saruman

  1. valar'lar tarafından orta dunya'ya gönderilen bes büyücüden biridir. ilk filmde gandalf yuzukle ilgili akıl almak için gittiğinde onun da kendisini sauron'a sattıgını ögrenir. isengard'da bulunan orthanc'ta yasar.

    (vegmas 27.03.2006 19:46)
  2. beş istar arasında en yaşlı, kıdemli, kudretli ve bembeyaz olanıdır.
    esasen aulë'nin emrindeki bir maia olan saruman* yine onun tarafından seçilerek istari'ye katılmıştır.

    saruman onun insanlar arasındaki adıdır ve "marifetli adam" demektir.
    quenya lisanında "curuno" ve sindarin lisanında "curunír" olarak bilinir ki ikisi de "hünerde usta olan" anlamına gelir.

    elleri çok beceriklidir saruman'ın, ancak dili ellerinden de beceriklidir.

    -yüzüklerin efendisi iki kule, saruman'ın sesi, ikiyüzaltı, ikiyüzyedi ve ikiyüzsekizinci sayfalar-

    '...merdivenlerin dibinde gandalf ile kral atlarından indiler. "ben yukarı çıkacağım." dedi gandalf. "daha önce orthanc'a gelmiştim ve içine atıldığım tehlikenin ne olduğunu biliyorum."
    "ben de çıkacağım yukarıya," dedi kral. "ben yaşlıyım ve artık hiçbir tehlike beni yıldırmıyor. bana bu kadar çok kötülük yapan düşmanım ile konuşmak istiyorum. éomer de benimle gelecek ve yaşlanmış ayaklarımın tökezlememesi için bana göz kulak olacak."
    "nasıl arzu ederseniz," dedi gandalf. "aragorn da benimle birlikte gelecek. diğerleri merdivenlerin başında beklesin. eğer görülecek veya duyulacak bir şey olursa, oradan görüp duyabilirler."
    "hayır!" dedi gimli. "legolas ile ikimiz daha yakından görmek istiyoruz. burada bir tek bizler kendi türümüzü temsil ediyoruz. biz de sizin peşinizden geleceğiz."
    "gelin o halde!" dedi gandalf ve bunu söyledikten sonra merdivenlere yöneldi; yanında théoden vardı.
    rohan süvarileri, merdivenin her iki yanında, efendilerinin başına geleceklerden korkarak huzursuzca atları üzerinde beklediler. merry ile pippin en alt basamağa oturdular; kendilerini güvensiz ve önemsiz hissediyorlardı.
    "buradan kapıya kadar yarım millik balçık bir yol var!" diye homurdandı pippin. "dikkatleri üzerime çekmeden yine nöbetçi odasına tüyebilmek isterdim! ne halt etmeye geldik ki buraya! bizi isteyen yok."
    gandalf orthanc'ın kapısının önünde durarak asasıyla vurmaya başladı. kapı içi boş bir sesle gümbürdedi. "saruman, saruman!" diye seslendi yüksek, emreden bir sesle. "saruman ortaya çık!"
    bir süre hiçcevap gelmedi. sonunda kapının üzerindeki pencerenin sürgüleri çekildi fakat kapkara açıklıkta hiçbir şey görünmüyordu.
    "kim o?" diye sordu bir ses. "ne istiyorsunuz?"
    théoden şaşırdı. "ben bu sesi tanıoyrum," dedi, "ve bu sesi duyduğum ilk güne lanet olsun."
    "madem onun ayakişlerine bakar oldun gri­ma solucandil, git de saruman'ı getir!" dedi gandalf. "zamanımızı boşa harcama!"
    pencere kapandı. beklediler. aniden başka bir ses konuştu, müzik gibi alçak tonlu bir ses; sesin ta kendisi bir büyü idi. bu sesi farkında olmadan dinleyenler duydukları sözcükleri çok nadiren tekrarlayabilirlerdi; bunu yapabilirlerse de hayrete düşerlerdi, çünkü sözlerin güçleri çok azalmış olurdu. genellikle bu sesi dinlemenin çok zevkli olduğunu hatırlarlardı; bütün söyledikleri akıllıca ve bilgece gelirdi onlara; hemen kabullenerek, kendileri de aynı bilgeliğe ulaşmak isterlerdi. başkaları konuştuğunda onların sesi, o sese nazaran sert ve kaba gelirdi; eğer biri sesi reddedecek olursa, büyünün etkisi altındakilerde bir ögke belirirdi. kimisi için büyü sadece ses onlarla konuştuğu sürece etkili olurdu; ses başkalarına konuştuğu zaman, nasıl insan yapılan numarayı bildiği zaman hokkabazı ağızları bir karşı açık seyredenlere gülümserse, öyle gülümserlerdi. kimisi için ise sesin kendisi onları bağlamak için yeterliydi; fakat sesin fethettiği kişiler için, çok uzaklara gitseler bile etkisi devam eder ve durmadan o sesin yumuşak yumuşak kendilerine fısıldayıp onları sıkıştırdığını duyarlardı. gakat kimse etkilenmeden kalamazdı; kimse bu sesin ricalarını ve emirlerini, zihnini ve iradesini zorlamadan reddedemezdi; tabi zihnine ve iradesine hakimse.
    "evet?" dedi ses, kibar bir soru ifadesiyle. "neden istirahatımı bozuyorsunuz? gece gündüz bana hiçrahat vermeyecek misiniz?" sesin tonu, hak etmediği saldırılar karşısında rencide olmuş iyi kalpli birininki gibiydi.
    hepsi hayret içinde yukarı baktı, çünkü geldiğini duymamışlardı; korkuluklarda durmuş onlara bakan bir şekil gördüler; onlar gözlerini hareket ettirdiklerinde veya o kıpırdadığında değiştiği için rengi kolay kolay seçilemeyen büyük bir pelerine sarılmış yaşlı bir adam. yüksek alınlı, uzun yüzlüydu; şu anda ciddi, yadımsever ve biraz da yorgun bir ifade taşısalar da, kara gözlerinin derinliğini kestirmek güçtü.
    saçları ve sakalı beyazdı ama dudakları ve kulaklarının etrafında hâlâ siyah saçlar görünüyordu.
    "hem benziyor, hem benzemiyor," diye mırıldandı gimli
    "haydi ama," dedi yumuşak ses. "içinizden en az ikisini ismiyle tanıyorum. gandalf'ı buraya yardım veya nasihat aramaya geldiğini ümit etmeyecek kadar iyi tanıyorum. ama siz, rohan yurt'unun hükümdarı théoden siz soylu nişanlarınızla, dahası eorl hanedanı'nın zarif simasıyla kendinizi hemen belli ediyorsunuz. ah üçkere şanlı thengel'in şerefli oğlu! neden daha önce ve dost olarak gelmediniz? ne çok arzu etmiştim sizi, batı topraklarının en kudretli kralını görebilmeyi; özellikle de şu geçen yıllarda, sizi kuşatmış olan şu akılsızca ve kötü düşüncelerden korumak için! çok mu geçartık yoksa? rohan'lı adamların da katkısının bulunduğu, maruz kaldığım bu zararlara rağmen, sizi hâlâ koruyabilir, eğer seçtiğiniz bu yolda ilerlemeye devam ederseniz kaçınılmaz olan yıkımınızdan kurtarabilirim."
    théoden konuşmak istiyormuş gibi ağzını açtı ama bir şey söyleyemedi. önce kara vakur gözleri kendine çevrilmiş olan saruman'ın yüzüne baktı, sonra yanında duran gandalf'a; tereddüt eder gibidi.
    gandalf hiçbir hareket yapmadı; sanki henüz gelmemiş olan bir çağrıyı bekleyen biri gibi, bir taş kadar sessiz durdu. süvariler ise önce saruman'ın sözlerini onaylayarak mırıldandılar; sonra onlar da sessizleşti, sanki büyülenmişler gibi. onlara öyle gelmişti ki gandalf efendileriyle hiçböyle kibarca ve böyle uygun sözlerle konuşmamıştı. şimdi gandalf'ın théoden ile olan bütün ilişkileri kaba ve kibirli görünüyordu onlara. sonra kalplerinin üzerinden bir gölge geçti, büyük bir tehlikenin korkusu: saruman kaçış kapısının yanında durmuş onu içerden hafif bir ışık sızacak kadar aralamışken, gandalf'ın yurt'u sürüklediği karanlık içindeki sonun korkusu. ağır bir sessizlik çöktü.'

    umarım saruman'ın çevik dilini tolkien'in usta kaleminden okurken yeterince eğlenmişsinizdir.

    istari ile orta dünya'ya vardığından başlayarak bin sene boyunca orta dünya topraklarını arşınladı saruman.
    -bu uzun gezileri sırasında sauron ile karşılaşıp anlaşmaya vardıklarını düşünmemek elde değil.-
    bu uzun gezileri sırasında tüm diğer istari gibi o da kendine araştıracak bir konu seçti ve bu konu güçyüzükleri'ydi.
    -aulë'nin maiarı pek hırslı oluyor...-

    ak divan'ın ilk toplantısında saruman -her nasılsa artık ben bilemem, çok bilgece konuşmuştur herhalde- başkan seçiliverdi.

    bin yıllık uzun gezilerin sonunda yorgunluğunu atıp araştırmalarını kıçı sandalye görerek devam ettirmek isteyen saruman'ın yardımına zamanın gondor vekilharcı -ki ondokuzuncuya denk geliyor- beren yetişti ve gondor'un tapulu arazisinde kalan isengard ile ortasındaki orthanc'in anahtarını ona verdi.

    yüzük savaşları sırasında saruman mordor ile ittifakını resmileştirerek herkesin düşmanı oluverdi. işte tam o sıralarda kendine bir güçyüzüğü döken saruman artık ak saruman olmadığını söyleyerek kendini rengârenk saruman ilan etti ve insan, ork kırması olan uruk-haileri yarattı. orklar ona sharkey diyordu ki bu da ork lisanında "yaşlı adam" demek olan sharku'dan geliyordu.

    bir kısım uruk-hai, bol bol ork ve dunland'lılardan oluşan ordularıyla miğfer dibi'ne saldıran saruman kaybetti ve tam o sıralarda isengard'a saldıran ent kuvvetlerince rehin alındı ve az üstteki alıntıda yazılı olaylar gerçekleşti.

    ancak daha ileride ağaçsakal'ı kandıran saruman isengard'dan shire'a kaçtı, ancak oralarda kendi uşağı gri­ma tarafından öldürüldü.

    öldükten sonra ruhunun orta dünya'yı terkedişini herkesin gördüğü söylenir, ancak ben orada değildim, bilemiyorum.
    (tospik 20.08.2006 18:24)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.