukluğun nedeni olarak gördüğü babasından nefret ederek büyümüş, ve gazetecilik eğitimini yarıda bırakarak elinde mukavva bavuluyla kendini yollara vurmuştur.
    hank, buk, bukowski , lakaplarıdır.

    hayatının ilk gençlik dönemlerini postahane, mezbaha, yük vagonları, benzin istasyonları gibi yerlerde akla gelebilecek her işi yaparak ve içerek berduş biçimde sefilhanelerde geçirmiştir, yazını sokağın kendisinden beslenir, içinde yapmacıklık barındırmaz, bu berduş dönem üretkenlikte en verimli olduğu döneme tekabül eder.'' pansiyon manzumeleri'' , ''postahane'', ''sarhoş çal piyanoyu'yu'', ''factotum'' (filme çekilen eseridir), sonrasında yine factotum gibi filme çekilecek olan ''bar fly'', ''sevimli bir aşk hikayesi '' gibi eserler hep bu berduş dönemin üretimleridir.
    içki, at yarışı ve kadınlarla anılan oysa tüm yazılarında satır aralarının alt metinlerine yerleştirdiği mesajlarla dünyayı çözümlemeye çalışan , yerkürenin sürgündeki berduş ruhudur.

    bu dönemin ardından yer altı gazetelerinde çalışmaya başlar; pis moruğun notları isimli köşesiyle los angeles yer altı gazetesi açık yarık için yazmaya başlar.

    insan olarak tüm zaaflarını eserlerine yansıtırken , kendini fil dişi kulelere hapsetmeden, yazar kimliğinin camdan kürelerinden uzak durup, olabildiğince yalın ve çıplak biçimde kendi özeleştirisini sunmuştur.

    factotum ile başlanıp , dünyevi şiirlerin son gecesi ile bitirilmeli ama mutlaka okunurken anlamaya çalışarak özenle okunmalıdır, bukowski çaktırmadan çok önemli nüanslar sunar ve bu ipuçları hayatın doğal akışı içerisindeki gizli kodları bünyesinde barındırır.

    vakti zamanında kasabanın en güzel kızı hikayesi isimli yapıtının okunması nedeniyle açık radyonun kapatılmasına neden olmuştur.
    (mata 26.11.2006 14:18)
  8. "kadın senden soğumuşsa, unut gitsin. seni severler, sonra içlerinden bir şey döner. bir lağım çukurunda ölmek üzere olduğunu, ya da bir arabanın altında kaldığını görseler bile üzerine tükürürler."

    (kadınlar, charles bukowski)
    (gamzeler irkilir dilimde 26.11.2006 23:47)
  9. ''viski ve bira, terliyordum koltuk altlarımdan ve sırtımda bir torbayla dolanıyordum çarmıh misali; torbadan dergiler çıkarıyor, binlerce mektup dağıtıyordum. güneşin altında kavrulup sendeleyerek.''

    (postane, charles bukowski, çeviri: avi pardo, 168. sayfa)
    (mata 26.11.2006 23:57)
  10. yeraltı, sokak edebiyatının en önemli isimlerinden biridir. bukowski herkese hitap etmez. bukowski sevmeniz için zaman zaman her şeyden belki de bütün insanlardan bunalmanız, sakinleşmek için bir içkiye ihtiyaç duymanız, içten pazarlıklı ve de süslü insan ilişkilerine katlanamamanız, gündelik rutinleri sorgulayan ve kaç yaşınıza gelirseniz gelin bunları anlamsız bulan bir ruha sahip olmanız gerekir. bahsettiğim bukowski gibi yaşamak değil, içerlerde bir yerde biraz da olsa bir bukowski barındırmaktır. onu okumak için ayyaş olmaya gerek yoktur illaki de.. onu hiç bir sınıfa sokamazsanız. zaten onun yazını bir şeye ait ya da dahil olduğunu söyleyen insanların bocalamaları üzerine kurulmuştur. yazarın yaşamı boyunca hiç bir şeye ilgi duymaması ilginçtir. bütün yazar ve şairlerden bile nefret eder. yaşlılık dönemi kitaplarından birinde yazar, evine 6'lık biralarla gelip, muhabbet bekleyen can sıkıcı gençlerden bahseder. bu gençler yazarın tek isteğinin yalnız kalmak olduğunu anlayamamışlardır.

    bukowski hiç bir zaman ağdalı bir dil kullanmaz. her gün sokaklarda duymaya alıştığımız kelimelerle yazar. bukowski'nin bana öğrettiği ya da daha doğrusu hatırlattığı en önemli şey "bu dünya çok ciddiye alınamayacak kadar saçmalaşabilmektedir bazen". her şeyi dert etmenin kimseye bir yararı yoktur. kendisi böyle bir öğreti peşinde değildir tabiki..hatta o hiç bir şey öğretmeye çalışmaz. bu yazdıklarımı okusaydı oldukça saçma bulurdu büyük bir ihtimalle. o'nu anlamanın en doğru yolu otobiyografisini okumaktır bence (ekmek arası, metis yayıncılık, son baskı: ocak 2006).
    (freakme 08.02.2007 06:15)
  11. hakkında çok farklı görüşlerin olduğu, kimilerince uçuk kimilerince samimi bulunan edebiyat kişisidir kendisi. ama bunalım ruh hali üzerine en muhteşem ve anlamlı satıları karalan yazar olduğu değişmez gerçektir.*

    şöyleki;

    "ilgi duymuyorum. hiçbirşeye ilgi duymuyorum. nasıl kaçabileceğime dair hiçbir fikrim yoktu. diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa. benim anlamadığım birşeyi anlamışlardı sanki. bende bir eksiklik vardı belkide... mümkündü. onlardan uzak olmak istioyrdum. gidecek yerim yoktu ama... intihar?... tanrım, çaba gerektiriyordu... beş yıl uyumak isterim ama izin vermezlerdi."
    (gladonun turk tetikcisi 11.03.2007 09:12)
  12. 1920-1994 yılları arasında yaşamış, andernach-almanya doğumlu amerikan şair, öykü ve roman yazarı. popüler başarı yakalayamamış bir kült figür olarak garip bir espri anlayışına sahiptir.
    "play the piano drunk like a percussion instrument until the fingers begin to bleed a bit"(1979) gibi kısa(!) başlıkları sever.
    (poetisa 30.04.2007 13:54)
  13. umut sarıkaya'nın kendisiyle ilgili çok sevdiğim bir karikatürü vardır ki o da şudur: *




    (betusens 22.08.2009 20:30 ~ 22.08.2009 20:35)
  14. içkiye ve kadınlara düşkünlüğü ile ün salmış olsa da yaşıtlarına nazaran çok daha geç teslim olmuştur kadınlara... içkiyle tanıştıktan sonra hep sarhoş olmayı istemiş bundan sebep heralde çok içmiştir ömrü boyunca...
    ergenlik döneminde çıkan ve giderek neredeyse tüm vücuduna yayılan sivilceleri gençliğinde en büyük sıkıntılarından biri olmuş ve hem kendisi hem de çevresindeki insanlar tarafından çirkin biri olarak görülmüştür.
    ailesinin, özellikle babasının zengin bir hayat sürmek istemesinden sebep zengin ailelerin çocuklarını gönderdikleri okullarda okumak zorunda kalmış, dışlanmış, onları sevmemiş, onlarla arkadaşlık kurmamış bu yüzden de başarısız bir eğitim hayatı geçirmiştir.
    yazdığı öyküleri babasının bulmasıyla evden kovulmuş ve pansiyon odalarında kalmıştır.
    çok az arkadaşı olmuştur. hatta çoğunu sevmemiş, sevdiğini söylediği -kendisi gibi yazar olmak isteyen- tek bir arkadaşı olmuştur.
    kendisini çevresindekilere "sert erkek" olarak tanıtmış ve öyle tanınmıştır.
    gençlik yıllarında bol bol kavga etmiştir.
    lise ve üniversite yıllarında hiçbir şey yapmadan para kazama yollarını aramıştır.



    (betusens 26.11.2009 01:53 ~ 26.11.2009 01:55)
  15. (bkz: #281713)

    ahmet çakar: bukowski, adam değilmişsin.
    cb: neden lan?
    (wannagoforaride 09.10.2010 19:16)
  16. birliktelikleri hep konuşulur. (bkz: tom waits)
    (bkz: bukowski okurken tom waits dinlemek)
    (heyula 19.05.2012 20:19)
  17. bunalım, karamsar havalarında dolaşan çok basit kelimelere çok derinlere inebilen değişik insan. bir boşluğun içinde yaşayan ve bu boşluğu alkol, sigara ve kadınlar ile doldurmaya çalışan yazar. bu kadar etkili ve adından bahsedilebilir olmasının sebebi garip samimiyeti bana göre. kitapları edebi eserlerden çok birebir okuyucuya hitap eder gibi yazması ve bunda hayli samimi olması büyük etken.
    (mcleod 20.05.2012 03:24 ~ 20.05.2012 03:32)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.