ankebut suresi

  1. kuran'ın 29. suresidir. 69 ayetten oluşur. ismini 41. ayetteki el ankebut kelimesinden alır.
    allah'ın birliği, peygamberler gibi temel konuları ve tarihteki zalim liderleri anlatır.

    http://www.kuranikerim.com/melmalili/ankebut.htm adresinden copy/paste

    1 - elif, lâm, mim.

    2 - insanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "iman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?

    3 - andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. elbette allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.

    4 - yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? ne kadar kötü (ve yanlış) hüküm veriyorlar!

    5 - her kim allah'a kavuşmayı umuyorsa bilsin ki, allah'ın tayin ettiği o vakit elbette gelecektir. o her şeyi işiten ve bilendir.

    6 - cihad eden ancak kendisi için cihad etmiş olur. şüphesiz allah, âlemlerden müstağnidir.

    7 - iman edip iyi işler yapanların kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz.

    8 - biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. dönüşünüz ancak banadır. o zaman, size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.

    9 - iman edip iyi işler yapanları, muhakkak salihler (zümresi) içine katarız.

    10 - insanlardan kimi vardır ki, "allah'a inandık" der; fakat allah uğrunda eziyete uğratıldığı zaman, insanların işkencesini allah'ın azabı gibi tutar. halbuki rabbinden bir yardım gelecek olsa, mutlaka, "doğrusu biz de sizinle beraberdik" derler. acaba allah, herkesin kalbindekileri en iyi bilen değil midir?

    11 - allah, elbette (o'na gönülden) iman edenleri de, iki yüzlüleri de bilir.

    12 - kâfirler, iman edenlere, "bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı biz yüklenelim" derler. halbuki onların hiçbir günahını yüklenecek değillerdir. gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler.

    13 - (fakat gerçek şu ki) elbette kendi yüklerini, kendi yükleriyle birlikte nice yükleri (başkalarını saptırmanın vebalini) taşıyacaklar ve uydurup durdukları şeylerden kıyamet günü mutlaka sorguya çekileceklerdir.

    14 - andolsun ki nuh'u kendi kavmine gönderdik de, o dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. sonunda, onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.

    15 - fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.

    16 - ibrahim'i de gönderdik. o kavmine şöyle demişti: "allah'a kulluk edin, o'na karşı gelmekten sakının. eğer bilmiş olsanız bu sizin için daha hayırlıdır."

    17 - "siz allah'ı bırakıp sadece birtakım putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. bilmelisiniz ki, allah'ı bırakıp da taptıklarınız, size rızık veremezler. o halde rızkı allah katında arayın. o'na kulluk edin. ancak o'na döndürüleceksiniz."

    18 - eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de yalan saymışlardı. peygambere düşen yalnız açık bir tebliğdir.

    19 - allah'ın mahlukunu ilk baştan nasıl yarattığını, sonra bunu tekrarladığını görmediler mi? şüphesiz bu, allah'a göre kolaydır.

    20 - de ki: "yeryüzünde gezip dolaşın da, allah ilk baştan nasıl yaratmış bakın. işte allah bundan sonra (aynı şekilde) ahiret hayatını da yaratacaktır." gerçekten allah her şeye kadirdir.

    21 - o, dilediğine azab eder, dilediğine rahmet eder. ancak o'na döndürüleceksiniz.

    22 - siz ne yeryüzünde, ne de gökte (allah'ı) aciz bırakamazsınız. allah'tan başka bir dost ve yardımcı da bulamazsınız.

    23 - allah'ın âyetlerini ve o'na kavuşmayı inkâr edenler var ya, işte onlar benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar için acıklı bir azab vardır.

    24 - kavminin (ibrahim'e) cevabı ise, "onu öldürün, yahut yakın!" demelerinden ibaret oldu. ama allah onu ateşten kurtardı. doğrusu bunda, iman eden bir kavim için ibretler vardır.

    25 - (ibrahim onlara) dedi ki: "siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. sonra kıyamet günü (geldiğinde) ise, kiminiz kiminizi tanımayacak, kiminiz kiminizi lanetleyecektir. varacağınız yer cehennemdir. ve hiçyardımcınız da yoktur."

