1572 yılında erzurum-hasankale'de doğmuştur.* asıl adı ömer'dir. iyi bir öğrenim gördükten sonra istanbul'a gelmiştir. nef'imahlasını dostu gelibolulu ali'nin önerisiyle alıp çeşitli devlet memurluklarında bulunmuştur. nef'i, hiciv edebiyatımızın en büyük şairidir. kaside denince de önce nef'iakla gelir. sağlam bir tekniği, ağır bir dili, cesur bir söyleyişi vardır. hatta sihâm-ı kaza adlı hicivlerini okuyan iv. murad, bir daha hiciv yazmamasını istedi, bu konuda kendisinden söz aldı.** şair, verdiği sözü tutamadı. vezir bayram paşa, kendisi hakkında yazdığı hicviye nedeniyle, şairi 1635 yılında öldürttü.*
rivayete göre
nefi hakkında idam fermanı verilince onu çok seven etkin ve yetkin biri onun affı için istida (dilekçe) yazmak istemiş. bu şahıs zenciymiş. dilekçeyi yazarken kağıda mürekkep damlatmış ve telaşlanmış. nefi tutamamış kendini ve demiş ki:
-telaşlanmayınız efendim; mübarek terinizdir
zencide de sinirlenip yırtmış dilekçeyi.
aşağıdaki tarihi ve ünlü beyitleri de kendisi söylemiştir.
tahir efendi bana kelp demiş
iltifatı bu sözde zahirdir,
maliki mezhebim benim zira,
itikadımca kelp tahirdir.
tahir isiminin aynı zamanda temiz anlamına gelmesi ve maliki mezhebinden insanların köpeği temiz bir hayvan olarak kabul etmeleri üzerine bir nükte yapılmıştır.
16. yüzyıl divan edebiyatı şairlerinin en sivri dillisidir. hicivleriyle meşhurdur. diline hakim olamaması idamını da beraberinde getirmiştir. zamanında yazdığı eserlerin aşk, şarap, kadın güzelliği gibi konulardan bahsetmesi üzerine müftüyle aralarında bir sürtüşme yaşanmıştır. zamanın müftüsü onun bu yazdıklarının ancak bir kafirin elinden çıkacağını etrafa yayması sonucu bizim sivri dilli nefi'miz de ona şöyle cevap vermiştir:
bize kafir demiş müfti efendi
tutalım ben diyeyim ana* müselman* varıldıkta yarın ruz-ı cezaya* ikimiz de çıkarız anda* yalan
sevdiği, takdir ettiği insanları göklere çıkaran, bir yanlışını gördüğünde de yerin dibine batıran, serbestçe salladığı hiciv kılıcı kime değerse değsin umursamadığı için zamanında pek sevilmeyen büyük türk şâiri..
yahya kemal' in dediğine göre, "nef'î, türk'ün ayranının kabarmış hâlidir." durur durur, sabrı tükendiğinde vurur. ama önünde kimseler durmasın gayrı...
sadece hicivleri değildir onu ölümsüz yapan. muhteşem bir kasîde şâiridir o... gazelleri de çok güzeldir. hele bir tanesi beni pek vurur:
tûti-î mûcize-gûyem ne desem lâf değil
çerh ile söyleşemem âyinesi sâf değil
ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana
ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil
Hicviyeleri ile ünlü olan Nef'î yazdığı hicivlerle dönemin birçok isminin nefretini ve öfkesini üstüne çekti.Dönemin müftüsü Nef'i yi öven ancak içeriğinde
Nef'i ye kâfir diyen bir beyit söylemiştir.Nef'i de buna karşılık olarak; "Müftü efendi bize kâfir demiş. Tutalım ben O'na diyem müselman. Lâkin varıldıktan
ruz-ı mahşere, İkimiz de çıkarız orda yalan." diyerek cevap vermiştir. Yine de uzunca bir süre 4.Murad tarafından korundu, daha sonraları 4.Murad
kendisinden hiciv yazmamasını rica etti. Her ne kadar Nef'î padişah 4.Murad'a bu konuda söz verse de, kalemini durduramayıp Vezir Bayram Paşa
hakkında bir hicviye kaleme aldı. Bu hicviyesinden ötürü, 1635 yılında, sarayın odunluğunda kementle boğularak öldürüldü. Sonra cesedi İstanbul
boğazı'nda denize atılmıştır.Halk arasında Nef'i efendinin ölümü hakkında şöyle bir rivayet geçmektedir: Nef'i çok iyi bir şair olduğu için infazından
vazgeçilmiştir.Padişaha gönderilecek belge yazılırken Nef'i de oradadır.Belgeyi bir zenci yazmaktadır ve kâğıda mürekkep damlatır.Nef'i de bu olay
üzerine "Mübarek teriniz damladı efendim" diyerek yaşama şansını kaybetmiştir.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.