hurufilik

  1. islam inancında temeli şu noktaya kadar uzatılabilcek bir oluşumun adıdır, o nokta* şunu söylemiştir; “kur’an fatiha’dan, fatiha besmele’den, besmele ba harfinden ibarettir. bense o ba harfinin altındaki noktayım”(bkz: hz. ali)....

    tanımlamalardan biri hurufiliği harflerden dinsel anlamlar çıkaran iran ezoterizmi olarak tanımlar*.

    bu adımın ilk örneği pythagoras’ın öğretiler dizgesinde bulunur ki, kendi adını taşıyan kuramıda bunun bir yan ürünüdür.


    olaya islam nazarında bakılırsa; onuncu yüzyılda hallac-ı mansur harf düzeyinde metinlere yorum getirmeye çalışmıştır. sosyo-ekonomik temelli dinsel bir akımın temsilcisi olan hallac-ı mansur kitab al-tavasin'de harflerin ve sayıların gizli anlamlarına değinirken kendisine ilk islam harfçisi diyebileceğimizi göstermiştir.(bkz: enel-hakk)

    endülüslü düşünür muhyiddin-i arabi yahudi düşünürlerin etkisnde kalarak el-fütuhat el mekkiye adlı eseri yazmıştır, harfçilik örnekleri segileyerek.

    sonrasında fazlullah esterabadi ir inanç sistemi olarak hurufiliği ortaya çıkarmıştır. ***

    anadolu' da ise bu mevzunun nasıl geliştiğini şu alıntı çok net ortaya koymaktadır:

    hurufiler’in büyük çoğunluğunun anadolu’ya sığındıkları biliniyor. Özellikle sivas, eskişehir ve batı anadolu’nun bazı kent ve kasabaları kısa zamanda kimliklerini çok iyi gizleyen hurufi propagandacılarla dolmuştur. hurufiler, buradan rumeli’ne geçerek arnavutluk’ta, filibe* ve varna gibi balkan önemli kentlerinde eylemlerini sürdürdüler. bazı tasavvuf cemaatlerine sızarak, kendilerini gizlemeyi ve inançlarını yaymayı başardılar.

    abdülbaki gölpınarlı “hurufilik metinleri katalogu” ve “fadl allah hurufi” adlı yapıtlarında hurufiliğin anadolu’da mir Şerif ve özellikle büyük azeri ozanı İmadeddin nesimi tarafından yayıldığını belirtiyor. gölpınarlı, mir Şerif'in anadolu'ya fazlullah’ın eserleri başta olmak üzere bir çok hurufi kitapları getirdiğini, fazlullah’ın önde gelen halifelerinden nesimi’nin geniş boyutlu bir propaganda yürüttüğünü, hatta bir ara ankara’ya kadar gelerek hacı bayram-ı veli ile görüştüğünü söylüyor. anadolu’da pek çok yer dolaşan ve uzun süre kalan nesimi’nin bir çok kişiyi hurufiliğe kazandırdığı kesindir. bu kişilerin sonradan sistemli ve etkin bir propaganda yürüttükleri, fatih sultan mehmet döneminde osmanlı sarayına kadar girmiş olmalarından anlaşılabilir.

    taşköprülüzade’nin “Şakayık-ı numaniye” adlı eserine bakılacak olursa, fazlullah’ın halifelerinden biri edirne’deyken genç fatih’i etkileyecek kadar başarılı olmuş, hatta bazı müritleri ile saraya yerleşmiştir. durumdan oldukça rahatsız olan veziriazam mahmud paşa ile müftü molla fahreddin-i acemi, hurufiler’in “hulûl” inancına* sahip oldukları konusunda genç padişahı uyarabilmişlerdir. fatih’in huzurunda yapılan bir tartışma sonunda hurufiler’in gerçekten “hulûl” inancına sahip oldukları kanıtlanmış ve bunun üzerine sultanın buyruğu ile hurufiler tutuklanmış ve idam edilmişlerdir. edirne’deki yeni cami’de fahreddin halkı hurufiliğe karşı uyarmış, uygulamalarını ve inançlarını anlatmıştır.

