uzun hikaye tarzını edebiyatımıza kazandıran yazarımız. dergah yayınlarının ve dergah dergisinin editörlüğünü yapar. uzun hikaye, tufandan sonra, chef, rüzgarlı pazar eserlerinden bazılarıdır. konularını hayatın içinden seçer. yalın lakin etkili bir anlatımı vardır. sanatını yazının bütününde gösterebilen tarzı ile çoğunluktan ayrılır.
ya tahammül ya sefer uzun hikaye bu böyledir şehir mektupları mavi kuş tufandan önce gibi güzel eserleri kaleme almış ve bu eylül ayındada son kitabı menekşeli mektup piyasa çıkmış olan güzel hikayeci.
öyle tatlı ve duru bir uslup kullanır ki yazdıklarında elinizden düşüremez bir nefeste okumak istersiniz. hikayelerinin sonunu genellikle okuyucusunun insafına bırakmıştır. kitap biter, bazen tebessüm olur yüzünüzde bazen hüzün. şiddetle tavsiye edilesi bir yazardır.
giyimiyle duruşuyla bakışıyla konuşmasıyla kalenderim diye bağıran bir güzel yürek sahibi.
teknolojiden mikrofonlardan bilgisayarlardan televziyonlardan *nefret ettiğini bağıra bağıra söyleyen ancak varlıklarını ve güçlerini reddetmeyecek kadar da mantıklı kişi...
türk edebiyatı'nın en üretken hikaye yazarıdır. her yıl eylül ayında bir hikaye kitabı yayınlamayı gelenek haline getirmiştir. bizi yazar, bu ülke'nin insanını, aşkını, sevincini, üzüntüsünü yazar. biz'den biridir mustafa kutlu. o yüzden radikal kitap'ta yer almaz, kitapları çok satanlar listesinde bulunmaz, televizyonlar o'ndan bahsetmez.
"bu böyledir" de giriş kapısı olup ta çıkış kapısı olmayan lunapark metaforu ile modern çağın insanlığı mahkum ettiği kaotik düzeni birkaç sayfalık hikaye ile anlatıvermiştir.. öyle ki "evet işte tam da böyle bir hayattır yaşadığımız" dersiniz..
soylesilerindeki mutevazi halleriyle o hikayeleri yazan kendisi degilmis hissi uyandiran oyku yazarimiz. deniz feneri projesi'nin fikir babalarindandir ayrica.
"bir de sakal bırakmış; öyle tatlı, öyle sevimli bir hâlete bürünmüş ki, al ciğerinin köşesine sok."
"İçinizde kutlu’nun hikâyelerinden birini hâlâ okumayan biri varsa, bilsin ki ziyandadır vesselâm."
ahmet turan alkan'ın bu sözleri üzerine sözcükler koyamıyorum.
bazen -belki haddime düşmeden- "çok konuşuyor" diyorum. zira o kadar kifayetli cümleleri var ki onun, (hal-i pür melalimizi, anlatsak inanmayacakları şeylerimizi bir çırpıda deyivermeye yarayan şair mısraları gibi) tüm hikayeyi omuzlamaya namzet, öyle dimdik ve kendinden menkul...
mesela tarihin çöp sepeti'nde, o sınıflar atlamış ama küçük burjuvalığı baki kalmış gazetecinin çelişkisini uzun uzadıya anlatmasına ne gerek vardı sanki, diye düşündüm bugün. sadece "çok yakın arkadaş kalmadı çünkü." kaç cümle yerine geçebilirdi ?
kendine has bir üslubu vardır.* kelimeleri özenle seçmiştir ama o özen özündedir. bu sebeple sanki karşınıza geçmiş de kitabı size anlatıyordur. o an söylüyodur o kelimelerin hepsini. ağzından çıktığı gibi kağıda dökmüş gibi gelir. samimiyeti okursunuz her bir satırda... çoğu yazarın sayfalarca edebiyat yaparak** anlattıklarını bir iki satırda verir, basit ama özgün üslubuyla söylediklerinin güvencesini hissettirir.
hikayeleri de çok farklı şekillerdedir. mesela chef ve rüzgarlı pazarda karakterlerin hikayelerini farklı farklı işlemiştir. bu şekilde bir hikayenin içinde birden çok hayat ve birden çok hikaye çıkar karşımıza.uzun hikaye de kitap başladığı noktada biter.diğer kitapları daha başkadır. hepsinin ortak yanı okuyana bir şeyler verebilmiş ve en hüzünlü hikayelerden bahsetse bile çehresinde tebessüm oluşturabilmiş olmasıdır heralde.
ayrıca gençlere kitap okumamak için bahane bırakmayan yazardır.kitap okumaktan çabuk sıkılan bünyeler için bulunmaz bir nimettir hikayeleri.şayet uzamayan özgün hikayeler, sıkmayan, lafı dolandırmayan bir anlatım, ilgi çekici* konular... hepsini bir kitapta bulabilmek zordur bu bünyeler için. mustafa kutlu ise sanki gönül penceresinden onlara seslenmektedir.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
