son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
1. hoşça kal ayak izim serseri sokaklarda hoşça kal kendine bir başka gökyüzü büyüten kardeşim gece feneri hoşçakal kal çaldığım Islık söylediğim türkü doludizgin karlarda. hoşça kal annemin yüzü hep beyaz yaşmaklı sırı dökülmüş bir yalnız aynada. hoşça kal dolunayın altında ıhlamur ağaçlarına kazıdığım şey hoşça kal uzaklarda yanan anızların parıltısı hoşça kal. 2. bir gün gelecek bu gün de bir anı olacak nasılsa oturduğumuz bu masa bu kum saati, bu rüzgar, bu eski komodin bu kırık sandalye bu kelepir yürek bu aşk nasılsa. 3. hoşça kal ayak izim serseri sokaklarda hoşça kal yarım kalmış duvar yazıları hoşça kal bir gün gelecek akacak yeraltı suları hoşça kal yakut, bezirgan, gön hoşça kal eski zaman aktarları gidiyorum bu şehri bu yağmuru bu düşleri bu aşkı bu kavgayı bu kederi size bırakarak.
sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin hiç görmediğim yıldızlar gözlerine doğmuş bir büyüklük duygusu dağlar gibi yüreğinde ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız yağmur hep böyle yağacak mı hatıralara eksik olan bir şey var sana bana dair belki bir rüzgar belki rüzgardan da hafif ama kalbimiz yine uzak bir deniz gibi boş heybetli gurupların belirdiği saatlerde sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin acaba nasıl öğrenmişim nasıl farkında olmadan her şey nasıl olup geçmiş nasıl barut yağmış nasıl güneş vurmuş zehirlenmiş şehrin üstüne şimdi hangi kıyılarda gemiler demir alıyor güney rüzgarlarına açıp yelkenlerini belki bir italyan kızı tüfeğine dayanmış senin gibi barışı tasarlıyor dağlarda mahzun esirler harp şarkıları kadar mahzun gizlice talim ediyor hürriyet adımlarını sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin ah şu harp bitse rüzgar gibi bir nefes alabilsek kimseler kimseler çıkmasa yolumuzun üstüne yağmur yağsın varsın ıslansın saçlarımız yalnız duyulmaz olsun göğsümüzdeki darlık dilimizdeki kilit kolumuzdaki zincir ömrümüz meçhullerden meçhullere akıyor saatler bizim değil kitaplar bizim değil bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz ya çok erken ya çok geç doğmadık mı sevgilim buna rağmen mutluluğa inanıyoruz
İnsan olmakla hangi mesuliyetleri kuşanmış oluyorum? Hissettiğim sevgi ve nefret, merhamet ve kin, cesaret ve korku, huzur ve nedamet.. kim tarafından nasıl yerleştirilmiştir benliğime? Sonu gelmeyen düşüncelerin kıvrımlı koridorlarında beynimi zonklatan ‘şey’ nedir? Peşinden koşturduğum şeyin sabun köpüğü gibi elimden uçtuğunu her gördüğümde yaşadığım acılar neye karşılık geliyor?