    26 - bunun üzerine ona sadece lut iman etti. (ibrahim) de dedi ki: "ben rabbime hicret edeceğim. şüphe yok ki o çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir."

    27 - o'na ishak ve yakub'u bağışladık. peygamberliği ve kitapları, onun soyundan gelenlere verdik. onu dünyada mükafatlandırdık. şüphesiz o, ahirette de salihler (zümresin)dendir.

    28 - lut'u da gönderdik. o kavmine demişti ki: "gerçekten siz, daha önce hiçbir milletin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz!"

    29 - "(bu ilâhiikazdan sonra) siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız?" kavminin cevabı ise, şöyle demelerinden ibaret oldu: "doğru söyleyenlerden isen allah'ın azabını getir bize!"

    30 - (lut:) "ey rabbim! şu fesatçılar güruhuna karşı bana yardım eyle" dedi.

    31 - elçilerimiz ibrahim'e (iki oğul vereceğimize dair) müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: "biz bu memleket halkını helak edeceğiz. çünkü oranın halkı zalim kimselerdir."

    32 - (ibrahim) dedi ki: "ama orada lut var!" şöyle cevap verdiler: "biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. onu ve ailesini elbette kurtaracağız. yalnız karısı müstesna; o geride (azabda) kalacaklar arasındadır. "

    33 - elçilerimiz lut'a gelince, onlar hakkında tasalandı. ve onlar(ı düşünmesi) sebebiyle takatten düştü. o'na: "korkma, tasalanma! çünkü biz seni de, aileni de kurtaracağız. yalnız (azabda) kalacaklar arasında bulunan karın müstesna" dediler.

    34 - "biz şüphesiz bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık (feci) bir azab indireceğiz."(dediler).

    35 - andolsun ki biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişanesi bırakmışızdır.

    36 - medyen'e de kardeşleri şuayb'ı gönderdik ve şuayb, "ey kavmim! allah'a kulluk edin, ahiret gününe ümit bağlayın, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın!" dedi.

    37 - fakat onu yalancılıkla itham ettiler. derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.

    38 - ad ve semud'u da (helak ediverdik). sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.

    39 - karun'u, firavun'u ve hâmân'ı da (helak ettik). andolsun ki, musa onlara apaçık deliller getirmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. halbuki (azabımızı aşıp ) geçebilecek değillerdi.

    40 - nitekim onlardan herbirini günahları sebebiyle suçüstü yakaladık: kiminin üzerine taşlar savuran rüzgarlar gönderdik, kimini korkunçbir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine yazık ediyorlardı.

    41 - allah'tan başka dost edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümceğin durumu gibidir. halbuki, evlerin en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. keşke bilselerdi.

    42 - allah, onların kendisini bırakıpta hangi şeye yalvardıklarını şüphesiz ki bilir. o mutlak güçve hikmet sahibidir.

    43 - işte biz bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.

    44 - allah gökleri ve yeri hak olarak yarattı. şüphesiz bunda, iman edenler için bir nişane bulunmaktadır.

    45 - sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. allah yaptıklarınızı bilir.

    46 - içlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: "bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz o'na teslim olmuşuzdur."

    47 - (resulüm!) işte sana (önceki kitapları tasdik eden) bu kitabı indirdik. onun için, kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar. şunlardan da ona iman eden nice kimseler vardır. ayetlerimizi ancak kâfirler bile bile inkâr eder.

    48 - sen bundan önce, ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyarlardı.

    49 - hayır, o (kur'ân), kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde (yer eden) apaçık âyetlerdir. ayetlerimizi ancak ve ancak zalimler bile bile inkâr eder.

    50 - "ona rabbinden (başkaca) mucize indirilmeli değil miydi?" derler. cevaben de ki: "mucizeler ancak allah'ın katındadır. ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım."

    51 - sana indirdiğimiz ve onlara okunmakta olan kitap, kendilerine yetmedi mi? bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve öğüt vardır.

