rivayete göre 13 yyda yasamıs turk halk ozanı ve aydını. varlık, inanç, sevgi, aşk, barış, hoşgörü adına anadolu topraklarında ne varsa onun dizelerinde kristalize olmustur. yaradılanı yaradan adına seven, doğada tüm varlığın özünü gören, sarı çiçeklerle muhabbete dalan, herseyden önce kendini bilen insana yuzyıllar ötesinden ses vermektedir.
türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve türk'ün islam'a bakışını türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan yunus emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. yaklaşık 700 yıldır türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla yunus emre, türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır. bazı kaynaklarda anadolu'ya gelen türk boylarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu rivayet edilirse de bu kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında eskişehir'de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi. batı anadolu'nun birkaçyöresinde "yunus emre" adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden "makam" adı verilen yer vardır. bir garip öldü diyeler üçgün sonra duyalar soğuk su ile yuyalar şöyle garip bencileyin diyen yunus, belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir. türkiye'nin pek çok yerinde yunus emre'nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. bunlardan başlıcaları şöyle sıralanabilir: eskişehir'in mihalıççık ilçesine bağlı sarıköy; karaman'da yunus emre camii avlusu; bursa; kula ile salihli arasında emre sultan köyü; erzurum, duzcu köyü; isparta'nın keçiborlu ilçesi civarı; aksaray; afyon'un sandıklı ilçesi; ordu'nun ünye ilçesi; sivas yakınında bir yol üstü. görüldüğü gibi sayı ve iddia hayli kabarıktır. bazı belgeler, yunus emre'nin asıl mezarının karaman veya sarıköy'de olduğuna işaret etmektedir. nitekim, 1970'li yılların başında sarıköy'deki mezarın yunus'a ait olduğuna kesin gözüyle bakılarak bu köye yunus emre adı verildi ve oradaki bir bahçe içine anıt dikildi. 1980'li yıllarda ise, 1350'de yapılmış olan karaman'daki yunus emre camii'nin yanındaki mezarın onun gerçek mezarı olduğu iddia edildi. aslında bu durum, yunus emre'nin türkler tarafından ne kadar sevildiği ve benimsendiğinin çarpıcı bir örneğidir. gerçekten de halktan biri olan yunus emre, halkın değer, duygu ve düşüncelerini dile getirişi itibariyle tarihimizin en halkla barışık aydınlarından biri olma özelliğine sahiptir. türk tasavvufunun dilde ve şiirde kurucusu olan yunus emre'nin şiirlerinde ahlak, hikmet, din, aşk gibi konuların hemen hepsi tasavvuftan çıkar ve tasavvuf görüşü çerçevesinde bir yere oturtulur. mısralarında didaktik ahlak telkinlerinde bulunan yunus emre, "gönül kırmamak" konusuna ayrı bir önem verir ve "üstün bir değer" olarak şiirlerinde bu konuyu özenle işler. bu arada yunus emre'yi öne çıkaran bir başka önemli özelliği de, şiirlerinde işlediği konuları ve telkinleri bizzat kendi hayatında uygulamasıdır. "din tamam olunca doğar muhabbet" diyen yunus, islam'ın sabır, kanaat, hoşgörürlük, cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini benimsemeyi telkin eder. yunus'un sanat anlayışı, dini ve milli değerleri bağdaştırdığı mısralarında kendini gösterir; millileşen tasavvufa, türkçe'nin en güzel ve en güçlü özelliklerini kullanarak tercüman olur. gerçekten de 11,12 ve 13. asırlarda türkistan ve anadolu türkleri arasında çok yayılan tasavvufun türk şairleri arasında iki büyük sözcüsü vardır: türkistan'da ahmet yesevi, anadolu'da yunus emre... yunus emre'nin tasavvuf anlayışında dervişlik olgunluktur, aşktır; allah katında kabul görmektir; nefsini yenmek, iradeyi eritmektir; kavgaya, nifaka, gösterişe, hamlığa, riyaya, düşmanlığa, şekilciliğe karşı çıkmaktır. yunus emre aynı zamanda bütün insanlığa hitap eden büyük şairlerdendir. bu anlamda mevlana'nın bir benzeridir. o'nun mevlana kadar çok tanınmayışı ise, bir yandan kullandığı dil olan türkçe'nin batı'da farsça kadar bilinmemesi, öte yandan da türk aydınlarının o'nu ihmal etmesindendir. yunus'taki insanlık sevgisi, neredeyse kendisiyle özdeşleşmiş "sevgi felsefesi"nin bir parçası ve hatta sonucudur. nitekim yunus'un insan sevgisini ilahi sevgi ile nasıl bağdaştırdığını gösteren en çarpıcı mısralarından birisi "yaradılanı hoş gör / yaradan'dan ötürü"dür. yunus emre'ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. madem ki insanoğlu ruh yönüyle allah'tan gelmektedir; öyleyse insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda ayrılamazlar. yaşadığı çağın gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda yunus'un bir başka önemli tarafı ortaya çıkar: yunus emre, hükümetsizlik içinde çalkalanan ve moğol istilaları ile mahvolan anadolu topraklarında ortaya çıkan sapık batınicereyanların hiçbirine kapılmadığı gibi, bu akımların türklerin bütünlüğüne zarar vermesi tehlikesi karşısında da engelleyici bir rol üstlenmiştir. bu bakımdan bakıldığında yunus emre, hem türk şiirinin kurucusu, hem de milli birliğin önemli tutkallarından biridir. yunus emre, kelimenin tam anlamıyla "milli bir sanatçı"dır. tıpkı, nasrettin hoca, köroğlu, dadaloğlu veya karacaoğlan gibi... yunus emre'nin şiirlerinde en fazla işlenmiş temalar; ilahi aşk, din, ahlak, gurbet, tabiat, ölüm ve faniliktir.
