hepimiz hristiyanız

    milletçe pek meraklıyız ermeni ve hristiyan olmaya... almanya da olay büyük bir yankı buluyor ülkemizde yine öyle yıllar yılı almanya da hunharca katledilen türkler için kimse kalkıp hepimiz türküz yürüyüşü yapmadı. her gün ölen şehitlerimiz için kimse ortalığı inleten sloganlar atmadı. olay üzüntü verici bir olaydır kise bunu inkar edemez. ancak kimse kusura bakmasın ben tÜrk' üm ve çok şükür ki ebediyyen mÜslÜman ım...
    (19.04.2007 20:09)

affetmek

    unutulmuş gibi gösterilen ama benzeri durumlarda ortaya atılıp hatırlatılan ve asla unutulmayan şeyler. aslında tam anlamıyla iki tarafında birbirini kandırması durumu. ne yapılan tam olarak unutuluyor nede yapan kişi yaptığını bir daha asla yapmayacağı gerçeğine uyuyor . yani bir kere yapılan bir şeyin bir daha tekrarlanmayacağı garantisinin verilebileceğini kimse söyleyemez.
    (04.03.2007 06:42)

galat i meshur lugat i fasihadan evladir

    halk ağzına ve bilincine yerleşmiş, uzun zaman önceye dayanan ve yanlış olarak devam edegelen bir durumun düzeltilmesinin artık bir anlamı olmadığını çünkü yanlış da olsa o durumun bilinçlerede yanlış olarak kaydedilmiş olduğunu ifade eden sözdür. sözlükte geçen doğru anlamdansa artık yerleşmiş ve herkesçe bilinen yanlışın daha tanınmış olması hasebiyle devam etmesi gerektiğini savunan fikirdir. bazı durumlar için geçerli olabilirse de kanımızca her durumda bu tavrı takınmak doğru olmasa gerek.
    (22.11.2006 00:17)

sabahattin küçük

    sayın küçük ki üniversite hayatımızın dönüm noktalarından birini oluşturan zat nasıl desem klasik divan edebiyatı kalıplarını yıkıp yeni ve akli duyumlarla beyit çözen yegane insanlardan biri. divan edebiyatı için insan psikolojisini, felsefeyi, mitolojiyi ve geleneksel kalıpları harmanlayarak anlatılan her dersin tadını nasıl anlatmalı bilmem ki . öğrenciye saygı gösterip eğer hak ediyorsam saygı duyun diyebilen mertebeyi aşmış bir profesör ... yüreğine sağlık hocam hep varol ki gelecek türkologlara da bize açtığın yolu açabilesin .( biliyorum bu yazıyı okusan kesin sildirirdin ama yürek bunları hissediyor ) hakkında geniş bilgi sahibi olmak isteyen arkadaşlara baki divanından seçmeler adlı kitabı öneririz daha da kesmezse buyrun ; www.firat.edu.tr adrsine
    (15.09.2006 14:55)

the saint of incipient insanities

    elif şafak ın ingilizceden türkçeye çevrilen romanı . kişinin ruhsal yapısıyla mekan arasındaki bağlamı sorgulayan kültürler arası iletişimin en iyi şekilde gözler önüne serildiği, kimlik sorgulamalarının yoğun bir şekilde hissedildiği mükemmel bir roman... kim gerçek yabancı diyor kitapta doğduğu yerde olup kendini oraya ait hissetmeyen mi yoksa gerçekten yabancı bir ülkenin havasını soluyarak yabancılığının farkına varan mı. kişinin nereye ait olduğunu sorgulayan kitapta farklı ülkelerden ve farklı kültürlerden bir gurup gencin hayata nerden baktıkları anlatılıyor. elif şafak ın kelimelere ve harflere olan tutkusu bir kez daha gün yüzüne çıkıyor bu romanla birlikte . adeta bir hurufi gibi oyunuyor haflerle harf çorbasından kelimeler yapıyor okuyucuya. başında kaşıkla gezen karakterse roman boyunca tercihler sunuyor bizlere . elif şafak ın romanlarında aşıltığımız arada kalmışlığın , çok dilli oluşun , iki başlılığın , çok kültürlülüğün izlerini taşıyan eserlerden biri olarak da kabul edebiliriz araf 'ı . romanın sonundaki intihar ise arada kalmanın en güzel öyküsünü anlatıyor . istanbul boğazında ; ne avrupada ne de asyada ikisinin ortasında hayata başkaldırılan yer yine araf da bir yerlerde . gerisi mi gerisini okuyarak öğrenin. hülasa arada kalan herkese önerilir . yani aradaysanız unutmayın ki taraf değilsinizdir ve taraf olmamak objektif olmaktır bir anlamda . yani araf bi nevi aşmışlıktır. kendini ve tarafları ve mekanları ...
    (10.09.2006 19:10)

ahmet haşim

    onun şiir anlayışını anlatabilmenin tek yolu var o da yine kendi cümleleriyle şiir hakkında söylediklerine bakmak. '' vahy zirvesinin etekleriyle cinnetin kapısı arasında gidip gelen insanın yüksek bir idrak gösterdiği veya gösterirken bunaldığı anlarda , dayanamadığı ve paylaşmaya kalktığı zamandaki, nefs i mülhemesinin ahenkli şekilde ve yarı örtülü , yarı açık ifade ettikleri... '' bunun üstüne söz söylenilmese gerek . şiir yazarken bulunduğu ruh halini vahy ile cinnet arasında diye tanımlamak ancak bir sanatçının işi olabilir zaten .
    (31.08.2006 23:16)

garip akımı

türkolog

    türkiyede fen edebiyat fakültelerinin türk dili ve edebiyatı bölümünü bitiren lisans eğitimini tamamlamış olan herkese verilen ünvandır . fen edebiyat fakülteleri öğretmen değil araştırmacı yetiştirir diyen uzmanların bilim adamı yetiştirmek için açtıkları bu fakülteler bir basamak niteliği taşır . lisans eğitimlerini tamamlayarak türkolog olarak mezun olanlar bilim adamı olabilmek için diğer bazı şartlları sağlayarak eğitim ve araştırmalarına devam ederek türkolojiye katkıda bulunurlar
    (27.08.2006 19:17)

uğur böceği

    küçükken çiçeklerin üstünde görürdük. yusyuvarlak bir böcekti. kırmızı yüzeyinin üstünde siyah benekleri vardı. elimize alırdık ve annemin öğrettiği şu şarkıyı söylerdik : uçuçuçuçböceği annen sana terlik papuçgetirdi. biliyorum şimdi kulağa komik geliyor ama zamanında pek de muteberdi. biz bu şarkıyı söylerken her seferinde böcek kanatlarını çıkarır ve şarkı biter bitmez hemen uçar giderdi. yani aslında biz bu şarkının sihrine inannırdık. keşke şimdiki çocukları da masum sihirler olabildiğine inandırabilsek . hayal güçlerini kullandırabilsek. kırmızı bir böceğe umutlarını yükleyip gökyüzüne göndermeyi öğretebilsek.
    (20.08.2006 11:50)

ah

    divan edebiyatında şairlerin en çok kullnadığı mazmunlardan biridir. şair ah çekince nefesi gökyüzüne doğru yükselir ve duman duman yukarılara çıkar . duman olarak çıkmasının sebebi aşığın yüreğinin her zaman yanık olmasıdır. ah nidası yazılış itibariyle arap alfabesiyle elif ve güzel h ile yazıllır elif harfinin üzerine de bir uzatma işareti konur bu yukarı doğru çıkan dumanı sembolize eder. bu mazmun yazılışı ve anlamı ile çok etkileyicidir
    (16.08.2006 14:39)

