kemal derviş

öcalan

tansu çiller

siyasetçi

    devlet işlerini düzenleme sanatı olan siyaseti meslek edinen kişidir. türk dil kurumuna göre ise "karşısındakinin duygularını okşayarak çıkar sağlayan kimse"dir. aslında tdk'nın tanımı sanki herşeyi anlatıyor. "çıkacılık" sanırım bir siyasetçiyi tanımlamak için gayet yeterli bir kelimedir. özellikle yurdum siyasetçilerinin yıllardır bizden sağladıklara çıkarlara bakacak olursak bunu görmemiz dahada kolaylaşır. siyaseti de siyasetçiyide sevmediğim gibi hergün onlarla ilgili bir sürü habere yorum yapmamada kendimde bir anlam verememekteyim. memleketimin en ünlü siyasetçileri; süleyman demirel, turgut özal, bülent ecevit, necmettin erbakan, mesut yılmaz, tansu çiller ve tabiki son bombamız recep tayyip erdoğan. ve ne yazıkki cumhuriyetimin kurulduğu günden bugüne yüzlerce siyasetçi gören memleketim, ne yazıkki bunların arasından beş parmağı geçmeyecek kadarından hayır görebilmiştir. yazık !
    (11.09.2006 22:11)

reyyan uzuner

necmettin bilal erdoğan

obez

    obezite hastalığına yakalanan kişiye verilen isimdir. allah bu insanlara acil şifalar verir umarım. hastalık zaten kötü birşey, bir de bu hastalık "şişman olma hastalığı" olursa bu daha da kötü.
    (10.09.2006 23:52)

yamyam

    insan eti yiyen kişiye denir. bir kişinin yamyam olması için illa ki afrikalı ve yabani olması gerekmez.
    (10.09.2006 23:46)

saadettin teksoy

    bir zamanlar; van gölünde canavar, kutuplarda kıble, yamyamlar arasında gerçekleri arayan araştır(ma)cı gazeteciydi, şimdi ise nerededir bilemiyorum. kendisini şahsen tanımamamla beraber, nedense her izlediğimde bende bir samimiyet hissi uyandırırdı kullandığı kelimelerle. "oha, vay anasını, yahu" gibi gelimeleri çok kullanarak bizlerle daha samimi bir hava oluştururdu arasında. hele parmağını sallayarak "ben sadettin teksoy" diyişi vardı ki diyecek tek sözüm "saygılar sadettin abi" oluyordu her defasında. bir ara cinlere kafayı takmıştı, her programında zavallı bir cinin peşine düşerdi. zavallı diyorum çünkü sadettin abimiz meşhur parmağı ile birinin peşine düştüğünde o parmağın ne olacağını hepimiz bilirdik. allah bizleri sadettin teksoy'un parmağından ve programlarından korusun.
    (10.09.2006 23:39)

india arie

ready for love

    india arie'nin muhteşem slow parçası.

    klibini izlemek isteyenler için http://www.youtube.com adresine "read for love" yazmak yeterlidir.

    sözleri bilmek isteyenler içinse;

    i am ready for love
    why are you hiding from me
    i'd quickly give my freedom
    to be held in your captivity

    i am ready for love
    all of the joy and the pain
    and all the time that it takes
    just to stay in your good grace
    lately i've been thinking
    maybe you're not ready for me
    maybe you think i need to learn maturity
    they say watch what you ask for
    cause you might receive
    but if you ask me tomorrow
    i'll say the same thing

    i am ready for love
    would you please lend me your ear?
    i promise i won't complain
    i just need you to acknowledge i am here

    if you give me half a chance
    i'll prove this to you
    i will be patient, kind, faithful and true
    to a man who loves music
    a man who loves art
    respect's the spirit world
    and thinks with his heart

    i am ready for love
    if you'll take me in your hands
    i will learn what you teach
    and do the best that i can

    i am ready for love
    here with a offering of
    my voice
    my eyes
    my soul
    my mind

    tell me what is enough
    to prove i am ready for love

    i am ready
    (10.09.2006 23:11)

cibali karakolu

    refik kardağ'ın ve muammer karaca'nın "pierre webber in nuit de noche" (düğün gecesi) adlı yapıtından ilham alarak cibali semtindeki insanlarla semt karakolundaki polislerin yakın ilişkisilerine uyarladıkları oyundur. nejat uygur tarafından kendi yorumuyla da oynanmış ve nejat uygur'un en akılda kalan oyunlarından biri olmuştur.

