evin küçük çocuğu olmak

    evlensen de, çoluk çocuğa karışsan da asla büyümemek demektir. babana babiş diye hitap edebilir, otoritesini yerle bir edebilir,yanağından makas alabilir. kucağına oturabilirsin. annen ve kardeşlerin senin her hatana tolerans gösterirleri.
    (22.08.2007 14:47)

kadın sünneti

    be kanımca bu sayede ilişkiden artık asla zevk alamayacak olan kadın bir daha kimseyle birlikte olmak istemeyecek, böylece fuhuş diye bir şey de kalmayacaktır
    (17.08.2007 17:13)

perihan mağden

    muhtıra sürecinde de gülün cumhurbaşkanlığını savunmuş, dik durabilen bir omurgalı
    (17.08.2007 12:18)

emin çölaşan

hayrünnisa gül

    bir kadın. bir insan . benim gibi, senin gibi türkiye'nin 70 milyon vatandaşı gibi bir insan. uzaydan gelmedi, marstan da inmedi. türkiye'nin bütün değerlerine aykırı biri de değil. sanal bir yaratık ta değil. türkiye'nin realitesi.niyet okumayı bir kenara bıraksakta insan olduğunu düşünsek nasıl olur. *
    o irticacı şeriat getirecek irana benzeyeceğiz , o kominist moskovaya götürücek, o faşist, bu maocu, öbürü taocu, şu tarikatçı, ben hariç herkes potansiyel tehlike.vatanı satacaklar, vb. bu argümanlar yetmedi mi artık.
    2007 de bunları konuşuyor olmak tarifsiz duygular uyandırıyor insan da.
    (17.08.2007 11:46)

yaşar okuyan

    seçimlerden önce genel başkanı olduğu hür partiyi kapatarak chp ye destek vermiş ve "ben hiç sağcıyım demedim ki" demiştir kendileri.
    o sözünden sonra mamak'ta beraber yattığı ismini açıklamayan bir hapis arkadaşı basına bir mektup göndermiş ve ülkücülerin koruması altında olduğu günleri hatırlatmıştır kendilerine.
    ayrıca akp yüzde kırk üzerinde oy alması halinde taksim'de saatlerce tek ayak üzerinde bekleyeceğini söylemiştir. biz de verdiği sözü tutmasını bekliyoruz. * **
    (16.08.2007 14:05)

bir başka gece

    yatılı okul yıllarıma rastgelmiş bir program. cuma akşamları ne hengame yaşardık o programı izlemek için. 1 adet tv ve ekranı iyi gören sınırlı sayıda masa ve sandalye vardı. daha da önemlisi o akşam bizim banyo akşamımızdı. banyo mu yaparsın, çamaşır mı yıkarsın yoksa dört gözle beklediğin bir başka geceyi mi seyredersin? o günün şartlarında , hele de belene'nin biraz daha iyileştirilmişi şartlara sahip * bir yatılı okulda bizim için çok önemli bir eğlence programıydı.
    bu arada hatırladığım kadarıyla o zamanlar da ankara susuzdu. bir kaç kez banyo da kalmışlığımız vardır, köpüklü olarak tabii.
    (14.08.2007 09:40)

arzuhan doğan yalçındağ

    "baba beni okula gönder"' in doğancasıdır
    "baba beni tüsiad'a başkan yap"
    (11.06.2007 11:16)

pırlanta

    "beni şu kadarcık sevsen yeter" diyen reklam kızımızın sevgi ölçüsüdür. buna karşılık ben de öncelikle bir yuh çekiyor, sonra da diyorum ki beni hiç sevmese de olur, eğer ölçümüz pırlanta olacaksa.
    kolunda ki bileziği çıkarıp afganistan, filistin, kenya yada adı aklıma gelmeyen birçok yere gönderen ilkokul öğrencileri varken, ben değil pırlanta altın yüzük bile takmaya utanırım eğer birazcık insansam.
    (06.06.2007 11:14)

troll

    bir çok çizgi filmde * gördüğümüz, yer altında mağaralarda yaşayan, cüce, sakallı, kötü olan yaratıklardır.*
    (06.06.2007 10:56)

sigourney weaver

    yaratık filmlerinin başrol oyuncusu
    (05.06.2007 08:49)

ahmet turan alkan

    gene döktürmüştür sayın alkan. demirelin son zamanlarda ki hareketliliğini ince ince eleştirerek. eline diline sağlık.

    ---alıntı---

    babanızın günlüğünden

    sabah 8.30 sularında telefon çaldı. deniz randevu istiyormuş. "onda buyursun" dedim.
    Özel doktorum günlük vitamin istihkakımı bir cam kâse içinde getirdi, geçenlerde merak edip saymıştım, 50 civarında hap. "yav doktor" dedim, "tek tek yutmak zaman alıyor; şöyle aşure gibi yapsanız da kaşıklayıversem". dedi ki, "aşure gibi kaynatırsak içindeki mineral değerler zayıflar; böyle almalısınız". gül gibi espri güme gitti!

    bu vitaminler müthiş şeyler sevgili günlük; insanın içinde bin yıl daha yaşama aşkı uyandırıyor; barut, dinamit, tnt, jet benzini karışımı bir şey...

