ahmet türk e yumruk atılması

    geçtiğimiz aralık ayında muş'un bulanık ilçesinde dtp'nin kapatılması sonrası çıkan olayların samsun'da görülen davasını izleyen ahmet türk'ün mahkeme çıkışı yaşadığıdır. saldırganın adı ibrahim çelik imiş, ama hakkında başka birşey şu an için yok. burnu kırılan türk hastaneye kaldırılmış.
    http://www.ntvmsnbc.com/id/25081066/
    (12.04.2010 16:32)

iulian sebastian filipescu

    biraz pis bir oyuncuydu kendisi. kazanmak için her yolu mübah görür, rakibi oyundan düşürmek için her numarayı yapar, eliyle, koluyla, tükrük bezleriyle üzerine oynardı rakip oyuncunun. görev yerinde döneminin en iyilerindendi, o ayrı.
    (12.04.2010 16:23)

bitti ancak sayfada hatalar oluştu

    beni hep tırstıran ifadedir. sonrasında 'ne hatası acep?' diyerek korkuyla göz atarım sayfaya, ilginç olan genelde bir halt da olmaz.
    (12.04.2010 16:18)

morötesi

    morötesi. ultraviyole olarak da bilinir. elektromanyetik ışınım dalga boyuna göre sınıflandırıldığına, dalga boyu 400 ile 700 nm arasında olan görünür ışıktan daha kısa dalga boylu (10-400 nm arası) ışınıma denir.
    (11.04.2010 02:05)

klavsen

    kimilerince piyanonun atası olarak nitelenen, ama ses çıkarma mekanizması, çalınma tekniği ve ses rengi ondan tamamen farklı müzik aleti. piyanoda ses küçük çekiçlerin tellere vurması ile çıkarken klavsende bir mızrap yardımı ile tellerin çekilmesi ile ses üretilir. bach'ın 4. brandenburg konçertosu, yakın zamandan ise tori amos'un blood roses şarkısı klavsen kullanılan örnekler olarak verilebilir.


    (11.04.2010 01:53)

ogame

    yasaklı siteler kervanına katılandır.
    ama internette her şeyin yolu var tabii, bunu biz biliyoruz da yasakçı amcalar bir türlü öğrenemediler.
    buyrun, filolarınıza birşey olmasın http://tr.ogame.org.
    (27.02.2010 15:47)

omuz çıkığını yerine oturtmak

    ehil olmayan ellerde ciddi sinir yaralanmalarına yol açabilecek eylem.
    (26.02.2010 10:21)

25 şubat 2010 galatasaray atletico madrid maçı

    2-1 mağlubiyetimizle bitmiş maçtır.
    son yıllarda izlediğim en saygıdeğer hanımefendinin çocuğu hakem (tarihe bir not olarak adını da vereyim, gianluca rocci) tarafından yönetilmiştir. bütün kararları atletico madrid lehine olmuş, bir penaltımızı yemiştir. kendisine kara gömleğiyle hayatta başarılar dilerim.
    caner erkin'in aptalca bir hareketle kırmızı kart görüp maçın son bölümünde takımını yalnız bırakması da bağışlanır değildi. bence bu son iki atletico madrid maçı sonrası caner'in biletinin kesilmesi zamanı gelmiş görünüyor.
    mehmet topal, mustafa sarp ikilisiyle galatasaray'ın orta sahası bir yere gitmez. rijkaard'ın acilen bu bölge üzerinde alternatif düşünmesi lazım. defans lucas neill sonrası daha bir derli toplu sanki, galiba o yüzden onların önündekiler daha fazla gözüme battı. harry kewell ve milan baros'un artık acilen dönmesi gerekiyor, ne sol kanat var şu anda ne forvet...
    ama doğrusu atletico madrid daha bir hırslıydı. zaman zaman olağanüstü pres yaptılar, ama hakem (ve tabii caner) desteği olmasa yine de ali sami yen'den çıkamazlardı.
    neyse, geçmiş olsun.
    (bkz: önümüzdeki maçlara bakacağız)
    (25.02.2010 23:10)

ihsan doğramacı

    12 eylül mantığının üniversite şubesi. yök'ün mimarı. üniversitelerin özerkliğini yok eden, onları fikir, bilim üretme yeri değil, devlet'in istediği kalıpta (düşünmeyen, yorum yapmayan, sadece denileni yapan, parayı en üst değer kabul eden) adam üretme fabrikası haline getiren zihniyetin silahşörü.
    vefat mı etmiş? hımm... dur dur, gol oldu galiba...
    (25.02.2010 22:51)

bülent arınç

    özellikle bir kesim kadın yazarlar tarafından bir dönem çok beyefendi, çok kibar gibi tanmlamalarla anılmış politikacı. son günlerde kontrolünü kaybetmiş görünüyor, gerçek yüzü kibarlık maskesinin altından feci sırıtmaya başladı. öfkesi, nefreti akıyor maskenin arkasından. oda basmalar, tükürmeler, bağrmalar, çağırmalar....
    (23.02.2010 10:06)

