dan brown 'un popüleritesini yakaladığı son derece sürükleyici kitabı.. tarikatleri, gizli gerçekleri, teknolojiyi, aşkı, dini; kitabına bir aşçının yemeğine, yılların deneyimiyle öğrendiği ölçülerde kattığı baharatlar gibi katmıştır.. ve tadından yenmez.. fakat bir advers etkisi vardır... kitabı okuyanların % 20'sinde bir ay paranoyaklık gözlenmiştir.. çünkü kitap öylesine dinamik bir kurguya sahiptir ki, bir sayfa sonra ne olacağını asla tahmin edemiyorsunuz... ve hangi karakter iyi hangisi kötü son ana kadar bilemiyorsunuz..
bu gün itibariyle * sinema filmi de gösterime girmiştir.. *
kitabın içeriğine geçilirse:
harvard üniversitesi simgebilim profesörü robert langdon, paris 'te iş gezisindeyken bir geceyarısı, louvre müzesi 'nin yaşlı müdürünün müzede ölü bulunduğu haberini alır. kendisinin de randevusu vardır müze müdürüyle.. olaylar langdon'ı öylesine içine çeker ki artık uyku haram olmuştur.. orada müdürün torunu sophie neveu ile tanışır.. oradan akla hayale gelmeyecek maceralara yelken açarlar... londra ve paris sokakları artık onlar için birer oyun sahasına dönüşmüştür..
casting ekibinin çok başarılı olduğu eleştirmenlerce belirtilen, son yılların modası haline gelmiş olan "kitaptan uyarlama"'nın en yeni halkası.
tom hanks ........ robert langdon
audrey tautou .... sophie neveu
ian mckellen ..... sir leigh teabing
jean reno ........ bezu fache
alfred molina .... bishop aringarosa
clive carter ..... police captain biggin hill
seth gabel ....... cleric
okurken hep bir eksiklik, bir üstünkörülük hissettiğim, böyle olmamalıydı, biraz daha içi dolu olmalıydı dediğim kitap. foucault sarkacını okurken, "ulan bu kitabın karikatür versiyonuymuş" diye düşündürmüştür.
taşlar yerine oturmuştur, ben rahatlamışımdır.
kutsal kan kutsal kase isimli kitapla büyük benzerlikler gösterdigi için mahkemeye verilen ancak beraat eden dan brown kitabıdır. (michael baigent, richard leigh ve henry lincoln tarafından yazılan orj adı: the holy blood and the holy grail).
(spoiler: isanın tanrının oglu gibi kutsal bir varlık olmaktan çıkarıp, insanlığa büyük ilham vermiş, tarihi degistirmis ama sonuçta bir insan oldugunu, evlendigini, karısını hamile bıraktıgını ve soyunun günümüze kadar devam ettigini anlatan bir eserdir. böyle olmadıgını iddia eden kilise tarafından lanetlenen bir eserdir. simgebilim, felsefe ve tarih konularında getirdigi önemli açılımlar vardır. hap gibi kısa sürede okunur ve bilmek isteyen bunyede ciddi etkiler bırakabilir.)
filmi gerçekten çok güzel.. kitabı okumayanlar çok güzel bir 3 saat geçireceklerinden emin olabilirler.. okuyanlar zaten gitmek isteyecekler ve pişman olmayacaklar... film tom hanks 'in fanatik kitlesini bir kat daha artıracak gibi.. aktör, sırtlamış filmi tek başına.. bu jean reno, audrey tautou gibi yardımcı oyuncuların işlerini iyi yapmadıkları anlamına gelmiyor.. özellikle audrey tautou, sophie rolünün hakkını sonuna kadar vermiş.. kitabı okurken de bu kıza % 90 yakın bi profil çizmiştim hayalimde.. ayrıca leigh teabing rolündeki ian mckellen 'i hatırlamak için tek kelime yetecek sanırım... gandalf.. o da rolünü bundan iyi yapamazdı...
bununla birlikte filmin yönetmenini de kutlamak gerekiyor.. ron howard... gerçekten iyi iş çıkarmış.. özellikle hayal edilen sahneleri ve geçmişe dönülen sahneleri * başarıyla beyaz perdeye yansıtmış.. zaten yönetmen için şöyle bir reference verirsek yeterince tatminkâr olur... (bkz: a beautiful mind)
kırmızı bir kapağı vardır onun; ancak öyle bayağı bir kırmızı değil; kırmızı gibi bir kırmızıdır bu.
hani en sevdiginiz bembeyaz gömleğinize bir damlacık kan bulaşır, orada kurur ve siz o gömleği bir kuru temizlemeciye götürmeye hep söz verir; ama hep üşenirsiniz ya; işte öyle bir kırmızıdır bu.
