orhun yazıtları

  1. Edebi anlamda değer taşıyan ilk yazılı metinlerimiz olan Orhun Kitabeleri'nde 3 temel konu anlatılır: Türklerin 1.Göktürk Devleti'ni kurması, Göktürklerin yıkılması ve Türklerin Çin egemenliğine girmesi, 2.Göktürklerin * kurulması. Bu anlatım ile geleceğe bazı göndermeler yapılır, öğütler verilir.

    Eserin önemli yanları şu şekilde sıralanabilir:

    1)Edebî Açıdan:
    -*Edebî değer taşıyan ilk Türk metinleridir.
    -İlk anı, söylev ve tarih örneğidir.
    -Adını bildiğimiz ilk Türk yazarlarına rastladığımızdır. *
    -Türk edebiyatının o dönemki özellikleri hakkında bilgi verendir.

    2)Dil Açısından:
    -Türkiye Türkçesinin geçmişine rastladığımızdır.
    -Göktürk alfabesini öğrendiğimizdir.
    -Verilen *mesajlarla ana dilin önemini vurgulayandır.

    3)Tarih ve Sosyoloji Açısından:
    -Tarihte "Türk" adıyla kurulan ilk devleti bizlere tanıtandır.*
    -"Türk" adının geçtiği ilk resmî belgelerdir.
    -Bir ulusun hangi şartlarda var ve hür olabileceğini gözler önüne serendir.


    --! spoiler !--

    Gelelim eserin içeriğine... Eseri yazar, Çinlilere karşı alınan bir galibiyetin ertesinde ilerideki Türk devletlerine, Türk hakanlarına ve halkına yol göstermek için yazmış, Türk olmaktan duyduğu gururu bu vesile ile belirtmiş, hitabetini konuşturmuştur. Şimdi eserden bazı bölümleri görelim:

    "...Üstte mavi gök, altta yağız yer yarıldıkta, ikisi arasına kişi oğlu yaratılmış. Kişi oğlu üzerine atalarım Bumin Kağan, İstemi Kağan tahta oturmuş; tahta oturarak Türk budununun ilini, töresini düzenlemişler. Dört bucak hep düşmanmış, asker yollayıp dört bucaktaki budunları hep almış, hep itaatli kılmışlar. Başlılara baş eğdirmiş, dizlilere diz çöktürmüşler. Doğuda Kadırgan Ormanı'na kadar, batıda Demirkapı'ya kadar yerleştirmişler. Bilgili kağanlarmış, yiğit kağanlarmış, buyrukları yine bilgili imişler, yiğit imişler. Beyleri de, budunu da doğru imişler. Onun için yurdu öylece tutmuşlar, tutup töre yapmışlar..."

    "...Ondan sonra küçük kardeşler kağan olmuş, oğullar kağan olmuş.Küçük kardeş ağabeyi gibi yaratılmadığından, oğlu babası gibi yaratılmadığından bilgisiz kağanlar tahta oturmuş, kötü kağanlar tahta oturmuş. buyrukları da yine bilgisiz, kötü imiş..."

    "...Çin hududuna soylu erkek çocuğun köle oldu, temiz kız çocuğun cariye oldu. Türk beyleri Türk adını bıraktı, Çin beylerinin Çince adlarını alarak Çin hakanına tabi oldular, elli yıl işlerini, güçlerini ona verdiler. Türk halkı şöyle demiş: "İlli budundum, ilim şimdi hani? Kime il kazanacağım? Kağanlı budundum, kağanım hani? Hangi kağana işimi, gücümü vereceğim?" Böyle deyip Çin kağanına düşman olmuş..."

    "...Türk, Oğuz beyleri, budunu! İşitin: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk budunu, ilini, töreni kim bozar? Türk budunu! Kendine dön! Bağımsız, iyi yurduna; kendin yanıldın, kötülük ettin. Silahlar nereden gelip seni dağıtıp götürdü? Süngüler nereden gelip seni sürüp götürdü? Kutsal Ötüken Ormanı'nın budunu! Kendin vardın. Doğuya varanın vardı, batıya varanın vardı. Vardığın yerde iyiliğin şu oldu: Kanın su gibi aktı, kemiklerin dağ gibi yığılıp yattı. Beylik evlâdın kul oldu, temiz kız çocuğun cariye oldu..."

    Verilen bölümler ve eserin geneli ışığında yazar Türk halkına şu mesajları vermektedir:
    1) Kısa zamanda çok güçlü devletler kurulmasının sebepleri:
    -Kağanların bilge ve cesur olması, nerede ne yapılacağını bilip bu bilgilerin gereklerini yerine getirmekten çekinmemesi,
    -Halkın kağana bağlı, iyi ve cesur olması,
    -Buyrukların * iyi, doğru olmaları, bulundukları mevkileri hak ettikleri için orada olmaları.

    2) Kurulan devletin parçalanıp Çin egemenliğine girmesinin nedenleri:
    -Kötü, yeteneksiz kağanların başa geçmesi,
    -Halkın iyi, doğru olmaması; devlete sadık kalmaması,
    -Buyrukların iyi, doğru olmamaları,
    -Ulusal birliğin bozulması, devletin doğu ve batı olarak ikiye ayrılması,
    -Dil birliğinin bozulması ve dil bilincini yitiriş,
    -Topraklara sahip çıkmayış,
    -Millî benliğin yitirilişi.

    Eserde ayrıca Türk milletinin gücü vurgulanmakta; olmazlar oldurulmadan bu milleti hiçbir milletin alt edemeyeceği, tarih sahnesinden silemeyeceği göz önüne serilmektedir. *

    --! spoiler !--

    Ve son olarak; eserin dili öz Türkçe olup eserde başka dillerin etkisine rastlanmamaktadır. Eser, Göktürk alfabesiyle yazılmıştır; dilin o dönemki özellikleri itibariyle k'ler g'ye, t'ler d'ye, ekler günümüzdeki biçimlerine henüz dönüşmemiştir. Dikkat çekici bir ayrıntı da, Wilhelm Thomsen'in eseri incelerken en çok rastladığı sözcüklerden birinin "Tengri"* oluşudur.

    * *






    (#197321) mavipostaguvercini|20.06.2008 21:33|