susmaanne

    bir kaç gönüllü tarafından, ülkemizde hızla artan pedofili vakaları hakkında farkındalık yaratmak için kurulmuş, konuya dair bilgilendirmelerin, önerilerin, makalelerin olduğu bir sitedir. http://www.susmaanne.org
    (16.05.2007 17:40)

5 dünya su forumu


    --- alıntı ---
    meksika'nın başkenti mexico city'de halen devam etmekte olan 4. dünya su forumu'nda, 19 mart tarihinde yapılan oylama neticesinde ülkemiz, 5. dünya su forumu'na ev sahipliği yapma hakkını kazandı. 5. dünya su forumu 2009 yılında İstanbul'da gerçekleştirilecek. dünya su konseyi tarafından her 3 yılda bir düzenlenen dünya su forumu'nun hangi ülkede yapılacağına ilişkin çalışmalar çerçevesinde ilk olarak, fransa'nın paris şehrinde 7 mart 2006 tarihinde seçici kurul mülakatı gerçekleştirildi. mülakata türkiye'yi temsilen; İstanbul büyükşehir belediye başkanı dr. mimar kadir topbaş, enerji ve tabiî kaynaklar bakanlığı müsteşar yardımcısı salih paşaoğlu, dsİ genel müdürü prof. dr. veysel eroğlu, dışişleri bakanlığı temsilcisi cem utkan ve özel sektör temsilcisi İrfan aker olmak üzere toplam 5 kişilik bir heyet katıldı. katar ve birleşik arap emirlikleri'nin de aday ülkeler olarak katıldığı oylamada türkiye, diğer adayları geride bırakarak bu önemli organizasyonu düzenleme hakkını elde etti.

    1996 yılında 160'dan fazla üye tarafından kurulan dünya su konseyi'ne 2005 yılında 43 yeni üye kabul edilmiştir. günümüzde dünya su konseyi'nin 65 ülkeden 340 üyesi bulunmaktadır.

    konseyde türkiye 41 üye ile japonya ve fransa'dan sonra en çok üyesi olan 3. ülke konumundadır. dünya su konseyi üyelerinin % 13'ü türkiye'deki kurumlardan oluşmaktadır.
    --- alıntı ---






    (16.05.2007 17:36)

bayer

    roche'un tüm otc markalarını bünyesine katan, otc yasası çıktıktan sonra adını daha sık duyacağımız ilaç firması.
    (16.05.2007 11:44)

trevanian

    katya'nın yazı kitabının sonunu okuduğumda gözyaşlarımı tutamadığım, özenli, muhteşem bir kurgu yeteneğine sahip, yeri kolay dolmayacak yazar.
    (16.05.2007 11:33)

sadakat

    bugün var, yarın yok.
    (16.05.2007 11:30)

lucky luke

    ben aslında çocukluğumdan beri red kit'e aşığım. Şu sıralar yine bir iki televizyon kanalında çizgi film var ya; hani her bölümün sonunda, yeniden yolculuklara çıkan, insanlara yardım eden ve asla karşılık beklemeyen o kovboya...

    sarı gömleği, dar lacivert jeani, siyah yeleği ve sarı yeleli atıyla dolaşan kovboya. her zaman aslında onun neden hep yalnız olduğunu ve bir türlü neden evine gidemediğini düşünür dururdum. o siyah saçları rüzgarda dans ederken ve o kadar yakışıklıyken neden yalnızdı red kit? türkçe dublaj ile " evvett" derken vuruldum belki de ben red kit'e veya kızılderililerle anlaşma imzalamak için atına atlayıp, saçlarını rüzgarda dans ettirirken ve evinden uzaktayken.

    neden red kit hep yalnız? ve neden evine bir türlü gidemiyor? red kit'in neden bir sevgilisi yok? yoksa red, evlendiği cadaloz kadından kurtulmak için mi kendini halka adadı? red kit neden o her bölümde karşısına çıkan balon etekli, sarışın veya esmer bin bir çeşit kadından birisine bile vurulmadı? ben ilkokuldan beri her yayımlandığında hala ekranın karşısında iç çekerek onu izlerken, o neden hala yalnız ki?