    52 - de ki: benimle sizin aranızda şahit olarak allah yeter. o, göklerde ve yerde ne varsa bilir. batıla inanıp inkâr edenler var ya, işte ziyana uğrayacaklar onlardır.

    53 - senden azabı çarçabuk (getirmeni) istiyorlar. eğer önceden tayin edilmiş bir vade olmasaydı, azab elbette onlara gelip çatmıştı. fakat yine de, hiçfarkına varmadıkları bir sırada o kendilerine mutlaka gelecektir.

    54 - (evet) senden azabı çarçabuk (getirmeni) istiyorlar. halbuki cehennem, hiçşüpheleri olmasın, kâfirleri kuşatacaktır.

    55 - o günde azap, onları hem üstlerinden, hem ayaklarının altından saracak ve allah (onlara), "yaptıklarınızın cezasını tadın!" diyecektir.

    56 - ey iman eden kullarım! şüphesiz benim yarattığım yeryüzü geniştir. o halde yalnız bana kulluk edin.

    57 - her canlı ölümü tadacaktır. sonunda bize döndürüleceksiniz.

    58 - iman edip güzel işler yapanları, (evet) muhakkak ki onları, altlarından ırmaklar akan ve içinde ebedikalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. (böyle iyi) işler yapanların mükafatı ne güzeldir!

    59 - ki onlar, sabretmiş olup yalnız rablerine güvenip dayanmaktadırlar.

    60 - nice hayvanlar var ki, rızkını (biriktirip yanında) taşımıyor. çünkü onların da, sizin de rızkınızı allah veriyor. o, her şeyi işitir ve bilir.

    61 - andolsun ki onlara, "gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan "allah" derler. o halde nasıl (haktan) çevrilip döndürülüyorlar?

    62 - allah, kullarından dilediğine rızkı bol bol verir, dilediğine de kısar. şüphesiz allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

    63 - andolsun ki onlara, "gökten su indirip, onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "allah " derler. de ki: (öyleyse) hamd de allah'a mahsustur. fakat çokları akıllarını kullanmazlar.

    64 - bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. keşke bilmiş olsalardı.

    65 - baksana, gemiye bindikleri zaman, dini yalnız o'na has kılarak (ihlasla) allah'a yalvarırlar. fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (allah'a) ortak koşmaktadırlar.

    66 - kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler ve safâ sürsünler bakalım! ama yakında bilecekler.

    67 - çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken (öldürülürken, ya da esir edilirken), bizim (mekke'yi) güven içinde kudsibir yer yaptığımızı görmediler mi? hâlâ batıla inanıp allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?

    68 - allah'a karşı yalan uyduran, yahut kendisine hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalim kimdir? cehennemde kâfirlere yer mi yok?

    69 - ama bizim yolumuzda cihad edenleri, elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. hiçşüphe yok ki allah iyi davrananlarla beraberdir.
    (iknowthepiecesfit 28.07.2006 13:30 ~ 19.09.2007 19:05)
  2. mekke'de inmiştir.

    bismillahirrahmanirrrahim

    1-elif, lam, mim.

    2-İnsanlar: "İnandık! demeleriyle bırakılıp da imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar?

    3-andolsun ki, biz onlardan öncekileri ne fitnelerle imtihan ettik. yine allah, elbette doğruluk gösterenleri bitecek ve elbette yalancıları da bitecektir.

    4-yoksa kötülük yapanlar, bizden savuşup kurtulacaklarını mı sandılar? ne fena hüküm veriyorlar!

    5-her kim allah'a kavuşmayı arzu ederse, elbette allah'ın belirlediği ecel muhakkak gelecektir ve o, işitir, bilir.

    6-cihad eden yalnızca kendi hesabına cihad eder;çünkü allah, bütün alemlerden müstağnidir.

    7-bununla birlikte iman edip iyi iyi işler yapanların kötülüklerini örter ve onlara elbette yaptıkları işlere karşılık daha güzelini veririz.

    8-biz insana anne-babası hakkında iyilik tavsiye ettik. eğer onlar, senin hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için uğraşırlarsa onları, dinleme! dönüşünüz banadır ve ben o zaman size yaptıklarınızı haber veririm.

