afrasyab

    ankara zirvesinde tanışma fırsatı bulduğum, gerçek pozitif , yemek konusunda ki bu hayatımızdaki en önemli konulardan biridir , bana güvenerek güvenimi kazanmış, espri kaçırmayan ,hayata katılası , akla gülücük getiren vampir.
    (05.11.2006 20:13)

lafazan83

    makarnama nasıl baktığını gördüğüm de neden diyet diye sormak istediğim vampir.. arkadaş canlısı , arkadaşlarına can kattığını farkettiğim , arkadaş olunası vampirdir ayrıca..ayrıca birden yağmaya başlayan karı düşüncak olursak onun beresiyle hazır olduğu nekadar ileri görüşlü olduğunu da açıklıyor bize..kaçmadı gözümden. ayrıca ben fleur un "noktalamalardan sonra bir boşluk" uyarısını kavramaya çalışırken bu "neden" soruma da cevap verebilmiştir hemen..sanırım bi çok "neden" inim potansiyel cevapları onda olabilir. daha çok zirve olsun daha çok "neden" var..
    (05.11.2006 00:28)

enes

    az bi vakti paylaşsak da , zorlu bi sınavın ardından dinlenmek yerine aramıza katılarak bizi mutlu etmiş. gülen gözleriyle aklımda "gülen adam" olarak kalmış sevgili, istekli yazar. memnun oldum*
    (05.11.2006 00:17)

angut

    kelaynak , karga derken bir de angut vardır bu eşine bağlı kuşlardan..
    angutların durumu daha vahimdir.Ölene kadar eşlerinin yanıbaşından ayrılmazlar,eşleri son nefesini verdikten sonra da eşlerinin yanında ölmeyi beklerler..
    (son nefesi gibi daha duygusal kelimeler seçtim ki angutu mazur görelim..yaptığı angutluk bir yerde çünkü!evet efendim parantezde belirtmek yanlış belki ana cümle bu olmalıydı ama hayır duygusal olalım azcık değil mi?)velhasıl sonsuz bir tek eşlilik bu kuşlarınki..
    sonsuz bağlılık,bitmeyen aşk ..kuşlar da oluyor işte..
    insanın elinde değil, angut bir sevgilisi olsun istiyor bazen.


    (24.10.2006 23:00)

unutma beni

    bedduadır beddua!
    x kişisi y kişisi için şarkıyı dinler misal..
    y kişisi de bunu haber alır.şöyle der; vay be nası seviyor beni..
    unutamamış beni ne adammışım/kadınmışım..
    demekki gel desem de gelir geri bana şimdi..
    ve benzerleri..gibi düşünen y kişisine sesleniyorum;
    canım kardeşim x kişisi nefretle aşkın ince çizgisinde falan yürümeye çalışmıyor..nefret de etmiyor hani sen dersin şimdi olsun nefret etsin o da aşktan..yalan canım benim yalan ..x kardeşimiz muhtemel "değmezliğini" farketmiş,aşkı kullanıp sana legal şekilde halka açık beddua ediyor!

    sevişirken öpüşürken yapayalnız dolaşırken
    unutmaya çalışırken
    unutama beni

    var mıdır ötesi??

    (17.10.2006 20:30)

ecinni

    binbir gece masallarında her kötünün ismi.hiç farketmez ruhu kötü olsun yeter işte hepsi ecinni..

    biz anlasaydık o masalları dinlerken ruhu kötü olanların da "ecinni" olduğunu büyüdüğümüzde bu kadar kırılmazdık belki de..hep yaratık falan aradık ama ..bizim gibilermiş oysa..

    bir de "ecinniler" vardır,dostoyevski romanıdır kendisi...
    (16.10.2006 20:12)

görali

    ankara , sakarya caddesinin başında da bir adet bulunur.evet o da küçüktür..goralı hep küçük yerlerde mi yapılır ozaman?

    çok doyurur ,çok lezzetlidir..
    biraz da nostaljidir çünkü ankarada yaşayan birçoğu için o hep ordadır..arada bir illaki uğranır..

    (02.10.2006 19:39)

ankara atatürk anadolu lisesi

    yıllar sonra bile,uzaktan birbirimizi tanıyabilecek kadar taşırız o yılları üzerimizde.o koridorlarda birbirimizi sevmemiş bile olsak dünya koridorlarında her karşılaştığımızda birbirimize destek oluruz.okul kavramını taze zihinlere sevdiren ama belki de bir daha hiç bir okula bu kadar içten "okulum" dedirtemeyecek kadar yaşanılasıdır.okul,arkadaşlık,özgürlük,bağlılık,sevgi,kin ve daha bir çoğu,evet biraz ironik ama,o demir parmaklıklı koridorlarda yaşanmıştır çünkü..
    a.a.a.l'den mezun olduktan sonra bir çoğumuzu tatmin etmez üniversite hayatı..
    ve evet bir ayrıcalıktır bir çok yerde..biz iyi üniversitelerden mezun olsak da cv lerimizde hep yer alır lisemiz de!nerden geldiğimizi biliyoruz dercesine
    sonuç olarak "ankara atatürk anadolu lisesi" iyisiyle kötüsüyle,şöyle bir tanım benim için: "iyiki yapmışım dediğim hayat ayrıntım"...
    (05.09.2006 19:58)