    kendimi bir kağıda boyasam da, altıma bir jean çekip, bir çift kovboy çizmesi giyip, saçlarıma da bir kovboy şapkası geçirsem, sonra red'in yanına koysam resmi sever mi beni? vazgeçer mi maceradan, yoksa beni de yanına alır mı, birlikte gezer miyiz vahşi batıyı? dere kenarlarında kafamızı dereye sokup serinlesek, konserve fasulyelerimizi yaktığımız ateşte ısıtıp yesek, ben düldül'ü tımarlarken red de bana kahve pişirse...yıldızların altında yarın acaba hangi kötü adamla savaşacağımızı düşünsek... ve ben ılık batı rüzgarı yüzümü okşarken, red'in kollarında uykuya dalsam...

    red kit neden yalnız ki, adının türkçesi kırmızı çocuk olmasına rağmen red neden esmer ki? * Şarkının sözleri neden ben yalnız ve evinden uzak bir kovboyum ki? belki de red evinde kahvesini içmek ve inekleriyle hayvancılık yapmak isteyen sıradan bir batılı... ne halt etmeye adamın adına tezat bir görünüş ve hatta hayat çiziyorlar ki...yoksa red eşcinsel mi? o daracık kotlar falan... kızlara hiç yüz vermemesi... zaten en mükemmel erkeklerin daima erkek arkadaşları olmuştur... yoksa... hayır, hayır buna dayanamam... hayallerimin kahramanı eşcinsel olamaz... peki, ben yine de red'in yaptığı yanlış bir evlilikten sonra evinden uzaklaşmış olduğuna inanmaya devam edeyim. belki de karısı boşanmayı reddetmiştir. tazminatı yüksek tutmuştur belki de... eh red de nerden baksan sevabına işler yapan bir adam, her ne kadar belediye başkanları ile arası iyi de olsa, iş başka özel hayat başka... İmajını zedelememek için bu konulara girmiyordur belki de onlarla...

    bak yazarken bile üzüldüm şimdi red'in haline… sen bunca iyilik yap, tüm vahşi batıyı adam etmeye uğraş ama elin kızıyla başa çıkama. hayır, o siyah gözleri uğruna bile bu adama katlanılır yani, neyini beğenmemiş de haspam kalkıp çocuğa hayatı zindan etmiş!? vurmuş o garibim de kendini yollara... hayır dikkat ediyorum her bölümde daha da zayıflıyor, bir mesaj bu aslında çizere ama çizer kendi derdinde... "adam" demek istiyor belki de; "bak helak olduk yollarda biz de bir ev yemeği yiyelim, bir banyo yapalım, ne biliyim bir akşam bir kadınla yanyana uyuyalım, her yanımız tutuldu samanlıkta yatmaktan, zayıfladık, kemiklerimiz sayılıyor". ama morris, *adama bir rahat banyo bile yaptırmıyor. geçen bölüm en basit örneğidir bunun; yavrum red'im tam ağır ağır soyundu, o daracık jeani çıkardı, gömleğini kayaların üstüne koydu "ah!" dedim tamam budur, yıllar sonra sevdiğim adamın vücudunu göreceğim, insafsız morris yine oradan bir yerden iki kızılderili çizdi içine etti bizim fantezinin...