    bu olayla birlikte osmanlı topraklarında hurufiler’in yüz yıllar boyunca sürecek kovuşturma ve cezalandırılmaları başlamış oldu. xvi. yüz yıla ait belgeler, özellikle balkanlar’daki çeşitli kentlerde sık sık hurufi kovuşturmalarının yapıldığını, pek çok hurufinin yakalanarak idam edildiklerini, cesetlerinin yakıldığını ortaya koymaktadır. bu kayıtlarda belirtilen kişilerin, doğrudan hurufi olmasalar da, hurufilik’ten etkilenen çeşitli inanç akımlarına bağlı kişiler oldukları kesindir. bu akımlar arasında başta “ kalenderiler” gelmektedir. Şiddetli ceza ve baskılara karşın, çeşitli tasavvuf çevrelerine bağlı olup, hurufilik propagandasını yapan pek çok kişinin bulunduğu, özellikle xvi. yüz yılda balkanlar’da tanınmış olan otman baba, rafii ve usuli gibi ozanların varlığı dikkati çekiyor. bu kişileri daha sonra yaşamış olan hayreti, muhiti, yemini, muhyiddin abdal ve arşi gibi önde gelen kalenderi ve bektaşi ozanları izlemiştir.

    İshak efendi “kaşif el-esrar” adlı kitabında, fazlullah’ın halifelerinden ali el-ala’nın propaganda yapmak üzere anadolu’da etkinlik gösterdiğini, xv. yüz yılın başlarında bektaşi tekkelerine girdiğini ve hacı bektaş’ın fikirleriymiş gibi fazlullah’ın düşüncelerini yaydığını belirtir. bu sav, bektaşi fikirlerinde hurufiliğin etkisinin bulunduğu göz önüne alınırsa, doğru kabul edilebilir. Şiddetli kovuşturma ve baskı altındaki hurufiler, bektaşiler’in arasında karışarak varlıklarını korumayı başarmışlardır.

    gölpınarlı’ya göre, farklı namazları ve fazlullah’ın öldürüldüğü alıncak kalesinde yapılan hac törenleri ile sıradışı uygulamaları olan hurufilik, bir süre sonra bağımsızlığını yitirmiş, sonradan özellikle alevi-bektaşiler’e ve kısmen de diğer tarikatlere inançlarını aktararak tarihe karışmıştır.

    ve sistemin özüyle alakalı söylenecek şeyler kısmı için bir alıntı;

    tanrı, kendisini insanın yüzünde “söz” biçiminde görünür kılmıştır. sözün öğelerinin sayısal bir değeri vardır. İnsan yüzündeki burun “elif”, burnun iki yanı “lam”, gözler de “he” harflerini verir. böylece insanın yüzünde simetrik yazılmış iki allah sözcüğü ortaya çıkar. İnsan yüzünde ayrıca çeşitli hatlar vardır: iki kaş, dört kirpik ve saçtan oluşan yedi çizgiye “ana hatlar” (hutut-ı Ümmiye) denir ve her insan yüzünde bu çizgilerle doğar. bu yedi çizginin dört öğe (ateş, su, hava ve toprak) ile çarpımı arap alfabesinin 28 harfini verir. ayrıca erkeklerde ergenlikte ortaya çıkan yedi çizgi daha vardır. bunlar sağ ve sol yanlar ayrı ayrı sayılmak üzere iki sakal, iki bıyık, iki burun kılı ve bir çene altı kılı olarak toplam yediye ulaşır ve “baba hatlar” (hutut-ı ebiye) adını alır. böylece yetişkin bir erkeğin yüzündeki çizgilerin sayısı on dörde ulaşır. bu çizgilerin kendileri ve bulundukları yerler (hal ve mahal) olarak hesaplanması yine 28 harfi verir. fazlullah, bu sayıyı 32’ye çıkartmış ve fars alfabesindeki harf sayısına ulaştırmıştır.

    bu konuda hurufiler şöyle bir açıklama da yapmaktadırlar: tanrı’nın kendisini peygamberler aracılığı ile açıklaması aşamalar biçiminde olmuştur. evrenin temel öğeleri olan harflerin her peygambere giderek artan sayıda bildirilmesi doğaldır. nitekim adem’e 9, İbrahim’e 14, musa’ya 22, İsa’ya 24, muhammed’e 28 ve son peygamber olan fazlullah’a 32 harf malum olmuştur. bu peygamberlerden son dördüne bildirilen öğelerin sayısı, her birine indirilen kitapların yazılmış oldukları dilin alfabesindeki harf sayısı kadardır. bunlar İbranice’de 22, yunanca’da 24, arapça’da 28 ve farsça’da 32’dir. bu aşamalar nedeniyle son peygamber fazlullah’ın kendisinden önceki peygamberlerin bildikleri herşeyin anlamını çözecek anahtara sahip bulunduğu aşikardır.

