akademik personel ve lisansüstü sınavıdır ve lisans üstü eğitim sınavı lesin ismi ve şekli değişmiş halidir. yüksek öğretim kurumlarında öğretim elemanı kadrolarına atanmak için yapılması gereken sınavla les birleştirilmiş ve yeni adı ales olmuştur.
ales, ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde olmak üzere iki kez yapılacak. sınavda 40’ar sorudan oluşan sayısal-1 ve sayısal-2 testleri ile 80 sorudan oluşan sözel testi yer alacaktır.
yüksek lisans ve pedagojik formasyon almak için girip, geçerli not almanız gerekli olan sınav. süre problemi vardır, sorularda kolaycanadır... ** güz dönemi için başvurular başlamıştır. 10 ekim'de sondur.
yıllar sonra insana öss deki performansını ne derece kaybedebileceğini gösteren sınav.
oturup dan gibi bi ales denemesini çözmeye başlarsınız. sorular üstünde gezinip zevk almaya çalışırken saatin nasıl geçitğini bile anlamazsınız ve gerekli zaman dolmuştur.
son tahililde denemeden girmemek lazımdır.
Gençlerinin hayatını sınavla degerlendiren bir ulkede siz kocaman adam oldunuz siz yarın mühendis doktor olcaksınız ama hala sınav var diyen bir sistemın getirdigi ve seve seve ilkesini benimseyen erkeklerin askerden yırtması için girmesi gereken bir sınav işte....
akademik kariyer amaçlayan herkesin iki yılda bir başına bela olan bir işkence türü. sınavın kendisi pazar bulmacaları kıvamındadır fakat süre insanı kahreder çoğu zaman. hele de ülkenin beyin takımını oluşturması beklenen insanların, sıralara oturup, kanadalı sporcunun arkasındaki sporcu hangi ülkedendir gibi acayipliklere muhatap olması, ülkenin eğitim politikasının sorununun neler olduğunu suratımıza tokat gibi çarpar. fakat elden bir şey gelmeyince daha bir sıkılır insan. son olarak, bu sınava çalışarak girmek imkansızdır, zira her zaman daha acayip sorular bulunur.
ülke vatandaşlarının ömür boyu militer ilkokul havasından çıkmaması için elzem görülen akademik sınav. a-k-a-d-e-m-i-k s-ı-n-a-v. yat ali yat, at ali at'ın uzun cümle halleri. geçince mi başarılı sayılır geçmeyince mi ali?
lisansüstü eğitim sınavının yök tarafından çıkartılan kanununa göre artık akademik personel olmak için de aranacak bir özellik olabilmesi nedeniyle adının değişip akademik personel ve lisansüstü eğitim giriş sınavı olmuştur. bu dönemki sınav başvuruları ile ilgili bilgiyi http://www.vampir.uni.cc/ adresinden takip edebilirsiniz.
yüksek lisans eğitimi için gereklidir fakat yeterli değildir. yabancı dil puanı ve mezuniyet ortalaması değerleri ile birlikte, belirli ortalamaları alınarak puanlama oluşturulur. bu puanlamaya göre sıralanan adaylar, mülakata kabul ya da red edilirler. mülakat sonucunda ki değerlendirme puanında kontenjana giren adaylar yüksek lisans eğitimi yapmaya kabul edilirler.
saman altından çaktırılmadan KALDIRILMIŞ, fekat bu fiilin öğrencilere sızması sebepli öğrencilerin ibret-i aleme kapak olsun dercesine kendilerine gönderdiği yüzlerce diploma ile bir başına kalmış yök ü iki arada bir derede bırakmış sınavdır!
kendisi yerine sadece GANO yani genel not ortalaması kullanılacaktır.
sitede halen daha başvuru tarihi mart olarak görünse de, 4 şubatta yani yarın kesin açıklama yapılacaktır.
kısaca dilediğimce sövmek ve sırf ortalama yapabilmek adına okulu uzatma kararına bünyemi alıştırmaya başlamak için yarını beklemekteyim. sevgiler.
alesi kaldırırlar yeni bir sınav icad ederler. dört yıl kendi üniversitesinde eğitip, diplomasını verip sonra sen yeterli değilsin, diplomayı adet yerini bulsun diye verdik anlayışı ile sınavdan sınava koşturup, her sınavdan bilmem ne kadar para alıp biraz yöke, biraz bakanlığa, biraz bilmem kime ayıran sistem akardan vazgeçmez.
ales her ne kadar yapısı itibari ile mantıklı bir sınav olmasa da, eğer türkiye'de yüksek lisans yapmak istiyorsanız size kapı açan bir sınavdır ve hatta araştırma görevlisi olmak istiyor veya devlet bursu ile yurt dışında eğitim almak istiyorsanız da belirli bir puan limitini aşmanız gereken bir sınavdır. sorular bilgi ve beceri yerine hızlı soru çözüp çözemediğinize ve dikkatli olup olmadığınıza bakmaktadır. basit matematik problemleri ve görecce uzun paragraflar dışında bir şey barındırmaz.
ancak, genel not ortalaması denilen olay tamamen başka bir konudur. zira, okuldan okula not sistemi farklı olduğundan yapacağınız ortalama tamamen objektif değerlendirimiş dahi olsa farklılıklar gösterecektir. ayrıca hocaların not verme sistemlerindeki değişiklik, kimisinin hakettiği ortalamayı alamayışı veya hakettiğinin üzerinde bir ortalamaya sahip oluşu olaya farklı boyutlar katacaktır elbette.
ales mantık olarak saçmadır evet, ancak eğer varsa onun yerini alacak sınavın da ne şekilde uygulanacağı önem arz edecektir. her bölüm için ayrı sınav mı yapılacaktır, bu soruarı ilgili üniversite mi, yoksa tüm türkiye'de aynı sorular kullanılmak üzere bir grup akademisyen mi hazırlayacaktır. okuldan okula değişen müfredat sonucu sıkıntı yaşayacak öğrenciler, öss gibi kitaplarla bu sınavlara mı çalışacaklardır?
daha yanında pek çok soru işareti getirir bu durum. bakalım alesin kalkacağını zannetmiyorum, ancak kalkarsa da yerine gelecek sistemin ne olacağını ciddi şekilde merak ediyorum.
an itibariyle yarın yani pazar günü 09.30 da yani sabahın 'kör oğlu kör' vaktinde yapılacak olan ne idüğü belirsiz sınavdır.
sistem yine yeni yineden değişmekle beraber, nerden ne demde hangi alemde soru sorulacak, bekleyip şaşıracağız.
yarın karga bebelerini uyandırmaya kıyamadan yollarda bam teli misali gerik olacak ya da olmayacak olan tüm kaderdaşlara başarılar dilerim.
fakat, şahsen soruların idüğünün belirsiz olmasından daha mühim bir ayrıntıya takılmış durumdayım şu dakikalar...
kalem ve şeker dağıtımı yapılacakmış, sigara paketi bile sokamıyormuşuz kendimizle beraber.
algılama failed.
sigaramın ne günahı var, demek isterdim. fakat ha içerde ha dışarda.
ben bu kalem olayına takılıyorum. parası neyse desinler, ben uğurlu mavi kalemimle çözmek istiyorum, onla öss ye girdim, üniversite onla bitti. şimdi anlatsam deli dicekler. desinler arkadaş, kalemi okuttum, kendimi okuttum, totem yaptım. aynı zamanda kalemim solaklığıma ergonomik. nolucak şimdi?
kalemtraş da dağıtılacakmış. sevgi pötürcüğü gibiyim, çatlamak istiyorum. çocukluğuma inerim merdivenle, çöp tenekesinin önünde muhabbet sohbet, bi sigara da yakarım oh mis.
akabinde şeker de bırakacaklarmış masalara. son kullanma tarihi geçeli kediler iki kuşak çoluk çocuğa karışmıştır heralde. bence direk burundan tıkıştırsınlar. benim sinirim makarna küfünden daha beter kokarken, şeker komasına girsem nolur allasen.
sınava bir başlarına gelecek olanlar kazara yolunu şaşırsa, geç kalsa, sıkıntıya düşse paçalarını nasıl kurtarırlar bilinmez.
çevredeki kırtasiyelerde sınav binasına alınmayan eşyalar 1 TL ye kirada kalabiliyormuş sınav bitimine kadar.
yok artık demek istiyor, böyle bir ticaret hiçbir ülkede yok diyor, sınav sonunda zaten geri toplanacak olan kalem silgilerin kullanıldığından çok daha fazla bedelin alınabilindiğine gülümsüyor, yakında kitapçıkların da sayfa sayfa kiralanabileceğini, bunun 3 ile çarpılıp sayfa sayısına göre öğrenciden temin edileceğini görebiliyorum.
'acaba çalarlar mı',
'kesin başkasınınkiyle karışır bende bu şans varken...'