    9-İman edip iyi iyi işler yapanları ise elbette iyiler arasına katacağız.

    10-İnsanlar arasında kimi de vardır ki, "allah'a iman ettik." der sonra da allah uğrunda bir eziyete uğradığı zaman, insanların işkencesini allah'ın azabı gibi tutar. andolsun ki, rabbinden bir yardım gelirse, "kesinlikle biz sizinle beraberdik." diyeceklerinde şüphe yoktur. acaba allah, bütün insanların sinelerindekini en jyi bilen değil midir?

    11-ve kesinlikle allah, iman etmiş olanları herhalde bilecektir; münafıkları da bilecek elbette.

    12-bir de küfredenler o iman etmiş olanlara: "bizim yolumuza uyun, biz de sizin günahlarınızı yüklenelim!" dediler. oysa onlar, onların günahlarından hiçbir şey yüklenecek değillerdir ve onlar kesinlikle yalancıdırlar.

    13-gerçek şu ki, onlar mutlaka kendi ağırlıklarını ve o ağırlıklarıyla birlikte daha birçok ağırlıkları yüklenecekler, kesinlikle etlikleri iftiradan kıyamet gününde sorguya çekileceklerdir.

    14-andolsun ki, nuh'u kavmine gönderdik de içlerinde elli eksik bin (dokuz yüz elli) yıl kaldı, derken zulümlerini sürdürürlerken onları tufan yakalayıverdi.

    15-sonunda onu ve gemi arkadaşlarını kurtardık ve o gemiyi alemlere bir ibret kıldık.

    16-İbrahim'i de (gönderdik). hani o kavmine demişti ki: "hep allah'a ibadet edin ve o'ndan korkun; bu sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz.

    17-siz allah'ı bırakıp da sadece bir takım putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. haberiniz olsun ki, o sizin allah'tan başka taptıklarınız size bir rızık verme gücüne sahip olamazlar; onun için rızkı allah katında arayın ve o'na kulluk edip o'na şükredin! hep döndürülüp o'na götürüleceksiniz!"

    18-eğer siz yalanlarsanız, bilin ki, sizden önce bir takım milletler de yalanlamışlardı. peygamberin görevi ise açık bir tebliğden ibarettir.

    19-allah'ın yaratma işini başlangıçta nasıl yapıyor olduğunu, sonra da onu tekrar yapacağını görmediler mi? Şüphesiz bu, allah'a göre kolaydır.

    20-de ki: "yeryüzünde bir gezinin de bakın o'nun yaratma işini başlangıçta nasıl yaptığına;sonra da allah, neş'e-i uhrayı (son yapışı) inşa edecektir. "Şüphesiz allah, herşeye gücü yetendir.

    21-dilediğine azap eder, dilediğine de rahmet eder. hep o'na döndürüleceksiniz!

    22-siz, ne yeryüzünde, ne de gökte (allah'ı) aciz bırakacak değilsiniz ve size allah'tan başka ne bir dost var, ne de bir yardımcı!

    23-allah'ın ayetlerine ve o'na kavuşmaya inanmayanlar ise, hep onlar benim rahmetimden ümidini kesmiş olanlardır ve onlara acı bir azap vardır.

    24-onun için kavminin ona cevabı sadece şu oldu: "Öldürün onu veya yakın!" dediler. allah da onu o ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda inanacak bir topluluk için ibretler vardır.

    25-İbrahim: "siz, sadece dünya hayatında aranızda sevişmek için allah'ı bırakıp bir takım putlara tutulmuşsunuz. fakat kıyamet gününde birbirinize küfredecek ve birbirinizi lanetleyeceksiniz; varacağınız yer ateştir ve sizin için yardımcılardan eser de yoktur.

    26-bunun üzerine ona bir tek lut iman etti. İbrahim de: "ben rabbime hicret edeceğim, şüphesiz ki o, güçlüdür, hikmet sahibidir." dedi.

    27-biz ona İshak ile yakub'u da ihsan ettik, peygamberliği ve kitabı onun zürriyetinde kıldık, kendisine dünyada mükafatını verdik. Şüphesiz o, ahirette de iyilerdendir.

    28-lut'u da (gönderdik). hani o kavmine: "siz gerçekten o çirkin işi yapıyorsunuz ha! sizden önce hiçbir millet bu haltı etmedi!

    29-siz, gerçekten erkeklere gidecek, yolu kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapıp duracak mısınız?" dediği zaman, kavminin cevabı ancak şöyle demeleri oldu: "haydi, getir bize allah' ın azabını, eğer doğru söyleyenlerden isen!"

    30-lut: "ey rabbim, ortalığı fesada veren bu topluluğa karşı bana yardım et!" dedi.

    31-elçilerimiz İbrahim'e müjde ile vardıklarında: "haberin olsun, biz bu memleketin halkını helak edeceğiz;çünkü onun halkı hep zalim oldular."dediler.

    32-İbrahim: "orada lut var ama!" dedi. onlar: "biz, orada kimin bulunduğunu pekala biliriz. muhakkak onu ve ailesini kurtaracağız; ancak karısı ötekilerden oldu." dediler.

    33-elçilerimiz lut'a gelince, onlar yüzünden fenalaştı ve haklarında eli kolu daraldı (bağlandı). onlar da: "korkma ve kederlenme; seni ve aileni kurtaracağız; ancak karın ötekilerden oldu.

    34-haberin olsun, biz bu memleket halkının yapmakta oldukları çirkince günahları yüzünden üzerlerine gökten korkunç bir azap indireceğiz."dediler.

    35-andolsun ki, biz aklını kullanacak bir topluluk için oradan bir ibret tablosu bıraktık.

    36-medyen'e de kardeşleri Şu'ayb'ı (gönderdik);vardı dedi ki: "ey kavmim, allah'a ibadet edin de son güne ümit besleyin; bozgunculukla yeryüzünü berbat etmeyin!"

    37-buna karşı onu yalanladılar. derken, onları o sarsıntı tutuverdi de yurtlarında dizleri üstü çöke kaldılar.

    38-ad ve semud'a da (peygamberler gönderdik) ki, size bunlar, meskenlerinden belli olmaktadır. Şeytan, onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve kendilerini yoldan çevirmişti; halbuki, gözleri açık adamlardılar.

    39-karun'a firavun'a ve haman'a da (gönderdik). andolsun ki, musa onlara apaçık delillerle geldi de onlar; o yerde kibirlenip kafa tuttular. oysa, (azabın) önüne geçecek değillerdi.

    40-Özetle herbirini günahı ile yakaladık; kiminin başına bir taş yağdıran gönderdik, kimini korkunç bir ses alıverdi, kimini yerin dibine geçirdik kimini de boğduk. allah onlara haksızlık etmiyordu. fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.

    41-allah'tan başka dostlara tutunanların durumu, kendisine bir yuva yapan örümcek örneği gibidir. halbuki, evlerin en çürüğü de örümcek evidir, eğer bilselerdi.

    42-allah,kesinlikle onların, kendisini bırakıp da hangi şeylere yalvardıklarını biliyor. oysa güçlü o'dur, hikmet sahibi o.

    43-İşte bu misaller var ya, biz onları insanlar için getiriyoruz; fakat onlara ilim sahiplerinden başkasının aklı ermez.

    44-allah, o gökleri ve yeri (o yüksekleri ve aşağıyı) hak ile yaratmıştır. kesinlikle bunda inananlar için bir ibret vardır.

    45-sana vahyedilen kitabı güzel güzel oku ve namazı kıl! muhakkak sahih namaz edepsizlikten ve uygunsuzluktan alıkoyar. muhakkak allah'ı anmak en büyük iştir ve allah, her ne işlerseniz bilir.

    46-kitap ehli ile zulmedenleri bir yana ancak en iyi bir şekilde mücadele edin ve deyin ki: "biz, hem bize indirilene iman ettik, hem size indirilene ve bizim ilahımız ile sizin ilahınız birdir. ancak biz yalnız o'na teslim olmuşuzdur."

    47-İşte sana (öncekileri tasdik eden) böyle bir kitap indirdik. o'nun için kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ederler. Şunlardan da ona iman edenler vardır. bizim ayetlerimizi ancak kafirler inkar eder.

    48-sen bundan önce kitap okur değildin, hala da elinle yazı yazmazsın; öyle olsaydı batıla uyanlar şüphelenebilirlerdi.

    49-fakat o (kur'an) kendilerine ilim verilmiş kimselerin sinelerinde parıldayan parlak ayetlerdir. bizim ayetlerimizi ancak zalimler inkar eder.

    50-nitekim "ona rabbinden mucizeler indirilse ya!" dediler. de ki: "o mucizeler hep allah'ın katındadır.ben ise sadece açık bir uyancıyım."

    51-karşılarında okunup duran kitab'ı sana indirmemiz yetmedi mi onlara? Şüphesiz bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve ilahi bir ihtar vardır.

    52-de ki: "benimle sizin aranızda şahit olarak allah yeter. o göklerde ve yerde ne varsa bilir. batıla inanıp allah'ı inkar edenler, işte zarara düşenler hep onlardır.

    53-bir de senden acele azap istiyorlar; eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, o azap onlara muhakkak gelmişti; ve elbette o kendilerine gelecek, şuurları olmayarak (bilincine varmadan) ansızın gelecek!

    54-senden acele azap istiyorlar, oysa cehennem kafirleri kuşatıp duruyor.

    55-o gün ki, azap onları hem üstlerinden, hem ayakları altından saracak da: "tadın bakalım neler yapıyordunuz." buyuracak.

    56-ey benim iman eden kullarım! haberiniz olsun ki, benim arzım geniştir, o halde bana ibadet edin o halde bana!

    57-her can ölümü tadacaktır. sonra döndürülüp bize getirileceksiniz.

    58-İman edip iyi iyi işler yapmış olanları elbette onları cennetin altlarından ırmaklar akan köşklerine yerleştireceğiz, o halde orada ebedi kalacaklardır. ne güzeldir mükafatı o iş görenlerin

    59-ki, sabretmişlerdir ve yalnız rablerine dayanırlar.

    60-nice hayvanlar var ki, rızkım (yanında) taşıyamaz; allah onlara da rızık veriyor, size de! o herşeyi işitendir, bilendir.

    61-andolsun ki, onlara: "gökleri ve yeri yaratıp, güneş ve ayı emri altında tutan kimdir?" diye sorsan elbette şüphesiz "allah" derler. o halde nasıl haktan çevriliyorlar?

    62-allah kullarından dilediğine rızkı serer de ona kısar da. Şüphesiz allah herşeyi bilendir.

    63-andolsun ki yine onlara: "gökten azar azar su indirip onunla ölümünün ardından yeryüzüne hayat veren kimdir?" diye sorsan elbette şüphesiz "allah" diyecekler. de ki: "hamd allah'a mahsustur." fakat onların çoğu aklı ermezlerdir.

    64-bu dünya hayatı, bir eğlence ve oyundan ibarettir. gerçekten son yurt, işte öz hayat odur. keşke bilselerdi.

    65-baksana gemiye bindiklerinde dini allah'a has kılarak o'na ihlasla dua ederler. derken kendilerini karaya çıkardı mı derhal (allah'a) ortak koşmaya koyulurlar;

    66-kendilerine verdiğimiz nimete nankörlük etsinler ve hayattan zevk alsınlar diye! fakat ileride bilirler.

    67-bizim (mekke'yi) güven içinde kudsi bir yer yaptığımızı görmediler mi? oysa çevresindeki insanlar çarpılıp kapılıyor, artık batıla inanıyorlar da allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?

    68-allah'a karşı yalan uyduran yahut gerçek kendisine gelince yalan diyen kimseden daha zalim kim olabilir? kafirlerin yeri sadece cehennem değil midir?

    69-bizim uğrumuzda cihad edenlere gelince, elbette biz onlara (bize ulaştıran) yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki allah, her zaman iyi davrananlarla beraberdir.
    (sokaklara sahip cik 17.08.2007 22:29)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.