bilimin atasidir, hayatin ta kendisidir, belki bundan dolayi belkide henuz tam kesfedemedigimizden zordur fizik, anlamasi, uygulamasi, birde igrenc sorularini cozmesi.
günlük hayattaki bir sürü şeyi yalanlamaya çalışan; hız ve sürat'in, güç ve kuvvet'in aynı şey olmadığını iddia eden, dahası kırmızıyla yeşili karıştırıp sarı bulan ders. en kötüsü de, ders sayısı ve soru sayısı olarak en ağır fen bilimleri dersidir.
üç nokta...
ilk olarak bilinmesi gerekli olan şey, fizik bir ders değildir gerçeğidir., hayatı anlamlandırma çabasından öte hayattır. fizik bilmek zorunda değilsiniz ancak, en azından merak dahi etmiyorsanız bu hayattan bi bok anlamıyorsunuz demektir. matematikle sanıldığından çok daha fazla ilgisi vardır. galileo'ya göre matematik fiziğin dilidir. ancak aralarında ki en büyük fark, soyut şeyler üzerinde insanın hakimiyeti somut şeyler üzerinde olduğundan daha fazladır. bazı fizikçiler sırf bu kontrolsüzlükten dolayı, korkularından matematikçi olmuşlardır *
fiziğin amacı dünyadan bir anlam çıkarmaktır. diyelim ki fizikçisiniz, amacınız asla her şeyi anlamak değildir. belli bir gerçek parçasını anlamaya çalışırsınız. bu gerçek parçasını matematiksel teorilerin yardımıyla tanımlarsınız. elbette bu matematiksel teorinin ve sizin gerçek parçanızın arasında anlamlı bir bağ kurmalısınız ki ortaya fizik teorisi çıkabilsin. fizikte birden fazla geçerli işlevsel tanımlama söz konusu olabilir.
peki nedir fiziği anlaşılmaz yapan ?
şudur, bir fenomen tek bir işlevsel tanımlamaya sahip olabildiği gibi, birden fazla işlevsel tanımlama da bir fenomenle doğrudan ya da dolaylı olarak alakalı olabilir. "dolaylı" alakalı fizik teorilerinde birinden birine kontrollü olmayan yollarla geçiş yapılabilir. daha da önemlisi geçiş yapılan teoriler birbiriyle çelişik ve uyumsuz görünebilir.
bir teoriden diğerine geçiş yapmak fiziğin temelidir. bu da az evvel sözünü ettiğim teorilerin birbirleriyle uyumsuz olması yüzünden ciddi kavramsal sorunlar ortaya çıkarır. bu da fiziğin neden anlaşılmaz olduğunu açıklıyor sanırım.
fizik teorileri birbirlerine mantıksal yollarla bağlı olmak zorunda değillerdir, sadece aynı fenomeni tanımlamaları bir bütün oluşturması için yeterlidir. çoğu zaman bir fenomeni tanımlamak için birbiriyle uyumsuz bir çok fizik teorisinden faydalanırlar, işte olayın bokunu çıkaran taraf da budur...
etrafına şöyle bir bakınıp, neden ve nasıl sorusunu sormaktır.
işin ironik kısmı, fizik, dergilerden gençlik hevesi ile okunmasından ibaret değildir. * evet okunmalıdır ancak neden ve nasıl sorusunu kendi kendine soramadığın müddetçe bir masal okumaktan öteye gidemezsin.
ve fiziğin sevilmemesinin bir yanıda, zor olduğu kanısıdır. halbuki o kadar basittir ki basit mekanik fizik, bildiğimiz günlük hayatın ta kendisi. ama bize öğrettiler ya zamanla, müthiş biyologların yazdığı bilime şüphe ile bakacaksın muhabbetini kafamıza kakıp kakıp durdular. ulan neyine şüphe ile bakacan topu bırakıyorum düşüyor işte.
bunun şüphe edecek tarafı ne? sicim teoremlerine girersen ben senin yokluğunu bile ispat ederim, lakin bu denli kasmaya ve insanları bilimden soğutmaya ne hacet.
insanlara bilimi sadece böyle saçı sakalı gevremiş seçkin kişilerin yapacağı bir eşgal gibi göstermek ne diye?
ve daha komik olan, gençlere bunu, bilimi o yazanların mutlak doğru olduğunu o kitap bize ne anlatırsa şartsız kabulmuş gibi göstertilir. ee hani şüphe edecektik ne oldu?
fizik böyle böyle demiş vs.
bikerem, fizik hala o kadar çok şeyi anlayamıyor ki, matematik gibi sınırsız ve tanımsızlıklarla dolu. pek çok fizikçinin hala aynı fikirde olmayıpta insanlara bu gerçekmiş gibi aktarılan büyük patlama teorisi aslında fizikötesi bir teoremdir. bir kişi kalkıpta büyük patlamayı fizik ile açıklamaya kalkamaz, kalkamaz çünkü kalkamıyacağı şekilde sunmuşlar önümüze. bugün hala karadelikler bile ayrı muamma, ne üdüğü belirsiz şeyler ki uzay-zaman dediğimiz olay insana kafayı sıyırtmaktan gayri bir şey yapmaz.
oturursun bilgi edinirsin, sonra kendine sorarsın. neden? bazen kafa yorarsın haftalarca cevap bulamazsan kaynakalara yönelir yine kafa yorarsın, onu düşünürken başka şeyler bulursun kafanda. işte artık sen bir fizikçisindir. çünkü bazı gevur kaynakların yazdıkları şeylere bel bağlamayı bırakmışsındır.
hocaya sorarız;
"hocam tamam, evrende çekim yasasının hüküm sürdüğü müthiş bir düzen var, peki hocam kütle, çekim kuvvetini ve zamanı nasıl oluşturuyor?"
hoca önce şaşkın şaşkın bakar ve omuzlarını silkerek cevap verir;
"allah'ın işi."
biyoloji ağırlıklı bir bölümde, tam birinci sınıfta bu işleri bitirdim biyofiziği biyomedikal fiziği verdim diyorken, ikide maddeler bilgisi olarak karşımıza çıkan, tam onu da verdim derken üçte radyoloji dersinde fotonü transformatörü ve alternatif akımıyla yine beliriveren kavram. yeter artık ama ya.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
