diyarın yazar profili

    genel olarak yobaz.
    (16.08.2008 00:54)

if

    1968 İngiliz yapımı bir filmin ismi. Filmde karşımıza çoğunluğumuzun "A Clockwork Orange" filminde tanıdığı müzip bakışlı Malcolm Mcdowell çıkar. İngiltere'deki katı eğitim sistemini çok sert bir biçimde eleştirir ve İngiliz bağımsız sinemasının ilk örneklerinden kabul edilir.


    --- alıntı ---

    "Wisdom is the principal thing;
    therefore get wisdom:
    with all thy getting
    get understanding"

    --- alıntı ---
    (16.08.2008 00:43)

dağılın ulen

    birinin vampircik sözlüğe söylediğini düşündüğüm söz. pek bir dağılmış gibi vampirler hani...
    (03.09.2007 00:30)

bardak fırlatmak

    bir "deli kadir ulen" fenomeni. içindeki içilen hiç bir bardak elde yada sağlam bir yerde durmamalıdır. sağa, sola, duvara vs. fırlatılması farzdır.
    (03.09.2007 00:27)

dağılın ulen

    bir kadir inanır repliği...
    (03.09.2007 00:24)

abdullah gül

gül yaprağı patlatmak

    itinayla koparılmış gülün yapraklarını koparıp koparıp yumruk yaptığımız sol elimizin üzerine güzelce yerleştiriyoruz. daha sonra her bir yaprağı sırayla sağ elimizin ayasıyla hızlıca vurarak patlatıyoruz. çıkan sesle eğlenip stres atıyoruz.
    ayrıca (bkz: abdullah gül)
    (30.08.2007 17:01)

abdullah gül posteri

    gördüğümde dumura uğramamı sağlayan her tekrar görüşümde kabus etkisi uyandıran reklam kampanyası. atv avrupa kanalında her reklam arasında karşımıza çıkan sabah reklamı! neymiş efendim? çerçeveletip asacakmışız... anlamıyorum ben bunları. 3 gün önce yok gökten balonla gelsin, yok şöyle yok böyle dendi. efendim abdullah gül de ilk on eksi biri gibi bir cumhurbaşkanı. çünkü atatürk'ü diğerleriyle bir tutamam. zaten yakında atatürk'ün resimleri de devlet dairelerinden yavaş yavaş kaldırılacak, aman saklayın derim ben gül posterlerini! onları asarsınız duvarlara!
    ayrıca serbest çağrışım (bkz: gül yaprağı patlatmak)
    (30.08.2007 16:58)

sezer deprem felaketlerinde halkın yanında değildi

    vakit gazetesi'nde çıkmış, eski cumhurbaşkanımız ahmet necdet sezer'in 7 yıllık cumhurbaşkanlığı kritiğini yaparken kullandığı cümle. 1999 depreminden sonra cumhurbaşkanı seçilmiş bir kişinin depremde halkın yanında olması* bunun gazetelere o zaman yansımamış olması oldukça doğal geliyor bana. yarın başka bir gazete'de abdullah gül 1999 depreminde nerdeydi diye yazı çıksa acaba ne kadar fark olur?
    (30.08.2007 11:25)

abdullah gül

    ya hocaları fetullah gülen olacaktı zaten cumhurbaşkanı ya da abdullah gül. e fetullah gülen amerikada kaçak olduğuna göre abdullah güle düştü bu görev. hocalarını da amerikan koltuklarında görürüz belki de*
    (29.08.2007 00:48)

sıkmabaş

    önceki entryler hakkında ufak bir spoiler.
    --! spoiler !--

    efendim gelen mesajlardan sonra tekrar bu başlığa dönmek nasipmiş.

    şimdiye kadar hiç kimsenin dinini, dilini, ırkını üstün yada alçak görmedim. ben bilim yolunda ilerlemekte olan bir öğrenci olarak zaten bu tür şeyleri de pek umursamadım ama ben rahatsız eden bir takım şeyleri de dile getirmekten asla çekinmedim. biliyorum tanımlarım birazdan çok daha fazla genelleme halini aldı ama yazarak anca bu kadarını yapabiliyorum.

    --! spoiler !--

    benim kimsenin inancıyla bir alıp veremediğim yok. ancak internette ve dergilerde okuduğumuz röportajlarda bile çoğu genç kızın kendi isteğinin dışında başlarını sıkan türbanı aile, abi, kardeş zoruyla taktığını duyuyoruz. bu insanların birbirine yardım eden insanların oluşturduğu bir cemiyetten çok kendinden olmayan insanların hor görüldüğü bir topluluk haline gelmesine vesile olmasına kızıyorum en çok. bütün bu baş kapatma hareketinin siyasi olmadığını söylemek bana kalırsa çok sığ düşünmektir. düşünün ki bu insanlar ve kurdukları cemiyetlerışık evleri daha okula yeni başlayan yada düşünce yapısı tam oturmamış gençleri yanlarına almak için büyük çabalar gösteriyor. bu olanlar sadece türkiyede de olmuyor. bosna'da yada başka ülkelerde de bu olanları izleyemiyoruz aslına bakarsanız. ama bu olmadığı anlamına gelmiyor. endonezya'da herşey başörtüsü sorunuyla başlamamış mıydı? daha sonra ülkeyi eyaletlere ayırdılar ki takanlar ve takmayanlar ayrılsın, yada onların deyişiyle inanlar ve inanmayanlar. daha bir kaç ay öncesine kadar türkiye'ye eyalet sistemi önerisi getirilmedi mi? ne kadar benzer bunca şey. sonra ne oldu endonezya'da? ilımlı islamcılar ılımlarını kaybedip alev almaya başladı ve ülke kontrolünü ele geçirdi. Şimdi bir düşünün bunların başörtüsü, türban, sıkmabaş yada başka şeylerle ilgisi var mıydı?
    yazıyı okumakta ve anlamakta zorlanabilirsiniz, şimdiden bunun için özür diliyorum. bir düzyazıdan çok aklıma geleni yazayım da unutmadan söyleyim tarzında bir yazı oldu. daldan dala atlamış gibi gözükebilir ama hepsi birbiri içinde ilintili.
    kısaca demek istediğim kimse kimsenin inancına yada başka özeline karışmadan bu dünyada birlikte yaşayabilmeliyiz. birtakım şeyleri politikaya alet etmemeliyiz. politikanın yüzlerinden biri haline getirmemeliyiz hiç birşeyi...
    teşekkürler...

    (28.08.2007 13:51)

sıkmabaş

    anlamayanlar için bir kez daha benzerlikleriyle ve farklarıyla bayanların kafalarına geçirdiği bu örtüleri tanıtmak isterim. ilk olarak baş örtüsü avrupalı bayanlarda da halen rastlamakta olduğumuz başın bir kısmını güneşten koruyayım yada aman rüzgardan saçlarım uçmasın maksatlı taktıkları ince genellikle açık renklerde olan bir örtüdür. türban eski haliyle düşündüğümüzde başörtüsüne benzemekle beraber boneye ve bandanaya olan benzerliğiyle dikkat çeker. sıkmabaş yada diğer tercih edilen adı türbanı düşünürsek bir tutam saçım gözükmesin diye bir baş örtüsünün altına başı iyice sıkan bir örtünün bone gibi takılmasıdır sanırım. Şimdi başörtüsü aman saçım uçmasın diyen bayanlar için, fransız bayanlarının tercihi türbanın fransızlıklarından olsa gerek, sıkmabaşın da saçım başım gözükmesin ben sizden daha müslümanım bunu da kafamın ermediği kişilerin siyasi emelleri için güle oynaya takar kendimi sonuna kadar savunurum diyenler için olduğunu düşünüyorum.
    (27.08.2007 23:18)

sıkmabaş

    dini siyaset haline getirenlerin bizlere türban diye yutturdukları hadise* oysa ki bilmiyorlar türbanın yüzyıllar önce fransız kadınlarının taktıkları bonemsi örtü olduğunu. yani türkiyedeki türbanla ne uzaktan *ne de yakından alakası yok. heralde türban diyince daha sempatik geldiğini düşünüyorlar. onun adı sıkmabaş işte! hani geçirince kafana bir tane fetullah amcamızın aylık maaşa bağladığı şey.
    (27.08.2007 14:49)

comme ci comme ca

    fransada bir gençlik çalışma kampında yarım gün çalışıp sabahlara kadar eğlenirken bol duyduğum söz. duvar örüyoruz "komsi komsa", köprü yapıyoruz "komsi komsa". en sonunda dellenip "komsi sensin komsa da sana girsin" dedim ama bişi anlamadılar sonuçta. her şeye rağmen paris ve fransa hakkında herşey parfait
    (08.08.2007 12:04)

3 aylık maaşını iade eden milletvekili

    her ne kadar akp hükümetinden haz etmesem ve bu grubun içinde bulunup ideolojilerini yerine geitrmelerine vesile olan kabine üyelerine yazık insanlar gözüyle baksam da akp balıkesir milletvekili turhan Çömez'in bu davranışını takdir ediyorum. ayrıca okuduklarımı baz alarak konuşmam gerekirse, bu göstermiş olduğu davranış ilk değil ve seçimler öncesi sadece göz boyamak için yapıldığını düşünmüyorum. fikirlerime ters düşen bir parti çatısında olmasına rağmen kendisini takdir ediyorum ve bütün milletvekillerinin de bu etik değerlere sahip olmasını temenni ediyorum.
    (15.05.2007 13:32)

sayfa: 1-2-3-4

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.