Yaşadığım toplumun ahlâkî çözülüşü isyana sevkediyor beni. Her şeyden önce bir insan olarak bu çözülüş karşısında düşünüyor, hüzünleniyor, öfkeleniyor ve isyan ediyorum. Bazen susmanın konuşmaktan daha çekici bir yanının olduğunu düşünerek sessizliğe adanmak istiyor; bazen de isyanın kışkırtıcılığına teslim olup feryâd ediyorum. Her şeyin isyan ettiğine inanıyorum: Aşkın isyanı, hedonistliğe; namusun isyanı, fuhşiyata; bilginin isyanı, cehalete; onurun isyanı, eğilmeye; azmin isyanı, uyuşukluğa; dostluğun isyanı, kalleşliğe; vefânın isyanı, nankörlüğe; sevdanın isyanı, ihanete; özgürlüğün isyanı, köleliğe; kazancın isyanı, biriktirmeye... Kısaca isyan, soylu bir cevaptır anlamsız hayata. Ve her isyan eden bir İbrahim-i Zaman’dır, Nemrutlarla hesaplaşan. Özgürlük ve bağımsızlık meftunu her yürek biraz âsidir. Ne olduğunu, niçin yaşadığını sorgulayarak anlamak ister. Çünkü, sorgulanmadan yaşanan hayat yaşanmaya değmez. Her soylu insan gibi Kierkegaard da, insanın hayat karşısında duruşundaki edilgenliğe isyan ederek şunları söylüyor: “ Bir insanda daimi bir uyanıklık yoksa, her şeyin temelinde çapraşık tutkularla kıvranarak değerli ve değersiz her şeyi yaratan bir kudret, hiddetle köpüren bir kudret yatıyorsa, her şeyin altında hiç doyurulmamış sonsuz bir terkedilmişlik uzanıyorsa... yaşam umutsuzluktan başka ne olabilir ki? İnsanlığı birleştiren hiçbir kutsal bağ yoksa, bir kuşak ormandaki yapraklar gibi diğerinin ardından ortaya çıkıyorsa, bir kuşak ormandaki kuşların şarkıları gibi diğerinin yerini alıyorsa, insan ırkı dünyadan, denize açılan bir gemi, çölde esen bir rüzgar gibi geçiyorsa daimi bir kayıtsızlık avının ardından durmaksızın ve arzuyla iz sürüyorsa ve hiçbir güç avını çenesinden söküp almaya yetmiyorsa... ne boş ve kasvetli bir yaşamdır bu!” (bkz: insurrection)
yapılan onca zamma karşın, yapılan zamların yanında yok denecek kadar az kalan indirimleri tanımlamaktadır.
gerçi bu güzide deyimde sıra değişikliği oldu. önce kepçe ile aldılar. şimdi kaşıkla geri veriyorlar.
sitesine bakmak isteyenlere; http://www.testi.com.tr/
Herkese eşit olarak verilmesi gereken süre nedense İsrail lideri Peres söz konusu olunca işlemedi. Söz sırası Erdoğan'a gelince modaratör bir anda "süreyi" hatırlayıverdi. Erdoğan'ı kolundan tutup çekince başbakan "One minute! One minute!" deyip ardından da modaratörün eline vuruverdi. Peki kim ne kadar konuştu? İşte süreler;
Filistin'de halk Türk bayrakları ile sokaklara döküldü. Ay yıldız, Filistin'in sesi oldu diyen Gazzeliler miting yapıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'da verdiği tepki Ortadoğu'da büyük yankı buldu. Özellikle Erdoğan'ın "Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz" sözleri Filistinlileri coşturdu. Gazzeli'ler Cuma namazı sonrasında Erdoğan için destek mitingi yapıyorlar. Halk kendi arasında "keşke bizim liderimiz de böyle konuşabilse" yorumlarını yapıyor... Mitingi Hamas düzenlemiş olmasına rağmen alanda Filistin bayrakları ve Türk bayrakları dikkat çekiyor. Miting alanında kürsüde konuşma yapılıyor. Konuşmalardan satırbaşları şöyle: - Gazze halkı Erdoğan'ı ve Türk halkını çok seviyor. - Türkiye İsrail'e boyun eğmedi. İsrail bu kez başaramadı. Hepsi Erdoğan'ın tavrı yüzünden... - Türk bayrağında ay ve yıldız, Filistin halkını temsil ediyor... Mitingde sürekli olarak -"Filistin'den Türkiye'ye selam" anonsları yapılıyor. -"Biz artık Osmanlının oğluyuz" yorumları dile getiriliyor... HUTBEDE DESTEK ÇAĞRISI Gazze sokaklarında da Türkiye'ye destek gösterisine davet anonsları yapıldı. Cuma namazı hutbesinde Türkiye ve Erdoğan'a destek verilmesi istendi. Cuma namazından çıkıp namazı için camiilere akın eden Filistinlilerin elinde Türkiye bayrakları dalgalanıyor. Bir yandan da Erdoğan'ın fotoğrafları görülüyor. İSRAİL İSE ŞAŞKIN İsrail tarafına gelince... Medya ve siyasette hala bir şaşkınlık var. Buna karşılık muhalefet Türkiye ile ilişkilerin askıya alınmasını istedi. Hükümetten ise bu konuda bir ses çıkmadı. --- alıntı --- http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=176951 --- alıntı ---
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |