ablaların bir tanesidir o. hayatında yolunda gitmeyen şeyler olsa bile olsun, geçmez dediğimiz zamanlar bile bir çırpıda geçiveriyor. spin ablam da bunları atlatabilecek güçlerden fazlasıyla var. o zaman hayatı elden geldiğince güzel bir şekilde yaşamaya bakalım.ben seni çok seviyorum ablacımm...
eheh beni nasıl yatıştıracağını çözmüş olan ve burnuma dayadığı zirve fotoğraflarıyla güldürmeyi başaran tip. 2. yaş zirvesinde kıskançlığımı nasıl yatıştıracak merak ediyorum, o zaman video yollar belki.
hayalimde hakikaten orda burda zıplayıp duran capcanlı bir varlık olarak canlanıyor spin, hep gülüyor yüzü ama bakışlar hiç bayık değil aksine cin gibi bakıyor hep. düzenli tertipli hamarat uslu kız. okuduğu bölümü sürekli unutmam da ayrı şeydi, nedense bir türlü yakıştıramamıştım o bölüme, endüstri mühendisi olurdu, mimar olurdu, öğretmenlik hatta dişçilik bile olurdu ama o bölümü hep unutuyordum nedense. neden acaba hakikaten..
biraz latin havası var nedense, o henry'nin kaktüs öyküsünü hatırladım şimdi, onun nedenini de çözemedim ama ciddi yazmıyorum zaten bunu, saçmalayabilirim. ispanyolca yüzünden latin kavramıyla özdeşleştirmiş olabilirim gayet mantıklı. bir de padme diyesim oluyor hep ama görünüş itibarıyle benzetemedim gerçekte, latin padme'si, işte bu!
i'm spinning around
move outta my way
i know you're feeling me
'cos you like it like this
i'm breaking it down
i'm not the same
i know you're feeling me
'cos you like it like this
traded in some sorrow
for some joy that i borrowed
from back in the day
threw away my old clothes
got myself a better wardrobe
i got something to say
i'm through with the past
ain't no point in looking back
the future will be
and did i forget to mention
that i found a new direction
and it leads back to me, yeah
i'm spinning around
move outta my way
i know you're feeling me
'cos you like it like this
i'm breaking it down
i'm not the same
i know you're feeling me
'cos you like it like this
the mistakes i've made
have given me the strength
to really believe
that no matter how i take it
there's no way i'm gonna fake it
'cos it's gotta be real
i've got nothing left to hide
no reason left to fight
'cos the truth's given me
a new freedom inside
getting rid of my desire
do you like what you see
baby, baby, baby, ooh
(ooh) you know you like it like this
oh, baby, baby, baby
you know you like it like this
oh, baby, baby, baby
feeling me 'cos you like it like this
oh, i'm not the same
i know you like it like this, oh, ooh, yeah
like it like this
like it like this
(i'm not the same)
like it like this
i'm not the same (i'm not the same)
oh
kendisi zambia'da ikamet eden çingene elkordobes santos del mortingen aşiretinin 8. kuşağının bir üyesidir. daha 3 yaşında iken oralarda baş gösteren ve kenelerin sebebiyet verdiği kırım kongo kanamalı grip salgını yüzünden ailesi ile birlikte türkiye'ye göç edip istanbul'un sulukule semtine yerleşmiştir. fakat kendisi zambia çingenesi olduğu için sulukuleli çingeneler ile aralarında yaşanan ırk çatışmaları yüzünden yine istanbul'un ücra bir köşesine yerleşmek zorunda kalmıştır. ilk öğretimini düzce gogocu mahmut paşa ilköğretim okulunda, orta öğretimine diyarbakır yukarı keleşler lisesi'nde tamamlayıp üniversite öğretimini ise 8 sene uğraşarak bin bir zorlukla anca barajı geçip kazanabildiği özel cübbeli kamil hoca fransız üniversitesi'nde sürdürmektedir. üniversite hayatının başlamasından itibaren ideolojik ve krimonolojik yapısından yavaş yavaş uzaklaşarak üniversite 3. sınıfa doğru manyetik monoloji düşüncelerini iyice benimseyerek çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. 