son beğenilen tanımları genel istatistikler
sevinçten olabildiği gibi, üzüntüden de yaşanabilen bu şok bazen insana lanetler okutabilmektedir.
1. kambriyen Öncesi zaman (4.5 milyar yıl önce - 542 milyon yıl önce) 2. paleozoyik zaman - kambriyen dönemi (542- 490 milyon yıl önce) 3. paleozoyik zaman - ordovisiyen dönemi (490 - 443 milyon yıl önce) 4. paleozoyik zaman -silüriyen dönemi (443 - 416 milyon yıl önce) 5. paleozoyik zaman - devoniyen dönemi (416- 359 milyon yıl önce) 6. paleozoyik zaman -karbonifer dönemi (359 -299 milyon yıl önce) 7. paleozoyik zaman - permiyen dönemi (299-250 myö) 8. mezozoyik zaman - (triyas, jura, kretase dönemleri) (251-65 milyon yıl önce) 9. senozoyik zaman - paleojen, neojen, kuaterner dönemleri (65 myö- günümüz) 10. etkileşimli alıştırma 11. simülasyon 12. test şeklinde bir içeriğe sahiptir. ilgilenenler için güzel bir bilgi kaynağı olduğunu düşünüyorum.
zamanında kendisiyle konuşmadığım için çok pişmanım. ama buna rağmen hayatıma anlam katan, anlam katmakla kalmayıp bana bugünkü hayatımı verendir. onunla konuşamamakla birlikte 60 gün kadar seyretme ve gözlemleme şansını edinmiştim. ve yıllar sonra da film gibi bir rastlantıyla onu yeniden buldum, bana aradığımı veren vampircik sözlükte de onu tanımlamaktan mutluluk duymaktayım. o hastaneden içeri adım atmasıyla sadece benim değil birçok kişinin hayatını kurtardı aslında *. bunu yaparken de gözünde hiç tereddüt görmemiştim. İlk başta bir türlü anlam veremiyordum fakat düşüncelerim zamanla değişik noktalara taşındı. kaldığımız yer pediatrik onkoloji bölümüydü bir hastanenin. Çok iç açıcı bir yer değildi malum ama o işinden kalan zamanını yanımızda geçirirdi. filmlerde seyrettiğimiz sahneleri bize canlı kılardı orada * alırdı boyaları kağıtları kimi çocuklarla resim yapar, oyun oynayabilecek olanlarla oynardı, bazen dans ederlerdi, bazen film seyrettirir, kimi zaman da güzel şarkılar bulur getirirdi, sıkılmazdı. coğrafya da anlatırdı, türkçe de, bazen gökyüzünü de; hele doğaçlama hikayeler masallar anlatırken gözümün önünden silemediğim yüz ifadeleri onu dinleyenler için de neşe kaynağıydı, çok güzel konuşurdu. bütün kan alma ve serum günlerinde 4-5 saat boyunca onları oyalamak adına yapmadığı kalmazdı. ve yüzünden gülümsemesi eksik olmaz, vizitlerde, resim yapıp duvarlara astıkları pastacı kız kadar renkli olurdu. bazı çocuklar için onları hastanede bırakıp giden anne babalarından daha değerli ve önemliydi. Öyle ki radyoterapiye başlayacak küçük kız bütün toka hazinesini ona vermişti. hayatlarında göremedikleri ilgiyi görüyorlardı. ya da çocuklarına koşturmaktan bitap düşmüş anne babalar minnettar kalırlardı ona çocuklarına umut verecek kadar güçleri kalmadığında. breegadoon o çocukların, hayatlarına devam edebilmeleri için amaç, güç veriyordu. sürekli anlatıyordu, gösteriyordu, çabalıyordu, mutlu ediyordu. o zamanlar o hareketli ben değilim diye çok sinirlenirdim, onun, bugün ayakta olma sebebim olabileceğini düşünememiştim. hiç pollyannacılık oynamadı, elde olan zamanı nitelikli geçirme ve bize de onu aşılama peşindeydi. aksi halde maddi manevi o yatakta çürümek çok da uzun vakit almayacak gibiydi. Şanslıydık. o bizim odamıza okumak üzere yüzüklerin efendisi'ni, bir başka odaya back to the future'un cd lerini bırakıp bize ardından uzun süreler üzerine konuşturacak, o ana dek pek uğrayamadığımız hayal dünyamızı tetikleyecek kadar fantastik; sevdiği konuları anlatırken seyredilesi, anlattığı konuların çeşitliliği karşısında hayranlık uyandıracak kadar bilgili, heyecanlı, kocaman hayal dünyası olan bir kişilik. daha önce görmemiş, tanımamıştım öyle birini hala da tanımadım bir başkasını; birinin bu denli sevebileceğini, elinde olana bu kadar sıkı sıkı bağlı ve mücadeleci olabileceğini düşünmemiştim. tanımlardan anladığım kadarıyla çok bir şey kaybetmemiş. aklımda olan o kadar çok ayrıntı var ki tek tek sıralamak istesem de o etkiyi ve etkisini aktarmak, ifade etmek kolay gelmiyor bana. hastane idaresi sağlık meslek okullarından olmayan kimseyi binada istemiyordu ama oradan geldiğini gördüğümüz çoğu kişiye kıyasla acil bir durumda neler yapacağını bilecek kadar tıbbi bilgisi vardı. kötü diyebileceğim hiçbir şey yaşatmadı, söylemedi. nitekim bölüm doktorları gayet memnundu* kaldığı süre gerçekten efsane gibiydi, ortam tamamıyla değişmişti.* ancak şunu gördüm ki onun dediklerine kulak vermek ve gerçek anlamda dinlemek çok şey kattı, kazandırdı ve bugün oradan sağ salim çıkmamı sağladı, ben buna inanıyorum. kaç çocuk ona verilen güzel düşüncelerle yolunu bulup bir şeylere bağlandı. ve mutlu olsun ki arkasından insanlar her daim güzel şeyler söyledi ve yüzleri güldü. tanıyanlar ne şanslı diyorum, umarım onun gibi bir kazancı ve kıymeti eksik etmezler yaşamlarından ve değerini bilirler. teşekkür borcumuzu nasıl ödeyebileceğimize dair bir fikir yürütemiyorum. onun iziyle bu kadar yıl sonra tesadüfen karşılaştığım yerin yine bir doktor odası olması çok tuhaf oldu ama bize dünyaları veren küçük elli bu kocaman yüreğin her şeyi yeneceğine canı gönülden inanıyorum, hatta şüphe etmiyorum. o nasıl bizim yanımızda olduysa bugün ben de farklı bir şey yapmak niyetinde değilim ne pahasına olursa olsun. allah'ın ona sağlık, sıhhat ve güç vermesini, unutamadığım gülümsemesinin gözlerini ve yüzünü terk etmemesini, hayattan dilediklerini gerçekleştirebilmesini ümit ederim. zen şimdilik bu kadar tanımlayabildi breegadoon'u..
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |