ıhlamur

    bu aralar çocuğumuza içiriyoruz ve öksürüğüne, boğazına iyi geliyor. ama bildiğim kadarıyla kaynatmamak gerek. kaynamış suyun üzerine yeteri kadar ıhlamuru bırakıp demlenmesini bekliyoruz. altı yedi dakikaya demleniyor. afiyetle içiyoruz mis kokulu şifa kaynağı ıhlamurumuzu.
    (27.08.2014 08:10)

gözlük

    taksam miyop numarası büyüyor, takmasam astigmat olduğundan gözüm ağrıyor. böyle bir şey...
    (27.08.2014 08:06)

putperest

    bir inanışı, inancı olan insan olması hasebiyle her inanca olduğu gibi saygı duyuyorum. insanın üstünde bir güç olduğunu tabiattaki dengeyi değişimi yöneten insan dışında bir güç olması gerektiğini düşünmüştür. bir ilah olduğunu anlamış ve bu yolda bir adım atmıştır.baktığım açıdan bu şekilde görüyorum bir putperest insanı.putperestlik olarak olmasa da ilahı arama düşüncesi olarak bir adımdır bence ama onlar için son adım.
    (05.12.2012 15:18)

insan ne ile yaşar

    cevap veriyorum "ümit".
    (02.11.2012 10:58)

erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır

    erkekliğin onda dokuzu kaçınmaktır. kavgadan, dedikodudan, hırstan, yalandan... hakikaten kaçınacak şeyler çok daha fazla.
    (02.11.2012 10:53)

ideal vücut

    göbeksiz olan
    (02.11.2012 10:49)

yaşayan kütüphane

    bugün bir gazetede köşe yazısında öğrendiğim gençlik çalışmaları birimi ve toplum gönüllüleri vakfı ortak projesi. birçok etkinlik, festival düzenlemişler 2007 yılından bu yana. şimdi istanbul'da ghetto isimli mekandalar. okuyucar bizler oluyoruz yani mekana gidip empati ve okumamız için orada hazır bulunan yaşayan kitap olarak gelmiş çeşitli kesimlerden insanlar da kitap oluyor. uyuşturucu bağımlısı, biseksüel gibi bir insan profili olabileceği gibi, farklı tecrübelere ve derin bilgi birikimine sahip insanlar da olabiliyor. bunlardan birini seçip dinliyor yani okuyorsunuz. ilginç bir girişim gidip okuyabilirsek birkaç kitap, ne derece faydalı görebiliriz sanırım. ama ilginç, en azından farklı kesimleri kütüphane ve kitap adı altında şiddetten uzak bir formatla bir araya getirebilir.
    (22.02.2012 10:23)

yar

    necip fazıl'dan;

    "kime yâr dediysek, o yâr açtı yarayı, belli ki gerçek sevenimiz yoktur Allah'tan gayrı.
    (22.02.2012 09:03)

iki cami arasında aşk

    mürvet sarıyıldız tarafından yazılan bir roman. mimar sinan ve onun aşkı mihrimah sultan var kitabın içerisinde. aşkını eserlerinde ince bir mesajla işliyor mimar sinan.

    beni daha da çok şaşırtan hepimizin çok büyük ve seçkin kitapçılar olarak gördüğümüz kitapçılara gidip bu kitabı sorduğumda öyle kitap mı var demeleri ve bir hafta sonra aynı kitapçıların en çok satanlar raflarına koyduklarını görmem oldu. ya çalışanlar gerçekten hiç mi hiç takip etmiyorlardı veya en çok satanlar raflarında bir iş vardı...
    (20.02.2012 21:53)

ekmek arası köfte

    yani açken okunmaması gereken başlık bu. o ekmeği köfteler ızgarada iken köftelere bastırıp ısıtacaksın ve yağını alacak hafiften köftenin... aslında patates de eklenebilir ama şu an zihnimde sadece o köfteleri bir an önce ekmeğin arasına koyup yemek var. evet evet sadece ekmek ve köteden oluşan bir gıda olsun.
    (20.02.2012 21:38)

inisiyatif

    insanın yetkisi arttıkça sorumluluğu da artar. yani derler ki eğer bu işin veya bu kişilerin yetkisi sende ise bu işin sonucunun, bu kişilerin yaptıklarının sorumluluğu sana aittir. hesabı senden sorulur. inisiyatif de tek noktada aynı manaya geliyor. tamam karar senin ama sonucu da senin onu bilesin diyorlar sana.
    (20.02.2012 15:24)