    gazetelere şöyle bir göz attım; durum iyidir. hayli psikolojik üstünlük kaydettik. amerikan jetlerinin ihlâli de ilaç gibi geldi doğrusu. matbuat bir haftadır bununla meşgul.

    dün t hanım ziyarete gelmişti. tekaüde ayrılıyormuş. "yıllardır elceğiziyle torunlarına bir hırka bile örememiş bahtsız bir nineyim, artık biraz hayatımı yaşamak istiyorum" diye yakındı. ben de saf saf emeklilik yaşını 65'ten 95'e çıkaracak bir değişikliğin lüzumundan kapı aralayacaktım. baktım ki başka bir telden çalıyor, "memleket hizmetlerinizi daima şükranla yadedecektir" filan dedim. duygulandı. Şapkalarımdan birini imzalayıp verdim, çok mutlu oldu.

    deniz geldi. yahu bayağı yaşlanmış bu çocuk! zincirşaapan'da nasıl da masa tenisi, voleybol oynadığını hatırlayınca gözlerim yaşardı. japonya'dan getirttiğim vitaminlerden bir teneke de ona yollayım dedim ama sonra vazgeçtim; reçetesini vereyim, kendisi getirtsin; yor-yoksul değil ya canım.

    tam hoş-beşe başlayacağız, memet telefon etti, "memetçiğim dönerim ben sana" dedim. deniz vaziyeti çaktı, "aşkolsun baba, rahat konuşun, yabancı mıyım ben" diye sitem edince mahcub oldum biraz; "nedir memetçiğim" dedim, "olmuyor baba" dedi. "olmaması olmasından, olması ile olabilmeme ihtimâlinin nısfından daha az evlâ mıdır evlâdım" dedim. memette ses soluk kesildi, belli ki düşünüyor. "sen cevap verene kadar ben biraz misafirimle meşgul olayım istersen" dedim. yine ses gelmedi.

    "ee nasıl gidiyor tertip" diye takıldım deniz bey'e; "allah sizden razı olsun, başımızdan eksik etmesin, dua ve himmetinizle iyiye gidiyor çok şükür" dedi. "ey'olur ey'olur" dedim. ben sehpanın üstündeki yapma çiçekleri yana ittim, deniz de çekmeceden Şam işi sedef kakma tavlayı çıkardı. "neyine" diye işmar ettim, "beş artı beş çıkıyor; artık nereyi uygun görürseniz" diye tebessüm etti.

    Çok anlayışlı çocuk bu deniz, fevkalâdenin fevkinde takdir etmişimdir bunu ben hep. bir ara "gazeteci çocuklara meşrubat filan göndertseniz, kapıda mağdur olmasınlar" diye hatırlatınca içimden bir aferin daha çektim. niçin; sorumluluk duygusu var çünkü adamda!

    lâf arasında yeni transferlerden memnun olup olmadığını sordum. "vallahi çok vakit kaybetmişiz" dedi; bu arada sanki dalgınlığa getiriyormuş gibi pullarını kırayım diye açığa yatırıyor. "nasıl yani" dedim, "çok memnunum, güçlendik, zımba gibi olduk" dedi. bu arada o üç kırık vermiş, ben de altı kapıyı kapatmıştım. "mektepler tatiiil" diye takıldım. "bir gün o da olur inşallah" dedi, bunun ne mânâya geldiğini pek anlayamadım. İyi, hoş fakat bazen böyle kopup gidiyor. kurutulmuş ısırgan çaylarımızı bitirdikten sonra, "ben gideyim artık, gazetecileri bekletmek olmaz; çıkışta ne söyleyim" diye sordu. "hiçbir şey söyleme; onlar lazım geleni yakıştırırlar zaten" dedim. "büyüksün baba" dedi; elime sarıldı, vermedim. o çıkarken telefonu tekrar getirdiler, memetmiş, "Şimdi ben bu erkan'ı naapiim yani" diyor. deniz'e verdiğim cevabın benzerini ona da söyledim, "hiçbir şey yapma; o zaten gerekeni kendine yapar". karşıdan gevrek kahkahalar geldi. pencereye doğru yürüdüm.

    deniz, kapıda gazetecilere, "türkiye'nin genel durumunu görüştük; faydalı bir fikir alışverişi oldu" diyordu.

    kuşluk zamanında mutad edindiğim güzellik uykusuna yatmadan önce on dakika kadar "zombiler ölmez" adlı bilimkurgu eserini karıştırdım biraz, yüreğim kıpır kıpır oldu. "neyse ki tıp ilerliyor" diye mutlandım, uyumuşum."

    ---alıntı---
    (04.06.2007 11:43)

anne olunca anlarsın

    ne kadar haklı olduğunu, çocukların ancak anne * olduğunda anlayacağı bir cümle. eyvah ben ne yaptım demek için umarım hiç kimse geç kalmamıştır.
    (04.06.2007 09:01)

creative

    onun yazdığını, yazarına bakmadan anlayabildiğim tanımlar yazan vampir. *
    (31.05.2007 15:32)

yağmurdan sonra

    başrollerini yıldız çağrı atiksoy, kayra şenocak, atilla olgaç, ali sürmeli'nin oynadığı samanyolu dizisi. perşembe akşamları yayınlanmaktadır. inançsız bir kızın babası ile mücadelesi anlatılmaktadır.
    (31.05.2007 10:12)

sayfa: 1-2-3...-6

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.