iyi bir pikap, iyi bir lp*, güzel bir kadın ve sert bir içki eşliğinde daha da anlam kazanacak durumdur.
bir cuma akşamı işten yorgun argın gelirsiniz, hava soğuk ama ferahtır. trafikte geçirdiğiniz zamanlarda eşinizi özlersiniz, birlikte geçireceğiniz zamanların hayalini kurarsınız. acaba eve gelmiş midir? bu düşüncelerle aracınızdan inip soğuk havada eve doğru yürürsünüz. karınca gibi insan sürüsünden ayrılıp hemen kutsal mekanınıza atmak istersiniz kendinizi haftanın yorgunluklarını perdeleyen haftasonu heyecanlarıyla. hava kararmış, inceden rüzgar esmektedir. evinizin camına bakarsınız kafanızı kaldırıp, sıcak bir loş sarı ışık yayılmaktadır perdelerinizden. o evdedir. atkınızı boynunuza atıp zile basarsınız, elinizde bir torba dolusu yiyecek içecek ile. kapı açılır, sevdiğiniz kadın sizi beklemektedir heyecanla. bir öpücük kondurup torbayı eline verirsiniz. içeri girdiğinizde hissettiğiniz sıcaklığa şaşırırsınız. evinizin kapısı hafta içinin zararlı bakterilerini öldüren "aşk" ışınları yaymaktadır. hijyenik olarak içeri girdiğinizi hissedersiniz...
üstünüzü değiştirip buğulu camdan şöyle bir bakarsınız, camdaki buğu şehrin gereksiz ama vaadedici tüm ışıklarını mumlaştırmıştır. aklınıza mumlar gelir. geçen gün aldığınız "huzur mumları." kalp şeklinde, çiçek şeklinde, hayat şeklinde mumlar. salonunuzun her yerine bunlardan serpiştirirsiniz ve yakarsınız onları sizi yakmakta olan kadınınıza bakarken. sülün gibi süzülmektedir ilk gördüğünüzden beri sağınızda solunuzda. sıcak şarap ısınmaya başlamıştır ocakta. iri kupalara doldurur şömineyi yakmaya başlarsınız hafiften. dün akşamdan çatmıştınız odunları ve çıraları. tek çakışta alev alır. sıcak çıtırtıları ve tatlı toz kokusu ile odanın soğuk kalbine saplanan eros oku gibidir nar rengi pırıltılar...
pikapınızı açarsınız, içine bob dylan mı koysam, the who mu, biraz eskilere gidip ella fitzgerald'ın kadifeliğini mi yaşasak yoksa pink floyd'dan echoes'mu tınlatsa geniş salonun duvarlarını. sonra aniden led zeppelin'den houses of the holy'nin lp sini aradan çekip iğneyi pikaba yerleştirirsiniz, rain song'un hüzünlü notaları hafif bir cızırtıyla derinden gelmeye başlamıştır. sanki jimmy page zaman tünelinden dünyamıza, odamıza gelmiş o karanlık ve gizemli notalarını sadece bizim için çalmaktadır.
ve bu andan itibaren buğulu pikabınızdan çıkan tozlu notalar kulaklarınızı, elinizdeki sıcak şarap gırtlağınızı ve kadınınızın dokunuşları da kalbinizi yakmaktadır.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