türkiye

    bir tuhaf ülkedir. akşam yatarsınız, sabah gözünüzü açtığınızda yepyeni bir gündemle uyanırsınız. herşey o kadar hızlı değişir ki, hiçbir mesele bitmez, sonlanmaz, çünkü hemen bir yenisi peydah olur.
    bu ülkenin ergenekon diye bir terör örgütü vardır, ya da olduğu iddia edilir. bu örgütün yargılanması üç yıldır sürer, ama daha varlığını kanıtlayacak objektif tek bir bulgu bile yoktur ortada, yönetici kadrosu kimdir, eylem kadrosu kimlerden oluşur, finansal kaynakları nedir bilinemez bir türlü. üstelik mahkeme sürecine temel olanlar, yargılananların avukatlarının bile sorgulayamadığı bir grup gizli tanık, en son kanada civarlarında hahamlık yaparken görülen bir deli ve yazdığı söylenen kişinin yazdığını kabul etmediği, gerçekliği hala ispatlanamamış darbe günlükleridir. ama bu davayla direkt/dolaylı ilişkili görülen bir sürü insan her gün sürü halinde gözaltına alınır, yıllarca hakim yüzü görmeden parmaklıklar arkasında tutulur.
    burası öyle tuhaf bir ülkedir ki, demokrasinin önündeki tek engel ordu olarak gösterilir birilerince. ha babam vurulur. niyeyse adil olmayan seçim sistemi, parti başkanlarının hegemonyası, dokunulmazlıklar gibi konular yok sayılır. insanca şartlarda yaşam standartlarını sağlayamayan yöneticileri tek adamlığa giden yolu demokrasi havariliği postuna bürünerek aşar.
    burası öyle tuhaf bir ülkedir ki tarikatlara bulaşan ayakta kalamaz. savcı bile olsanız özel yetkilerle donatılan bir başka savcıya tutuklattırılırsınız. daha üst bir kurum yetkilerini kaldırsa bile bu ekstra donanımlı savcı elindeki belgeleri yangından mal kaçırır gibi bir yerlere ulaştırmaya çalışır, tebligatı görmemiş gibi yapar. bahsedilen tarikattan isimlerle devletin üst kademelerinden bürokratların 'hallederiz' li konuşmaları basına sızar, hiç birşey olmaz.
    burası öyle tuhaf bir ülkedir ki herkes dinlenir, devletin en üst kademesindekiler bile. bu kayıtlar saklanır, uygun zamanlarda kullanılır. bu da hiçkimseye tuhaf gelmez. devletin en gizli belgeleri çarşaf çarşaf gazetelerde, özellikle bir gazetede, yayınlanır, bu belgeler nasıl ortada dolaşır diye merak bile edilmez.
    burası öyle tuhaf bir ülkedir ki, bir açılır tam açılır. yıllarca savaştığı ve hala savaşmaya devam ettiği kişilere sınırlarını açar, onları davul zurna ile karşılar, hakimini savcısını ayağına yollar, canlarının istediği yerde propaganda yapmasına izin verir.
    burası öyle bir ülkedir ki, bu ülkede bülent ersoy sanatçıdan sayılır ki, en büyük derdi havaalanının vip salonunu kullanmaktır.
    ...
    (bkz: sürer sürer)
    (bkz: antartika'ya yerleşmeyi düşünüyorum)
    (23.02.2010 09:45)

bu son olsun

    (bkz: sigara)
    (23.02.2010 09:16)

ilhan cihaner

    hükümetin hoşuna gitmeyen işlere bulaşanların başına neler gelebileceğinin en yeni ve somut örneği. işine gelince haktan, hukuktan bahsedenlerin ikiyüzlülüğünü bize göstermesi açısından da yararlı olmuştur, ama keşke akp'yi demokrasi şampiyonu addeden, gözünün önündeki görmekten aciz biçareler de birazcık gerçekleri görebilseler...
    aman dikkat edin, güzel ülkemde kim olduğunu dahi bilmediğiniz, muhtemelen de asla öğrenemeyeceğiniz gizli tanıkların ifadesiyle her an kendinizi parmaklıklar arkasında bulabilir, yıllarca mahkemeye çıkarılmayı bekleyebilirsiniz, bir tarafınıza da ergenekoncu yazarlar olur biter, nasıl olsa ergenekon her derde deva... kimileri de çıkıp buna demokrasinin işlemesi der. yemişim öyle demokrasiyi...
    (18.02.2010 09:21)

scanner darkly

modus operandi

    çalışma metodu olarak çevrilebilecek latince ifade. m.o. veya method olarak kısaltılmış hali de kullanılır. bir kişinin çalışma alışkanlıklarını ve yöntemlerini ifade eder. özellikle suçluların alışkanlıklarını belirleyip profil çıkarılırken kullanılır.
    (17.02.2010 13:58)

sayfa: 1-2-3...-52

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.