hoş geldin, sefalar getirdin. uzun bir süreçten sonra burdasın hele şükür. kendisi benim canım, cicim, kardeşim, dostum, yeri geldiğinde de annemdir... sahip olduğu düşünceleri dile getirişi kendisini bana hayran bıraktırmıştır. bu yaşta bunları anlayabilmek bile büyük başarı. hele ifade edebilmek çok güzel bir şey. bu özelliğini hiç kaybetme. nickin gibi diyara da güzel haberler getirirsin, tanımlarını okuduğumuzda mutlu edersin bizi. dileğim budur. mutlu bir şekilde başladın böyle devam et bakalım kuzum.
( #173792 ) ile ilgili olarak çok "cici" (??!!?) bir tanım yazmıştır kendisi. "öğretmen midir" diye düşünmeme yol açmıştır hatta.
mağara'da nick'ini ilk gördüğüm günden beri merak ediyorum nasıl biridir diye. herkes kendine mavi-posta-güvercini gibi içinde üç olumlu ögenin üçünü birden barındıran bir rumuz seçemez kolay kolay. eminim bunu seçmesinde bir neden vardır ama, bende uyandırdığı izlenim de budur işte...
diyar'da çok güzel ve çok renkli ancak her zaman mavi kadar dingin, huzur veren bir hayatı olması dileğiyle... hoşgeldin!
hoşgelmiş vampir. kendisini çok sevdim. olgun bir yapısı var. tanımları doyurucu, sohbeti güzel. amaçları var, gençliği var. kolları sıvar ve bizlere anlatır bildiklerini ,paylaşır çekinmeden. kendisine iyi tanımlar dilerim.
bir posta güvercini öyle kolay kolay mavi renge ulaşamaz.
çoook uzun mesafelerden haberler taşıdığı için göğün mavisi menevişlendirmiş demektir onu.
bizleri çoook uzak diyarların haberleri ile bilgilendiren bu güvercinimize ilk zirvede bir avuç mısır ikram etmek boynumuza borçtur.
ufacık bir mavi güvercin varmış vakt-i zamanında. küçücük yuvasında kocaman sevgiler besleyen koynunda. besleyip de anlatamayan bir beyaz bir siyah bulutlara. yanar döner gökyüzünü seyredalan bir güvercin. bir yandan sorgularken hayatın kurduğu cümlelerin derinliğini, minicik kanatlarıyla, dünyanın bir köşesindeki terazinin bozukluğuna şaha kalkan koca çınarlı taze toprak.
ufacık bir mavi kedi yavrusu varmış vakt-i zamanında. muhtaçmış fazlaca korunup kollanmaya. o koşup sarıldıkça güvendiği ağaç gövdelerine, başına yıkılırmış mantar tabasına bel bağlamış kırıcı köklü yapraksız yeşillikleri.
her giden ardından ağlarmış bu yavru kedi. bu defa pes deyip tam atlayacakken yolun ortasındaki geceden kalma su birikintisine, patilerini zaptedermiş, hatırlatırmış kendine sebebini.
gün gelmiş, yuvadan o minik boynunu uzatırken minik güvercin;
avare avare, derdinden kafası öne eğik sallana sallana ayın aydınlatamadığı sokaklarda dolaşan mavi kedi yavrusunu görmüş.
tatlı tatlı mırıldanırken, annesinin yolunu gözlerken güvercin, yavru kedi o güzel ve huzur dolu melodinin estiği yöne doğru kaldırmış o koca kafasını.
kedi durmuş yol ortasında. uzun uzun güvercini seyretmiş. güvercinin içinden geçenleri okumaya çalışırken, güvercin de süzüyormuş onu. karnına kadar çıkan kurumuş çamur izlerinden görünmüyormuş bacakları. tüyleri yer yer yapışık birbirine, biraz kirli, biraz dökülmüş ama hayattan vazgeçmeyecek edasıyla kalınmış.
yavru kedi ise, güvercinin mavi rengine rağmen kanat aralarındaki yaralarını hissetmiş.
mavi, bir yere kadar örtebilir yaralıktan çıkmaya tutacak yüzü olmayan bedelleri.
güvercin, korka korka yumuşak bir iniş yapmış yol kenarına, kedi bir anda gözyaşlarına boğulmuş koyu mavi gözlerini alet ederek üstelik.
yaklaşmış güvercin. korkudan kalbi diri diri gömüleceğine inanan bir ruh gibi tedirgin ve çaresizmiş. 'ya diğer kediler gibiyse... ya bana zarar verirse, ya çamurla kamufle ettiği ellerinden çıkarırsa pençelerini' diye düşünürken,
ve güvercin, patisinin yastıklarının pembeliğine şaşırmış...
kedi ise güvende hissetmiş kendini.
'sokaklara mahkumsam eğer, mahkumsak, İçimizde o loş sokakta yaşama gücü arındırabilme kapasitesindeyiz...' diye geçirmiş aklından.
gök mavi, deniz mavi, biz mavi... daha ne isterim ki can? sen mavi...
kalbin epiteli üzerinde gezinirken can kırıkları, kaçmıyorsak kanamaktan, vazgeçmiyorsak nefes almaktan,
sakın korkma olur mu? sakın... o patiler kanamana sebep olmayacak. belki pamuk kadar beyaz, şeker kadar pembe, yosun kokusu kadar temiz değiller.
bugün beni o kadar mutlu ettin ki ellerimi tuttuğun anda. bu tanımın benim için ne kadar önemli olduğunu biliyorsundur=) senin sıcaklığını, hala aynı biz olduğumuzu hissetmek insanı beni hayata daha da bağladı. şu aralar geçirdiğimiz ve geçireceğimiz günler birbirimize olan sevgi sayesinde atlatılacak. kendin için arkadaşlarımız için her zaman dimdik ayakta olacağız. yine konuşup, diğerlerinin verdiği konferans sayesinde doyasıya güleceğiz.
senin yerin ben de hep ayrı bunu unutma her ne olursa olsun.
seni çok seviyorum.
daima benden olgun olan vampirdir. 4 yıl içinde bana hep aynı kalmış gibi görünse de büyüdüğünü geçişli fonksiyon yöntemi kullanarak anlıyorum. ben büyüdüm, sen benden daha olgun olduğuna göre sen de olgunlaşmışsın demektir. (bkz: iğrenç olmak) (bkz: öss ye hazırlanmak)
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.