son beğenilen tanımları genel istatistikler
bir rüzgar olmak isterdim.. önüne gelen herseyi yıkıp deviren.. bir rüzgar olmak isterdim... özgürlüge sonsuz kanat çırpan.. bir rüzgar olmak isterdim... uçsuz bucaksız ovalarda yok olan.. bir rüzgar olmak isterdim.. esip geçerken ardında yığıntılar yerine güzel güller bırakmak isteyen..
İnternetin köklerini 1962 yılında j.c.r. licklider'in amerika'nın en büyük üniversitelerinden biri olan massachusetts institute of tecnology'de (mit) tartışmaya açtığı "galaktik ağ" kavramında bulabiliriz. licklider, bu kavramla küresel olarak bağlanmış bir sistemde isteyen herkesin herhangi bir yerden veri ve programlara erişebilmesini ifade etmişti. licklider 1962 ekim ayında amerikan askeri araştırma projesi olan İleri savunma araştırma projesi'nin (darpa - defense advensed research project agency) bilgisayar araştırma bölümünün başına geçti. mit'de araştırmacı olarak çalışan lawrance roberts ile thomas merrill, bilgisayarların ilk kez birbirleri ile 'konuşmasını' ise 1965 yılında gerçekleştirdi. 1966 yılı sonunda roberts darpa'da çalışmaya başladı ve "arpanet" isimli projesi önerisini yaptı. arpanet çerçevesinde ilk bağlantı 1969 yılında dört merkezle yapıldı ve ana bilgisayarlar arası bağlantılar ile internetin ilk şekli ortaya çıktı. arpanet'İ oluşturan ilk dört merkez university of california at los angeles (ucla), stanford research institute (sri), university of utah ve son olarak university of california at santa barbara (ucsb) idi (gromov, 1998). kısa süre içerisinde birçok merkezdeki bilgisayarlar arpanet ağına bağlandı. 1971 yılında ağ kontrol protokolü (ncp-network control protokol)ismi verilen bir protokol ile çalışmaya başladı. 1972 yılı ekim ayında gerçekleştirilen uluslararsı bilgisayar İletişim konferansı (iccc- international computer communications conference) isimli konferansta, arpanet'in ncp ile başarılı bir demontrasyonu gerçekleştirildi. yine bu yıl içinde elektronik posta (e-mail) ilk defa arpanet içinde kullanılmaya başladı. ncp'den daha fazla yeni olanaklar getiren yeni bir protokol, 1 ocak 1983 tarihinde İletişim kontrol protokolu (transmission control protokol/ internet protokol - tcp/ip) adıyla arpanet içinde kullanılmaya başladı. tcp/ip bugün varolan internet ağının ana halkası olarak yerini aldı. 1980 yılların ortasında savunma bakanlığı'na bağlı (dod) amerikan askeri bilgisayar ağı, arpanet'ten ayrıldı ve military net adı ile kendi ağını kurdu. 1986 yılında amerikan bilimsel araştırma kurumu 'ulusal bilim kuruluşu' (nsf), arpanet için ülke çapında beş büyük süper bilgisayar merkezi kurulmasını içeren kapsamlı bir öneri paketi öne sürdü. arpanet amerikan hükümetinin sübvansiyonu ile nsfnet olarak düzenlendi. 1987 yılında yeniden düzenlediği internet yapılanması planı ile nsfnet yedi bölgesel nokta üzerinde 1.5 mb/s (daha önce 56 kb/s idi) güçlü bir omurgayı işleteceğini duyurdu. nsfnet merit olarak adlandırılan michigan eyaletindeki üniversitelerin organizasyonu ile nsf'in yaptığı bir anlaşma doğrultusunda işletilmeye başlandı. nsfnet'in işletilmesine bir süre sonra merit'in yanında abd'nin dev bilgisayar firması ibm ve haberleşme firması mci dahil oldu. nsfnet'in işletilmesine yönelik 1990 yılında oluşturulan bu birlik 'İleri ağ hizmetleri' (ans-advance network services)olarak adlandırıldı.ans'nin kuruluşu süreci abd'de 1990'lara kadar devlet desteğinde gelişen internet omurgasının özelleştirilmesi sürecinin de başlangıcı olmuştur. 