'erken çıkayım da sınavdan kalabalığa kalmayayım'
ve benzeri formatta düşüncelerle o sınavdan hayır beklemek karıncadan fil yumurtlamasını beklemekten çok farklı değildir.
taktik mikemmel ama, önce demoralize et, sonra sıva.
biz Türkler nasıl diyor, ense sevmek, sırt dövmek.
girişte anahtar, saat, yüzük, silgi, kalemler ve su şişesi ile giremeyeceğim söylenip; su şişesinin etiketini yırtıp diğerlerini de babama teslim ederek girebildiğim sınavdır. ösym'nin her sınavda belirttiği yumuşak uçlu kurşun kalem dediği şeyin fatih marka 2½B kalem olduğunu, yumuşak dediği silginin markasız kötü kalite bir lastik olduğunu, yeni sınavcılarımızın şekere önem verdiğini öğrendiğim kalemtraş kullanmanın hala zevkli olduğunu farkettiğim sınav oldu ayrıca. e tabi kalem açarken bi ara çöp tenekesinin başındaymışım gibi hissetmedim değil.
istanbul'daki sınavda verilen kalemler faber castel'di, gayet iş gören cinstendi. beni kalem taşıma derdinden kurtardığı ve biraz da olsa giriş ücretimin karşılığını aldığımı düşündürdüğün için teşekkürler ösym. bir sonraki sınavda mümkünse masaj da istiyorum.
şu sıralar deli'nin ösym gözümü ye şarkısını tekrar gündeme getirmiş, ösym sınavıdır.
kalem ve silgi yasak değildir diyerek girdim okula. polis üstümü aradı, kalem ve silgiyi buldu, bunlar yasak dedi. nasıl yani dedim. basbayağı yasak kardeşim, şöyle kenara bir yere bırak çıkınca alırsın dedi. la havle çekip gittim bir köşeye bıraktım kalem ve silgiyi. tekrar aradı üstümü, az önce farketmediği saati farketti. Saatte yasak dedi. Ne alaka yahu dedim, bildiğin çarkla çalışan analog bir saat. Ne zararı olabilir ki, bize zamanın kıymetini anlatmaktan başka. Ben bilmem, o saat çıkacak dedi.
Peki dedim başka bir şey gerekiyor mu diye sordum. Mesela beynimizi çıkarsak bir köşeye koysak, sınav çıkışı gelip alsak. Ee bu kopya çekme işini yöneten kısım beynimiz malum. Gerek yokmuş o kadarına. Beyin bedavaymış, geri kalan her şeyi size verecekler içeride dedi polis beg.
Çıktım, eşyaları bıraktım, yine geldim. Bu sefer anahtarı yakaladı cebimde. E auaoa oyum diyen Gökmen Özdenak gibi kalakaldım. YOk birader, o kadar da değil dedim. Tamam dedi, ama cüzdanına bakmam gerekiyor. Peki dedim, inceledi cüzdanı. Bir şey bulamayınca buyur etti içeri.
İşte ondan sonrası, değişmiş bir ales sistemi, hafiften zorlaştırılmış kafa yormayı gerektiren sorular.
2010 sonbahar dönemi sonuçlarının bugün itibari ile açıklanmış olduğu sınavdır. Bugüne kadar girdiğim tüm aleslerde istediği puanı alamayan ben; bu sınavda da yine istediği puanı alamamış olmanın verdiği hüzün içerisindedir. Sevgili ösym sözüm sana; akademisyen olmanın şartı saçma sapan sorulara az sürede doğru yanıt vermek midir? Ya da o soruları cevaplamak akademisyenlikle,bilimle ilgili midir ki sen beni bilim insanlığından soğutuyorsun?
Umutlarım yine bahara kaldı... Artık bahar döneminden de istediğim puanı alamazsam bir hayalim de yine ösym tarafından suya düşecek diye korkmaktayım...
vay arkadaş ne akademik ülkeymişiz, nereye gitsem bi kuyurk, kalabalık. internetten şifreile kayıt ise yarım dakika alıyormuş anasını satayım, bu güne kadar sıkıntıyı boşa çekmişiz anlaşılan.
pis bir sınav. "hahhaha çok kolay ya, hahahah" dersiniz ilk soruları gördüğünüzde, normalde ilkokula aldığınız nota göre pekiyi alacakken, bakarsınız ki size yetmez aldıklarınız. adamlar neredeyse tüm soruları doğru yanıtlamanızı bekler. ben başka sınavda 100 üzerinden 90 almanın pek başarılı sayılmadığını görmedim, manyakmısınız olm, bu yaştan sonra toplama çıkarma mı çalışalım?
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.