ikinci yeni şiiri

    ilhan berk , edip cansever , cemal süreyya , turgut uyar , sezai karakoçgibi isimlerin birinci yeni yani garip şiirine tepki olarak orataya koydukları şiir anlayışıdır. şiirde benimsedikleri özellikler şöyle sıralanabilir :
    1. nesnenin genel görüntü dünyasını değiştirme ve soyut bir görüntü dünyası oluşturma
    2. imgelere dayalı yazma
    3. anlamı gizleme ve karartma yönüne gitme
    4. şiirdeki şahısları mitin gizemli dünyasından seçme
    5. günlük dilden uzaklaşıp , kurulu dili bilinçli bir şekilde bozma ya da değiştirme
    6. şiir ile diğer sanatlar arasında çok yakın bağlar kurmak
    7. bilinçaltına inme ( otomotizmle )
    bu yolla anlamsızlığın anlamını çıkarmaya , içsel, bireysel bir şiir oluşturmaya çalışmışlardır. sezai karakoçhariçdiğer şairler marksist söylemi tercih etmişler sezai karakoçise islamcı söylem içinde yer bulmuştır kendisine.
    (04.08.2006 21:47)

birinci yeni şiiri

    diğer adıyla '' garip şiiri '' . öncülüğünü orhan veli , oktay rifat ve melih cevdetin yaptığı akımın şiirde getirdiği birtakım yenilikler vardır. bu yenilikler üçtemel ilke çerçevesinde ortaya konmuştur ; basitlik, sadelik ve aleladelik. bu şiir akımının en büyük eksiği geleneksel şiir unsurlarını tümüyle reddetmesidir. şiirde genel olarak şu özellikler benimsenir :
    1. somut ve metaryalist öğeler içerir
    2. şiirde geleneksel olan vezin , kafiye ve edebi sanatları reddeder
    3. anlama büyük bir önem verir
    4. şahıs kadrosunu sıradan insanlardan seçer
    5. konuşma diline yönelir
    6. şiirin diğer türlerle ve sanatlarla olan ilişkisine son verir
    7. şiir sanatına ait her türlü form endişesini ortadan kaldırarak serbest şiire yönelir
    8. bilinçaltı, düş ve çocukluk garip şiirinin en büyük kaynağıdır
    (04.08.2006 21:38)

ahsen

    kelimenin kökü hüsndür . güzel anlamına gelmektedir . arapça ef ' al kalıbıyla çekimlenmiştir. bu kalığ kelimeye aşırılık ve en anlamı katmaktadır. yani kelime en güzel anlamına gelmektedir.
    (01.08.2006 11:10)

şathiye

    görünüşte saçma kelime ve cümleler ihitva eden , yoruma geçildiğinde ise tasavvufi anlamlar içeren şiilerdir. özellikle bektaşi şairlerinin kullandığı bir türdür. yunus emre nin de şathiye örnekleri verdiği görülmüştür. bu şiir türüne şathiyat ı sufiyane de denilmektedir. alay edici bir tavrı olduğu düşünüldüğünden medrese hocaları tarafından küfür sayılmıştır.

    '' denizleri yarattın sen kapaksız
    suları yürüttün elsiz ayaksız
    yerleri temelsiz göğü direksiz
    durdurursun acep iskancı mısın ''
    (30.07.2006 17:34)

harput

    harput aslında bir tarih, turizm ve kültür merkezidir. yerleşim planı itibariyle bir mezarlık alan görünümünü almış durumdadır . attığınız her adımda bir yatıra ( ... baba ) ya rastlayacağınız bir yerdir. süt kalesi , buzluk mağarası , camileriyle bir kültür merkezidir ayrıca. rastlayacağınız en ilginçyatır efsanesi ' arap baba ' ya aittir. bölge halkı tarafından' ejderha kayası' olarak tabir edilen bir kaya da mevcuttur ki bunun da oldukça güzel bir efsanesi vardır. elazığ a gelip harput u görmemek bir eksikliktir. ancak şunu da belirtelim ki gördüğünüz ihmalkarlık sizi hayal kırıklığına uğratabilir .
    (26.07.2006 20:43)

sayfa: 1-2-3-4

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.