ortaokul yıllarımı, kulağımda kulaklık internet kafelerde sürterek geçirmemi sağlayan gelmiş geçmiş en iyi platform oyunlarından. sierra firması tarafından 1998 yılında üzerinde iki yıl harcandıktan sonra piyasaya sürülmüş ve multiplayer kavramını baştan yazmıştır.
fps ( first person shooter ) türünün en iyi örneklerindendir. dünyayı istila etmeye çalışan yaratıkları ve başkalaşıma uğrattığı insanları öldürerek , dünyayı kurtarmaya çalışıyorsunuz. hiç düşmeyen temposu ve sürükleyici hikayesi ile saatlerinizi bilgisayar başında geçirtmeye sebeptir. half-life 2 'de 1'de olduğu gibi çok zevk veren bir akıcılığa sahiptir. bence bu oyunun başarısının önüne geçebilmiş yegane oyun "deus ex" dir.(bkz: deus ex)
stephen king tarafından yazılmış senaryosuyla, çığr açan grafikleriyle ve oynanış tarzıyla zamanının en iyi fps oyunudur. daha sonra çıkan eklentisi opposing force ile bu özelliğini devam ettirmiş ve 1999 yılında çıkan counter strike moduyla da günümüzde bile hala oynanmaktadır. tam anlamıyla efsanedir.
(bkz: half life 2) adında devam oyunu da çıkmıştır.
1998 yılında çıkan ve o yılın oyunu seçilen, fps türünün en iyi örneklerinden biri konumundaki muhteşem oyun. black mesa research facility içinde geçmektedir çok büyük oranda. oynayan herkesin içinden atlamaya çalıştığı bir trenin içinde black mesa'yı tanıtıcı dış-ses eşliğinde gezinerek başlar. siz massachusetts institute of technology* mezunu gordon freeman olarak o trenin içinde zıplayıp durmakta, hareket eden bir aracın içinde zıplayıp da indiğiniz noktanın aynı yer olmamasının bir oyunda hayata geçirilebilmiş olmasını hayranlık içinde izlemektedirsinizdir (bu oyun boyunca sürecek olan hayranlıkların ilkidir).
oyunun hikayesi, herşeyin güllük gülistanlık devam etmekte olduğu bu dev araştırma laboratuarında sizin sebep olduğunuz bir kaza ile başlar. bu kaza, aslında gizliden gizliye sürdürülmekte olan, başka bir dünyaya* geçit* açma çalışmalarının bir felaketle sonuçlanmasına ve etrafın ucube yaratıklarla dolmasına yol açar. gordon freeman ise levyeden roketatara ne bulursa onla bu yaratıkları öldürür durur. bu işi yaparken aynı anda şirketin kirli işlerini yapan askerlerle de savaşmak zorunda kalır. mevcut üç taraftan hiçbiri arasında ittifak olmadığından tam bir arbede ortamında geçmektedir. oyun boyunca sizi takip eden ve ne kadar uğraşsanız da kendisini öldürmek sadece bir şehir efsanesi olan g-man karakteri de oyunun en güzel yanlarındandır. bu karakter oyunun en sonunda yine aynı trenin içinde karşınıza çıkar ve size iki seçnek sunar: 1-onunla çalışmak. 2-kazanma ihtimaliniz olmayan bir savaşın içine ışınlanmak. oyunun hikayesi gereği 1. şıkkı seçersiniz ve ekran kararır. bundan sonra yıllar boyu beklersiniz ve half life 2 çıkar. ilk oyunda sizi bıraktığı yerde, ancak bu sefer çok daha gelişmiş olan grafikleri ile g-man uyandırır (rise and shine mr. freeman, rise and shine).
multiplayer opsiyonu da çok eğlencelidir ve türk gençlerini 10 yıl boyunca etkisi altına alacak olan counter strike'nin atasıdır.
hoş bir ayrıntı ise, oyunun aslında bir deneme niteliğinde, "yüzeye ilk çıkılan nokta"ya kadar yapıldığı ve ortaya çıkan başarının ardından geri kalanının tamamlanmış olduğudur.
FPS turunun irmak yatagini degistiren, turu ilerle-nisan al-oldur kisir dongusunden kurtaran, sadece zamaninin degil gunumuz FPS'sinin de hala taklitlerini yapmaktan bikmadigi video oyun dunyasinin temel taslarindan biri.
Half-life piyasaya cikali 12 sene oldu ama hala sundugu cesitlilik acisindan ustune bir tugla koyabilmis bir FPS yok. Vaktiyle Campaign modunda, FPS oynanisi ile adventure-horror ogelerini harmanlayak yepyeni bir kulvar acmistir. Video paylasim sitelerinde oyunici goruntulerini izleseniz, grafikleri bugun bile sizi 12 sene oncesine ait olduklarina sasirtacak seviyededir. Multiplayer modu ile, bir FPS'nin coklu oyuncu ile nasil enfes bir tata donusebilecegini oyunseverlere gostermistir. Sahsi kanaatimce Quake ile emekleme donemini yasayan multiplayer FPS oyuncularina, coklu silah secenegini ve silahlar arasi guc-strateji dengesi gibi kavramlari ogretmistir.
96 yilinda Quake oyunu icin gelistirilen "Quake Engine"nin Half-Life'in yapiminda kullanilmasi, kaderin garip bir cilvesiyle Quake serisini tahtindan etmistir. Bugun FPS denince buyuk cogunluk tarafindan Quake'den once anilir olmasini da; 3D'yi FPS ile tanistiran Quake'in gorsel zenginligini -maalesef Quake'in sinifta kaldigi- guclu bi senaryo ve puzzle ogeleri ile birlestirmesiyle aciklamak mumkun.
Son olarak her FPS severin zihnine kazinmis laboratuvar sahnesi:
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