    oyuna konu olan gerçek cibali karakolu ise 2002 yılında kapanan 29 karakoldan biridir. ancak faruk saraç ve istanbul emniyet müdürlüğü'nün katkıları ile bir polis müzesi haline getirilmek üzere çalışmalar başlatılmıştır.
    (10.09.2006 20:43)

nejat uygur

    1927 yılında kilis'te dünyaya gelen nejat uygur, Öğretmen bir annenin ve subay bir babanın üç oğlundan ortancasıdır. tiyatroya profesyonel olarak 1949 yılında "nejat uygur tiyatrosu" ile adım attı. aslında düşündüğü ilk meslek pilotluktu. gençlik yıllarında amerika'ya ulaşmak isteğiyle gemici oldu, çalıştığı sürede gemide kimsenin canı sıkılmazdı. onlara fıkralar anlatır, taklitler yapardı ve herkesi çok güldürürdü. 1943 yılında sarıyer halkevi'nde başladığı boksla beraber spora karşı ilgisi arttı. atletizm ve su topu yanısıra iyi bir at binicisidir. 1952 yılında eşi nejla ile hayatını birleştirdi. 13 yıl süren anadolu turneleri sürecinde sırasıyla süheyl, süha, ahmet, kemal ve behzat adlı beş erkek çocukları dünyaya geldi. süheyl ve behzat babalarının deyimiyle "armut ağacının dibine düştüler" ve tiyatrocu oldular. t.c. kültür bakanlığı tarafından 1998 yılında devlet sanatçısı seçildi. Oyunlarındaki karakterler incelendiğinde charlie chaplin den etkilenmis olduğu dikkat çeker. En unutulmaz oyunu cibali karakoludur
    (10.09.2006 20:31)

uygur kardesler

    tiyatrocu nejat uygur'un muhteşem oğulları. bu süper ikilinin şovlarına doyum olmaz. fare, ayı ve bilimum hayvan familyalarından kostümler giydirdikleri yarışmacıları, hoplatırlar, zıplatırlar, döndürürler. benim gibilerde kim bu yarışmaları izler ve katılır diye düşünüp dururlar. bu iki kardeşten en renklisi süheyl'dir. mecazi anlamının dışında gerçektende giyim tarzı ilede renkli bir insandır. yanlız bu iki kardeş ne yazık ki şovmenliği, mehmet ali erbil gibi sürekli olarak sululukla karıştırmaktadırlar.
    (10.09.2006 20:18)

rahip

    türk dil kurumunca "hristiyanlarda genellikle manastırda yaşayan din adamı, keşiş" olarak tanımlanan, halk arasında ise bütün hristiyan din adamlarına verilen genel isimdir. rahipler ile genellikle amerikan filmlerinde tanışmışızdır. sevecen, herkesin yardımına koşan, şeytan ve iblislerle savaşan, insanların sorunlarını ve günahlarını dinleyerek onlara huzur veren, yoksullara kapılarını açan kiliselerdeki güzel düğünlerde, insanları evlendiren güzel insanlardır hep rahipler. bunda bir sorunum yok yanlış anlaşılmasın. çünkü hristiyan bir ülkenin kendi din adamlarını öven filmler veya propagandalar yapmasından daha doğal ne olabilir ki. kendi dinine saygısı olan her insan kendi din adamını sever ve över doğrusuda bence budur zaten. peki ya "benim ülkem bu konuda nasıl acaba diye bir soru sorarsak. ne yazıkki koca bir "sıfır" alacak kadar başarılıdır. bir rahibin kilisede yönettiği düğünü öven insanım, bir imamın yaptığı "imam nikahını" bağnazlık görebilir, bir rahibin insanları doğru yola çağırmak için kliseye olan davetini hoşgörü ile karşılayan zihniyet, bir imam bu daveti camiye yaptığında "gericilik veya çıkarcılık" yaptı diye itham edebilir. bir rahbin görev kıyafeti olan siyah cübbesini şehirde çıkarmamasını gayet normal karşılayan bizler, bir imam bunu yaparsa onu yobaz ilan edebiliriz. bu konu hakkında biraz öz eleştiri zamanı gelmedi mi arkadaşlar. ben bunu uzun zaman önce kendime yaptım, sizede tavsiye ederim.
    (10.09.2006 17:02)

sayfa: 1-2-3-4-5...-16

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.