küçük rüzgar

    kanatları olması muhtemel tek rüzgar türüdür...beni kanatlarının altına bi saat kadar alıp dünya gerçekleri içinde aşka inancımı pekiştirirken rüzgara karşı koyabilen bi rüzgar olmuştur kalbimde...hep olası insan..
    (02.09.2006 22:31)

pera

    "öte" ve "ötesinde" manasına gelmekle beraber yurdumuzdaki jeolojik konumu nedeniyle "denizlerin ötesinde" manasına da gelmektedir.rivayete göre bu isim pera ' nın öneminin altını kopkoyu kalemlerle çizer . ne de olsa denizlerden bile öte olan bir şeye sahip olmak hem zor hem de önemlidir . ne mutlu kendisi "bizim" dir.
    (23.08.2006 13:06)

istanbul

    erkektir.sesiyle sevdirir önce.çocukken tanıştığın o fotoğraf,büyüyünce beyaz atlı prensin olacaktır belki de.ama bunun için istanbuldan kaçman gerek önce.aklını büyüttüğünü sansan da,küçük kalbine ayak uydurup pembe elbisesine dönecektir o da,yine...7 tepesinde 1 aşk yazarsın ömrüne.sokak köşelerinde tutulacak bir el olmak istersin onun kalbinde.dokunmak korkutsa da dokunmaya koşarsın istanbula..mavisine..özlersin sonra,bilmeden ne vereceğini sana.önce kaçarsın sırf yakalanmak için büyüsüne.hayal edercesine,hala pembe elbisenle,bir sabah daha onun sesiyle uyanabilmek için tanrıya dua et.tüm kötülükler uzak olsun senden ve bırak kendini,kalbini istanbulun kollarına....
    (21.08.2006 20:30)

kiss me

    dawson's creek soundtrack idir aynı zamanda.2 klibi vardır,birisinde dawson's creek görüntüleri vardır.iki klip de
    insanda öpme isteği uyandırır zaten.öpüşmenin hayal olduğu yılların en gaz şarkısıdır belki de...joey ile dawson öpüşsün diye beklerken (gerçi gençlik dizisiydi sonradan herkes herkesle öpüştü) hayatımızın fon müziğidir.zaten biz ki öpüşmeyi önce televizyon dizilerinde,parmak arasından izlemiş bir nesilsek..evet evet doğru şarkıdır.
    (20.08.2006 23:58)

ıslak ıslak

    birçok , çok çok , anlamlı şarkı gibi dinlendikçe tadına kat kat tat katar.bazen eskileri andırır ,bazen imkansızlıkları nasıl başarmak istediğimizi hatırlatır.sevginin yanında getirdiği,sabrı,azmi ve emeği bizimle tekrar tekrar tanıştırır.bunu yaparken de bir küçük dizecikle bize yardım eder:

    sürerim buluttan tarlaları
    yağmurlar ekerim göğün göğsüne
    güneşte demlerim senin çayını
    yüreğimden süzer öyle veririm


    (11.07.2006 19:28)

midyeci

    yaz aylarının vazgeçilmezidir.o kadar yıl yedik doya doya.hatta "deniz ürünü" besleyicidir,fosforludur düşüncesiyle bizzat aile tarafından yazlık yerlerde,sahil boyu,sırayla tepsilere bırakıldık.bıkmadan yedik yedik....ve birgün bir amca televizyonun ana haber bültenine çıkarak:
    "çok pis yenmez" cümlesini latince süsleyip sarfetti.işte o an benim ve "kapasitesiz midye yiyicilerin" sonu oldu.e be canım ailem bu yaşıma geldim yiyemiyorum,el kadarken yedirdiklerinize mi sayıyosunuz anlamadım.burdan ailelere sesleniyorum...alın psikolojik baskılarınızı evlatlarınız üzerinden verin midyeleri geri!
    midyelere özgürlük!
    (04.07.2006 23:21)

cansu

    "can'a" yaşam veren "su"... kimisine su kimisine rakı.. bu fikir benimsenerek vakti zamanında sahiplenilmiş; aile yadigarı, gurur kaynağım, neredeyse tür belirleyecek nitelikler kazandırabildiğine inandığım "soyadım". evet ben bir "cansu'yum".
    (04.07.2006 23:05)

sayfa: 1-2

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.