ağyar

  1. lügat mânâsı 'başkaları, yabancılar'...
    divân edebiyatındaki aşk üçgenini oluştururlar: seven(âşık), sevilen(yâr) ve sevgilinin diğer âşıkları(ağyâr)

    agyâr, daima âşığa yanlış haberler verdiği için eğrilikle ithâm edilir ve bu yüzden kaşa benzer. rakîb olarak da bilinen ağyâr, âşığın şikâyetlerine marûz kalır. onun için kötü, çirkin, zararlı ve zâlimdir. âşığın nazarında, o, sevgili ile sıkı münâsebettedir. âşıkı üzen de zaten budur. bu sebeple âşık, daima sevgiliye tenbihlerde bulunur ve ağyâr hakkında onu uyarır. buna rağmen yâr, âşıktan çok ağyâra imkân tanır, onunla beraber olur, ona yüz verir. o, âşığa âdeta içten içe güler ve onunla alay eder gibidir. sevgilinin çevresinden asla uzaklaşmadığı için âşığı da ona yaklaştırmaz. kıskanç ve dedikoducudur. sevgilinin bir âşıkı da odur. bunun için âşık ile aralarında daimî bir mücadele sürer. ağyâr kelimesi çoğul bir kelimedir. yani bunlar birden fazla, bazen yüzlercedir. bu bakımdan ağyâr, sevgilinin mahallesinin bekçileri ve köpekleridir. âşıkı asla içeri bırakmazlar. âşık onları bazen domuz, tilki, akrep diye nitelerken, bazen şeytan, dev, kâfir, gammâz, nâdân, iftiracı, eğri olarak niteler. hatta ona diken, belâ, kara yüzlü, bed çehreli sıfatlarını yakıştırır.

    ahmed çeke cevrüni vü lutfın göre ağyâr
    ey şefkati az şâh-ı cihan yandım elinden (ahmed paşa)

    bir devlet için çerha temennâdan usandık
    bir vasl için ağyâra müdârâdan usandık(nâbî)

    -divan şiiri sözlüğü, iskender pala-

    tasavvufta ise hakk'tan gayrı her şeye ve hakikate vâkıf olamayanlara ağyâr denir.
    gel iste kaygusuz yârı, çıkar gönülden ağyârı
    bugün gör yine didârı, bu sevdâ özge sevdâdır.
    (#53874) elif|15.10.2006 18:44|