    morris'i tanıyan varsa arkadaşlar, bakın sevabına bir haber iletin, yazıktır günahtır deyin, adam heder oldu, bir bölüm de kızılderililer efendice otursunlar çadırlarında çeksinler afyonu, * esrarı, dalsınlar sanal alemlere, ne biliyim daltonlar kaçamayıversin hapishaneden bir bölüm de. uzun john geçen bölümlerden birinde girdiği komilik işinde devam etsin, demiryollarına da yeni bir gözetmen bulsunlar... ama rahat bıraksınlar artık red'i... adam gününü bilsin azıcık, gençliği heder oldu at üstünde... ata da ayrıca yazık, ona bu yazıda girmeyeceğim... hayır bu çizgi roman aleminde kahraman mı kalmadı canım, örümcek adamın bile an geldiğinde normal bir hayatı var, bir sevgilisi var, conan her bölümde birini götürüyor... nedir kardeşim bu kadar bir adama yüklenmek?! o da nerden baksan erkektir yani, onun da bir tabak sıcak çorba, bir aile özlemi vardır. kumral, kıvırcık saçlı * bir sevgili çeker belki canı... adamın bağırsakları düğümlendi fasulye yemekten...

    ben buradan bizzat şikayetimi dile getirmek istiyorum.

    "red kİt'e ÖzgÜrlÜk, bİr bÖlÜmcÜk gÖrevsİz geÇecek bİr hİkaye İstİyorummmmmmm!"
    (16.05.2007 09:45)

mazoistik

    kendine zarar vermekten zevk alma
    (16.05.2007 09:27)

adolesanlar

    adolesan dönemi, çocukluk ile erişkinlik arasındaki geçiş dönemidir.
    (16.05.2007 09:26)

demonia

    merhaba, çok teşekkür ederim insanı teşvik eden yorumlarınız için. arada hatalar yaparsam kusura bakmayın, yeniyim alemde .
    (15.05.2007 23:27)

fal

    3 saat boyunca, eğitim düzeyi en tepede, kariyerinde en başarılı, aklı başında, karizmatik, sosyal, güya kendi ile yüzleşmiş, barışmış insanlar olarak fal kuyruğu bekledik. dışardan bakıldığında acayip eğlenen, çok renkli bu grup, özünde çözemediği binlerce problemin çözümünü, ilkokul mezunu olduğunu tahmin ettiğimiz ve sürekli "ok mi?" diyen bir kadında aramaya gelmiştik.

    eğer yaşamın beş duyusu varsa ve bize her koldan saldırabiliyorsa, bunu daha önce yaşadığınızı, bedeninizden sarı bir ışığın çıktığını, çekildiğinizi, kaybolduğunuzu, yere çarptığınızı daha önce hissettiyseniz, merhaba ben de dün bunu yaşadım, kulübe hoşgeldiniz.

    amaç eğlenmek miydi başta, hiç sanmıyorum. hepimiz gayet net biliyorduk ki sorularımızın cevabı için burada bekliyorduk. bizim gibi entel tayfası, 10 dakika devlet dairesinde bile söylenmeden bekleyemez. mutlaka bürokrasiye, devlete küfreder ve acelesi yoksa o işin, mutlaka mekanı terk eder. ama tokat yemek, kendimizle yüzleşmek, belki de arınmak için 3 saat bekledik, o çayı zehir, kahvesi nohut olan yerde...

    sırayla içeri girip, gözlerimiz ayrılmış, dilimiz tutulmuş, kafamız karışmış, "hassiktirrr..." diyerek çıktık. sessizlik...anlatıp, anlatmamak. ben anlatmayı en az isteyen, güya en son baktırıp, en inanmayan, tek başıma yürümek isteyen, susmak ve susmak isteyen, kendini kabul edemeyen, yaptığı hatalar yüzüne vurulunca, hem de fal insanı tarafından, hazmedemeyen...

    -"İçmeye gidelim mi?"
    -"yapacak daha iyi bir şeyimiz yok, kadın ağzımıza sıçtı..."
    -"İçelim ve mümkünse biraz sessiz kalalım, konuşmayın azcık olur mu?"
    -"bu da krize girdi, buyrun."

    benim yüzümden bitmiş... kahve içememiştik ya, ben yapmışım. sorgulamasaymışım... sorgularım kardeşim, ben öyleyim. ben öyleyim diyebiliyorken, başkalarına akıl vermemeli ve değiştirmeye uğraşmamalıymışım.

