bina

  1. *

    yapı.

    binayı değerli kılan içindeki insandır. bina, eğer içinde insan varsa değer kazanır. zaten vatan da eğer uğrunda ölen varsa vatandır ya.

    --

    bir ev düşünün. eşyalı. bir bahar sabahı. pencereler açık, kapılar aralık. perdeler uçuşuyor rüzgarda, dalgalanıyor bayrak gibi. bir perde duvara sürtünüyor, betonun minik çıkıntıları hışırtılar çıkarıyor dantel perde sürtündükçe. yakında pamukçuklar çıkacak o perdeden, ama kimsenin umrunda değil. ev bomboş.

    bahçeden yaprakların birbirine sürtünme sesi geliyor, bir çift kumrunun kanat çırpması bir de. erik ağacının bir dalı, bir cama sürtünüyor usul usul. iğrenç bir ses çıkarıyor ritmik sayılabilecek bir durağanlıkla o dal, ama kimse duymuyor, kimse rahatsız olmuyor. ev boş.

    güzel bir sabah kahvaltısı için hiçbir şey hazırlanmamış. ne ekmek kızartılmış, ne yumurta pişmiş. önceden kalma, belki dünden kalma yemek kokusu var sadece mutfağa sinmiş, çok hafif, belli belirsiz. raflarda yarılanmış reçel kavanozları var, unutulmuş gibiler. vişne var, bir de ayva. ayva reçeli kavanozun kapağına bulaşmış azıcık, bir de sinek konmuş üzerine. üzücü bir sahne. ama zaten ev boş.

    masanın üzerinde ekmek kırıntıları kalmış hafiften. perdeler rüzgarı içeri davet ettikçe kıpırdanıyorlar. raflarda toz birikmiş biraz. rüzgar geldikçe bir ses bekliyorsunuz "of kapıyı pencereyi açınca da ev çok toz oluyor!" diye, ama ses gelmiyor. evde kimse yok.

    bir koltuğun yanında boş bir bardak var. şeftali suyu kokuyor. ama boş, dibinde tortu kalmış yalnız, o kokuyor. bir örtü yamulmuş. yamuk dantellerden birinin üzerinde bir kelebek var, açık pencereden girmiş. küçük, sarı-siyah bir şey. bir köşede oyuncaklar var. bir de, üzerinde sarı teller olan mor saç lastiği, ve pembe bir bilezik, minicik.

    ...

    ve kapılardan biri genişçe açılıyor sonunda!.. bir çocuk, bir kız çocuğu çığlık çığlığa mutfağa koşuyor, elbisesinin eteği erik dolu. ardından gülerek bir büyükanne geliyor, bir tabağa kiraz doldurmuş, kimseye elletmiyor, "yıkamadan yedirtmem!" diyor. bir anne geliyor, sitem dolu bir sesle raflara bakıp bir pencereyi kapatıyor, tozdan şikayetçi. bir baba, oğlunun bıraktığı boş bardağı alıyor koltuğun yanından, "şu dalı keselim mi anne? cama sürtüyor, gıcık oluyorum o sese" diyor. büyükanne kıyamaz en ufak yaprağına bile o ağacın, ses etmiyor hiç.

    evde kahkahalar, gürültü, ve güneşli bir sabahın bütün neşesini içerek kahvaltının nefis kokuları var artık.

    artık o bir ev değil. bir yuva.

    ------------

    bir atölye. işçilerin düzgünce sıraladığı tabureler kenarda istiflenmiş. alçak masalarda dikiş makineleri, tuhaf aletler var anlayamadığımız. kocaman makaslar görüyoruz. deriler duruyor bir kenarda. bir ayakkabı atölyesi.

    deri kokusu sinmiş her yere. kösele tabanlara takılı derileriyle gerçek el yapımı eski model ayakkabılar çıkardı bu dükkandan. çalışanları evlerine ekmek götürür, zanaatlerini ustalıkla sergileyen ayakkabıcılar emeklerinin karşılığı teknoloji ve fabrikasyon ayakkabılar yüzünden azalırken bile çalışmaya devam ederlerdi.


    patronun çocukları birkaç kez uğramıştı dükkana. patron hep ayakkabı modeli çizebilecek biri olsun isterdi evde. ama beceremiyorlardı. bir 10-20 sene daha yaşasaydı torunu çizecekti ona, en güzellerini çizecekti, ama olmadı. iyi kalpli bir adamdı ayakkabıcı.

    patron okuyanları severdi. kendisi okuyamamıştı. süvariydi askerde, torunu bakardı fotoğrafına ara sıra. torununa atları anlatmıştı, köydeki kedileri köpekleri. evlendiklerinde evlerinde bulunan kediyi, miço'yu anlatmıştı. çok iyi bir adamdı.

    ---

    atölyenin tozlu zeminine sinmiş deri kokusu ordan hiç çıkmayacak belki. ama o dükkana o patron da girmeyecekken bir daha, deri kokusu neye yarayacak sanki?

    *
    (queen tinorfithiel 13.08.2007 21:54 ~ 13.08.2007 21:59)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.