    kur’an’ın gizi 29 surenin başlarında bulunan “huruf-u mukatta’a”da gizlidir. bu harfler yinelenmelerin sayılmaması durumunda 14 tanedir (elif, lam, re, kaf, hı, ye, ayın, sad, te, sin, he, mim, kef, nun) ve bunlar anlamı açık ve kesin (muhkemat) olarak kabul edilirler. arap alfabesinin kalan 11 harfi ise anlamı belirsiz ve yorumlamaya açık (müteşabih) biçimde değerlendirilirler. asıl tanrı sözü, muhkemat’tan oluşan 14 harftir ve bunlar kendilerini insanın yüzünde gösterirler.

    hurufiler’e göre evrenin üç temel dönemi vardır: peygamberlik (nübüvvet), imamlık (İmamet) ve tanrılık (uluhiyet). peygamberlik dönemi adem ile başlamış ve muhammed’de sonra ermiştir. İmamlık dönemi ali ile başlamış ve on birinci imam hasan askeri ile bitmiştir. fazlullah ile tanrılık dönemi başlamıştır. tüm peygamberler “mehdi” olan fazlullah’ın habercisi ve müjdecisidirler. fazlullah’tan sonra gelecek olan “yetkin İnsan” (İnsan-ı kamil) fazlullah’a uymak zorundadır. fazlullah musevilerin beklediği “mesih”, hıristiyanlar ve müslümanların gökten inaceğine inandıkları “İsa”dır. fazlullah, gökten inmiş ve kıyamet kopmuştur, dünya ahiret bir olmuştur. bu nedenle ahiret yoktur. gerçek ortaya çıkmış ve tüm dinsel yükümlülükler kalkmıştır. böylece hurufiler tüm ibadetleri harfler ile yorumlayarak iptal ederler ya da değişik biçimde uygularlar. Örneğin hac, fazlullah’ın öldürüldüğü yeri ziyaret etmektir. Şeytan taşlama ise, fazlullah’ı öldüren ve “maran Şah” (yılanlar Şahı) dedikleri timur’un oğlu miranşah’ın yaptırdığı senceriye kalesi’ni taşlamaktır.

    reha Çamuroğlu, "sabah rüzgarı" adlı kitabında şunları belirtmektedir:

    hurufiliğin uyguladığı sayı ve harf oyunlarının asıl hedefinin inançsal olduğu gözden kaçırılmamalıdır. hurufilik’te amaç tüm o sayı ve harfler arasından insana, insanın konuşmasına, kendini açıklamasına ve bilinçlenmesine ulaşma çabasıdır. İnsan, belirli sayıdaki harflerle konuşmaktadır. İnsan, bu harfler aracılığı ile oluşturduğu dil sayesinde bir simgesel evren kurmakta ve böylece tanrı’yı bulmakta, var etmektedir. hurufilik’te ulaşılan bir nokta da konuşan insana, yazıya bağlanmış ve kaydedilmiş kutsal metinler karşısında üstünlük tanımaktır. İnsan “konuşan kur’an”dır (kur’an-ı natık), kağıda geçirilmiş kur’an ise “sessiz kur’an”dır (kur’an-ı samit). “konuşan kur’an” her an yenilenir, değişir ve kalıplaşmadan yaşar. “sessiz kur’an” belirli bir anda kaydedilmiş bir metindir. tüm heterodoks düşüncelerde olduğu gibi hurufilik’te de kişi, “zamanın Çocuğu”dur (İbn-ül vakit). onu sınırlı belgeler ve metinlerle kalıplamak ve kutsallığın sınırları içinde hapsetmek olanaklı değildir. sonuç olarak, hurufiliğin kullandığı harf ve sayı teknikleri, kalıplaştırmayı aşma yollarından biri olarak görülebilir.

    *****
    (deep 05.01.2007 06:42)
  2. kur'an'ın ve islam'ın zahiri manalarını hiçe sayaraka sadece batıni manalarıyla uğraşan bunu yaparken de rakamlardan yararlanan sapık inanç. türk edebiyatı'nı özellikle divan edebiyatını fazlasıyla etkilemiştir. şairlerin birçoğu harflerin rakamsal değerleriyle oyunlar ve mazmunlar yapmışlardır. hurufiliğin en önemli şairlerinden biri olarak seyyid nesimi görülür. hemen her şiirine ebced hesabıyla bakıldığında anlam zenginliği bir katman daha da genişler.
    (mavera 17.07.2007 00:55)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.