1990 yılında nsfnet ile özel şirketlerin ortak işletmesi ile başlayan özelleştirme süreci, 1995 yılı mayıs ayında nsf'nin internet omurga işletmeciliğinden tamamen çekilmesi ile tamamlandı. 1995 yılından itibaren abd internet omurga işletimi tamamen özel işleticilerinin elindedir. internet‘e çeşitli şekillerde, başlangıcından 1994 yılı sonuna kadar 110 ülke, 10,000 bilgisayar ağı, 3,000,000 dan fazla bilgisayar ve 25 milyonu aşkın kullanıcı bağlanmıştır. bu sayı, web sayfası kavramının kullanıma girdiği 1995 yılı içinde büyük bir patlama göstermiş ve 60 milyon'a ulaşmıştır. bu sayının 1996 yılı içinde de, her ay yüzde 10 artması beklenmekteydi. ve şu an türkiye' de 5 milyon, dünyada toplam 300 milyon İnternet kullanıcısı olduğu sanılıyor. görüldüğü üzere internet büyük bir hızla dünyanın her köşesine din, dil, ırk ve ülke ayrımı yapmadan erişmektedir. Şu an yeni yüzyılın en büyük iletişim ve reklam araçlarının başında gelmektedir.
bu güzel sarkıyı her dinleyişimde annem aklıma gelir. gelir çünkü bu sarkı gibi annemden ayrıyım.elbet kavusacagım elbet onu kucaklayacagım elbet omuzlarına basımı yaslayıp aglayacagım. annem duy sesimi seni cok seviyorum.seni cok özledim. bir sarkı daha varki ilk dinledigimde evimden ilk ayrılısımdı aradan aylar geçmişti mühendislik fakültesi okuyordum o kadar özlemiştim ki anlatamam ilk defa bu sarkıyı duydum ve gözlerimden yagmur gibi yaşlar akmaya başladı...Şarkı ağlama yar ağlama anam bütün diyardaki dostlarıma ve annelere armagan olsun.. ana bu akşam aklıma sen geldin dersi bıraktım çalışamadım gece saat bire geldi uyku gözüme girmedi sen eskiden bu saatlerde beşiğimi sallardın uykunu harap ederdin benim için ağladığım zaman sancılandığım zaman kalkardın süt verirdin nane kaynatırdın ana canım ana hayalin gözümde bir anıt gibi durur sen şimdi leğen başında oturmuş hamur yoğururdun yarın ekmek yapacaksın gözlerin tezek dumanından yaşaracak alnında ter bulgur bulgur kabaracaktır peynirli ekmek yapacaksın ben orada yokum ağlayacaksın ağlama ana ağlama gündür bu nasıl olsa geçer İnsan insana tez kavuşur ben hiç unutmadım unutmayacağım ben okuyam ana okuyacam göreceksin bak mühendis olacam harputa gelicem ezan sesinde elini öpecem canım ana, kurban ana, hayran ana ağlama yar ağlama mavi yazma bağlama mavi yazma tez solar ciğerimi dağlama elma al olanda gel bahçeyi dolanda gel hasta düştüm gelmedin bari can verende gel
********** dur yolcu! bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir. eğil de kulak ver, bu sessiz yığın bir vatan kalbinin attığı yerdir. ********* bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda gördüğün bu tümsek, anadolu'nda İstiklal uğrunda, namus yolunda can veren mehmet'in yattığı yerdir. ********** bu tümsek, koparken büyük zelzele, son vatan parçası geçerken ele, mehmed'in düşmanı boğduğu sele mübarek kanının akıttığı yerdir. ******** düşün ki, haşr olan kan, kemik eti yaptığı bu tümsek, amansız çetin bir harbin sonunda bütün milletin hürriyet zevkini tattığı yerdir. necmettin halil onan necmettin beyin beyinlerimize kazındıgı ve bogaza karsı daglara kazındıgı güzel şiiri.. Çanakkale ugrunda 253 bin türk askerinin ve 257 bin müttefik askerin canlarını verdigi tarihe dünyanın gördügü en kanlı savaş olarak geçtigi geÇİlmeyeceĞİnİ artık herkezin bildigi bir şehir...
