bu aşk bu şehir bu keder

    Behçet Aysan'dan güzel bir şiir. biraz veda, biraz hüzün, biraz hayal kırıklığı*

    1.
    hoşça kal ayak izim
    serseri sokaklarda
    hoşça kal
    kendine bir başka
    gökyüzü büyüten
    kardeşim
    gece feneri
    hoşçakal kal çaldığım
    Islık
    söylediğim türkü
    doludizgin karlarda.
    hoşça kal
    annemin
    yüzü
    hep beyaz yaşmaklı
    sırı dökülmüş bir yalnız
    aynada.
    hoşça kal
    dolunayın
    altında
    ıhlamur ağaçlarına
    kazıdığım
    şey
    hoşça kal uzaklarda yanan
    anızların parıltısı hoşça kal.

    2.
    bir gün gelecek bu gün de
    bir anı olacak nasılsa
    oturduğumuz bu masa
    bu kum saati, bu rüzgar, bu eski
    komodin
    bu kırık
    sandalye
    bu kelepir yürek
    bu aşk
    nasılsa.

    3.
    hoşça kal ayak izim
    serseri sokaklarda
    hoşça kal
    yarım kalmış
    duvar yazıları
    hoşça kal
    bir gün gelecek
    akacak yeraltı suları
    hoşça kal
    yakut, bezirgan, gön
    hoşça kal eski zaman
    aktarları
    gidiyorum
    bu şehri bu yağmuru
    bu düşleri
    bu aşkı bu kavgayı bu kederi
    size bırakarak.
    (02.02.2009 00:16)

harp kaldırımında aşk

    Bir Attila İlhan Şiiri...

    sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
    hiç görmediğim yıldızlar gözlerine doğmuş
    bir büyüklük duygusu dağlar gibi yüreğinde
    ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız
    yağmur hep böyle yağacak mı hatıralara
    eksik olan bir şey var sana bana dair
    belki bir rüzgar belki rüzgardan da hafif
    ama kalbimiz yine uzak bir deniz gibi boş
    heybetli gurupların belirdiği saatlerde

    sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
    acaba nasıl öğrenmişim nasıl farkında olmadan
    her şey nasıl olup geçmiş nasıl barut yağmış
    nasıl güneş vurmuş zehirlenmiş şehrin üstüne
    şimdi hangi kıyılarda gemiler demir alıyor
    güney rüzgarlarına açıp yelkenlerini
    belki bir italyan kızı tüfeğine dayanmış
    senin gibi barışı tasarlıyor dağlarda
    mahzun esirler harp şarkıları kadar mahzun
    gizlice talim ediyor hürriyet adımlarını

    sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
    ah şu harp bitse rüzgar gibi bir nefes alabilsek
    kimseler kimseler çıkmasa yolumuzun üstüne
    yağmur yağsın varsın ıslansın saçlarımız
    yalnız duyulmaz olsun göğsümüzdeki darlık
    dilimizdeki kilit kolumuzdaki zincir
    ömrümüz meçhullerden meçhullere akıyor
    saatler bizim değil kitaplar bizim değil
    bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey
    kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz
    ya çok erken ya çok geç doğmadık mı sevgilim
    buna rağmen mutluluğa inanıyoruz
    (02.02.2009 00:08)

sonu gelmeyen düşünceler

    insanlar neden hiçbir şey düşünmeden duramazlar? akılları niye hiç boş kalmaz?
    (01.02.2009 23:20)

sonu gelmeyen düşünceler

    Ben kimim?
    İnsan olmakla hangi mesuliyetleri kuşanmış oluyorum?
    Hissettiğim sevgi ve nefret, merhamet ve kin, cesaret ve korku, huzur ve nedamet.. kim tarafından nasıl yerleştirilmiştir benliğime?
    Sonu gelmeyen düşüncelerin kıvrımlı koridorlarında beynimi zonklatan ‘şey’ nedir?
    Peşinden koşturduğum şeyin sabun köpüğü gibi elimden uçtuğunu her gördüğümde yaşadığım acılar neye karşılık geliyor?
    (01.02.2009 14:28)

isyanın dili

    Belki size garip gelecek ama, ben, şu dünyada yaşarken pek çok şeye isyan ediyorum. İnsanı insan yapan değerlerin asgari şartlarının bile ortadan kalkmaya başladığını görüyorum. Aklına çok güvenen ancak, gönlünü yezidi fenâlıklardan arındırmayan insanlar yaşıyor aramızda. Üç kuruşluk menfaat için kardeşine sırtını dönenlerin sayısı gittikçe artıyor. Bireysel hırs, çok kazanma arzusu, makam, rüşvet, sûizan, kin, hased, yalan, vefasızlık, kıskançlık, şiddet, zorbalık, tecavüz, kölelik, işkence, hırsızlık, fuhuş... velhasıl ne kadar fenâlık varsa irtikâb ediliyor. Yitirilen “ben” bilinci, yerini egoizme terkediyor. Aşkın en ulvi duygularını tüketen bir nesille yüz yüze kaldık. Şehvet kokuyor her taraf; sokaklar, caddeler ümidini yitirmiş binlerce avare insanla dolu. Yasaklar artıyor; ancak, suç işleme oranlarında bir düşüş söz konusu olmuyor. Günah işlemek için her türlü zemin hazırlanıyor.

    Yaşadığım toplumun ahlâkî çözülüşü isyana sevkediyor beni. Her şeyden önce bir insan olarak bu çözülüş karşısında düşünüyor, hüzünleniyor, öfkeleniyor ve isyan ediyorum. Bazen susmanın konuşmaktan daha çekici bir yanının olduğunu düşünerek sessizliğe adanmak istiyor; bazen de isyanın kışkırtıcılığına teslim olup feryâd ediyorum. Her şeyin isyan ettiğine inanıyorum: Aşkın isyanı, hedonistliğe; namusun isyanı, fuhşiyata; bilginin isyanı, cehalete; onurun isyanı, eğilmeye; azmin isyanı, uyuşukluğa; dostluğun isyanı, kalleşliğe; vefânın isyanı, nankörlüğe; sevdanın isyanı, ihanete; özgürlüğün isyanı, köleliğe; kazancın isyanı, biriktirmeye... Kısaca isyan, soylu bir cevaptır anlamsız hayata. Ve her isyan eden bir İbrahim-i Zaman’dır, Nemrutlarla hesaplaşan.

    Özgürlük ve bağımsızlık meftunu her yürek biraz âsidir. Ne olduğunu, niçin yaşadığını sorgulayarak anlamak ister. Çünkü, sorgulanmadan yaşanan hayat yaşanmaya değmez. Her soylu insan gibi Kierkegaard da, insanın hayat karşısında duruşundaki edilgenliğe isyan ederek şunları söylüyor:

    “ Bir insanda daimi bir uyanıklık yoksa, her şeyin temelinde çapraşık tutkularla kıvranarak değerli ve değersiz her şeyi yaratan bir kudret, hiddetle köpüren bir kudret yatıyorsa, her şeyin altında hiç doyurulmamış sonsuz bir terkedilmişlik uzanıyorsa... yaşam umutsuzluktan başka ne olabilir ki? İnsanlığı birleştiren hiçbir kutsal bağ yoksa, bir kuşak ormandaki yapraklar gibi diğerinin ardından ortaya çıkıyorsa, bir kuşak ormandaki kuşların şarkıları gibi diğerinin yerini alıyorsa, insan ırkı dünyadan, denize açılan bir gemi, çölde esen bir rüzgar gibi geçiyorsa daimi bir kayıtsızlık avının ardından durmaksızın ve arzuyla iz sürüyorsa ve hiçbir güç avını çenesinden söküp almaya yetmiyorsa... ne boş ve kasvetli bir yaşamdır bu!”

    (bkz: insurrection)
    (01.02.2009 14:24)

kaşıkla verip kepçe ile almak

    gerek petrol ürünlerine yapılan zamlarda, gerekse doğal gaza yapılan zamlarda karşılaştığımız durumu açıklayan deyimdir.
    yapılan onca zamma karşın, yapılan zamların yanında yok denecek kadar az kalan indirimleri tanımlamaktadır.
    (01.02.2009 14:16)

şubat 2009 doğalgaz indirimi

    (bkz: kaşıkla verip kepçe ile almak)
    gerçi bu güzide deyimde sıra değişikliği oldu. önce kepçe ile aldılar. şimdi kaşıkla geri veriyorlar.
    (01.02.2009 14:10)

testi

testi


    (31.01.2009 23:39)

sevgiliye söylenebilecek en güzel söz

    -sen bazen bensin, bazende benden başka herşey....**
    (31.01.2009 01:55)

erdoğan ın peres e ayar vermesi

davos zirvesi ne mizahi bakış açısı

    bu mudur? bence budur! *


    (30.01.2009 14:29)

davos zirvesindeki konuşma süreleri

    Davos'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı çileden çıkaran modaratör oldu. Paneli, Peres'in şov mecrasına dönüştürdü... Bunun kanıtı da konuşma süreleri...

    Herkese eşit olarak verilmesi gereken süre nedense İsrail lideri Peres söz konusu olunca işlemedi. Söz sırası Erdoğan'a gelince modaratör bir anda "süreyi" hatırlayıverdi.

    Erdoğan'ı kolundan tutup çekince başbakan "One minute! One minute!" deyip ardından da modaratörün eline vuruverdi.

    Peki kim ne kadar konuştu?
    İşte süreler;


    (30.01.2009 14:16)

davos fatihi




    Filistin'de halk Türk bayrakları ile sokaklara döküldü. Ay yıldız, Filistin'in sesi oldu diyen Gazzeliler miting yapıyor.

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'da verdiği tepki Ortadoğu'da büyük yankı buldu. Özellikle Erdoğan'ın "Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz" sözleri Filistinlileri coşturdu. Gazzeli'ler Cuma namazı sonrasında Erdoğan için destek mitingi yapıyorlar.

    Halk kendi arasında "keşke bizim liderimiz de böyle konuşabilse" yorumlarını yapıyor... Mitingi Hamas düzenlemiş olmasına rağmen alanda Filistin bayrakları ve Türk bayrakları dikkat çekiyor. Miting alanında kürsüde konuşma yapılıyor. Konuşmalardan satırbaşları şöyle:

    - Gazze halkı Erdoğan'ı ve Türk halkını çok seviyor.

    - Türkiye İsrail'e boyun eğmedi. İsrail bu kez başaramadı. Hepsi Erdoğan'ın tavrı yüzünden...

    - Türk bayrağında ay ve yıldız, Filistin halkını temsil ediyor...

    Mitingde sürekli olarak

    -"Filistin'den Türkiye'ye selam" anonsları yapılıyor.
    -"Biz artık Osmanlının oğluyuz" yorumları dile getiriliyor...




    HUTBEDE DESTEK ÇAĞRISI

    Gazze sokaklarında da Türkiye'ye destek gösterisine davet anonsları yapıldı.
    Cuma namazı hutbesinde Türkiye ve Erdoğan'a destek verilmesi istendi. Cuma namazından çıkıp namazı için camiilere akın eden Filistinlilerin elinde Türkiye bayrakları dalgalanıyor. Bir yandan da Erdoğan'ın fotoğrafları görülüyor.

    İSRAİL İSE ŞAŞKIN

    İsrail tarafına gelince... Medya ve siyasette hala bir şaşkınlık var. Buna karşılık muhalefet Türkiye ile ilişkilerin askıya alınmasını istedi. Hükümetten ise bu konuda bir ses çıkmadı.


    --- alıntı ---
    http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=176951
    --- alıntı ---


    (30.01.2009 14:12)

başbakan diplomat değildir

sayfa: 1...-3-4-5-6-7...-13

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.