3 sene izmit protestan kilisesi'nde zangoçluk olarak staj yaptıktan sonra kendisini hayır işlerine adayıp, bayrampaşa merkez camii'nde cuma çıkışları camiye yardım toplamıştır. dini sohbetlere katılıp ilahi söylemiş, zikir çekmiş ve 8 ay hizbullah ordusunda canlı bomba olarak görev yapmıştır. dünyevi işlerden iyice el ve eteğini çekme hissiyatı ağır basınca afrika yağmur ormanlarında çadır kurup dışarısı ile bütün bağlantılarını kestikten sonra 73 sene boyunca yoga yapıp ruhunu negatif enerjilerden arındırmıştır. geriye kalan pozitif enerjilerin verdiği gazla bir anda zıvanadan çıkıp gece hayatına başlamıştır. önce hindistana gidip hint fakirleriyle beraber kaykay ile yapılabilecek aktivitelerin eğitimini aldıktan sonra türkiye'ye dönüp bütün parasını içki ve kumara heba edince maddi bakımdan sefil duruma düşüp acınacak hale gelmiştir. bazen komşularının yardımlarıyla, bazende çöpten bulduklarıyla ayakta kalmaya çalışmış, bir ara açlıktan lağımda bulduğu fareleri yemek zorunda kalmıştır. o sıralar hala üniversite 3. sınıf öğrencisidir ve ödevlerini sokak lambaları altında yapmaya çalışmaktadır. onun bu halini farkeden ermeni patriği mesrob mutafyan, onu kendi himayesi altına alıp bu sefil hayattan kurtarmıştır. zaman geçtikçe mutafyan ile arasındaki duygusal bağ gittikçe güçlenip baba kız ilişkisi aşınca 1973 yılında evlenmişlerdir ve o sıralar hala üniversite 3. sınıf öğrencisidir. islami bakımdan müslüman olmayan bir kimse ile evlenmenin sakıncalarının farkına varıp bu ilişkiye son vermiş ve mutafyan'dan olan 5'i kız 3 çocuğunu boğarak öldürmüştür. hayvan hakları savunucularının tepkisine yol açan bu olay sonrasında 41 adet kırbaç cezasına çarptırılıp salıverilmiştir. arkası, üniversite 3. sınıftan öğretimine devam edip 6 sene sonra at antrenörlüğü bölümünden mezun olmuştur. şu an tornacılık yaparak ekmek parasını kazanmaktadır.
bütün bu zorluklara rağmen hayattan ümidini kesmemiş ve yaptıklarıyla topluma hep örnek olmuştur. 1348'de yazdığı '' ağlarsa anam ağlar gerisi kimyasala bağlar'' adlı kitabında hayat hikayesini ele alarak toplumsal sorunlara değinip başarı hikayesini dile getirmiştir. kakay, mont ve peluş oyuncak materyalleri ile yapılması muhtemel en güzel atraksiyonları icra ederek mağdur insanların yol göstericisi olmuştur. yaptıkları ile milyonların sevgisini kazanıp 1628'de yılın annesi seçilmiştir.
insan onu uzaktan seyrederken şöyle düşünür: tuzu kuru... neşeli... dünya umurunda değil... zırzop... azıcık deli galiba... kendini beğenmiş, hmm... çok mu konuşuyor?.. çok zeki... çok bilmiş, çok akıllı...
spinninaround hepsidir. ya da sizin kendisini öyle tanımanıza izin verir. öyle sanmanıza, öyle bilmenize... gerçek şudur ki, göğüs kafesinin dar geldiği bir yürek taşır. o yürek sizin belki de hiç yaşamadığınız, hiç anlamayacağınız anlatsa da kavrayamayacağınız korkularla, üzüntülerle, endişelerle doludur. anlatmaz. çünkü anlatamaz. sessiz sessiz ağlar, kimse bilmez. hayata dört elle sarılır. tüm sevdiklerine... herkese, herşeye... o'nu bu acayip dünyada kendisine biçilen bir rolü vardır ve o rolü oynar, herkesi mutlu etmek adına. o herkese karşı dik duran başı, bir tek çaresizlikten eğilir.
senin yaşadığın o çaresizliği ben öyle iyi biliyorum ki... bu, telefona bakıp çalması için dua etmek gibi bir şeydir. kimsenin umurunda bile olmayan küçük ayrıntıları felaket işareti saymak gibi bir şeydir. söylenen en önemsiz söze bile çölde kalmış bir gezginin suya bakması gibi bakmaya benzeyen bir şeydir. insanın kendinden şüpheye düşmesi gibi bir şeydir. insanın yüreğinin çatır çatır söküldüğünü hissetmesi gibi biir şeydir. o yüreğin bunca kan kaybettikten sonra nasıl olup da hala çarptığına şaşması gibi bir şeydir.
derken aradan zaman geçer. insan büyür, sabırlı olmayı öğrenir. olgunlaşmıştır hesapta... o gün geldiğinde ve o gün gelene kadar geçen bütün o sürede yanında her zaman tek bir kişinin durduğunu farkeder: kendisidir bu! hayatın bütün o yollarından aslında kendisi geçmiştir. bütün o kalp kırıklıklarını aslında kendisi yaşamıştır. bütün heyecanları, coşkuları, sevinci ve hüznüyle hayat denen bütün o zamanı gerçekte bir başına yaşamıştır.
bir yol ayrımındadır o anda: ya kendi elinden tutacaktır ve kendine sarılacaktır, ya da... ya da... ya da...
sen hangi yolu seçeceksin spinninaround? cevabını sen vereceksin elbette... ama hayatının geri kalanını şekillendinecek olan şey, işte bu sorunun cevabıdır.
şunu hep hatırla: etrafında kimse yoksa bile sen varsın!
görüştüğümüz en son zirveden bu yana pek değişmiş, güzelleşmiş bulduğum vampire. ama önceki zirve kadar neşeli ve hoppidi değildi farketmedim sanmasın. seni üzmeyi deneyen herneyse veya her kimse buna izin verme. yalnızca buna değecek şeylere üzül, sadece onlara yor kafanı. bırak geri kalanı seni üzdüğüne pişman olmakla yetinsin. paylaşmak istersen burda seni dinlemeye ve yardımcı olmaya hazır bir vampire var.
her görüşmemizde beni kendisine bir kez dehe hayran eden vampire.
yahu bu kızın içinde reaktör var sanki etrefına yaşam enerjisi saçıyor. valla spinciğim seni tanımak büyük kazanç. iyiki varsın ve bilesin her daim baştacısın. (tamam tamam sana bi içli köfte borcumuz var :))
doğum günümde güller yolladı, şahsım adına güzel yazılar yazdı. sağ olsun var olsun..
zirvede de neşeli eğlenceli tabu grubunun başını çekiyor gibiydi. herkes tarafından, kendi etrafında dönen, dönerken çeken, çekerken neşelendiren biri olarak anılmasının yanı sıra mercimekli köfte isteyenlerin ısrarlı bakışları ve tehdidi altındaydı zannediyorum**. nitekim yemek tarifi tanımlarıyla da diyarda gayet gözde bir kişilik olduğu aşikar. okuduğum kadarıyla işine, eğitimine de oldukça bağlı görünen bir vampire ayrıca kendisi. doğru bildiğin yolda ilerlemelisin demekten öte ne diyebilirim diye düşündüm, bulamadım.**
yemek tarifleri yazarak ben de değişik pasta, kurabiye yapma isteği uyandıran güzelleri güzeli, vampir ablam. deneyeceğim yazdıklarını ama benim yaptıklarım neye benzer orası meçhul ama senin ellerine, kollarına sağlık.
mutlu yıllar nice yaşlar dediğim, dilediğim vampire. hayatın kendisine hareket kadar bereket de getirmesini, istediği yolda ilerlemesini ümit ediyor, neşesi ve gülücükleri yüzünden düşmeden sağlıklı ve mutlu bir ömrün de peşi sıra gelmesini diliyorum. akşama da şöyle güzel bir pasta yedin mi bitmiştir işte, şahane*
ben bunu birine benzetiyorum ama kime diyodum. ensonunda buldum. her entel gibi bende evceğizimde cnbc-e kanalını seyrederken smalwille dizisinin çömez süpermeni clark kent'in platonik aşkı olan hatunu ekranda görünce gardenya'ya "ahanda spin bu işte dedim. oda "vaaaaay" dedi, iyimi :)
diplomasını alıp mühendis olduğundan beri diyara ateş almalık zaman dilimlerinde uğrayan yazardır. sınavlarını bitirmesinin akabinde sohbetimize devam edeceğimizle ilgili sözünü unutmuş değilim. göbekli mühendis lafını hak edebilmesi için biraz daha yağ bağlamaya ihtiyacı vardır.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.