anadolu da türkçe şiirin öncüsü olan bir şair ve mutasavvıftır, türk halk şairi.
yunus emre şiirlerinde en fazla ilahi aşk, din, ahlak, gurbet, tabiat, ölüm ve fanilik konularını işlemiştir. sevgi konusuna fazlasıyla deyinen yunus öte dünya ya açılan geniş kapının sevgiden, sevmekten geçtiğini söyler.
yunus emre'nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. bunlar; eskişehir'in mihalıççık ilçesine bağlı sarıköy; karaman'da yunus emre camii avlusu; bursa; kula ile salihli arasında emre sultan köyü; erzurum, duzcu köyü; isparta'nın keçiborlu ilçesi civarı; aksaray; afyon'un sandıklı ilçesi; ordu'nun ünye ilçesi; sivas yakınında bir yol üstü. burdan anlıyoruz ki anadolu nun bir çok yerinde de ikamet etmiştir.
kimi gerçekleri öyle bir dillendirmiştir ki, duyunca donup kalınır. o kadar güzel ve net ifadeleri ile yazdığı dörtlükler insanın içine işler. sanki o anda uyanmışsınızdır, gerçekte öyle dersiniz kendi kendinize. islam tasavvufunun önemli isimlerinden biridir. ayrıca yunus emre'yi bir nebzede olsa anlamak, tasavvufumuzun ne kadar yüce olduğunu kavramak için yeterlidir.
mevlana'nın 6 ciltlik mesnevisini okuduktan sonra, yorum bekleyenlere "ben olsam ete kemiğe büründüm yunus gibi göründüm" derdim diyerek derin ruhsal yaralar açan türk halk ozanıdır.
hakk bir gönül verdi bana "ha" demeden hayran olur
bir dem gelir şâdân olur bir dem gelir giryân olur
bir dem sanasın kış gibi şol zemheri olmuş gibi
bir dem beşâretten doğar hoş bağ ile bostan olur
daha ingilizce diye bir dil yok iken arı türkçe'siyle şiirlerini söylemiş anadolu ereni. ayrıca kendisine ozan demek yanlıştır; ozan değildir. ozan sazı ile diyar diyar dolaşan kişilere denir.*
talat duru tarafından karamanlı olduğu belgelerle ispatlanmış fakat karaman'ın bu potansiyeli bir türlü değerlendirememesi ve ülke basınında yer alamamasından dolayı eskişehir'in sahiplendiği bir erendir. *
"yunus hakk'a bilişeli can ü gönül verişeli
şol taptuğ'a* erişeli gözlerimi açar oldum" diyerek akıl hocasına vefasının bu günlere taşınmasını sağlayan alim.
"bir kez gönül yıktın ise
bu kıldığın namaz değil" diyerek, insanlığıyla beni çok etkilemiş değerli bilgedir.
*yunus emre öldükten sonra bir gün kasım isminde sofu bir adam elinde yunus'un yazdığı gazeller * olduğu halde bir derenin kenarına oturur ve yunus'un yazdıklarına bakar , beğendiklerini ayıracaktır.sırayla canının istediği gibi , bu olmamış , burda ağır konuşmuş ,dine uygun değil gibi farklı sebeplerle yunus emre'nin şahsen yazdığı başka örnekleri olmayan eserleri dereye atmaya başlar . birçok kağıdı attıktan sonra bir dörtlüğe gelir ki okuduğunda hemen dereye dalıp en azından birazını kurtarmaya çalışır . dörtlük şöyle:
âşık yunus bu sözü
iğri büğrü söyleme
seni sîgaya çeker
bir molla kâsım gelir..
hak aşığı,
dergahında şeyhinin ayağının altına kafasını uzatacak kadar durumun ehemmiyetinin farkında. hep odun toplar, bir hurma bir yudum su, zifiri karanlıklarda günlerce zikir, işte gerçek huzuru bulmuş bir insan. gafilce kılınan iki rekat namaz bile insanı huzura sevkediyorsa, dedemiz şu dünyada aldığı hazda zirve yapmış, en nihayetinde tüm insalığa yazılı mesaj atmış.
cennet cennet dedikleri
birkaç köşkle birkaç huri
isteyene ver anları
bana seni gerek seni
dur! bir dörtlük daha var öldürücü..
ne varlığa sevinirim
ne yokluğa yerinirim
aşkın ile avunurum
bana seni gerek seni
şimdi gelde hayran olma, senin malın mülkün olacakta eşin dostun olacakta sevinmeyecen.
ya da bunlar seni terk edince üzülmeyecen. bu insana sade şair diyene şaşarım. bu insan düpedüz hak aşığı, rahman dostu.
yaradanın sevdiği insalarda hep bir cilve, hep bir nazlanma hali görülür rabbine karşı..
işte yunus emrede bunun ispatı..
ey âlemleri yaradan
kaldır perdeyi aradan
göster kemali yaradan
kaldır perdeyi aradan
pek yücesin yüce tanrı
eskiden bilirim seni
bilmez gibi sanma beni
kaldır perdeyi aradan
yunus um korkmam ölümden
ismail gibi kanımdan
usandım tatlı canımdan
kaldır perdeyi aradan
Necip Fazıl Kısakürek'in tiyatro eserlerinden birinin adı. Hem edebiyat hem düşünce var senaryoda.
Çooook güzel, ince, akıcı bir kitap. Tavsiye ederim yani.
Okudum ama bu kitap bir kenarda dursun belki bir daha okurum dediğim nadir kitaplardan.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.