ilk bölümleri ile tezat iyi olmamış bir devam oyunudur. zira commandos serisinin geleneksel oynama tarzı yoktur. üç boyutlu olması da hiç iyi olmamıştır. biraz call of duty biraz da soldier of fortune havası verilmiştir. oyunun stratejik boyutu adeta uçurulmuştur yok edilmiştir.
bilgisayar oyunları dünyasında kendine özgü tarzıyla* çok önemli bir yere sahip, pyro studios ve eidos interactive yapımı mükemmel bir taktik-strateji oyunudur.
serinin ilk oyunu; 1998 çıkışlı commandos: behind enemy lines'tır. buna ek paket olarak 1999 çıkışlı commandos: beyond the call of duty gelmiştir. sonrasında da 2001 çıkışlı commandos 2: men of courage takip etmiştir. ancaaak; commandos 3: destination berlin adıyla 2003'te çıkan devam oyununun alışılagelen commandos oyunuyla* uzaktan yakından alakası yoktur zira bir first person shooter'dır. bana göre oynayıp zaman kaybedilmemelidir.
oyunumuzun ana karakterlerinden bahsetmeden olmaz;
oyunda ingiliz özel kuvvetlerine mensup her biri türlü meziyetlerle donatılmış 6 komando bize eşlik etmekteler.
ilk olarak green beret'ten bahsedelim;
en has yeşil berelilerden biri olan tiny lakaplı green beret tam bir komandodur. edeleli vücudu ile elinden gelmeyen iş yoktur. tam anlamıyla vahşidir, buna rağmen komando birliğimizin lideridir. karda ve kumda kendini gömebilmesi en yararlı özelliğidir. decoy adındaki radyosuyla da düşmanın dikkatini dağıtmak açısından iş görür. ustaca kullandığı bıçağı ile nice boğazlar kesmiştir. bitmedi... duvarlar onun için engel değildir, kapıya gereksinim duymaz, tırmanıverir. düşman cesetlerini taşıyıp saklamada üstüne yoktur.
emirlerinize mutlak uymaya çalışır;
-i'm comin' -i'm afraid i can't do that officer -immediately, sir!, en bilinen replikleridir.
the marine, lakabıyla fins;
mükemmel bir ingiliz aksağanı ile konuşur. sırf konuşmasını duymak için çoğu işin üstüne kaldığı olur. tüpü, zıpkını, şişme botu ve komando bıçağıyla düşman alanına denizden sızmak onun işidir. tıkladığınızda aheste aheste yiieess der. hele bir yiieess sööö deyişi vardır adamın yağlarını eritir.
the sniper, lakabıyla duke;
grubumuzun sınırlı sayıda mermi taşıyan keskin nişancısı. aslında hem varlığı hem de yokluğu dert olan bir komandodur. olmadığı oyunlarda ah şimdi duke burda olacağdı da indireydim şu keklikleri dersiniz, olunca da ulan hangi birini duke ile öldürmeli diye kara kara düşünürsünüz. bulunduğunuz görevde the driver yoksa aynı zamanda medic görevini de üstlenir.
the sapper, lakabıyla inferno;
grubumuzun patlayıcı uzmanı, tel kesicisi, ayı kapancısı.
sırt çantasından herşey çıkabilir. özellikle devriyelerin yoluna kurduğu ayı kapanı ile çok canlar yakmıştır. genelde oyunun sonlarında yok edilecek binaların, havaya uçurulacak radyo istasyonlarının işini bitirirken çekilin ben bomba ekibindenim diye bağırır.
the spy, lakabıyla frenchy;
taktiksel açıdan grubun en önemli elemanı. akıcı şekilde konuşabildiği 5 dil ile mükemmel bir casustur. ne zaman ki çamaşır telinde asılı komutan üniformalarından birini çalıp giyer, görevi o zaman başlar. öyle bir an gelir ki ekranda siz bile bulamazsınız. amacı mümkün olduğunca az şiddet kullanarak en fazla hasarı vermektir. genelde arkadan yaklaşıp eterli bez ile bayıltır yahut zehirli iğne ile öldürür. öldürdüğü düşman cesetlerini zorlana zorlana da olsa taşır, saklar. giydiği üniformanın rütbesine göre devriye gezen astlarını sorguya çeker, komandolarınızı götürmek istediğiniz noktaya ulaştırırken görülmemelerini sağlar. aman!, birini öldürürken falan farkedilirse büyük ihtimalle oracıkta kurşuna dizilir.
the driver, lakabıyla tread;
motorlu araçları sürmek onun işidir. bu görevi yanında medic olarak sağlık çantasının sahibidir. taşıdığı otomatik tüfek ile diğer komandolar arasında ateş gücü açısından öne çıkar.
bölümler genel olarak 3 türe ayrılır; 1- tutsağı ele geçirme, 2- suikast ve 3- sabotaj.
her bölüm farklı komandolar ile oynanır. bazen sadece green beret'i yönlendirebilirken, bazen 6 komandoyu da yönetebiliriz*. bir de komandolarımız oyun başında haritanın farklı mevkilerinde bulunabilirler. birden fazla yeri kontrol altında tutmak zorunda kalabilirsiniz. bölüm, komandoların herhangi birinin kaybı ile bitirilirse diğer bölüme geçilemeyebilir.
oyunda eylemlerinizi mümkün olduğunca düşman askerlerine gözükmeden yürütmeniz gerekiyor. görülmeniz halinde haaayt diye bağıran bir nöbetçi akabinde alaaaam alaaaam diye kıçını yırtarcasına bağıracak ve barakalardan onlarca devriye çıkarak oyunu daha da içinden çıkılmaz hale getirecektir. bazı düşman askerleri de sizi gördüğü anda haaayt diye bağırır ve çık çık, mermiyi sürme efektini çıkararak beklerler, hareket etmediğiniz sürece bu bağırışa gelen diğer nöbetçiler de aynı hareketi yapıp beklerler, taa ki bir devriye gelip de kararı verene kadar. sancılı bir süreçtir.
oyunu devam ettirebilmek için en gerekli şey sabırdır. küçük eylemlerin büyük sonuçlar getirdiği bu oyunda saniyelik saveler ile alınan yol inanılmazdır. zamanında pentium 166 mmx bilgisayarımı en çok zorlayan konu da bu idi.
başta da yazdığım gibi oyun dünyasında yeri çok ayrıdır. çıkışından bu yana 10 yıl geçmiş olmasına rağmen halen oynanabilirliğini sürdürmesi de bunun bir kanıtıdır. hatta bak eve gittiğimde yükleyip başlayacam baştan...
satranç gibi oyundu.
elemanlarınızı kaybetmemeniz gerekirdi yer yer. tam bir rts idi. accayip strateji becerisi isteyen görevleri vardır. pek çok oyun severe göre de 1 i ikincisinden iyidir.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
