merkezinde bulunan bölmede ateş yakılıp, içinde çay "pişirilen" şey.
kelimenin kökü rusçadan gelir. "samo-var" yani "kendi kendine pişiren" anlamına gelen bileşik sözcükten türemiştir. türkiyedeki yanlış bilinen şekliyle, "sema ver" (sema, çay ver) değildir.
kumkapı'dan sarayburnu'na ilerleyen sahil yolunda sağ tarafta bulunan ve içinde anadolu'nun değişik şehirlerinden getirilen oyma el işçiliği kapıların, pencerelerin duvarları süslediği iki kattan oluşan ve güzel çay yapan cafenin ismidir.
ılk katında olabildiğince otantik bir hava esmesine rağmen ikinci katında devasa bir plazma tv'de müzik kanallarından biri açıktır. yine ikinci katta okey, tavla gibi oyunlar oynanabilmektedir. bir bütün olarak bakıldığında bir kimlik arayışında olduğunu söyleyebileceğim cafe'ye sadece duvarlarını süsleyen oyma aksesuarları görmek için bile gidilebilir.
sait faik abasıyanık'ın hem ilk kez 1935 yılında yayınlanan bir hikayesinin ismi hemde en son olarak yapı kredi yayınları'ndan çıkan hikaye kitabının ismidir.
bu kelime ile ilgili bir etimolojik tevatur 3 ayri dilin kelimelerinin biraraya gelmesiyle olusmus bir isim oldugu yonundedir: se (farsca: 3) ma (arapca: su) ver (turkce)
erzurumlu hanimlarin eslerini ve cocuklarini gonderip kaptiklari gibi apartmanlarinin bahcesine indirdikleri,bolca cay yapmaya yarayan bir muslugu ve uzerinde ufak bir demligi olan alettir.kendisiyle ben ilk olarak erzurum'da muserref oldum,ancak anavataninin rusya oldugu soylenmektedir.bence koyu muhabbetlerin ve pekniklerin vazgecilmezi olmayi hakeden birseydir.
bir hocamızın bu kelimenin rusça kökenli olduğunu söylemesiyle bayağı bir şaşırdığımı hatırlıyorum. samo;kendi kendine ve varit; kaynamak tan samovar şekline bürünmekteymiş. tdk da köken olarak rusçayı veriyor zira. *
ilkokul * kitaplarında yer alırdı bu sait faik'in hikayesi, resimde bir genç delikanlı, divanda oturmuş yaşlı bir anne, ve semaver elbette ki... ne güzel bir hikayeydi, bulup tekrar okumak istedim şimdi.
bir de semaver çayı var ki, porselen demlikte demlendi mi çaysevmez biri olarak ben bile doyamam içmelere...
Dervişanın zikir sonrası çay içerken söylediği belirtilen güzel bir ilahisi vardır.
Semaveri alıştırdım
Maşa ile karıştırdım
Dargınları barıştırdım
Yan semaver can semaver
Sende bir hal var semaver
Yan semaver dön semaver
Sende bir hal var semaver.
Yan semaver can semaver
Her dem Allah der semaver
Sende bir hal var semaver
Yan semaver can semaver
Sende bir hal var semaver
Yan semaver dön semaver
Sende bir hal var semaver.
Semaverin önü musluk
Semaver çalıyor ıslık
Şeyhim ile kurduk dostluk
Yan semaver can semaver
Sende bir hal var semaver
Yan semaver dön semaver
Sende bir hal var semaver.
Semaverin üstü aldır
Şeytanı ortadan kaldır
Kevser şarabına daldır
Yan semaver can semaver
Sende bir hal var semaver
Yan semaver dön semaver
Sende bir hal var semaver.
Semaveri koydum bize
Şeyhim himmet eyle bize
Şifa olsun cümlemize
Yan semaver can semaver
Sende bir hal var semaver
Yan semaver dön semaver
Sende bir hal var semaver.
Semaverin üstü çiçek
Gelin kardeşler çay içek
Allah deyip zikir edek
Yan semaver can semaver
Sende bir hal var semaver
Yan semaver dön semaver
Sende bir hal var semaver.
Semaverin üstü sarı
Üç bardaktır taam kârı
Fazlasının yok zararı
Yan semaver can semaver
Sende bir hal var semaver
Yan semaver dön semaver
Sende bir hal var semaver.
Semaverin kafesi var
İnsan gibi nefesi var
Zikretmenin zor nesi var
Yan semaver can semaver
Sende bir hal var semaver
Yan semaver dön semaver
Sende bir hal var semaver.
Yan semaver can semaver
Sende bir hal var semaver
Yan semaver dön semaver
Sende bir hal var semaver...
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.