vampircik itiraf

  1. insanlarla tanışamıyorum.

    kedim berkut yeni baba olmuş lakin,yavruları üvey anneleri tarafından kaçırıldığı için,evlat hasretine çok erken teslim olmuştu.acısını bir nebze olsun dindirmek için buzdolabına yöneldim fakat o da ne! hiç içkimiz kalmamıştı.hava inanılmaz soğuk olmasına rağmen,hiç düşünmeden üzerime kaz tüyü montumu giyip,kendimi sokağa attım.oturduğumuz muhit fazlasıyla muhafazakar bir semt olduğundan içki satılmıyordu.hızlı adımlarla otobüs durağına ilerledim.traşsız yüzüm solmuş, gözlerim;bir önceki gece facebookta bulduğum altın madeni isimli sürükleyici oyunu oynamaktan kan kırmızısı bir hale gelmişti.yaklaşan otobüsün camında yansımamı görünce bir an irkildim,dehşete düştüm,sonra geçti.evden aceleyle çıktığım için akbilimi yanıma almamıştım.neyseki yardımsever otobüs şoförü makul bir ücret karşılığı akbilini kullanmama izin verdi.otobüs oldukça kalabalık olduğundan tutunacak yer bulmakta zorlanıyor,şoförün direktifi doğrultusunda sürekli arkaya doğru difizyon ile ilerlemeye çalışırken,'arkası da aynı yere gidiyor,ehehe' tarzı iğrenç espirilere maruz kalıyordum.ivmemizi almış ilerlerken,önümüzdeki aracın kırmızı ışıkta sebepsiz yere durması neticesinde ani bir frene maruz kalarak dengemi kaybettim.sırtımla arkamdaki demir arasında bir hanım kızımızın olduğunu,çarpmanın beklediğimden şiddetsiz sonuçlanmasından sonra anladım.iri yeşil gözleri,kızıl uzunca saçları vardı.kıçıma maruz kalmasına rağmen sesini çıkarmamış,öylece yüzüme bakıyordu."bir şeyiniz yok ya,iyi misiniz?" dediğimde;"yo,yok..iyiyim inşallah" dedi."olmaz öyle,isterseniz bir hastaneye gidelim" dedim.gözlerinden bakışlarımı ayıramadığım bu güzellik karşısında saçmalıyordum ve farkında değildim.neyse ki,ağzımdan dökülüveren bu cümleyi bir şaka addetmiş,kikirdiyordu.ona ayak uydurdum ve bir süre gülüştük.ineceğim durağı çoktan geçmiş,bu otobüse neden bindiğimi unutmuştum.tek amacım,elindeki kitapta yazan 'esra'ya sevgilerimle' notundan adını öğrendiğim bu kızla tanışmaktı.otobüs ilerledikçe,sayımız azaldı,hatta 'esra' yaşlı bir teyzenin yanında oturacak yer bile buldu.yanına gidip,sohbet edebilmek için,her geçen dakika dua ediyor,teyzenin bir sonraki durakta inmesini diliyordum.neyseki dualarım kabul oldu ve teyze inecek izlenimi veren hareketler yapmaya başlayıp,kapıya doğru yöneldi.otobüsle beraber kalbimin de duracağını hissediyordum.nihayet esranın yanına gidebileceğim diye düşünürken;"evet,son durak!" diye yapılan anons ile yıkıldım.kendime geldiğimde,otobüsten inmiş,tanımadığım bir semtte,kırmızı hırkasıyla uzaklaşan esra'nın arkasından bakıyordum.hemen birşeyler yapmalıyım diye düşündükten sonra,çoğu zaman bende emanet olan olan cesaretimi toplayıp,kızın ardından koşup yetiştim.en etkileyici tanışma cümlemi kuracak,bu işi bağlayacaktım.'esra!' dedim.kardan beyaz yüzünü bana dönüp,şaşkın bir ifadeyle adını nerden öğrendiğimi düşünen gözlerle 'efendim' dedi."sen varya,aşırı derecede sevimli bir şeysin,kedi canını senin.."diyebildim.cümlemi tamamlayamadan bir çığlık hasıl oldu,koşarak uzaklaşan müstakbel kız arkadaşımın ardından yaşlı gözlerle bakakalmıştım.halbuki sesimi de titreterek konuşmuştum ve ne kadar da emindim işe yarayacağından.çığlık sesine tepki olarak toplanan esnafı,üzerime doğru koştururken gördüğüm an,evden terlikle çıkmadığım için şükür duasına başladım.bir yandan dua ediyor,bir yandan da ömrümün en uzun ve heyecanlı maratonunu koşuyordum.bir süre sonra atletik yapım sayesinde izimi kaybettirmiş,kedim,berkutum ile içeceğim içkiyi satın almış,nerede hata yapmış olabileceğime anlam vermeye çalışıp,bilmediğim bu yerlerden evime doğru yol almaya başlamıştım...
    (#303910) tellus|20.04.2011 10:27|