mükemmel bir sydney pollack filmidir ve 1975 tarihini taşır. başrollerinde gencecik bir robert redford ve o dönemin en güzel yıldızlarından biri sayılan, soğuk ama asil görünüşüyle herkesin yüreğinde ayrı bir yer edinen faye dunaway vardır.
film aslında hepinizin aşina olduğu devlet içinde devlet temasını işler. bizi gerçekte kim yönetiyor sorusunun cevabını farklı bir şekilde arar. cia'in görece pasif görevlilerinden biri olan joseph turner'ın, kazara ilgisini çeken bir yazıyı tercüme edip üslerine yollamasıyla film de başlar. turner, neye parmak bastığını bile bilmez ama o son derece tehlikeli bilgi her ne ise, yemek almak için dışarı çıktığında bürodaki tüm mesai arkadaşlarının katledilmesine neden olur. durumu anlatıp yardım istediği üslerinden biriyle buluşmaya gider ve üzerine kurşun yağar. koca dünyada yapayalnız kaldığını, bir zamanlar çalıştığı cia tarafından sinek gibi öldürüleceğini anlayınca, canını kurtarmanın derdine düşer. bu açıdan turner (ki filmin adında da geçen condor, turner'ın takma adıdır) pek zorlanmaz çünkü cia eğitiminden geçtiği için kimi nasıl atlatması gerektiğini, hepsinden öte bir cia mensubu gibi düşünmeyi bilir. ve pek de tanımadığı kathy hale'i rehin alır. hale, stockholm sendromu gereği değil de gerçekten turner'ın masumiyetine ve anlattıklarına inandığı için ondan yana tavır alır, ikisi arasında duygusal bir bağ da oluşur.
three days of the condor, ki bizde akbabanın üç günü adıyla bilinir, vietnam ve watergate skandalı sonrası iğneyi biraz kendine batırmaya başlayan bir abd portresi çizer. biraz all the president's men (başkanın bütün adamları) biraz da sonraki yıllarda izleyeceğimiz conspiracy theory'yi (komplo teorisi) andırır ama bir farkla: all the president's men'de devlet içindeki güç odaklarının çekişmesidir konu olarak ele alınan conspiracy theory'de ise bu devlet kuruluşlarının işlerine gelmeyeni örtbas etme yöntemleri ele alınır. three days of the condor ise abd'ye has o gizli sömürgecilik çarkının (demokrasi havariliği de dahil) nasıl işlediğine dair ipuçları içerir.
max von sydow'un 'gözümü kaparım işimi yaparım' havasındaki, hayatını sisteme teslim etmiş robot ruhlu tetikçiyi oynamadaki başarısına hayran olduğum pollack filmi.
hale'in yaşadığı durum ise açıkçası bana yaşanmazsa olmayacak bir stockholm sendromundan başka bir şey düşündürmez. evinize giren adam turner olunca (robert redford) aşık olma da ne yap.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