kapağın üst kısmında insanın dikkatini çekecek; hatta rahatsız edecek kadar büyük harflerle "da vinci şifresi", altındaysa biraz daha küçük; ancak yine de büyük harflerle "dan brown" yazar.
bu koskocaman harflerin hepsi altinsarısıdır; ancak pırıl pırıl parlayan bu sarıya azıcık üstten bakarsanız beyaz olur, sağdan bakarsanız sarı, direk lambanın ışığına tutarsanız hafiften turuncuya döner bu renk.
biraz daha aşağıya baktığınızda yine aynı renkte, ancak diğerleriyle karşılaştırıldığında ufacık kalan bir "14. basım" yazısı ve hepsinin altında siyah ve beyaz altın kitaplar simgesi göze çarpar.
bir alttaki, bir üstteki bu iki yazının ortasında sanki kapak yırtılmış; altından bir başka kapak çıkmışçasına siyah bir kısım vardır; bu siyah kısmın üzerinde mona lisa'nin gözleri her zamanki gibi azıcık sola bakar; "nereye bakıyor lan bu?" diye düşündürür insanı; ancak yanıtı asla alamazsınız.
mona lisa'nın suratında muhteşem bir el yazısı parlar; sarıdır bu yazılar aslında; ancak kıtabın sol tarafına doğru turunculaşır; kenardan kıvrılır ve bir şelale gibi kitabın yanından aşağı dökülür.
kitabın yanının da kapağından çok bir başkalığı yoktur hani; orada da kapaktaki yazılar yazar ve aynı altın kitaplar simgesi vardır; ancak bu yazılar daha ufaktır ve "14. basım" nedense orada yazmamaktadır.
kitabın arkasında kapakta baslayan yırtık sonunda son bulur.
bu yırtığın keskin bitişinin üstünde hafiften sarıya kaçan beyaz yazilarla kimi kimselerin bu kitap hakkındaki yorumları vardır.
"dan brown, ülkedeki birkaçusta yazardan biri. da vinci sifresi üstün bir zekâ tarafından kurgulanmıs harika bir gerilim romanı." der nelson demille ve onun ardından clive cussler söz alır;
"entrika ve tehlikenin içiçe geçtiği okuduğum en iyi gerilim romanı. kelime oyunları, gizemler ve bulmalacalarla örülmüş akıllara durgunluk veren bir öykü" der ve onun yerine harlan coben geçiverir;
"dan brown'ı yeni keşfettim. da vinci sifresi düşündürücü olduğu kadar aynı zamanda büyüleyici. tarih meraklılarına, komplo çılgınlarına, bulmaca meraklılarına ve gerilim öyküsü severlerinin bir solukta okuyacakları olağanüstü bir roman. ben bu kitaba bayıldım!" diye çığırır ne kadar düşük bir tümce kurduğunun farkında bile olmadan.
ondan hemen sonra robert crais çıkar meydana;
"böylesine bir gerilim romanı yazılabileceğini hayal dahi edemezdim. ama size bir şey söyleyeyim mi? bu kitabı elimden bırakamadım. da vinci sifresi'nde dan brown büyüleyici ayrıntılarla zenginleştirdiği inanılmaz bir dünya kurmuş. okumaya doyamadım. bay brown size hayranım." der ve ortaya çiktigi kadar sessizce yerine döner.
bundan başka pek bir şey yoktur kitabın arkasında da; sadece alt köşede bir takım irili ufaklı çizikler ve birkaçrakam vardır; o kadar.
okuduğunuzda oldukça zaman alan bir araştırma sürecinden geçtiğinden emin olduğunuz, gerçek mekanların anlatılmasından dolayı sürekli "acaba" dedirten şahane kitap. dan brown'a hayran kalma sebebi.
yoğun iş temposuyla sık sık ara vermek zorunda kalabileceğiniz için tatil günlerinde okuyup bitirmeniz şiddetle tavsiye edilir.
kitabın esas kurgusu da vinci şifresi veya özgün adıyla the da vinci code, dan brown'un kaleme aldığı bir romandır. kurgusu dini ve ezoterik öğeler taşır. 2003 yılında yayımlanmıştır. dünya çapında en çok satan olmuş ve mart 2006 itibariyle 60,5 milyondan fazla satmış, 44 dile çevrilmiştir....
kitapta geçen ''opus dei'' kurumu papalıkça madrid'de kurulan ve bütün hristiyan alemini etkileyen kurum. amacı çağdaş toplumda ve özellikle fikir çevrelerinde hristiyan ilkelerini yaymaktır.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.