esin perileri ve laf ebeleri

  1. tarihimizin hiçbir noktasında coşkun bir ruh, toplumsal bir arzu ve fedakarlık duygusu yaratılmasına bugünkü kadar ihtiyaç duymamıştık.

    karamsarlık tiradları entellektüel bir çaba gerektirmez, dünya onlar olmadan da pekala başının çaresine bakabilir. ama, insanları umut ve cesaretle uyandırmak, zeka ve duyarlılık karışımı gerektiren bir iştir. peki, daha da yoğunlaşacağı yolundaki tehditleriyle karşı karşıya olduğumuz bu yoksulluğun ve mutsuzluğun ortasında, kim bir adım öne çıkıp neredeyse insanüstü bir çaba gerektiren değişimi gerçekleştirmek için bizleri ayaklandırabilir?

    bir grup insan var ki, onlardan yardım istemek hakkımızdır. o insanların toplumsal bilincimizi harekete geçirmeleri büyük bir mutlulukla kabul görecektir. yoksul halk kendi hataları ve kapitalistlerin açgözlülüğü yüzünden acı çekerken, şairlerin, yazarların, müzisyenlerin insanları etkileme güçlerini seferber etmelerinin vakti çoktan gelmiştir.

    bir yandan zenginliğe duydukları aşkı teşhir ederken, bir yandan da zenginleşmek için duydukları arzuyu dile getirmeyi bir kenara bırakıp, sahip oldukları etkileme gücünü iyilik ve adalet ideallerinin emrine vermeleri elzemdir.

    hal böyleyken, halkın yüreğine ulaşan ve onlara esin kaynağı olan şair ve baladların yerinde yeller esiyor.

    şairlerin, yazarların hizmetine bunca ihtiyaç duyduğumuz bu zamanda, gazetelerin sütunlarında nelerle karşılaşıyoruz? kimileri kendi servetlerine servet katmaktan başka bir işe yaramayan melankolik bir karamsarlığı sunuyor, kimileri siyasi liderlerin icraatlarını magazin hikayesi haline getiriyor, kimileri de toplumsal adalet ve özgürlük duygularını suistimal ediyor; halkı yüreklendirmeyi değil, tam tersini amaçlıyor. bunlar yeterince kötü ama daha da beteri var. ülkenin esine ve cesarete susadığı bir zamanda, yeteneğini fahişe yapan kalemler, halkın büyük çoğunluğunun kavramasının mümkün olmadığı bir jargonla kelam ediyor.

    yazdıklarında müzik olmayan, düşüncelerini sade bir dille ifade etmekten aciz bir insan, şair veya müzisyen sıfatını hak edebilir mi? dahası, bir halk, düşünce ve eylem vasfına sahip her bir bireye bunca muhtaçken, kelime oyunları ve kulak tırmalayan cümlelerle iştigal edenler, şair ve müzisyen sıfatına layık olabilir mi?

    yaşadığı şehir yanarken şarkı söyleyen romalı despot, cehaletini özür yapabilir. ama, halkının çoğunluğu açlıkla mücadele eden bir entellektüelin, bir sanatçının herhangi bir mazereti olabilir mi?

    söz konusu entellektüellerin, sanatçıların yazıp söylediği onca laf içinde, insanların kanını kaynatan, halkın bağrında daha iyi, daha faydalı bir hayat arzusu uyandıran kaç satır var?

    öyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız ki, ideal diye ne varsa, güzel olan ne varsa, teknolojinin ve menkul kıymetler borsasının manipülasyonlarıyla yok ediliyor. iyi şairlere, müzisyenlere hiç bu kadar ihtiyacımız olmamıştı. ve hiçbir zaman, laf ebeleri, bu çağdaki kadar fuzuli olmamıştı.

    halk acı çekiyor ve görünen o ki, acısı daha da artacak. sorumluluk duygusu uyandıracak, toplumu umutla esinlendirecek kalemler nerede?

    oscar wilde, pall mall gezette, 1887
    (iknowthepiecesfit 14.09.2007 18:49)
  2. iknowthepiecesfit'ten alabilmek için günlerce dil döktüğüm oscar wilde aforizmalarıyla dolu harikulade yazı.
    (dawn 14.09.2007 23:43)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.