silah ı ülkenizi savunmak kötülere karsı direnmek için kullanırsanız güzeldir.Şayet kötü amaçlı kullanırsanız dünyanın en kötü aletidir. İnsan canına kıymak kolaydır.derler ki; İnsan hayatı ucuzdur.bir kursunla biter. haklılar ama haksız olanlar o hayatları karartan yuvaları yıkanlar,diyardaşlarım onun için silaha hayır demek güzeldir.. saygılarımla.
parfümün tarihcesinden bahsedeyim dedim..
Üstatlık sadece yazılım konusu ile sınırlı değildir. Üstat düşünce yapısını elektronik veya müzik gibi diğer şeylere uygulayan insanlar vardır. herhangi bir bilim veya sanat dalının en üst seviyelerinde de bunu görebilirsiniz. yazılım üstatları farklı konularda çalışan bu yakın ruhları tanır ve onlara da üstat diyebilirler. bazıları, üstatlık doğasının üstatların yaptığı işlerden bağımsız soyut bir kavram olduğunu iddia ederler. ama bu belgede yazılım üstatlarının nitelikleri, yaklaşım tarzları ve üstat kavramını oluşturan kültürün gelenekleri üzerinde odaklanacağız. kendilerine üstat ("hacker") diyen ama gerçekte üstat olmayan bir grup daha vardır. bunlar (genellikle genç erkeklerden oluşurlar) bilgisayar sistemlerini bozan ve telefon sistemini izinsiz kullanan insanlardır. gerçek üstatlar bunlara "korsan" ("cracker") der ve onlarla muhatap bile olmak istemezler. gerçek üstatlar, korsanların genellikle tembel, sorumsuz ve güvenilmez olduklarını ve çok da zeki olmadıklarını düşünürler. nasıl arabaları düz kontakt ile çalıştırmak sizi otomotiv mühendisi yapmıyorsa, güvenlik sistemini kırmak da sizi üstat yapmaz. maalesef birçok gazeteci ve yazar, "üstat" ("hacker") kelimesini korsanları ("cracker") da içine alacak şekilde kullanıyor ve büyük bir yanılgıya düşüyorlar. temel fark şudur: üstat birşeyler yapar, korsanlar ise bunları bozar.
yaa hayal edecek hayalim kalmamıssa ne yaparım.diye düşündünüz mü? ben düşündüm çünki hayal edecek hayalim kalmadı bu dünyada neyin hayalini kurduysam yok oldu.elimden ucup gitti.hayat bazılarına güzel yüzünü gösterirken bazılarına kötülükleri gösterir. işte bende bunlardan biriyim sevinsin düşlerim çünkü artık hayal etmiyorum hiçbirşeyi kaybetmek istemiyor yüreğim sevdigi seyleri, ama demek isterim ki hayal etmek güzeldir.düşlerini kurdugunuz hayallerin gercek olması güzeldir. umarım herkezin hayali düşleri gercek olur.. mutlu olun dostlar mutlu olun diyardaşlar,mutlu kalın.... bir ben kaldım hayalinde sabahı bekleyen yıldızlar gibi bi ben kaldım gözlerinde gözlerden süzülen göz yası gibi bir ben kaldım sonsuza. sonsuzu arayıp yok olan gibi....
İstanbul'a kar yağıyordu yetmiş dokuzun kışıydı sertti, soğuktu İstanbul'a kar yağıyordu kömür yanıyordu sobalarda geceleri polisler, bekçiler oluyordu bir de biz oluyorduk Ölümüne üşüyorduk ha yalan yok polisler de üşüyordu on altı yaşındaydım her şeyi bükecek bileğim vardı on altı yaşındaydım aslan gibi ortadaydım gündüzleri okulda coğrafya defterimin arkasına senin için şiirler geceleri duvarlara ülkemi kurtarmak için kahrolsun yazacak kadar adamdım on altı yaşındaydım ne senin haberin oluyordu şiirlerimden ne de birileri kahroluyordu mahalle duvarlarına çiziktirdiğim harflerimden on altı yaşındaydım yalan yok ben yazmaya böyle başladım coğrafya defterim bir eskiciye kurban gitti duvarlarına yüreğimi bağırdığım o evler birer birer yıkıldı gitti simdi güzel kağıtlara yazıyorum kocaman laflar ediyorum marşlar biliyordum kitaplar okuyordum koşarak ve ıslanmadan geçiyordum sulardan koşarak ve ıslanmadan yaşıyordum bak İstanbul'u seviyordum seni seviyordum dualar öğreniyordum meydanlarda toplanıp bağırıyordum herkes gibiydim herkes kadar cesur herkes kadar korkak herkes kadar filinta delikanlı ve herkes kadar buralı yetmiş dokuzun kışıydı sertti, soğuktu İstanbul'a kar yağıyordu ağzımızdan dumanlar çıkıyordu konuşurken halic in arkasında toplanıyorduk gece adami içine çekiyordu biz geceyi içimize çekiyorduk en güzel ben yazıyordum duvarlara yazıları herkes beni seviyordu en güzel şiirleri de ben yazıyordum oysa coğrafya defterimin arkasına bunu kimse bilmiyordu sizin evin duvarına kahrolsun diye yazıyordum ve hızla kaçıyordum sizin evin duvarına bir kez olsun seni seviyorum diye yazamadım o zaman duvarlara öyle şeyler yazılmıyordu dedim ya yetmişdokuzun kışıydı sertti, soğuktu İstanbul'a kar yağıyordu İstanbulda görülmemiş bir kar varmıs o 1979'da acaba kardan mı üşüyen eller ayaklar yoksa bir sene sonra olacak olanları görenler mi İstanbul ki fetih edilen kişi cennetle mukafatlandırılmıs asırlan öncesinden su anda pek yasanılacak sehir olmasada kozmopolitik yapısı bizlerin başını döndüren mimarileri bizleri büyülüyor.... her ne kadar acımasızlarla dolu olsanda İstanbul sen bir tanesi yeryüzünde bir eşin benzerin yok...
sizce zaman hiç bu kadar karmasık olmusmuydu? ben ne zaman zamanın ötesinde zaman geçirsem zaman zaman gecirdigim zamanlara hasret nice zamanlar geçiririm.zamanında bulamadıgım zamanları şimdi zamansız bir zamanda arıyorum,belki bulmak için zamanım yok ama ben bu hayatı zamanında yasamak ve zamanında ölmek isterim.zamanın acımasızlıgı zamanından önce kapımı calarsa zamanla yarısıp zamanı yenmek hatta zamanı durdurmak zamanı geldiginde de zamandan pay cıkarmak isterim.
ama su anda okulumuz ikiye bölündü trakya universitesi bölge üniversitesi idi trakya bölgesinin üniversitesi şimdi trakya bölgesinde iki üniversite var ; 1)trakya universitesi 2)namık kemal universitesi ayrıca; trakya bölgesinin,hatta balkan ülkelerinin en büyük araştırma hastanesi bölgemiz sınırları içerisinde mevcut bulunmakta.. vee siz diyar sakinlerine tavsiyem gelip görmeleri buraları cok güzel yerler.
umarım diyarda sevilen bir diyardaş olurum.. olmak için ne gerekiyosa yapmaya hazırım tabiki.. felsefist senin oldugun yer güzeldir güzel dostluklar kurulur.. kalbide gönlüde güzel arkadasım son yazında isyanları dile getirmişsin ama unutma ki isyan etmek fayda getirmez fayda yüregindedir.seninde yüregin bir dünyayı içine alacak kadar geniş biliyorum bu kötü günleri aşacaksın sabır dile mevlamdan ... hersey gönlünce olsun.gönlünde güzelliklerle dolsun... sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |