islamiyete göre yaratılan ilk insanlar. ikisi de cennette iken yasak meyvadan * yiyip cennet kovuluşlardır. insan neslinin adem ile havva'dan geldiğine inanılır.
Tanrı tarafından Adem yalnız kalmasın diye, Adem'in kaburgasından yaratılan dişi kişilik.
Yılan şekline giren şeytan tarafından kandırılıp yasak elmayı yedikten sonra cennetten atılmalarına sebep olan kişi de 'Havva'dır ki bu, insanlar tarafından işlendiği bilinen ilk günahtır.
Hz. Havva sanıldığının aksine ilk insanların cennetten kovulma sebebi değildir.
Allah insanı yaratacağı zaman meleklerine "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demiştir." yani Allah zaten insanı imtihan için dünyaya gönderecekti. Malum, cennet esasen yasakların olmadığı ve içindekilerin kötülüğe meylettirilmedikleri bir yerdir. HZ. Adem ve Havva'nın şeytan tarafından kandırılmaları bu imtihanın sebebine işaret ediyordu: İnsanın kötülüğe meyli vardır ve cennet gibi kusursuz bir yerde Allah'ın huzurunda bulunabilmesi için içindeki kötülüğü yenip cennete, Allah'ın misafirliğine layık olmalıdır.
Hz. Havva kadın olmanın getirdiği engin merhamet duygusuyla, kendini acındıran şeytanı dinlemiş ve eşi Adem'i de şeytanı -onun şeytan olduğunu bilmeden- dinlemeye yönlendirmiştir. Belki de onun bu hadisedeki Hz. Adem'den ziyade kusuru sadece duygularına kolay mağlup olması olmuştur. Bu sebeple hıristiyanlığın aksine İslam'da Hz. Havva eşi Adem'den daha günahkar görülmemiştir. Kaldı ki, Kur-an'dan bildiğimiz şekliyle, yaptıkları bilerek Allah'a isyan değil, bilmeyerek şeytana kanmaktır. Hıristiyanlıkta ise Havva ağır günahkar görülmüş ve kadınların ay hallerinin Havva'nın günahının cezası olduğu düşünülmüştür.
Havva ve Adem Dünyanın farklı yerlerine gönderilmişlerdir ve rivayete göre uzun yıllar boyu pişmanlık içinde ayrı yaşadılar. Hz Adem Seylan adasında, Havva validemiz ise Cidde'de birkaç asır boyunca işledikleri hata sebebiyle birbirlerinden ayrı düşerek göz yaşı döktüler. Allah'a “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, mutlakâ ziyân edenlerden oluruz.” (el-A'râf, 23) diye dua ettiler. Bir de hadis-i şerife göre Hz Adem "Rabbim Muhammed aşkına bizi affet." diye dua etti. Allah-u Teala bildiği halde Adem'e "Sen O'nun ismini nereden biliyorsun?" diye sordu.
Hz. Âdem: "Yâ Rabbî! Sen beni yaratıp bana rûhundan üflediğinde başımı kaldırdım, arşın sütunları üzerinde “Lâ ilâhe illâllâh, Muhammedü'r-Rasûlullâh” cümlesinin yazılı olduğunu gördüm. Bildim ki Sen, isminin yanına ancak en sevdiğinin ismini koyarsın" dedi.
Bunun üzerine Allah "Madem onun hürmetine dua ettin. duanı kabul ettim. O benim için yarattıklarımın en sevimlisidir. Kim O'nu vesile tutarak dua ederse duasını kabul ederim." buyurdu.
Sonrasında bir melek Mekke'ye doğru Adem'e -aleyhisselam- rehberlik etmeye memur kılındı. Cidde'de yaşamakta olan Havvâ vâlidemiz de başka bir meleğin yol göstermesiyle Hz. Adem' doğru yola koyuldu. Nihayet Zilhicce ayının 9. günü arafat'ta buluştular ve Rablerini şükür ederek bir kez daha samimiyetle tövbe ettiler.
Böylece insanoğlunun yeryüzündeki macerası tam anlamıyla başlamış oldu.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.