mimar sinan

    "Ben kim oluyorum ki Allah'ın mabedine ismimi yazacağım" ve onun ismi, isimleri;

    güçsüz karınca
    el fakir-ul hakir
    (19.02.2012 10:27)

suskunlar kapısı

    "Bab-ı hâmuşan" da diyebileceğimiz suskunlar kapısı cem günen tarafından yazılan tomris çetinel tarafından yönetilen bir tiyatro eseri. mevlana, şems ve kimya hatun un aşkını konu edinmiş değişik dekor ve sahne anlayışı ile hoş bir görsel seyir sizi bekliyor diyebilirim. mevlana ve şemsin aşkının ateşinde eriyip giden ve kaybolan bir kimya hatun aşkı ile yüreğimiz sızlıyor her geçen dakika. güzel müzikler ve arka planda üflenen ney ile havaya giriyoruz ve kalbe ok gibi saklanan cümleler ile dem buluyoruz. yalnız ne oldu ne bitti ne zaman oldu gibi soruların cevapları ve hikayenin bütününü gösteren resmi oluşturmak sanki izleyiciye bırakılmış. yine de izlenebilecek güzel bir tiyatro oyunu idi.

    Hakikati bir yoklukta arar isen "var" görünmez,
    Sevgiliye güzel diye bakar isen "yar" görünmez,
    "Bir" içinde gizli gücü hissetmezsen ta içinde;
    Yaprakları dallarında sallayan rüzgâr görünmez…

    Kiminin dilinde kelam, kiminin elinde kalem…
    Suskunların mana diliyse, bambaşka bir alem!
    Bab-ı Hamûşan!
    Suskunlar Kapısı!
    (19.02.2012 09:56)

kıraathane

    "siz birer tembel yatağı değil, birer bağımsız üniversitesiniz. üniversitelerden daha bağımsız" demiş sait faik. belli ki osmanlı döneminde elden ele gazetelerin dolaştığı dilden dile okunan cümlelerin yorumlarını dolaştığı ve her kültürden insanı bir arada barındıran ve olup biteni tıpkı yazar gibi dışarıdan izleyenin yüzünde hoş bir tebessüm bırakan okuma mekanları imiş. yalnız" tamamen yozlaştık artık" fikri yerine kıraathane misyonunu kütüphanelere bıraktı fikrini savunuyorum ben. zira o dönemlerde toplumun tüm kesimlerine hitap eden şimdiki halk kütüphaneleri veya özel teşebbüsler gibi bir yapının olmadığını kütüphanelerin genelde medreselere veya devlet erkanına hitap ettiğini düşünüyorum. herkesin okuyabileceği ve okuduğunu paylaşabileceği bir kıraathane ortamı resmi tamamlamış. bugün ise kütüphaneler oldukça yeterli okuma odaları, süreli yayın arşivi vs. ile bu ihtiyacı gideren müesseseler oldu. ayrıca o dönemde daha doğrusu osmanlının son dönemlerinde bu mekanlarda bir de nargile faktörü olduğunu düşünüyorum. yani kıraathane dediğimiz yapılar tamamen ilim irfan yuvaları da değildi aslında, tüm güzelliklerinin yanında. şimdi belki okumanın, kıraat ehlinin kapısından bile geçmeyen bir kahvehane yapısına dönüşse de, kıraathaneler okumanın, kitabın dışındaki şeylerden azade ve herkese açık bir kütüphane kültürü doğurmuştur. kahvehaneler ise malesef posası gibi bir tarafta kalmıştır diye düşünüyorum ben.
    (18.02.2012 20:57)

fetih 1453

    ulubatlı hasan yaşamış mıdır yaşamamış mıdır tartışılırken filmin başından sonuna çok rol verilmesine ve bir kaç tarihe aykırı konsept dışında beklediğimin çok çok üstünde ve çok güzel bir fetih filmi olmuş. tarih filmi çektiğini sanan şarlatanlara atfolunur.
    ayrıca devrim evin'in oyunculuğu da çok güzeldi. son olarak da 16 şubat 14:53 seansında izledim çok büyük ayrıcalık olmayabilir ama imzalı afiş hatırası da çok hoşuma gitti.
    (18.02.2012 03:11)

sayfa: 1-2-3...-20

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.