    -"bir yaratan zaten var, sen niye tanrıcılık oynuyorsun kızım, haddini bilip otursana!",

    allah, kendine eş koşunca kendimi, belamı vermiş işte... ellerim titriyor. deprem yaşamışım, çünkü... değişmemeye kararlı adama aşık olmuşum. yani, şapa oturmuşum, allah belamı vermiş. susmalıymışım. sabretmeli ve olduğu gibi kabul etmeliymişim.

    aslında çok zavallıyız...güvensiziz, bilinmeziz, korkağız...ve bir falcı kapısında, 3 saat bekleyecek kadar, söylediklerinden etkilenecek, kendimize hesap soracak kadar çaresiziz, yalnızız... Çok aşığız...
    (15.05.2007 20:34)

y kromozomu

    seri katillerde y kromozomunun yüksek olduğuna inanılır, pek çok dini grup, y kromozomu yüksek insanları kötülüğün nedeni olarak gösterirler.
    (15.05.2007 20:26)

psikolog

    her hafta gittiğimde, "bir dahaki sefere bırakacağım, sinir oluyorum bu adama!" dediğim ama bir türlü bırakamadığım, beni subjektif değerlendiren ve her gittiğimde kavga ettiğim adamdır. mecbur muyum ben normal olmaya?
    (15.05.2007 20:25)

chery

    Çin'in, 3. büyük otomotiv üreticisidir. ağustos ayında ülkemize de gelecektir. oldukça uygun fiyatlara, herkesi araba sahibi yapacaktır. Tek r ile yazılmaktadır.
    (15.05.2007 20:23)

maden suyu

    madensuyu ülkemizde, pek fazla tüketilmeyen bir içecek. avrupa'da kişi başına yılda 150 litre madensuyu tüketilirken, bu oran türkiye'de 3 litrenin altında. oysa ki madensuyu, kozmetikle ve yapay pek çok ürünle çözmeye çalıştığımız sorunlarımızın devasıdır. (cildi tazeler, mide yanmalarına iyi gelir, doğal ve faydalı içeriği sayesinde, vücudun ihtiyacı olan mineral desteğini verir vb. ) yapılan en önemli hata: her asitli su maden suyu değildir, maden suyu kaynaktan çıkar, kimi zaman gazı yoktur veya oldukça azdır. ancak soda, içine gaz katılmış, doğal olmayan bir içecektir.
    (15.05.2007 20:21)

doğa derneği

    doğa derneği, diğer çevre koruma derneklerinden farklı olarak, "doğa" kavramını bir bütün olarak ele alan bir kurumdur. İnsanı, hayvanı, çiçeği, böceği aynı kavram içerisinde değerlendirir ve korunması için her birinin birbiri ile uyumlu yaşaması için çalışır. Şu anda türkiye'deki 305 özel bölgenin korunması için çalışmalarını sürdürmekte olan dernek, nesli tükenmekte olan hayvan ve bitki türlerine öncelik vermektedir.


    --- alıntı ---
    doğa derneği, bu görevi yerine getirebilmek için;

    yerinde ve doğrudan uygulama projeleri yürütür,
    kapasite geliştirme ve eğitim çalışmaları yapar,
    kampanya vb. iletişim etkinlikleri yürütür,
    doğal kaynakların akılcı kullanımına yönelik yasal alt yapıyı güçlendirmeye çalışır,
    gündemdeki çevre sorunlarına diğer sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çözüm önerileri getirir,
    başta avrupa birliği ölçeğinde olmak üzere uluslar arası işbirlikleri kurar,
    doğadaki değişimleri izleyip değerlendirebilmek için bilimsel araştırmalar yapar.
    --- alıntı ---

    ( kaynak: www.dogadernegi.org)

    pek çoğumuz doğru zannedip uyguladığı doğa koruma yöntemlerinin, aslında yanlış olduğunu fark etmenizi ve daha bilinçli hareket etmenizi sağlar. siteyi ve gezilerine katılmanızı öneririm.
    (15.05.2007 16:50)

sayfa: 1...-12-13-14-15-16

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.